Eritre: Sudan ve Etiyopya sınırındaki gerilimde taraf değiliz

Tigray bölgesinde çıkan çatışmalardan sonra halk sınır komşusu Sudan'a kaçtı (Reutsers_Arşiv)
Tigray bölgesinde çıkan çatışmalardan sonra halk sınır komşusu Sudan'a kaçtı (Reutsers_Arşiv)
TT

Eritre: Sudan ve Etiyopya sınırındaki gerilimde taraf değiliz

Tigray bölgesinde çıkan çatışmalardan sonra halk sınır komşusu Sudan'a kaçtı (Reutsers_Arşiv)
Tigray bölgesinde çıkan çatışmalardan sonra halk sınır komşusu Sudan'a kaçtı (Reutsers_Arşiv)

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki, Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk’a bir mektup gönderdi. Söz konusu mektupta ülkesinin Sudan ve Etiyopya sınırındaki gerilime taraf olmadığını söyleyerek Eritre’nin, Sudan'ın egemenliğini topraklarına yayma tutumunu anlayışla karşıladığını vurguladı.
Dün üst düzey bir Eritre heyeti, Hartum’a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Heyette Eritre Dışişleri Bakanı Osman Salih ve Eritre Cumhurbaşkanı Danışmanı Yemani el-Kabrab da yer alıyordu.
Bakanlar Kurulu’nun yaptığı açıklamada heyetin, Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki tarafından yazılmış bir mektubu Hamduk’a ilettiği ve görüşmeye Sudan Bakanlar Kurulu İşleri Bakanı Halid Yusuf ve Eritre’nin Hartum Büyükelçisi’nin katıldığı ifade edildi.
Açıklamalara göre Afewerki mektubunda Sudan-Etiyopya sınırındaki durum karşısında endişelerini dile getirerek ülkesinin bölgede barış, istikrar ve güvenliğe hizmet edecek şekilde iki taraf arasında barışçıl bir çözüme ulaşılması çağrısında bulunduğunu söyledi.
Eritre Cumhurbaşkanı Sudan ve Eritre arasındaki ilişkilerin derinliğini ve bunun güçlendirilmesi ve geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Açıklamada Afewerki’nin Sudan-Etiyopya sınırındaki durum karşısında endişelerini dile getirerek ülkesinin Sudan’ın egemenliğini kendi topraklarında genişletme hakkına ilişkin tutumunu anlayışla karşıladığını vurguladığı ifade edildi.
Sudan Dışişleri Bakanlığı, Etiyopyalı mevkidaşına yanıt verirken Eritre’yi işaret ederek Sudan topraklarına yapılan saldırıda Etiyopya güçlerine katılan üçüncü bir taraf olduğunu ima etmişti.
Sudan Dışişleri Bakanı geçtiğimiz cumartesi sert açıklamalarda bulunarak “Etiyopya, Sudan topraklarına saldıran Etiyopya güçlerine üçüncü bir tarafın güçlerinin katıldığını inkar edemez” ifadelerini kullanmıştı.
İki gün önce Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'ten bir telefon aldı. İki taraf söz konusu görüşmede Nahda (Hedasi-Rönesans) Barajı dosyasını, Sudan-Etiyopya sınırındaki durumu ve bölgeden barış ile istikrarı sağlama konusunu ele aldı.
Etiyopya Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada “İki ülke arasındaki çatışma, Sudan halkı aleyhine yalnızca üçüncü bir tarafın çıkarlarına hizmet edecektir” ifadelerini kullanmıştı. Sudan bu açıklamayı apaçık ve affedilemez bir hakaret, ilişkilerin tarihine yapılmış bir ihanet ve iki halk arasındaki karşılıklı takdirin reddi olarak değerlendirmişti.
Sudan, komşusu Etiyopya’ya aslı astarı olmayan iddialar öne sürmekten vazgeçmesi çağrısında bulunarak iki ülke arasında imzalanan anlaşmalar uyarınca kendi toprakları üzerindeki egemenliğini yaymaktan vazgeçmeyeceğini vurguluyor.
