Eritre: Sudan ve Etiyopya sınırındaki gerilimde taraf değiliz

Tigray bölgesinde çıkan çatışmalardan sonra halk sınır komşusu Sudan'a kaçtı (Reutsers_Arşiv)
Tigray bölgesinde çıkan çatışmalardan sonra halk sınır komşusu Sudan'a kaçtı (Reutsers_Arşiv)
TT

Eritre: Sudan ve Etiyopya sınırındaki gerilimde taraf değiliz

Tigray bölgesinde çıkan çatışmalardan sonra halk sınır komşusu Sudan'a kaçtı (Reutsers_Arşiv)
Tigray bölgesinde çıkan çatışmalardan sonra halk sınır komşusu Sudan'a kaçtı (Reutsers_Arşiv)

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki, Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk’a bir mektup gönderdi. Söz konusu mektupta ülkesinin Sudan ve Etiyopya sınırındaki gerilime taraf olmadığını söyleyerek Eritre’nin, Sudan'ın egemenliğini topraklarına yayma tutumunu anlayışla karşıladığını vurguladı.
Dün üst düzey bir Eritre heyeti, Hartum’a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Heyette Eritre Dışişleri Bakanı Osman Salih ve Eritre Cumhurbaşkanı Danışmanı Yemani el-Kabrab da yer alıyordu.
Bakanlar Kurulu’nun yaptığı açıklamada heyetin, Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki tarafından yazılmış bir mektubu Hamduk’a ilettiği ve görüşmeye Sudan Bakanlar Kurulu İşleri Bakanı Halid Yusuf ve Eritre’nin Hartum Büyükelçisi’nin katıldığı ifade edildi.
Açıklamalara göre Afewerki mektubunda Sudan-Etiyopya sınırındaki durum karşısında endişelerini dile getirerek ülkesinin bölgede barış, istikrar ve güvenliğe hizmet edecek şekilde iki taraf arasında barışçıl bir çözüme ulaşılması çağrısında bulunduğunu söyledi.
Eritre Cumhurbaşkanı Sudan ve Eritre arasındaki ilişkilerin derinliğini ve bunun güçlendirilmesi ve geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Açıklamada Afewerki’nin Sudan-Etiyopya sınırındaki durum karşısında endişelerini dile getirerek ülkesinin Sudan’ın egemenliğini kendi topraklarında genişletme hakkına ilişkin tutumunu anlayışla karşıladığını vurguladığı ifade edildi.
Sudan Dışişleri Bakanlığı, Etiyopyalı mevkidaşına yanıt verirken Eritre’yi işaret ederek Sudan topraklarına yapılan saldırıda Etiyopya güçlerine katılan üçüncü bir taraf olduğunu ima etmişti.
Sudan Dışişleri Bakanı geçtiğimiz cumartesi sert açıklamalarda bulunarak “Etiyopya, Sudan topraklarına saldıran Etiyopya güçlerine üçüncü bir tarafın güçlerinin katıldığını inkar edemez” ifadelerini kullanmıştı.
İki gün önce Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'ten bir telefon aldı. İki taraf söz konusu görüşmede Nahda (Hedasi-Rönesans) Barajı dosyasını, Sudan-Etiyopya sınırındaki durumu ve bölgeden barış ile istikrarı sağlama konusunu ele aldı.
Etiyopya Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada “İki ülke arasındaki çatışma, Sudan halkı aleyhine yalnızca üçüncü bir tarafın çıkarlarına hizmet edecektir” ifadelerini kullanmıştı. Sudan bu açıklamayı apaçık ve affedilemez bir hakaret, ilişkilerin tarihine yapılmış bir ihanet ve iki halk arasındaki karşılıklı takdirin reddi olarak değerlendirmişti.
Sudan, komşusu Etiyopya’ya aslı astarı olmayan iddialar öne sürmekten vazgeçmesi çağrısında bulunarak iki ülke arasında imzalanan anlaşmalar uyarınca kendi toprakları üzerindeki egemenliğini yaymaktan vazgeçmeyeceğini vurguluyor.
Hartum bu haftanın başlarında Afrika Birliği (AfB) Komisyonu Başkanı Yardımcısı Muhammed Hassan Ould Labbat’ı, Sudan-Etiyopya sınırındaki tansiyonu düşürmek ve Nahda Barajı dosyasındaki gelişmeleri tartışmak üzere arabulucu olarak kabul etti.
Diğer taraftan Etiyopya savaştan kaçan ve Sudan’a sığınan “Tigrayli” mültecileri, cinsel şiddet ve isyancı bölgede bulunan Mai-Kadra kasabasındaki sivil kurbanlar ile ilişkili şiddet suçları için mahkeme karşısına çıkarmakla tehdit ediyor. Yerel medya kuruluşları tarafından Etiyopya’nın Sudan’a ait bölgelere saldırıp buradaki Sudanlı sivillere karşı geniş çapta ihlallerde bulunduğuna yönelik haberler geldiği sırada Etiyopya Sudan’a sığınan mültecilere vatanlarına geri dönmeleri çağrısında bulundu.
Sudan merkezli Sudan Tribune sitesine göre Etiyopya ordusu tarafından desteklenen Etiyopyalı milisler, Sudanlı çiftçilerin ürünlerini yağmaladı ve Sudan ordusunun geçmişte geri aldığı topraklardan onları silah zoruyla kovdu.
Habere göre Etiyopya güçleri, Faşka bölgesinde iki ülkeyi birbirinden ayıran “sınır hattının” kontrolünü ele geçirdi. 4x4 arabalar ve askeri araçlarla birlikte yapılan saldırı ve binlerce çuval mahsulün gaspedilmesi sivil çiftçiler arasında panik ve korkuya yol açtı.
Diğer taraftan Etiyopya Dışişleri Bakanı Gedu Andargachew geçtiğimiz günlerde, federal güçler ile Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) arasındaki çatışmalardan kaçarak Sudan’a sığınan Etiyopyalı mültecilerden ülkelerine geri dönmeleri çağrısında bulundu. Andargachew “Tigray bölgesine mensup Sudan’daki mültecileri ülkelerine geri dönmeye çağırıyorum” dedi.
Ancak Etiyopyalı yetkili mültecileri mahkeme karşısına çıkarmakla tehdit ederek bazılarını Tigray’deki çatışma sırasında özellikle de Tigray bölgesinde yapılan “Mai-Kadra katliamında” sivil kurbanlara karşı şiddet ve cinsel içerikli suçlar işlemekle itham etti.
Yetkili konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İnsan Hakları Komisyonu, Mai-Kadra katliamı da dahil olmak üzere Tigray’de yaşanan insan hakları ihlalleri iddialarına yönelik soruşturma başlattı. Soruşturmalar sivil mağdurlara karşı işlenen cinsel şiddet suçlarını içeriyordu. Sudan’daki kamplarda yaşayanlardan bazıları hesaba çekilecekleri birtakım suçlar işlediler.”
Bu bağlamda Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Mufti, Tigray bölgesinde oluşturulan geçici yönetimin ve federal polis teşkilatının sivillerin güvenliklerini sağlamaya ve bölgede işlenen her türlü suça karşı kanunları uygulamaya çalıştığını ifade etti.
Etiyopya resmi haber ajansı ENA’nın dün yayınladığı haberine göre Büyükelçi Dina, Mai-Kadra bölgesindeki cezai faaliyetler ve acımasız, kasıtlı toplu katliamlar ile bölgede işlenen diğer tüm suçların incelendiğini söyleyerek bu suçları bölgenin kanuni ve idari yapısına karşı bir tehdit olarak değerlendirdi.
Dina Tigray bölgesinde herkesin hakkettiği cezayı alacağını ve başta adalet karşısına çıkarılmakla tehdit edilen Sudan’daki mültecilerin işlediği suçlar olmak üzere sivillere yönelik geçmişte ya da şimdi işlenen ciddi her bir suçun araştırıldığını tekrar vurguladı.



İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.


Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.


Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak
TT

Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak

Fildişi Sahili’nden iki güvenlik yetkilisi, ülkenin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden, El Kaide bağlantılı militanlara karşı sınır ötesi operasyonlarda kullanılmak üzere ülkenin kuzeyine Amerikan keşif uçakları konuşlandırmasını talep ettiğini söyledi. Yetkililer, Washington’dan gelecek kararın gelecek yıl netleşmesini beklediklerini belirtti.

Terörle mücadelede görevli üst düzey bir yetkili, Abidjan ile Washington’ın bölgesel güvenlik ihtiyaçları konusunda mutabakata vardığını, ancak zamanlamanın hâlâ kesinleşmediğini ifade etti.

Beyaz Saray yorum talebine yanıt vermezken, Pentagon şu anda Fildişi Sahili’nde operasyon planı olmadığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise değerlendirme yapmaktan kaçındı, ancak “Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olduğunda terörle mücadele hedeflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Fildişi Sahili Savunma Bakanlığı da yorum talebine yanıt vermedi.

Washington, geçen yıl Batı Afrika’daki ana üssünü kaybetmişti. Nijer’in güvenlik desteği için Rusya’ya yönelmesi üzerine ABD, 100 milyon dolar değerindeki insansız hava aracı (İHA) üssünden çıkarılmıştı.

Bu üs, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplara ilişkin kritik istihbarat sağlıyordu. Küresel Terörizm Endeksi’ne göre, geçen yıl bölgede bu gruplarla bağlantılı faaliyetler nedeniyle 3 bin 885 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, dünya genelindeki terör kaynaklı ölümlerin yarısına denk geliyor.