Vergi ödemeye gidene yasak yok

(İHA)
(İHA)
TT

Vergi ödemeye gidene yasak yok

(İHA)
(İHA)

Kayseri İl Hıfzısıhha Kurulu tarafından yapılan açıklamada; yapılandırılan borçlarını ödemek üzere vergi daireleri ile diğer kamu idarelerine gidecek vatandaşların ve ödemelerin yapılacağı kamu dairelerinde görevli personellerin gerekli belgeleri göstermek kaydıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulacağı bildirildi.
İl Hıfzısıhha Kurulu tarafından yapılan açıklamada; "İlimiz Hıfzıssıhha Kurulu 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 27. ve 72. maddelerine istinaden 26/ 02 / 2021 tarihinde saat 18:30’da ilimizde alınacak tedbirleri görüşmek üzere İlimiz Valisi Şehmus Günaydın’ın başkanlığında İl Hıfzıssıhha Kurulu üyelerinin iştiraki ile toplanmış olup İçişleri Bakanlığı’nın 26/02/2021 tarihli ve 3313 ve 3281 sayılı Genelgeleri kapsamında aşağıdaki kararlar alınmıştır.
Koronavirüs salgınının seyri ve toplum sağlığı açısından oluşturduğu risk göz önünde bulundurularak Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiyeleri ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde alınan kararlar doğrultusunda dönemsel tedbir uygulamaları belirlenmekte ve kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Bu kapsamda salgınla mücadelede etkinliği artırmak amacıyla İçişleri Bakanlığı’nın 30.11.2020 tarihli ve 20076 sayılı Genelgesiyle 30.11.2020 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde alınan karar doğrultusunda yeni bir karar alınıncaya kadar ülke genelinde hafta sonları sokağa çıkma kısıtlamasının uygulanacağı bildirilmiştir.
Vergi ve diğer bazı borçların yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler içeren 7256 sayılı Kanun kapsamında borçlarını yapılandıran vatandaşlarımızın yapılandırılan borçlarını peşin veya taksitler halinde ödeyebilecekleri son tarih 1 Mart 2021 Pazartesi günüdür. Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılandırma kapsamında vergi borçlarını hafta sonu ödemek isteyen vatandaşlarımızdan gelen talepler dikkate alınarak sokağa çıkma kısıtlamasının uygulanacağı 27 ve 28 Şubat 2021 Cumartesi ve Pazar günlerinde vergi dairelerinin açık bulundurulmasına karar verilmiş olup yapılandırma kapsamında olan diğer kamu idareleri de kurumlarınca uygun görülmesi halinde aynı tarihlerde açık bulunabileceklerdir. u çerçevede; ödemenin son tarihi olan 1 Mart 2021 günü yoğunluk yaşanmaması ve vatandaşlarımızın kanunun getirmiş olduğu imkânlardan azami ölçüde yararlanılabilmesi amacıyla 27 ve 28 Şubat 2021 Cumartesi ve Pazar günlerinde güzergah ve muafiyet sebebiyle sınırlı olacak şekilde;
1. Yapılandırılan borçlarını ödemek üzere vergi daireleri ile diğer kamu idarelerine gidecek vatandaşlarımızın yapılandırılan borcun ödemesini yapmak üzere sokağa çıktıklarını gösterir belgeyi (borç yapılandırmasına ilişkin başvuru dilekçesi, ödeme planı vb.) yanlarında bulundurmak ve istenildiğinde ibraz etmek,
2. Ödemelerin yapılacağı vergi daireleri ile kamu idarelerinde görevli personelin ise kurum kimliklerini ibraz etmek kaydıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulmalarına oy birliğiyle karar verilmiştir" denildi. Açıklamada ayrıca; "Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Kovid-19) salgınının kamu sağlığına olumsuz etkilerini asgari seviyeye düşürmek amacıyla Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun önerileri, sayın cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda bugüne kadar birçok tedbir kararı alınmış ve uygulamaya geçirilmiştir. İçişleri Bakanlığı’nın 02.01.2021 tarihli ve 3 sayılı Genelgesi doğrultusunda Covid-19 virüsünün yeni bir varyantının ülkemize girişinin engellenmesi amacıyla 1 Mart 2021 tarihine kadar tüm kara, deniz ve hava sınır kapılarımızdan ülkemize giriş yapmak isteyen kişilerden son 72 saat içerisinde yapılmış negatif SARS-CoV-2 PCR testlerini ibraz etme zorunluluğu getirilmiş ve negatif SARS-CoV-2 PCR testi sonucu ibraz edemeyen kişilerle ilgili olarak uygulanacak karantina koşulları belirlenmiştir. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün 26.02.2021 tarihli ve 149 sayılı yazısında dünyayı tehdit etmeye devam eden Covid-19 salgınının ülkemizde kontrol altında tutulmasına yönelik çalışmalar yürütüldüğünden bahisle ülkemize yeni vaka gelişini kontrol etmek amacıyla uygulanmakta olan, kara, hava ve deniz yolu ile Türkiye’ye giriş yapacak kişilerin ülkeye girişlerinden önceki son yetmiş iki (72) saat içerisinde yapılmış negatif SARS-CoV-2 PCR testlerini ibraz etmeleri gerekliliğinin yeni bir karar alınıncaya kadar devam etmesi talep edilmektedir. Bu çerçevede ülkemizde vaka sayılarında yaşanan düşüşün sürekliliğinin sağlanması ve yeni vakaların ülkemize girişinin önlenmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı’nın 02.01.2021 tarihli ve 3 sayılı Genelgesi ile getirilen ülkemize giriş yapmak isteyen kişilerden son 72 saat içerisinde yapılmış negatif SARS-CoV-2 PCR test ibraz etme gerekliliğinin ve negatif sonucu ibraz edemeyen kişilerle ilgili uygulanacak karantina koşullarının yeni bir karar alınıncaya kadar mezkur İçişleri Bakanlığı Genelgesinde belirlendiği haliyle devamına, alınan kararlara uymayanlar hakkında Umumi Hıfzıssıhha Kanununun ilgili maddeleri gereğince işlem tesis edilmesine ve konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin ise Türk Ceza Kanununun 195 inci maddesi kapsamında gerekli adli işlem başlatılmasına oy birliği ile karar verilmiştir" denildi.



