ABD, Suriye’deki İran mevziilerine operasyon düzenlendi

ABD Savunma Bakanı Austin, Irak’tan sağlanan bilgilerden ‘faydalandıklarını’ bildirdi.

ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak. (Arşiv- Reuters)
ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak. (Arşiv- Reuters)
TT

ABD, Suriye’deki İran mevziilerine operasyon düzenlendi

ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak. (Arşiv- Reuters)
ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak. (Arşiv- Reuters)

ABD uçaklarının geçen perşembeyi cumaya bağlayan gece Suriye’deki İran destekli milislerin mevziilerine gerçekleştirdiği hava operasyonları, 22 milisin ölmesine ve birçok kişinin yaralanmasına neden oldu. Saldırılar, iki taraf müzakere masasına oturmadan önce İran’ın karşı hamlelerine karşı ‘dengeleyici bir eylem’ ve ‘yarı tırmanış mesajı’ olarak nitelendirildi.
Yapılan değerlendirmeler İran’ın her müzakere turu öncesindeki artırdığı gerilimi, ‘Özellikle Cumhuriyetçilerin ‘Obamacı’ (eski Başkan Barack Obama) olarak gördüğü’ bir yönetimden yanıt almamasından kaynaklandığı yönünde. Buna rağmen ABD askeri yetkililerinin açıklamaları, Washington’ın tepkisinin dikkatlice hesaplandığını açıkça gösteriyor.
Askeri harekat tavsiyesinde bulunduğunu söyleyen ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin “Zaman çizelgemize göre yanıt vereceğimizi defalarca söyledik” dedi. Askeri yetkililerin açıklamalarına dikkat çeken Austin, Irak’ta meydana gelen saldırılara uygun yerde ve zamanda cevap verileceğini bildirdiklerini vurguladı. Savunma Bakanı, Kaliforniya açıklarındaki ‘USS Nimitz’ uçak gemisini ziyareti sırasında, “Bir kez daha doğru hedeften emin olmak istedik. Iraklıların istihbarat bilgisini araştırmasına ve geliştirmesine izin verdik. Bu, hedefimizi geliştirmemiz için oldukça faydalı oldu” ifadesini kullandı.
Beyaz Saray, operasyona dair açıklama yapmadı. Ancak geçen salı günü Biden’ın Irak’ta meydana gelen son saldırıları Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ile görüştüğü belirtilerek iki liderin “sorumluların tamamen hesap vermesi gerektiği’ konusunda hemfikir oldukları bildirildi.
Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby şu açıklamada bulundu:
“Başkan Joe Biden’ın talimatı üzerine ABD kuvvetleri doğu Suriye’de İran destekli silahlı gruplarca kullanılan bir yapıya hava saldırısı düzenledi. Bu saldırıların emri, Irak’ta ABD ve Koalisyon personeline yönelik son saldırılara ve devam eden tehditlere yanıt olarak verildi. Saldırılarda, Hizbullah ve Seyyid eş-Şuheda Tugayları da dahil olmak üzere İran destekli bir dizi silahlı grup tarafından kullanılan bir sınır kontrol noktasındaki tesisler hedef alındı. Askeri yanıta, Koalisyon ortaklarıyla istişareler de dahil olmak üzere diplomatik uygulamalar eşlik etti. Bu, Başkan Biden’ın ABD ve Koalisyon personelini korumak için beklemeyeceğine dair açık bir mesajdır. Aynı zamanda hem doğu Suriye hem de Irak’ta gerginliği azaltmaya yönelik bilinçli bir şekilde hareket ettik”.
Irak’taki İran yanlısı silahlı grupların son iki hafta içerisinde üç saldırı düzenlediği öne sürüldü. Milislerin füzelerinin, geçen pazartesi günü ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği yakınlarına düştüğü, cumartesi de kuzeydeki Irak hava üssü Balad’ı hedef aldığı belirtildi. Saldırı, F-16’ların bakımından sorumlu bir ABD şirketinde Iraklı bir personelin yaralanmasına yol açtı. 15 Şubat’ta füzeler, DEAŞ’a karşı Koalisyon güçlerinin Erbil Havaalanı’nda konuşlandığı askeri üsse düştü. Biri Koalisyon yanında sözleşmeli çalışan yabancı sivil olmak üzere iki kişi yaşamını yitirdi.
Resmi bir Suriye kanalı, 26 Şubat sabahı acil başlığı altında, hava saldırılarıyla ‘Suriye- Irak sınırındaki bölgeleri’ hedef alan ABD saldırısını duyururken ayrıntıya yer vermedi. Suriye Dışişleri Bakanlığı, ABD saldırısını ‘yeni ABD yönetiminin politikalarının olumsuz bir göstergesi olan bir saldırı’ olarak nitelendirdi.
Bakanlık, resmi medya organları üzerinden yaptığı açıklamada, Suriye’nin “korkak ABD saldırılarını” en güçlü ifadelerle kınadığını belirtti. Bakanlık ayrıca saldırıyı ‘yeni ABD yönetiminin uluslararası meşruiyete bağlı kalması gereken politikalarının olumsuz bir göstergesi’ olarak niteledi. Aynı şekilde İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de 26 Şubat’ta Suriyeli mevkidaşı ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Hükümete bağlı bir internet sitesi, “İki taraf, Batı’nın Suriye konusundaki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarına uyması gerektiğini doğruladı” açıklamasına yer verdi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), çoğu Hizbullah Tugayları’ndan olmak üzere İran’a sadık Iraklı gruplardan 22 kişinin öldüğünü duyurdu. Daha önce de 17 Iraklı silahlının öldürüldüğü açıklanmıştı. Irak’taki Hizbullah Tugayları’ndan bir yetkili, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Suriye- Irak sınırına yakın noktalarımızdan birini hedef alan, bir uçaktan fırlatılan iki füzeyle bir savaşçımız öldü, bazıları da yaralandı” dedi. SOHR’a göre saldırılarda, Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebu Kemal şehrinin güneyinde cephane taşıyan üç kamyon imha edildi. SOHR Müdürü Rami Abdurrahman, kamyonların sabah saat 1 civarında Irak’tan kaçak geçişle Suriye’ye girdikleri an hedef alındıklarını aktardı.
Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebu Kemal ve Meyadin şehirleri arasında uzanan bölge, Suriye rejim güçleri yanında savaşan rejim yanlısı gruplar aracılığıyla İran’ın etkisi altında bulunuyor. Sıklıkla bölgede silah ve mühimmat veya depolar taşıyan kamyonlar, İsrail’den yapıldığı iddia edilen saldırılara maruz kalıyor. Bu eylemlerin hedefinde Suriye’deki ‘İran mevzilenmesini’ sona erdirmek var.
ABD ordusu, Irak askeri üssüne yapılan bir füze saldırısında bir ABD’linin öldürülmesinin ardından, 2019 yılının sonlarında Suriye ve Irak’taki Irak Hizbullah Tugayları’nın beş üssünün bombalandığını duyurmuştu.
ABD saldırıları, Washington’ın Irak’taki diplomatik misyonunu kapatma tehditleri karşısında İran yanlısı gruplar tarafından kabul edilen ateşkes çerçevesinde aylarca sakin geçen atmosferin sonrasında gelişti.
Saldırı, Biden yönetiminin İran ile müzakere masasına dönmeye çalıştığı bir dönemde Tahran’a uyarı niteliği taşıyor. ABD, Trump’ın geri çekildiği nükleer anlaşmanın geleceğini ele almak için Almanya, Fransa ve İngiltere liderliğinde görüşmelere başlama kararı aldı. İran ise şimdiye kadar taahhütlerine geri dönmeyi ve ‘ABD tüm yaptırımları kaldırmadıkça’ müzakere masasına oturmayı kabul etmedi.
Saldırılara yönelik ABD tepkisi bağlamında ise ‘müzakere çabalarını sabote edeceği’ korkusuyla, bazı Demokratların yanı sıra, özellikle Biden yönetiminin İran’ın hamlelerine yanıt vereceğinden şüphe duyan Cumhuriyetçiler, saldırıları memnuniyetle karşıladılar.
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nun üst düzey Cumhuriyetçi üyelerinden Michael McCaul, verilen cevaptan dolayı memnuniyetini dile getirirken, İran destekli milislere daha fazla misilleme yapılması saldırısı çağrısında bulundu. McCaul, “Bu tür tepkiler, gerekli ve caydırıcıdır. İran’a, vekillerine ve dünyanın dört bir yanındaki düşmanlarımıza, ABD çıkarlarına yönelik saldırılara müsamaha gösterilmeyeceğini hatırlatıyor” dedi. Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio Marco Rubio da “İran destekli milisler, geçtiğimiz iki hafta içinde ABD’lilere karşı üç saldırı düzenlediler. Bu yanıtlar, belirli, dengeli ve gerekliydi” ifadelerini kullandı. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham da saldırıya güçlü bir şekilde destek verdi açıklamasında şunları söyledi:
“Biden yönetiminin Suriye’de İran destekli milislere karşı gerçekleştirdiği saldırıyı takdir ediyorum. Düşmanlarımızın ABD’ye yönelik bir saldırının büyük bir bedeli olacağını bilmeleri önemlidir.”
Senatör, saldırıların söz konusu milisleri ve diğerlerini gelecekte benzer saldırılar düzenlemekten caydıracağı yönündeki umudunu dile getirdi.
Washington Enstitüsü’nde üst düzey araştırmacı Patrick Clawson, saldırının ‘İran’ın oyunun kurallarını değiştirme girişimlerine’ yönelik bir ABD mesajı olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Clawson şu ifadeleri kullandı:
“İran, Husilerin Suudi Arabistan’da sivil hedeflere ve Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği ile Erbil şehrine füze saldırılarının yanı sıra Lübnanlı muhalif Lokman Selim’in suikastı ile devam eden sürekli provokasyonlar yoluyla oyunun kurallarını değiştirmek istedi. Tüm bu provokasyonlar Biden yönetiminin ilk ayında gerçekleşti. Bunlar, Başkan’ın ekibini, Washington’ın nükleer müzakereleri sürdürmek için müzakere etmekte ısrar etmesine rağmen İran’ın ABD’nin çıkarlarını vuracağına inanmaya zorladı.”
Patrick Clawson, Biden’ın Irak’ı ve Kazımi’yi gerçekten desteklediğini belirterek ülke içerisinde kendisine verilen siyasi desteğin zayıflamasını ve muhalifler tarafından hesap sorulmasını istemediğini kaydetti. Bu nedenle Suriye’deki saldırıların Kazımi’ye zarar vermediğini söyledi.
Yapılan açıklamalar Pentagon’un daha büyük hedeflerin vurulmasını teklif ettiği ancak Biden’ın daha az saldırgan bir seçeneği kabul ettiği yönünde. ABD’li yetkililer, saldırıların nispeten küçük ve Irak hükümetinin diplomatik tepkisini önlemek için dikkatlice ayarlanmış bir askeri tepki olduğu görüşündeler.



Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Sudan’daki krizle ilgili olarak ‘kırmızı çizgiler’ çizdiğini duyurdu ve bu çizgilerin aşılmasının ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edeceği’ uyarısında bulundu. Kahire yönetimi, iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının kendisine tanıdığı tüm tedbirleri alma ihtimalini de gündeme getirdi. Uzmanlar, bu açıklamaları Sudan’da savaşın başlamasından bu yana Mısır’dan gelen ‘en sert söylem’ olarak değerlendirdi.

Mısır’ın bu tutumu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı kabul etmesiyle eş zamanlı olarak açıklandı. Sisi, görüşmede ‘ülkesinin, Sudan halkının mevcut hassas süreci aşma çabalarına tam destek verdiğini’ ifade etti. Ayrıca ‘Sudan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarını destekleyen Mısır tutumunun değişmez ilkelerine’ vurgu yaparak, bu çerçevede mümkün olan her türlü çabanın gösterilmeye hazır olunduğunu belirtti. Açıklama, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapıldı.

Mısır, Burhan’ın ziyareti sırasında ayrıca, ‘Sudan’da güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik ABD Başkanı Donald Trump’ın vizyonuna tam destek verdiğini’ yineledi. Bu desteğin, ‘ABD yönetiminin dünyada barışı tesis etme, gerilimi artırmaktan kaçınma ve anlaşmazlıkları çözme yönündeki yaklaşımı’ kapsamında olduğu kaydedildi.

