Yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya baskınları sürüyor

Yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya baskınları sürüyor
TT

Yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya baskınları sürüyor

Yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya baskınları sürüyor

Yahudi yerleşimciler, radikal örgütlerin Yahudi Purim Bayramı’nın bitiminin ardından yaptıkları çağrılar doğrultusunda dün Mescid-i Aksa’ya baskın yaptılar.
Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, pazar günü düzenlenen baskına 153 yerleşimcinin katıldığını duyurdu. Baskının ayrı gruplar halinde el-Meğaribe (Faslılar) Kapısı’ndan başlatıldığını belirtti.
İsrail Tapınak Grupları, Yahudilere sosyal medya üzerinden Mescid-i Aksa’nın merkezine kutlama havasında baskın yapma çağrısında bulundu.
Yerleşimcilerin baskınları ile eş zamanlı olarak Mescid-i Aksa’ya ve kapılarına konuşlanan askeri polisler, baskın sırasında yerleşimcilere eşlik ederek korudu. Görgü tanıkları onlarca yerleşimcinin Mescid-i Aksa’ya saldırdığını, Tevrat okudukları ve kutlama törenleri gerçekleştirdikleri bilgisi paylaştı.
Aşırılık yanlıları, Yahudi bayramlarının olduğu dönemlerde hak iddia etmek, cami yerine tapınaklarını inşa etmek için Mescid-i Aksa’ya düzenli olarak baskın yapıyorlar. Söz konusu baskınlar geçmişte pek çok kez tansiyonun yükselmesine, intifadalara ve halk ayaklanmalarına neden olmuştu.
Filistin Otoritesi, İsrail’in Hazreti İbrahim Camii’nde yaptığı gibi Mescid-i Aksa’yı zamansal ve mekansal olarak bölerek buradaki mevcut statükoyu değiştirmeyi planladığını belirtiyor. Ancak İsrail bu iddiaları reddediyor.
Söz konusu baskınlar, Filistin Fetva Kurulu’nun yaptığı açıklama ile yetkililerin ve din adamlarının, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı hedef alan planlardan koruma çağrılarına rağmen gerçekleşti.
İsrail, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını gerekçe göstererek Mescid-i Aksa’da namaz kılınmasını engellerken yerleşimcilerin girmelerine ise izin veriyor.
El-Ezher, ‘işgalci İsrail’in mübarek Mescid-i Aksa’ya devamlı saldırıları ve namaz kılanların girmesini engelleme girişimlerini’ sert ifadelerle kınadı. Aynı zamanda Hz. İbrahim Camii’nde ezanın kaldırılmasını da kınadı.
El-Ezher cumartesi günü yaptığı açıklamada başta tüm uluslararası kanunlarla güvence altına alınmış olan ibadet özgürlüğünün ihlal edilmesi olmak üzere, İsrail’in izlediği kışkırtıcı politikaların dünyadaki tüm akıl sahibi insanlar tarafından kınanması ve herkesin buna karşı koymak için tek yürek olması gerektiğini bildirdi. El-Ezher Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) görevlerini yerine getirmesi ve işgalci İsrail’in Filistinlilerin ibadet yerlerine yaptığı ihlallere karşılık tüm hukuki önlemlerin alınması çağrısında bulundu.
Yerleşimciler Mescid-i Aksa’nın dışında bölgeye yakın olan tarihi Kattanin Çarşısı’na (Pamukçular Çarşısı) baskın düzenlediler ve işgalci askerlerin geniş çaplı koruması altında Talmud ayinleri gerçekleştirdiler.
İşgal altındaki Kudüs’ün eski kapalı çarşılarından biri olan Kattanin, Mescid-i Aksa’ya en yakın yer olması nedeniyle büyük öneme sahip. Arazisi bağış olan çarşı Mescid-i Aksa’nın batısında bulunuyor. Girişi kırmızı siyah renkte süsler ve taşlarla donanmış olan çarşının inşası 1336 yılına, Sultan Seyfüddîn Tenkiz en-Nâsırî’ye kadar dayanıyor.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.