ABD, Suriye’deki İran mevziilerine operasyon düzenlendi

ABD Savunma Bakanı Austin, Irak’tan sağlanan bilgilerden ‘faydalandıklarını’ bildirdi.

ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak. (Arşiv- Reuters)
ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak. (Arşiv- Reuters)
TT

ABD, Suriye’deki İran mevziilerine operasyon düzenlendi

ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak. (Arşiv- Reuters)
ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak. (Arşiv- Reuters)

ABD uçaklarının geçen perşembeyi cumaya bağlayan gece Suriye’deki İran destekli milislerin mevziilerine gerçekleştirdiği hava operasyonları, 22 milisin ölmesine ve birçok kişinin yaralanmasına neden oldu. Saldırılar, iki taraf müzakere masasına oturmadan önce İran’ın karşı hamlelerine karşı ‘dengeleyici bir eylem’ ve ‘yarı tırmanış mesajı’ olarak nitelendirildi.
Yapılan değerlendirmeler İran’ın her müzakere turu öncesindeki artırdığı gerilimi, ‘Özellikle Cumhuriyetçilerin ‘Obamacı’ (eski Başkan Barack Obama) olarak gördüğü’ bir yönetimden yanıt almamasından kaynaklandığı yönünde. Buna rağmen ABD askeri yetkililerinin açıklamaları, Washington’ın tepkisinin dikkatlice hesaplandığını açıkça gösteriyor.
Askeri harekat tavsiyesinde bulunduğunu söyleyen ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin “Zaman çizelgemize göre yanıt vereceğimizi defalarca söyledik” dedi. Askeri yetkililerin açıklamalarına dikkat çeken Austin, Irak’ta meydana gelen saldırılara uygun yerde ve zamanda cevap verileceğini bildirdiklerini vurguladı. Savunma Bakanı, Kaliforniya açıklarındaki ‘USS Nimitz’ uçak gemisini ziyareti sırasında, “Bir kez daha doğru hedeften emin olmak istedik. Iraklıların istihbarat bilgisini araştırmasına ve geliştirmesine izin verdik. Bu, hedefimizi geliştirmemiz için oldukça faydalı oldu” ifadesini kullandı.
Beyaz Saray, operasyona dair açıklama yapmadı. Ancak geçen salı günü Biden’ın Irak’ta meydana gelen son saldırıları Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ile görüştüğü belirtilerek iki liderin “sorumluların tamamen hesap vermesi gerektiği’ konusunda hemfikir oldukları bildirildi.
Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby şu açıklamada bulundu:
“Başkan Joe Biden’ın talimatı üzerine ABD kuvvetleri doğu Suriye’de İran destekli silahlı gruplarca kullanılan bir yapıya hava saldırısı düzenledi. Bu saldırıların emri, Irak’ta ABD ve Koalisyon personeline yönelik son saldırılara ve devam eden tehditlere yanıt olarak verildi. Saldırılarda, Hizbullah ve Seyyid eş-Şuheda Tugayları da dahil olmak üzere İran destekli bir dizi silahlı grup tarafından kullanılan bir sınır kontrol noktasındaki tesisler hedef alındı. Askeri yanıta, Koalisyon ortaklarıyla istişareler de dahil olmak üzere diplomatik uygulamalar eşlik etti. Bu, Başkan Biden’ın ABD ve Koalisyon personelini korumak için beklemeyeceğine dair açık bir mesajdır. Aynı zamanda hem doğu Suriye hem de Irak’ta gerginliği azaltmaya yönelik bilinçli bir şekilde hareket ettik”.
Irak’taki İran yanlısı silahlı grupların son iki hafta içerisinde üç saldırı düzenlediği öne sürüldü. Milislerin füzelerinin, geçen pazartesi günü ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği yakınlarına düştüğü, cumartesi de kuzeydeki Irak hava üssü Balad’ı hedef aldığı belirtildi. Saldırı, F-16’ların bakımından sorumlu bir ABD şirketinde Iraklı bir personelin yaralanmasına yol açtı. 15 Şubat’ta füzeler, DEAŞ’a karşı Koalisyon güçlerinin Erbil Havaalanı’nda konuşlandığı askeri üsse düştü. Biri Koalisyon yanında sözleşmeli çalışan yabancı sivil olmak üzere iki kişi yaşamını yitirdi.
Resmi bir Suriye kanalı, 26 Şubat sabahı acil başlığı altında, hava saldırılarıyla ‘Suriye- Irak sınırındaki bölgeleri’ hedef alan ABD saldırısını duyururken ayrıntıya yer vermedi. Suriye Dışişleri Bakanlığı, ABD saldırısını ‘yeni ABD yönetiminin politikalarının olumsuz bir göstergesi olan bir saldırı’ olarak nitelendirdi.
Bakanlık, resmi medya organları üzerinden yaptığı açıklamada, Suriye’nin “korkak ABD saldırılarını” en güçlü ifadelerle kınadığını belirtti. Bakanlık ayrıca saldırıyı ‘yeni ABD yönetiminin uluslararası meşruiyete bağlı kalması gereken politikalarının olumsuz bir göstergesi’ olarak niteledi. Aynı şekilde İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de 26 Şubat’ta Suriyeli mevkidaşı ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Hükümete bağlı bir internet sitesi, “İki taraf, Batı’nın Suriye konusundaki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarına uyması gerektiğini doğruladı” açıklamasına yer verdi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), çoğu Hizbullah Tugayları’ndan olmak üzere İran’a sadık Iraklı gruplardan 22 kişinin öldüğünü duyurdu. Daha önce de 17 Iraklı silahlının öldürüldüğü açıklanmıştı. Irak’taki Hizbullah Tugayları’ndan bir yetkili, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Suriye- Irak sınırına yakın noktalarımızdan birini hedef alan, bir uçaktan fırlatılan iki füzeyle bir savaşçımız öldü, bazıları da yaralandı” dedi. SOHR’a göre saldırılarda, Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebu Kemal şehrinin güneyinde cephane taşıyan üç kamyon imha edildi. SOHR Müdürü Rami Abdurrahman, kamyonların sabah saat 1 civarında Irak’tan kaçak geçişle Suriye’ye girdikleri an hedef alındıklarını aktardı.
Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebu Kemal ve Meyadin şehirleri arasında uzanan bölge, Suriye rejim güçleri yanında savaşan rejim yanlısı gruplar aracılığıyla İran’ın etkisi altında bulunuyor. Sıklıkla bölgede silah ve mühimmat veya depolar taşıyan kamyonlar, İsrail’den yapıldığı iddia edilen saldırılara maruz kalıyor. Bu eylemlerin hedefinde Suriye’deki ‘İran mevzilenmesini’ sona erdirmek var.
ABD ordusu, Irak askeri üssüne yapılan bir füze saldırısında bir ABD’linin öldürülmesinin ardından, 2019 yılının sonlarında Suriye ve Irak’taki Irak Hizbullah Tugayları’nın beş üssünün bombalandığını duyurmuştu.
ABD saldırıları, Washington’ın Irak’taki diplomatik misyonunu kapatma tehditleri karşısında İran yanlısı gruplar tarafından kabul edilen ateşkes çerçevesinde aylarca sakin geçen atmosferin sonrasında gelişti.
Saldırı, Biden yönetiminin İran ile müzakere masasına dönmeye çalıştığı bir dönemde Tahran’a uyarı niteliği taşıyor. ABD, Trump’ın geri çekildiği nükleer anlaşmanın geleceğini ele almak için Almanya, Fransa ve İngiltere liderliğinde görüşmelere başlama kararı aldı. İran ise şimdiye kadar taahhütlerine geri dönmeyi ve ‘ABD tüm yaptırımları kaldırmadıkça’ müzakere masasına oturmayı kabul etmedi.
Saldırılara yönelik ABD tepkisi bağlamında ise ‘müzakere çabalarını sabote edeceği’ korkusuyla, bazı Demokratların yanı sıra, özellikle Biden yönetiminin İran’ın hamlelerine yanıt vereceğinden şüphe duyan Cumhuriyetçiler, saldırıları memnuniyetle karşıladılar.
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nun üst düzey Cumhuriyetçi üyelerinden Michael McCaul, verilen cevaptan dolayı memnuniyetini dile getirirken, İran destekli milislere daha fazla misilleme yapılması saldırısı çağrısında bulundu. McCaul, “Bu tür tepkiler, gerekli ve caydırıcıdır. İran’a, vekillerine ve dünyanın dört bir yanındaki düşmanlarımıza, ABD çıkarlarına yönelik saldırılara müsamaha gösterilmeyeceğini hatırlatıyor” dedi. Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio Marco Rubio da “İran destekli milisler, geçtiğimiz iki hafta içinde ABD’lilere karşı üç saldırı düzenlediler. Bu yanıtlar, belirli, dengeli ve gerekliydi” ifadelerini kullandı. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham da saldırıya güçlü bir şekilde destek verdi açıklamasında şunları söyledi:
“Biden yönetiminin Suriye’de İran destekli milislere karşı gerçekleştirdiği saldırıyı takdir ediyorum. Düşmanlarımızın ABD’ye yönelik bir saldırının büyük bir bedeli olacağını bilmeleri önemlidir.”
Senatör, saldırıların söz konusu milisleri ve diğerlerini gelecekte benzer saldırılar düzenlemekten caydıracağı yönündeki umudunu dile getirdi.
Washington Enstitüsü’nde üst düzey araştırmacı Patrick Clawson, saldırının ‘İran’ın oyunun kurallarını değiştirme girişimlerine’ yönelik bir ABD mesajı olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Clawson şu ifadeleri kullandı:
“İran, Husilerin Suudi Arabistan’da sivil hedeflere ve Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği ile Erbil şehrine füze saldırılarının yanı sıra Lübnanlı muhalif Lokman Selim’in suikastı ile devam eden sürekli provokasyonlar yoluyla oyunun kurallarını değiştirmek istedi. Tüm bu provokasyonlar Biden yönetiminin ilk ayında gerçekleşti. Bunlar, Başkan’ın ekibini, Washington’ın nükleer müzakereleri sürdürmek için müzakere etmekte ısrar etmesine rağmen İran’ın ABD’nin çıkarlarını vuracağına inanmaya zorladı.”
Patrick Clawson, Biden’ın Irak’ı ve Kazımi’yi gerçekten desteklediğini belirterek ülke içerisinde kendisine verilen siyasi desteğin zayıflamasını ve muhalifler tarafından hesap sorulmasını istemediğini kaydetti. Bu nedenle Suriye’deki saldırıların Kazımi’ye zarar vermediğini söyledi.
Yapılan açıklamalar Pentagon’un daha büyük hedeflerin vurulmasını teklif ettiği ancak Biden’ın daha az saldırgan bir seçeneği kabul ettiği yönünde. ABD’li yetkililer, saldırıların nispeten küçük ve Irak hükümetinin diplomatik tepkisini önlemek için dikkatlice ayarlanmış bir askeri tepki olduğu görüşündeler.



İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?
TT

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

Binyamin Netanyahu hükümeti, iç siyasi krizlerden kaçmak amacıyla bölgesel cephelerde gerilimi tırmandırma yarışına girerken, son dönemde Afrika Boynuzu’nda, özellikle de Somaliland’da İsrail kaynaklı “tehlikeli” olarak nitelendirilen hamleler dikkat çekiyor.

Somaliland’da bir İsrail askeri üssü kurulması ihtimali, Mısır ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini yeni bir stratejik sınavla karşı karşıya bırakıyor. Kızıldeniz’in girişine yönelik herhangi bir müdahalenin “kırmızı çizgi” olduğu yönündeki resmî ve hukuki uyarılar, bu tür bir adımın bölgeyi daha önce gündeme gelmemiş askerî seçeneklere sürükleyebileceğine işaret ediyor.

Şarku’l Avsat Al Arabiya’dan aktardığı habere göre Askerî tabloyu ayrıntılı biçimde analiz eden Harp Akademileri Yüksek Askerî Çalışmalar Akademisi’nden öğretim üyesi Tümgeneral Usame Mahmud Kebir, yaptığı açıklamalarda, Netanyahu’nun hükümetinin dağılmasını önlemek için siyasi ve askerî gerilimi canlı tutmaya çalıştığını belirtti.