Hartum bu haftanın başlarında Afrika Birliği (AfB) Komisyonu Başkanı Yardımcısı Muhammed Hassan Ould Labbat’ı, Sudan-Etiyopya sınırındaki tansiyonu düşürmek ve Nahda Barajı dosyasındaki gelişmeleri tartışmak üzere arabulucu olarak kabul etti.
Diğer taraftan Etiyopya savaştan kaçan ve Sudan’a sığınan “Tigrayli” mültecileri, cinsel şiddet ve isyancı bölgede bulunan Mai-Kadra kasabasındaki sivil kurbanlar ile ilişkili şiddet suçları için mahkeme karşısına çıkarmakla tehdit ediyor. Yerel medya kuruluşları tarafından Etiyopya’nın Sudan’a ait bölgelere saldırıp buradaki Sudanlı sivillere karşı geniş çapta ihlallerde bulunduğuna yönelik haberler geldiği sırada Etiyopya Sudan’a sığınan mültecilere vatanlarına geri dönmeleri çağrısında bulundu.
Sudan merkezli Sudan Tribune sitesine göre Etiyopya ordusu tarafından desteklenen Etiyopyalı milisler, Sudanlı çiftçilerin ürünlerini yağmaladı ve Sudan ordusunun geçmişte geri aldığı topraklardan onları silah zoruyla kovdu.
Habere göre Etiyopya güçleri, Faşka bölgesinde iki ülkeyi birbirinden ayıran “sınır hattının” kontrolünü ele geçirdi. 4x4 arabalar ve askeri araçlarla birlikte yapılan saldırı ve binlerce çuval mahsulün gaspedilmesi sivil çiftçiler arasında panik ve korkuya yol açtı.
Diğer taraftan Etiyopya Dışişleri Bakanı Gedu Andargachew geçtiğimiz günlerde, federal güçler ile Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) arasındaki çatışmalardan kaçarak Sudan’a sığınan Etiyopyalı mültecilerden ülkelerine geri dönmeleri çağrısında bulundu. Andargachew “Tigray bölgesine mensup Sudan’daki mültecileri ülkelerine geri dönmeye çağırıyorum” dedi.
Ancak Etiyopyalı yetkili mültecileri mahkeme karşısına çıkarmakla tehdit ederek bazılarını Tigray’deki çatışma sırasında özellikle de Tigray bölgesinde yapılan “Mai-Kadra katliamında” sivil kurbanlara karşı şiddet ve cinsel içerikli suçlar işlemekle itham etti.
Yetkili konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İnsan Hakları Komisyonu, Mai-Kadra katliamı da dahil olmak üzere Tigray’de yaşanan insan hakları ihlalleri iddialarına yönelik soruşturma başlattı. Soruşturmalar sivil mağdurlara karşı işlenen cinsel şiddet suçlarını içeriyordu. Sudan’daki kamplarda yaşayanlardan bazıları hesaba çekilecekleri birtakım suçlar işlediler.”
Bu bağlamda Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Mufti, Tigray bölgesinde oluşturulan geçici yönetimin ve federal polis teşkilatının sivillerin güvenliklerini sağlamaya ve bölgede işlenen her türlü suça karşı kanunları uygulamaya çalıştığını ifade etti.
Etiyopya resmi haber ajansı ENA’nın dün yayınladığı haberine göre Büyükelçi Dina, Mai-Kadra bölgesindeki cezai faaliyetler ve acımasız, kasıtlı toplu katliamlar ile bölgede işlenen diğer tüm suçların incelendiğini söyleyerek bu suçları bölgenin kanuni ve idari yapısına karşı bir tehdit olarak değerlendirdi.
Dina Tigray bölgesinde herkesin hakkettiği cezayı alacağını ve başta adalet karşısına çıkarılmakla tehdit edilen Sudan’daki mültecilerin işlediği suçlar olmak üzere sivillere yönelik geçmişte ya da şimdi işlenen ciddi her bir suçun araştırıldığını tekrar vurguladı.