Somali'de Türk kuvvetlerinin konuşlandırılmasının askeri ve siyasi sonuçları

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
TT

Somali'de Türk kuvvetlerinin konuşlandırılmasının askeri ve siyasi sonuçları

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)

Mahmud Ebu Bekir

Somali medyası, yaklaşık 500 asker taşıyan iki Türk askeri uçağının, Ankara ile Mogadişu arasında artan askeri iş birliğini yansıtacak şekilde, Somali'nin başkenti Mogadişu'daki Aden Adde Uluslararası Havalimanı'na ulaştığını bildirdi.

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor. Resmi bir açıklama yapılmamış olsa da Türk medya kaynakları bu yıl toplam asker sayının 5 bini bulabileceğine işaret ediyor.

Bu kuvvetler, Somali hükümetinin eş-Şebab hareketine karşı operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde Mogadişu’ya ulaştı. Hükümet, Türk savaş uçaklarının hava desteğiyle harekete ait hedeflere yönelik saldırılar gerçekleştiriyor.

Temmuz 2024'te Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Somali'de iki yıl süreyle konuşlanmasına izin veren tezkereyi onaylamıştı. Bu adım, bölgesel ve uluslararası ortaklarla iş birliği yaparak, Somali Federal Hükümeti'nin terörle mücadele çabalarına destek sağlamayı amaçlıyor.

Mogadişu ile Ankara arasında son dönemde imzalanan anlaşmaların özellikle bir yandan Somali-Etiyopya anlaşmazlığının, diğer yandan da Kızıldeniz Havzası'ndaki bölgesel gerginliğin yaşandığı bir döneme denk geldiği göz önüne alındığında gözlemciler, Türk kuvvetlerinin misyonunun yalnızca terörle mücadeleyle sınırlı olmadığını, bunun siyasi, askeri ve ekonomik sonuçları da olduğunu düşünüyor.

Addis Ababa'nın Somaliland bölgesi ile denize erişim ve iki askeri üs kurmak amacıyla imzaladığı mutabakat zaptının ardından Mogadişu, Etiyopya'nın Somali kıyılarına yönelik müdahalelerinin önüne geçmek için bölgesel ittifaklar kurmaya çalışıyor. Mutabakat zaptı Etiyopya’nın bunlar karşılığında Somaliland'ın bağımsızlığını tanıyıp, uluslararası alanda tanınmayan bu Somali bölgesinin uluslararası toplum tarafından mümkün olan en üst düzeyde tanınması için uluslararası forumlarda çaba göstermesini öngörüyor.