Kebir’e göre İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ederek Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıması, üç temel jeostratejik hedefe dayanıyor:

  • Birincisi, Husileri yakın mesafeden tehdit edebilecek bir askerî üs kurmak;
  • İkincisi, Somali’deki Türk çıkarlarını hedef almak;
  • Üçüncüsü ve en tehlikelisi ise Kızıldeniz’in girişindeki deniz trafiğini kontrol ederek Mısır’a baskı uygulamak. Bu durumun Süveyş Kanalı gelirlerini olumsuz etkileyeceğini ve Etiyopya’nın Nahda Barajı dosyasında Kahire’ye karşı siyasi koz kazanmasına hizmet edeceğini vurguladı.

Mısırlı askerî uzman, Kahire’nin bu girişimleri diplomatik olarak derhal kınadığını, ancak İsrail’in fiilen askerî üs inşasına başlaması halinde sürecin “daha etkili bir aşamaya” evrilebileceğini ifade etti. Kebir, Mısır’ın ulusal güvenliğini ve stratejik kazanımlarını koruyacak yeterli araç ve düzenlemelere sahip olduğunun altını çizdi.

Hukuki ve uluslararası boyuta ilişkin değerlendirmede bulunan uluslararası hukuk profesörü Dr. Muhammed Mahmud Mehran ise, İsrail’in bu adımda ısrar etmesinin “stratejik kırmızı çizginin aşılması” anlamına geleceğini söyledi. Mehran, Al Arabiya.net ve Al Hadath.net’e yaptığı açıklamada, Mısır’ın yalnızca diplomatik seçeneklerle yetinme lüksüne sahip olmadığını; Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesi uyarınca önleyici savunma tedbirleri alma yükümlülüğü doğacağını dile getirdi.

Mehran ayrıca, Somali’nin meşru hükümetiyle Mogadişu’da imzalanan ortak savunma anlaşmaları çerçevesinde Mısır’ın halihazırda bölgede askerî varlık bulundurmasının, Kahire’ye “hukuki ve sahadaki araçlar” sağladığını ve bu sayede gayrimeşru üs kurma girişimlerinin engellenebileceğini belirtti.

Coğrafi mesafenin Mısır Silahlı Kuvvetleri için caydırıcı bir unsur olmayacağını vurgulayan Mehran, Babülmendep’teki hayati çıkarların korunmasının mümkün olduğunu ifade etti.

Mehran, değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı: Somaliland’da herhangi bir İsrail askerî varlığı Mısır tarafından tek başına karşılanmayacak; bu adım, 1950 tarihli Arap Ortak Savunma Sistemi ile de karşı karşıya kalacak. Söz konusu sistem, Arap ülkelerini varoluşsal tehditlere karşı ortak hareket etmeye zorunlu kılıyor.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu bugün, tüm sivillere Hadramut ilindeki Mukalla Limanı’nı bir sonraki duyuruya kadar derhal tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Koalisyon, bu önlemin onların güvenliğini sağlamak amacıyla alındığını vurguladı.

Tahliye talebinin liman çevresinde yapılacak askeri operasyon hazırlıkları ile birlikte can ve mal güvenliğini korumayı amaçladığını açıklayan Arap Koalisyonu, herkesin verilen talimatlara uymasını ve güvenliklerinin sağlanması için iş birliği yapmasını istedi.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi’nin Güney Geçiş Konseyi'ne (GGK) bağlı silahlı unsurların Hadramut’taki sivillere karşı işlediği ciddi ve korkunç insani ihlalleri nedeniyle talebi üzerine sivilleri korumak için acil önlemler alınacağını açıkladı. Bu önlemler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) gerilimi yatıştırmak, GGK güçlerini geri çekmek, mevzilerini Vatan Kalkanı Güçleri'ne devretmek ve yerel makamların sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak için yorulmak bilmeden sürdürdükleri ortak çabaların devamı niteliğinde. Arap Koalisyonu güçleri, bu çabaları bozacak her türlü askeri eyleme, sivil hayatları korumak ve Suud Arabistan-BAE’nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ve derhal müdahale edileceğini teyit ediyor.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine yönelik sürekli desteğini ve kararlı tutumunu teyit eden Tümgeneral Maliki, herkesi ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, itidal göstermeye ve güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çabalara yanıt vermeye çağırdı.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.