Ortak savunma anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Kahire yönetimi, söz konusu ilkeleri teyit ederken Sudan krizinde ilk kez ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini açıkladı. Mısır, bu çizgilerin aşılmasına ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği ve Sudan’ın ulusal güvenliğiyle yakından bağlantılı olduğu’ gerekçesiyle izin verilemeyeceğini vurguladı. Mısır’ın uyarıları arasında ‘Sudan’ın birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Sudan halkının imkân ve kaynaklarıyla oynanmaması ve Sudan topraklarının herhangi bir bölümünün ayrılmasına izin verilmemesi’ yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, ‘Sudan devlet kurumlarının korunmasının ve bu kurumlara zarar verilmesinin engellenmesinin de bir diğer kırmızı çizgi olduğunu’ bildirdi.

Açıklamada ayrıca, ‘uluslararası hukukun tanıdığı tüm tedbir ve önlemleri alma konusunda tam hakka sahip olunduğu’ ifade edilerek, bu kapsamda ‘iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının devreye sokulmasının da kırmızı çizgilerin ihlal edilmesini veya aşılmasını önlemeye yönelik seçenekler arasında bulunduğu’ kaydedildi.

a
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Sudan arasında Mart 2021’de, ‘eğitim, sınır güvenliğinin sağlanması ve ortak tehditlerle mücadele’ alanlarını kapsayan bir askeri iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmadan önce ise iki ülke, ‘dış tehditlere karşı’ 1976 yılında bir ortak savunma anlaşmasına taraf olmuştu.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi Tümgeneral Yahya Kedvani, Mısır’ın ulusal güvenliğinin Sudan topraklarının birliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, “Sudan’ı bölmeyi hedefleyen komploların varlığı, aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kedvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik Mısır tutumunun sabit ve güçlü olduğunu, Kahire’nin Sudan devlet kurumlarını korumaya yönelik açıkladığı girişim ve söylemleri hayata geçirme kapasitesine sahip bulunduğunu’ ifade etti. Ortak savunma anlaşmasının gündeme getirilmesinin, ‘iki ülke arasında uluslararası meşruiyet ve daha önce imzalanmış anlaşmalar çerçevesinde ortak bir koordinasyonun bulunduğunu teyit etmeyi amaçladığını’ söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayımlanan açıklamada ise ‘Kahire’nin Sudan’da süregelen gerilimden derin endişe duyduğu’ belirtildi. Açıklamada, bu durumun ‘Sudanlı sivillere yönelik korkunç katliamlara ve insan haklarının en temel kurallarının açık ihlallerine yol açtığı’ vurgulandı. Mısır’ın, ‘Sudan’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vereceği gerekçesiyle, herhangi bir paralel yapının kurulmasını veya tanınmasını kesin bir dille reddettiği’ kaydedildi.

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ülkenin bölünmesine yönelik tehditlerle mücadelede Mısır-Sudan koordinasyonunun, Mısır, Sudan ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini koruma çerçevesinde ele alındığını belirtti. Halime, iki ülkenin Kızıldeniz’e kıyısı olan devletleri bir araya getiren konseyin üyesi olduğuna işaret ederek, bu yapının temel rollerinin ‘savunma ve kalkınma’ olduğunu söyledi.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun Uluslararası Dörtlü girişimi ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti sırasında gündeme getirdiği inisiyatif kapsamında şekillendiğini ifade etti. Kahire’nin, ‘üç ay sürecek bir ateşkesle başlayacak, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan ordusuna entegre edilmesini ve Sudan askeri kurumunun bütünlüğünün korunmasını öngören bir yol haritasının uygulanmasını desteklediğini’ kaydetti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasına göre Kahire, ‘insani bir ateşkese ulaşılması, bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesi ve Sudanlı sivillerin güvenliği ile korunmasını sağlamak amacıyla güvenli insani sığınaklar ve geçiş koridorları oluşturulması’ hedefiyle Uluslararası Dörtlü çerçevesinde çalışmayı sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi. Bu sürecin, Sudan devlet kurumlarıyla tam koordinasyon içinde yürütüleceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Uluslararası Dörtlü, ağustos ayında sunduğu yol haritasında, ‘üç aylık insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, siyasi sürecin başlatılmasını ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasını’ öngörmüştü.

sfg
New York'ta düzenlenen Uluslararası Dörtlü toplantısından (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Burhan’ın Mısır ziyareti, geçtiğimiz pazartesi günü Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından geldi. Burhan, söz konusu ziyaretin sonunda, ‘Sudan’ın barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi yönündeki çabalarda ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Özel Temsilci Massad Boulos ile birlikte çalışmaya istekli olduğunu’ ifade etmişti.