Güvenlik endişeleri

Afrika Boynuzu uzmanı Abdurrahman Seyyid ise Türk kuvvetlerinin Mogadişu'ya gelişinin, son dönemde Somali devletine karşı bir dizi askeri eylem düzenleyen Somalili terör örgütü Şebab'ın ilerleyişini durdurmak amacıyla Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un acil talebi üzerine gerçekleştiğini düşünüyor.

Seyyid, bu hareketin yönetimin dizginlerini ele geçirmesinin Somali'nin ulusal ve bölgesel istikrarının daha da kötüleşmesine yol açabileceğine inanıyor. Bunun yanı sıra ülkedeki Türk çıkarlarını, özellikle madencilik ve Somali kıyılarında petrol arama faaliyetlerini tehdit ettiğini belirtiyor. Ona göre Ankara, altyapı yatırımlarına katkıda bulunarak ve ekonomiyi canlandırarak Somali hükümetinin güvenlik, askeri ve ekonomik alanlardaki çabalarını desteklemekten de çekinmedi. Ayrıca Somalili öğrencilere Türk üniversitelerine kayıt imkânı sağlanarak iki ülke arasında bilimsel alanda da iş birliği bulunuyor. Buna bir de 2 bin 500 askere varan askeri iş birliği anlaşması ekleniyor. Seyyid, Türkiye'nin hayati jeopolitik ve ekonomik çıkarları olan bölgesel bir güç olduğunu, Akdeniz, Kızıldeniz, Ortadoğu ve Orta Asya gibi dünyanın birçok bölgesinde fırsatları değerlendirip nüfuzunu artırmayı hedeflediğini belirtiyor.

Afrika Boynuzu uzmanı, Somali'nin Hint Okyanusu'na en uzun kıyı şeridine ve Kızıldeniz ile Aden Körfezi bölgesine kadar uzanan stratejik bir coğrafi alana sahip olduğunu belirtiyor. Bunun da bilhassa uluslararası seyrüsefer açısından stratejik bir geçiş noktası olan Kızıldeniz havzasında yaşanan gerginlikler göz önüne alındığında, uluslararası ve bölgesel planlarda stratejik önemini iki katına çıkardığını ifade ediyor.

Seyyid’e göre Somali birçok alanda Türkiye'nin desteğine ve iş birliğine ihtiyaç duyuyor. Mogadişu ayrıca Türkiye'yi, özellikle Etiyopya ve Kenya'nın yayılmacı emelleri karşısında Somali çıkarlarını savunmada güvenilir ve sadık bir müttefik olarak görüyor. Zira Türkiye'nin müttefiklerini savunma konusunda ciddi bir geçmişi var. Trablus'taki Libya hükümetinin Halife Hafter güçlerinin eline geçmesini engellemedeki rolü, Azerbaycan'ın 30 yıllık Ermeni işgali sonrasında Dağlık Karabağ'daki topraklarını geri almasına verdiği destek buna örnek verilebilir.

Güvenli ittifak

Seyyid, Ankara'nın Suriye, Azerbaycan ve Libya gibi çatışma bölgelerinde koordinasyon yeteneğini kanıtladığını, başka ülkelerle karşı karşıya geldiğinde bile, çoğu zaman bir iş birliği ve çatışmasızlık formülü bularak, Türkiye ile bölge ülkeleri arasında herhangi bir çatışma ihtimalini ortadan kaldırdığını düşünüyor. Dahası anlaşma iki bağımsız devlet arasında yapılmış olup, belirli bir devleti hedef almıyor ve güvenliğin sağlanması ile terörle mücadele alanlarında iki başkentin hayati çıkarlarına odaklanıyor.