İranlı hackerların saldırısı İsrail seçim dengelerini sarstı mı? Telefon skandalı Netanyahu-Bennett rekabetini alevlendirdi

Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett (Arşiv – Reuters)
Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett (Arşiv – Reuters)
TT

İranlı hackerların saldırısı İsrail seçim dengelerini sarstı mı? Telefon skandalı Netanyahu-Bennett rekabetini alevlendirdi

Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett (Arşiv – Reuters)
Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett (Arşiv – Reuters)

Eski Başbakan Naftali Bennett’in cep telefonunun İran tarafından hacklenmesinin yarattığı şokun ardından, İsrail Siber Güvenlik Kurumu perşembe günü yaptığı açıklamada, binlerce İsrailliye ulaşan şüpheli kısa mesajlar konusunda uyarıda bulundu. Kurum, mesajların İran adına casusluk yapacak kişileri devşirmeyi hedeflediğini bildirdi.

Açıklamaya göre, son saatlerde çok sayıda İsrailliye İngilizce olarak yazılmış kısa mesajlar gönderildi. Mesajların, alıcıları İranlı makamlarla işbirliği yapmaya ikna etmeye çalıştığı kaydedildi. Kurum, bunun “kötü niyetli” bir girişim olduğunu, amacın vatandaşlar arasında kaos ve panik yaratmak olduğunu duyurdu.

Gönderilen mesajlarda, İran’ın alıcıya istihbarat işi teklif ettiği ve ilgilenenlerin en yakın İran büyükelçiliğiyle iletişime geçmesi istendiği belirtildi.

İsrail Siber Güvenlik Kurumu, mesajların İsrail numaralarından gönderildiğine dikkat çekerek, aralarında üst düzey isimlerin de bulunduğu birçok kişiye ulaştığını aktardı. Kurum, bunun İran tarafından yürütülen doğrudan bir ajan devşirme operasyonu olabileceğini bildirirken, konunun ilgili güvenlik birimleriyle birlikte takip edildiğini duyurdu.

sdfrgt
Mevcut Başbakan Binyamin Netanyahu ve önceki Başbakan Naftali Bennett (İsrail medyası)

Kurum, İsraillilere söz konusu mesajları tamamen görmezden gelmeleri, yanıt vermemeleri, gönderen numarayı engellemeleri ve spam olarak işaretlemeleri çağrısı yaptı. Ayrıca mesajların yeniden iletilmemesi ve yayılmaması gerektiğini vurguladı.

Bennett’in telefonundaki sızıntıyla bağlantı şüphesi

Siber güvenlik uzmanları, ajanlık teklif eden bu mesajların, eski başbakan Naftali Bennett’in sızdırılan telefon rehberiyle bağlantılı olabileceğini belirtti. Ayrıntı verilmese de bu bağlantı, operasyonun ciddiyeti ve İsrailli vatandaşların – hatta ekonomik veya psikolojik sorunlar yaşayan çalışanların ya da görevlilerin – hedef alınma riskine işaret ediyor.

Çarşamba günü İran’a bağlı bir hacker grubunun, Bennett’in kişisel telefonunu ele geçirdiğini açıklaması İsrail’de gündem olmuştu. Grup, 141 sayfalık telefon kayıtlarını, kişisel mesajlaşmaları ve gizli görüşmeleri yayınladı.

İsrail medyasına konuşan kaynaklar, bu olayın Başbakan Binyamin Netanyahu’yu siyasi rakibi Bennett’i hedef alan bir açıklama yapmaya teşvik ettiğini, ancak çevresinin onu vazgeçirdiğini aktardı.

Beş yıl önce Netanyahu, seçim döneminde rakibi Benny Gantz’ın telefonunun İranlı hackerlar tarafından ele geçirildiğini iddia ederek benzer bir siyasi hamle ile gündeme gelmişti. Netanyahu o dönem, “Telefonunu koruyamayan devlet yönetemez” sözleriyle Gantz’ı hedef almıştı.