El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Emani et-Tavil ise ‘Mısır’ın Sudan dosyasında ilk kez kırmızı çizgiler koyduğunu, son tutumunun savaşın başlamasından bu yana en sert duruşu yansıttığını’ belirtti. Et-Tavil, bu yaklaşımın ‘Sudan’ın birliğinin korunması, savaşın durdurulması, paralel yapıların reddedilmesi ve devlet kurumlarının muhafazası’ konularında Suudi Arabistan ve ABD’nin tutumlarıyla örtüştüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan et-Tavil, ‘Sudan’ın birliği konusunda güçlü tutumlar sergilenmesi noktasında Suudi Arabistan ile Mısır arasında bir uyum bulunduğunu, bunun da ateşkes ilanı ve insani ara verilmesine yönelik bir girişimin şekillendirilmekte olduğunu gösterdiğini’ ifade etti. Ancak et-Tavil, ‘birbirini kabul etmeyen Sudanlı taraflarla yürütülecek siyasi çözümlerin en karmaşık mesele olmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Sumud İttifakı bünyesindeki siyasi ve sivil güçler, salı günü Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile Sudan’daki savaşı durdurmaya yönelik ortak bir ilkeler bildirgesine imza attı. Bu adım, savaşa karşı olan Sudanlı tarafların büyük bölümünü bir araya getiren ilk yakınlaşma olarak değerlendirildi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Burhan arasındaki görüşmelerde, ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin, halkların bütünleşme ve karşılıklı kalkınma beklentilerini yansıtacak şekilde güçlendirilmesinin ele alındığını, ayrıca sahadaki gelişmelerin değerlendirildiğini’ bildirdi.


İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


İsrail, Kassam Tugayları'nın 100 üyesinin idam edilmesi için baskı yapıyor

İsrailli yerleşimciler dün güney İsrail'deki Sderot'ta düzenlenen bir etkinlikte Gazze'nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulundu (Reuters).
İsrailli yerleşimciler dün güney İsrail'deki Sderot'ta düzenlenen bir etkinlikte Gazze'nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulundu (Reuters).
TT

İsrail, Kassam Tugayları'nın 100 üyesinin idam edilmesi için baskı yapıyor

İsrailli yerleşimciler dün güney İsrail'deki Sderot'ta düzenlenen bir etkinlikte Gazze'nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulundu (Reuters).
İsrailli yerleşimciler dün güney İsrail'deki Sderot'ta düzenlenen bir etkinlikte Gazze'nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulundu (Reuters).

İsrailli yetkililer dün, Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın seçkin birliğinin 7 Ekim 2023 saldırısındaki rolleri nedeniyle 100 üyesinin idam edilmesine yol açacak koşulların ve suçlamaların yapılması ve özel bir askeri mahkeme kurulması için baskı yaptı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Adalet Bakanı Yariv Levin, savaşın başlangıcından bu yana İsrail tarafından tutuklanan 450 Hamas üyesinin yargılanması için özel bir mahkeme kurulması olasılığını görüştüler.

Dava hakkında bilgi sahibi yetkililer, İbranice yayın yapan medya kuruluşlarına, "Ciddi suçlarla suçlananlardan 100'ünün askeri savcılık tarafından idam cezasıyla karşı karşıya kalacağını" söyledi.

İsrail ordusu ve Adalet Bakanlığı'ndan üst düzey yetkililer, Başsavcı Itai Ofir de dahil olmak üzere, seçkin birliğin üyelerinin yargılanması için özel bir yasal çerçeve oluşturulmasını görüşmek üzere bir araya geldi. Katz, "İsrail, saldırının faillerini kesin bir şekilde cezalandırmaya kararlıdır: İsrail sivillerine zarar veren herkes tam olarak hesap verecektir" dedi. İsrailli yetkililere göre, Tıp Birliği'nin zehirli iğne fikrini reddetmesinin ardından, askeri savcılık muhtemelen kurşuna dizilerek idam cezası isteyecektir.

Şarku’l Avsat’ın Kanal 14’ten aktardığı habere göre "Yetkili makamlar bu kişileri ağır güvenlik önlemleri altında özel bir askeri tesiste tutuyor ve gözaltı koşulları uluslararası insan hakları örgütlerinin tepkisini uyandırıyor."