Seyyid, son dönemde Kızıldeniz ülkelerinde bölgede artan yabancı askeri varlığına ilişkin bir hassasiyet oluştuğunu ve bu hassasiyetin, onları Kızıldeniz Ülkeleri Forumu adı altında bir oluşum kurmak zorunda bıraktığını belirtiyor. Ancak forum henüz kuruluş aşamasında ve bölgesel bir güvenlik sistemi oluşturacak çerçeve ve yapılar henüz tamamlanmadı. Ayrıca Türkiye, Etiyopya'da ekonomik varlığı, Sudan'da güvenlik ve askeri varlığı ve Somali ile yıllardır süren kapsamlı iş birliği ile bölgedeki nüfuzunu pekiştirme konusunda bu forumdan önce davrandı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bundan dolayı Türkiye’yi Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu denkleminin dışında tutmak zor. Afrika Boynuzu uzmanı Abdurrahman Seyyid, hayati çıkarları ile çatışmadığı sürece Türkiye’nin katılımının bu ülkeler için doğrudan bir endişe yaratmasının muhtemel olmadığını söylüyor.

Jeopolitik etkiler

Somalili siyasi analist İdi Muhammed ise Mogadişu'yu Ankara'ya bağlayan stratejik çıkarlar göz önüne alındığında, Türk askeri misyonunun görevinin terörizm ve organize suç ile mücadeleye odaklandığını düşünüyor. Somali'de inşaat ve altyapı gelişimine yönelik katkılarına ilave olarak, özellikle petrol arama ve madencilik alanlarında artan Türk yatırımlarına dikkat çekiyor.

Muhammed, Türk askeri varlığının misyonunun terörle mücadele ve Somali'deki Türk çıkarlarını koruma gibi güvenlik boyutuyla sınırlı olmasına rağmen, Somali kıyılarını bölgesel emellerden korumak da dahil olmak üzere birçok jeopolitik anlamı olduğunu da vurguluyor. Etiyopya'nın, ülkenin kuzeyindeki ayrılıkçı bölge ile imzaladığı mutabakatla Somali kıyılarını işgal etme ve kalıcı askeri üsler kurma çabaları da bu emellere dahil.

Muhammed, Türk askeri gücünün Somali'nin birliğini ve tüm toprakları üzerindeki egemenliğini korumaya katkı sağlayacağını vurguluyor. Buna ilaveten, Somali egemenliğindeki liman hizmetlerinden Etiyopya'nın yararlanmasını öngören Addis Ababa ile Mogadişu arasındaki Ankara Anlaşması'nın aslına sadık bir şekilde uygulanmasını sağlamaya yönelik katkısının da altını çiziyor.

Siyasi analist, Türk askeri varlığının, Kızıldeniz'de bulunan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Cibuti'deki yabancı üslerle, uluslararası nakliye yolu olarak Kızıldeniz'in girişlerini güvence altına almak amacıyla, koordinasyon fırsatları yaratabileceğini ifade ediyor. Zira dünya deniz ticaretinin yüzde 12'si, Asya-Avrupa ticaretinin ise yaklaşık yüzde 40'ı buradan geçiyor.

Muhammed, Türk kuvvetlerinin Somali'ye konuşlandırılmasının, Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz bölgesindeki aşırılıkçı grupların oluşturduğu tehdidi azaltacağına dikkati çekiyor. Nitekim el-Kaide örgütünün Doğu Afrika'daki bir kolu olan Somalili Şebab hareketi son dönemde varlığını güçlendirdi ve eylemlerini artırdı. Bu eylemlerinden biri de Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in orada bulunduğu bir sırada Mogadişu Havaalanı’nı hedef alan saldırısıydı. Bu da Somali hükümetinin Türk kuvvetleriyle koordineli olarak hareketin mevzilerine karşı şiddetli saldırılar düzenlemesini gerektirdi. Zira hareketin askeri kabiliyetlerini geliştirdiği ve birçok cephede ilerlediği yönünde haberler geliyor.

İdi Muhammed, Türk kuvvetlerinin Kızıldeniz Havzası'nda yaşanan gerginlikte olumsuz bir rolünün olduğu iddialarını reddediyor. Türkiye’nin, Suudi Arabistan, Ürdün, Eritre ve Sudan ile iyi ilişkilere sahip olduğunu, ayrıca Mısır ile de yakın zamanda ilişkilerini normalleştirdiğini belirtiyor. Dahası Etiyopya'nın Kızıldeniz'de askeri üs kurma planlarına karşı çıkan kararlı duruş ile kıyaslandığında, Somali ile Türkiye arasındaki Türk kuvvetlerinin konuşlandırılması anlaşmasının, Kızıldeniz'e kıyısı olan ülkelerde herhangi bir sonuca ve tepkiye neden olmadığını söylüyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.