Ancak bu kez danışmanlar, Bennett olayının çok daha derin ve riskli olduğu gerekçesiyle kamuoyu saldırısına karşı uyarıda bulundu. Zira hackerların sadece telefona değil, Bennett’in üst düzey güvenlik protokolleriyle korunan özel iletişim altyapısına da eriştiği belirtiliyor.

Bennett cephesinde çelişkili açıklamalar

Olayın ardından Bennett cephesinden gelen açıklamalar da belirsizliği artırdı. Önce iddia yalanlandı ve söz konusu telefonun “artık kullanılmadığı” söylendi. Ardından, yapılan incelemelerde telefonun hacklenmediği belirtildi. Daha sonra yayımlanan üçüncü açıklamada ise Bennett, olayın güvenlik birimleri tarafından incelendiğini kabul ederek, “İsrail düşmanlarının siyasi dönüşümü engellemek için her şeyi yapacağını” ifade etti.

Bennett, telefonun değil, Telegram hesabının farklı yöntemlerle ele geçirildiğini belirtti ve “Rehber listesinin bir bölümü, fotoğraflar ve yazışmalar sızdırıldı; bazı içerikler gerçek, bazıları ise sahte” dedi.

İran bağlantılı ‘Handala’ grubundan alaycı mesaj

İran İstihbarat Bakanlığı’yla bağlantılı olduğunu iddia eden “Handala” adlı hacker grubu, Bennett’le alay eden bir açıklama yayımladı. Grup, Bennett’e hitaben, “Siber güvenlikte dünya lideri olduğunu söyledin. Ama telefonun kolayca ele geçirildi. Dijital kalen yalnızca kâğıttan bir duvarmış” ifadelerini kullandı.


Bazıları Trump'ın kendisi tarafından yazılmış... Beyaz Saray'daki Amerikan başkanlarının fotoğraflarına yapılan alaycı yorumlar

Başkanların portrelerinin altına yeni levhalar asıldı. (AP)
Başkanların portrelerinin altına yeni levhalar asıldı. (AP)
TT

Bazıları Trump'ın kendisi tarafından yazılmış... Beyaz Saray'daki Amerikan başkanlarının fotoğraflarına yapılan alaycı yorumlar

Başkanların portrelerinin altına yeni levhalar asıldı. (AP)
Başkanların portrelerinin altına yeni levhalar asıldı. (AP)

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Beyaz Saray’daki Başkanlık Şöhret Yolu’nda önceki başkanların fotoğraflarının altına, eski başkanları alaycı bir dille eleştiren yeni levhalar yerleştirdi. Levhalarda Joe Biden, Barack Obama ve George W. Bush hedef alındı.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığına göre, levhalardan birinde Joe Biden için, “Uyuyan Joe şüphesiz ABD tarihinin en kötü başkanıydı” ifadesi yer aldı. Bu ifadenin Trump’ın kendisi tarafından yazıldığı düşünülüyor.

s
Eski Başkan Joe Biden'ın levhası (Reuters)

Yazıda, Biden’ın kazandığı seçimler ‘tarihin en yolsuz seçimi’ olarak nitelendiriliyor. Ayrıca Biden’ın ‘otomatik imza cihazını eşi benzeri görülmemiş şekilde kullandığı’ iddia ediliyor.

Başkanlık Şöhret Yolu’nda her eski ABD başkanının fotoğrafı veya portresi yer alıyor; ancak Biden’ın fotoğrafı yerine, eski başkanın önemli kararları imzalamak, af kararları dahil olmak üzere belgeleri onaylamak için kullandığı bir ‘otomatik imza cihazının’ görseli konuldu.

sdfgr
Başkanlık Şöhret Yolu'nda Biden'ın fotoğrafının yerine ‘otomatik imza cihazı’ resmi yerleştirildi. (AP)

Trump, Biden’ın başkanlık döneminin sonunda zihinsel olarak tam kapasiteyle görev yapmadığını defalarca iddia etmiş ve çalışanlarının onun adına kararlar alarak otomatik imza cihazını kullanarak onay verdiklerini öne sürmüştü.

