B9 vitamini eksikliği kansızlığa ve bayılmaya yol açıyor

B9 vitamini eksikliği kansızlığa ve bayılmaya yol açıyor
TT

B9 vitamini eksikliği kansızlığa ve bayılmaya yol açıyor

B9 vitamini eksikliği kansızlığa ve bayılmaya yol açıyor

Bilim insanları yeteri kadar sebze yememenin B9 vitamini olarak bilinen folik asit eksikliğine yol açarak kansızlığa ve birçok vitaminin depolanmamasına yol açtığını söylüyor.
Dr. Colin Tidy, düşük folik asit seviyelerinin kansızlığa neden olduğunu, kişinin bayılabileceğini söyleyerek bu rahatsızlıkların vücuttaki çalışan kırmızı kan hücrelerinin az sayıda olduğu için gerçekleştiğini, bunun da vücudun daha az oksijen taşıdığını anlamına geldiğini ifade ediyor.
Şarku’l Avsat’ın Birleşik Krallık merkezli Daily Express gazetesinden aktardığı habere göre Dr. Tidy, diğer folik asit yetersizliği belirtileri arasında uyuşukluk, yorgunluk ve nefes darlığı olduğunu, daha az görülen semptomların baş ağrısı, kalp çarpıntısı, tat değişimi, kulaklarda çınlama, kişinin soluk görünmesi, ellerde ve ayaklarda uyuşma olduğunu ve folik asit eksikliğinin depresyona yol açtığını açıkladı.
Dr. Laurence Knott, folik asit eksikliğinden kaynaklanan kansızlığın nedeninin folik asit içeren yemekleri yememek olduğunu açıkladı. Folik asit eksikliği bir kan testi ile ölçülebilir ve böylece kişi uygun takviyeler ile tedavi edilebilir.
Dr. Knott, gebeliğin ilk 12 haftasında kadınların günlük folik asit ihtiyacının ikiye katlandığı, hamile kişinin günlük 200 mikrogram folik aside ihtiyaç duyduğunu açıkladı.
Habere göre iyi bir folik asit kaynağı olarak kuşkonmaz, ıspanak, lahana, brokoli, yeşil fasulye, karnabahar, bamya, marul, yaban havucu, bezelye, fasulye filizi, pişmiş siyah fasulye, pişmiş nohut, folik asit eklenmiş tahıllar ve esmer pirinç yer aldı.
Dr. Knott, “İhtiyacınız kadar folik asit miktarı aldığınızdan emin olmak için günlük öğünlerinize bu besinlerden iki ile üç porsiyon eklemeye çalışın. Yiyeceklerini fazla pişirmeyin, yalnızca buharda ya mikrodalgada hazırlayın” dedi.
Folik asit vücutta kırmızı kan hücreleri dahil olmak üzere yeni hücrelerin gelişmesinde önemli bir rol oynamakta.



James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
TT

James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)

Televizyon tarihinin en ikonik karakterlerinden Tony Soprano'yu, James Gandolfini dışında birinin canlandırdığını hayal etmek bile imkansız. Ancak dizinin yaratıcısı David Chase, başta bu konuda o kadar da emin değildi.

"Tony Soprano'yu buldum galiba"

New Jersey'li bir mafya babasının özel hayatı ve iş dünyasındaki çatışmalarını konu alan The Sopranos'un yaratıcısı Chase, Gandolfini'yi başrol için ilk izlediğinde tereddüt yaşamış. Jason Bailey'nin yeni kitabı Gandolfini: Jim, Tony, and the Life of a Legend'da (Gandolfini: Jim, Tony ve Bir Efsanenin Hayatı) yer alan ve Vulture tarafından yayımlanan bir bölüm, dizinin oyuncu seçim sürecini ve Chase'in başlangıçtaki çekincelerini detaylandırıyor.

Gandolfini'nin adı, menajeri Nancy Sanders pilot bölümün senaryosunu okuduğunda gündeme gelmiş. Senaryoyu eline alır almaz "Aman Tanrım, Tony Soprano'yu buldum galiba" diye düşündüğünü anlatıyor.

Ancak Gandolfini'nin kayıtlarını izledikten sonra Chase, "Bence çok iyi bir oyuncu ama tek bir endişem var. Yeterince tehditkar mı?" diye sormuş.

Sanders bu söz karşısında şaşkına dönmüş. "Eğer bana 'Biraz kilolu' ya da 'Saçları dökülüyor' deseydiniz anlar, kabul ederdim. Ama yeterince tehditkar mı? Bu adam tam sizin aradığınız kişi" diyerek Gandolfini'nin rol için mükemmel seçim olduğunu savunmuş.

Üç aday kaldı

Gandolfini ise senaryoyu çok sevmesine rağmen rolü alacağından pek umutlu değilmiş. Asıl endişesiyse Chase'in çalışması zor biri olma ihtimaliymiş. Deneme çekimlerinden önce Chase'le kahvaltıda buluşması istendiğinde hiç de hevesli değilmiş. Ama buluşma düşündüğünün aksine son derece keyifli geçmiş. 

Sonunda Tony Soprano rolü için üç aday kalmış: James Gandolfini, Mike Rispoli ve daha sonra dizide başka bir karaktere hayat verecek Steven Van Zandt. Deneme çekimleri sırasında Chase'in tüm şüpheleri dağılmış:

Sonunda kendini verip gerçekten okumaya başladığında, işte o anda her şey belli oldu.

Sonrasında The Sopranos, televizyonun altın çağını başlatan yapımlardan biri oldu. 1999-2007'de 6 sezon süren dizide Tony Soprano'ya hayat veren Gandolfini, televizyon tarihinin en etkili karakterlerinden biri olarak anılıyor. 

2013'te 51 yaşında kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Gandolfini, bu performansıyla üç Emmy, 5 SAG (Screen Actors Guild) ve bir Altın Küre kazanmıştı.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, Vulture