Başka bir levha ise Barack Hussein Obama’yı, ‘ABD tarihinin en tartışmalı siyasi figürlerinden biri’ olarak nitelendiriyor.

dfgrt
Eski Başkan Barack Obama'nın resminin altındaki levha (Reuters)

Bill Clinton’ın fotoğrafının altındaki levhada, “2016 yılında Başkan Clinton’ın eşi Hillary Clinton, Başkan Donald Trump’a karşı başkanlığı kaybetti!” ifadesi yer aldı.

George W. Bush da, Trump gibi bir Cumhuriyetçi olmasına rağmen eleştiriden muaf tutulmadı. Levhada, eski başkan için “Afganistan ve Irak’ta iki savaş başlattı; her ikisi de olmamalıydı” ifadesi yazıldı.

vferg
Eski Başkan George W. Bush'un resminin altındaki levha (Reuters)

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, levhaların ‘her başkanın mirasına yönelik çarpıcı bir betimleme’ olduğunu söyledi.

Leavitt ayrıca, “Birçoğu doğrudan Başkan tarafından yazıldı” dedi.


Bondi Plajı saldırısı sonrası Avustralya’da güvenlik alarmı

Avustralya'nın Sidney kentindeki Chevra Kadisha Anıt Salonu'nda düzenlenen cenaze töreninde Matilda'nın büyükannesine sarılan bir kadın, 18 Aralık 2025 (EPA)
Avustralya'nın Sidney kentindeki Chevra Kadisha Anıt Salonu'nda düzenlenen cenaze töreninde Matilda'nın büyükannesine sarılan bir kadın, 18 Aralık 2025 (EPA)
TT

Bondi Plajı saldırısı sonrası Avustralya’da güvenlik alarmı

Avustralya'nın Sidney kentindeki Chevra Kadisha Anıt Salonu'nda düzenlenen cenaze töreninde Matilda'nın büyükannesine sarılan bir kadın, 18 Aralık 2025 (EPA)
Avustralya'nın Sidney kentindeki Chevra Kadisha Anıt Salonu'nda düzenlenen cenaze töreninde Matilda'nın büyükannesine sarılan bir kadın, 18 Aralık 2025 (EPA)

Avustralya polisi, perşembe günü Sidney’de olası bir şiddet eyleminin planlandığına dair ihbar alınmasının ardından iki aracın durdurulduğunu açıkladı.

Yeni Güney Galler Eyalet Polisi’nden yapılan açıklamada, söz konusu olay ile 15 kişinin hayatını kaybettiği Bondi’deki terör saldırısına ilişkin yürütülen soruşturma arasında şu ana kadar herhangi bir bağlantı tespit edilmediği belirtildi. Polis ekiplerinin, araçları Sidney’nin güneybatısındaki Liverpool banliyösünden geçtikleri sırada durdurduğu bildirildi.

Polis, soruşturmanın sürdüğünü ve yedi kişinin incelemelere yardımcı olduğunu kaydetti.

yu
Avustralya'nın Sidney kentindeki Bondi Plajı'nda park ve yaya köprüsü halka yeniden açılırken, Archer Park'ta birbirlerine sarılan Yahudiler, 18 Aralık 2025 (EPA)

Polis, pazar günü Sidney’deki Bondi Plajı’nda Yahudi karşıtı bir saldırı düzenleyerek 15 kişiyi öldürmek ve onlarcasını yaralamakla bir baba ile 24 yaşındaki oğlunu suçluyor. Saldırıda hayatını kaybeden babanın da failler arasında yer aldığı belirtilirken, olay Avustralya’da son yılların en kanlı toplu silahlı saldırısı olarak kayıtlara geçti.

xdfgth
Sidney'deki Bondi Plajı'nda meydana gelen silahlı saldırının kurbanı Matilda'nın anısına bırakılan oyuncaklar, çiçekler, mumlar vs. (EPA)

Bu arada Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Sidney’de düzenlenen saldırının ardından aşırıcılıkla mücadelede cezaların ağırlaştırılacağını taahhüt etti. Saldırının en küçük kurbanı olan 10 yaşındaki çocuğun cenazesi bugün düzenlendi.

Albanese’ye göre, Sajid Akram ve oğlu Naveed, pazar günü Sidney’deki Bondi Plajı’nda Yahudi Hanuka Bayramı kutlamalarına katılan 15 kişiyi, DEAŞ ideolojisinden esinlenen bir saldırıyla öldürdü.

Albanese bugün ‘antisemitizmle mücadele’ kapsamında bir dizi yeni önlem açıkladı.

Albanese, düzenlediği basın toplantısında, “Bu kötü ve yıkıcı olguyla mücadele etmek için daha fazlasını, hatta çok daha fazlasını yapmamız gerektiği açık” dedi.

Sidney’deki saldırıda yaralandıktan sonra hastanede hayatını kaybeden 10 yaşındaki Matilda için bugün kalabalık bir cenaze töreni düzenlendi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, törene katılanlardan bazıları zambak demetleri taşırken, bazıları da okulundan gönderilen ve bir haham tarafından okunan mesajda ‘bir güneş ışığı’ olarak tanımlanan Matilda’yı anmak için balonlar taşıdı.

Soyadlarının yayımlanmasını istemeyen Matilda’nın ailesinin, Rusya’nın işgalinden önce, 2010’lu yıllarda Ukrayna’dan ayrılarak Avustralya’ya yerleştiği belirtildi.

Matilda’nın annesi Valentina, cenaze öncesinde gazetecilere, “Kızımı burada kaybedeceğimi asla hayal edemezdim. Bu bir kâbus” dedi.

Babası Michael ise kızına, Avustralya’nın gayriresmi milli marşı olarak kabul edilen Waltzing Matilda adlı halk şarkısından esinlenerek bu ismi verdiğini anlattı.

Michael, hafta başında yaptığı açıklamada, “Ukrayna’dan Avustralya’ya geldik ve Matilda burada doğan ilk çocuğumuzdu. Matilda’nın en Avustralyalı isim olduğunu düşündüm. Bu yüzden adını hatırlayın” ifadelerini kullandı.

40 yaşındaki Matan Atsmon, AFP’ye yaptığı açıklamada, Matilda vurulduğunda onun yanında olduğunu belirterek, “Gözlerindeki bakışı hâlâ hatırlıyorum. O sahne aklımdan çıkmıyor” dedi.

Avustralya’daki Yahudi toplumu üyeleri, bu hafta hükümete yönelik eleştirilerini artırarak, 7 Ekim 2023’ten bu yana yükselen antisemitizm konusunda yapılan uyarıların yeterince dikkate alınmadığını savundu.

Başbakan Albanese bugün yaptığı açıklamada, ‘ağırlaştırılmış nefret söylemine’ ilişkin yeni yasaların, nefreti ve şiddeti teşvik eden liderler için cezai yaptırımlar öngöreceğini duyurdu.

Buna göre, ırk temelli ‘ağır hakaret’ ve ırksal üstünlüğü savunma fiilleri federal suç kapsamına alınacak.

uı8
Sidney'deki Bondi Plajı'nda gerçekleşen silahlı saldırıda hayatını kaybeden Matilda'nın fotoğrafı, 18 Aralık 2025 (AP)

Albanese, hükümetin, ‘nefret ve bölücülük’ içeren söylemler yayan kişilerin vizelerini iptal etme ya da reddetme konusunda İçişleri Bakanı’nın yetkilerini genişleteceğini söyledi.

Albanese, Avustralya’nın, nefret söylemi yayan kişiler tarafından yönetilen kuruluşlara ilişkin bir liste de oluşturacağını kaydetti.

Avustralya Yayın Kurumu (ABC), saldırıyı babası Sajid ile birlikte gerçekleştiren Naveed Akram’ın, Sidney’de yaşayan ve cihadı destekleyen bir vaizin takipçisi olduğunu bildirdi.

Avustralya polisi dün 24 yaşındaki saldırgana terör suçları, 15 kişiyi öldürme ve başka bir dizi suçtan dava açıldığını duyurdu. Operasyon sırasında polis kurşunlarıyla ağır yaralanan Naveed Akram’ın salı gecesi komadan çıktığı yerel basına yansıdı. Saldırıya ortak olan babası Sajid Akram ise polisle girdiği çatışmada öldürüldü.

Odalarından çıkmamışlar

Avustralya makamları, saldırıyı gerçekleştiren baba ile oğlun, eylemden birkaç hafta önce Filipinler’de geçirdikleri yaklaşık bir aylık süre boyunca radikal İslamcı unsurlarla temas kurmuş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.

Yetkililerin aktardığına göre, iki kişinin konakladığı Davao City’deki otel çalışanları, Mindanao Adası’nda yer alan ve merkezi hükümete karşı İslamcı isyan hareketlerinin kalesi olarak bilinen bu kentte kaldıkları süre boyunca nadiren odalarından çıktıklarını ifade etti.

Otelin gece vardiyasında çalışan 20 yaşındaki resepsiyon görevlisi Angelica Yitang, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Diğer yabancılar kadar sosyal değillerdi. Genelde yabancılar benimle sohbet eder ama onlar bunu yapmadı” dedi.

Buna karşın Filipinler yönetimi dün ülke topraklarında ‘teröristlerin eğitildiği’ yönündeki iddiaları reddetti. Devlet Başkanlığı Sözcüsü Claire Castro, Devlet Başkanı Ferdinand Romualdez Marcos’un, Filipinler’in DEAŞ için bir eğitim merkezi gibi gösterilmesini ‘yanıltıcı ve kabul edilemez’ bulduğunu söyledi.

Castro, “Bondi Plajı’ndaki saldırıyla bağlantılı kişilerin Filipinler’de herhangi bir eğitim aldığına dair doğrulanmış bir rapor ya da teyit yok” ifadesini kullandı.

Saldırının ardından Başbakan Anthony Albanese, ateşli silahlar üzerindeki denetimlerin daha da sıkılaştırılacağını açıkladı. Saldırıyı gerçekleştiren failin yasal olarak kayıtlı altı silaha sahip olduğu belirtildi.

Diğer yandan bugün Sidney’de, Bondi Plajı’nda düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Alex Kleytman için cenaze töreni düzenlendi. 87 yaşındaki Kleytman, pazar günü düzenlenen saldırıda yaşamını yitiren 15 kişiden biriydi ve Sidney’nin doğu banliyölerindeki Chevra Kadisha Yahudi Mezarlığı’na defnedildi. 1938 yılında Ukrayna’nın Odessa kentinde doğan Kleytman, Holokost’tan sağ kurtulmuştu.

Kleytman, 1992 yılında ailesiyle birlikte Avustralya’ya göç etmiş, inşaat mühendisi olarak çalışmış ve Holokost’un hatırlanması için aktif bir savunucu olmuştu.

Yaklaşık 60 yıllık eşi Larisa, Kleytman’ın saldırı sırasında kendisini korumaya çalışırken vurularak öldüğünü söyledi. Kleytman, geride iki çocuk ve 11 torun bıraktı; aile üyelerinin tamamı saldırının gerçekleştiği sırada Hanuka etkinliğinde bulunuyordu. Saldırıda iki silahlı kişi kalabalığa ateş açmış, 15 kişi hayatını kaybetmiş, onlarca kişi yaralanmıştı. Yetkililer, bugün itibarıyla 17 yaralının hâlâ hastanede tedavi altında olduğunu, bunlardan beşinin durumunun ise kritik olduğunu bildirdi.

Yetkililer, saldırganların 50 yaşındaki bir baba ile 24 yaşındaki oğlu olduğunu açıkladı.

Baba Sajid Akram olay yerinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybederken, oğlu Naveed Akram hastaneye kaldırıldı.

Akram dün 15 cinayet ve 40 kasten ağır yaralama suçundan yargılandı.