DEAŞ’tan temizlenen Sincar’da gerilim sürüyor

Sincar yerel ve bölgesel çıkar çatışmalarının ağırlığı altında eziliyor.

DEAŞ kurbanı Ezidiler 6 Şubat 2021’de Sincar’da defnedildiler. (AFP)
DEAŞ kurbanı Ezidiler 6 Şubat 2021’de Sincar’da defnedildiler. (AFP)
TT

DEAŞ’tan temizlenen Sincar’da gerilim sürüyor

DEAŞ kurbanı Ezidiler 6 Şubat 2021’de Sincar’da defnedildiler. (AFP)
DEAŞ kurbanı Ezidiler 6 Şubat 2021’de Sincar’da defnedildiler. (AFP)

DEAŞ’ın Irak’ın kuzeybatısındaki Sincar’dan çıkartılmasının üzerinden altı yıl geçti. Ancak bölgedeki hesaplaşmaların neden olduğu müdahaleler ve gerginlik, Ezidilere yönelik yeni bir şiddet dalgası yaşanması endişelerine yol açıyor.
Türkmenler de dahil olmak üzere Araplar ve diğer azınlıkların yanı sıra çoğunlukla Ezidilerin bulunduğu Sincar ilçesi, Ninova vilayetinin başkenti Musul’un 80 kilometre kuzeyinde yer alıyor. Sincar, Irak’ı kuzeyde Türkiye ve batıda Suriye ile birleştiren bir üçgen içinde. Bu da bölgeyi stratejik bir bölge haline getiriyor.
Sincar 2014 yılından önce merkezi hükümet ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasında paylaşılamayan bir bölgeydi. Daha sonra DEAŞ örgütünün eline düşmesiyle binlerce Ezidi kız çocukları ve kadınlar kaçırıldı, tecavüze uğradı ve esir alındı. Yüzlerce erkek ise öldürüldü ve erkek çocuklar da zorla silah altına alındı.
DEAŞ mensupları 2015 yılının kasım ayında, Uluslararası Koalisyon’un desteklediği Kürt güçleri tarafından sınır dışı edildiler. Ancak bölgede istikrarsızlık halen sürüyor. Bu da yerinden edilenlerin dönüşünü zorlaştırıyor.
IKBY güçleri 2015 yılında, Suriyeli Kürt milislerin ve Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un desteğiyle bölgeyi kontrol altına aldı.
İlçenin çevresindeki alanlarda hükümet güçlerinin yanı sıra, Irak’ı DEAŞ örgütünden temizlemek için yürütülen savaşlara katılan Haşdi Şabi kuvvetleri birlikleri de konuşlandı. Söz konusu silahlı grupların varlığı yerlerinden edilen vatandaşların, federal hükümet ve uluslararası yardım kuruluşlarının büyük bir etkisinin olmadığı Sincar’a geri dönmelerini engelledi.

Bağdat-Erbil anlaşması
Sincar’da yaşayan siyasi analist Yasin Taha konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün Sincar, çatışan gündemlerin ve ihtilaf halinde olan tarafların toplandığı bir merkez haline gelmiş durumda. Sincar’da şu an karmaşa ve gerginlik hakim. Bu durum her an olayların patlamasına sebep olabilir.”
Bağdat hükümeti 2020 yılının ekim ayında, Sincar’da ortak bir yönetim olması konusunda IKBY ile anlaşma yaptı. Anlaşma ilçede sadece federal hükümet güçlerinin bulunmasını ve IKBY’ye muhalif olan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) güçleri de dahil olmak üzere tüm silahlı grupların bölgeden çıkarılmasını öngörüyor.
Ancak Taha “sahadaki gerçekliğin bu anlaşmalardan daha güçlü olduğunu ve Sincar’daki hiçbir tarafın elde ettiği nüfuzu bırakma niyeti taşımadığını” aktardı.
IKBY Sincar’ı kontrolü altındaki özerk alanların bir parçası olarak görüyor. Bu yüzden PKK’nın buradaki varlığına tepki var.
PKK’nın Kuzey Irak’ta kaleleri bulunuyor. Bu durum Ankara’yı, PKK’nın Türkiye içerisinde onlarca yıldır gerçekleştirdiği saldırılara destek verilmesi nedeniyle öfkelendiriyor. Bu yüzden Ankara daha önce defalarca kez örgütün kalelerine operasyon düzenlemek için sınırı geçmişti.
Taha bu durumla ilgili “Türkiye, Sincar’ın durumunu ve buradaki PKK’nın gittikçe artan nüfuzunu takip ediyor” açıklamasında bulundu.

Türkiye tarafından gelen adımlar
Ankara geçtiğimiz ocak ayında Sincar’ın yakınındaki dağlık bir bölgeye operasyon düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birkaç gün önce yaptığı açıklamada “(Teröristlerin Sincar çevresinden çıkarılması konusunda) Benim her zaman bir sözüm var: Bir gece ansızın gelebiliriz. Ortak operasyonları her zaman yapmaya hazırız. Ama bunları açıklayarak bu operasyonlar yapılmaz” ifadelerini kullandı.
Haşdi Şabi gruplarından Asaib Ehli’l Hak ise yaptığı açıklamada söz konusu hamlelere karşılık vermeye hazır olduğunu bildirdi.
Taha konuya ilişkin “Şii gruplar, Sincar’ı Suriye’ye ulaşmada önemli bir durak olarak görüyor” değerlendirmesinde bulundu. Zira Suriye’de Beşşar Esed rejiminin yanında savaşan İran destekli başka Şii gruplar da bulunuyor.
Sincar’dan Iraklı üst düzey bir güvenlik görevlisi AFP’ye verdiği demeçte şunları söyledi: “Türkiye’nin açıklamaları Sincar’da PKK unsurlarının olduğu yönünde. Kürtler, tekrar buraya dönmek için Sincar’ın istikrarsızlığını öne sürüyorlar. Militan gruplar ise Sincar’da istikrarı sağlamak istediklerini savunuyorlar” dedi.

Kazımi meydan okumayla karşı karşıya
Irak Başbakanlığı’nda üst düzey bir yetkili, Bağdat ve Ankara arasında bir telefon trafiği olduğunu aktardı. Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’nin gerginliği yatıştırmaya çalıştığını söyledi.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde (ECFR) araştırmacı olan Nesibe Yunus, Sincar'da çatışma çıkması halinde Kazımi’nin çok şey kaybedeceği değerlendirmesinde bulundu. Yunus sözlerine şöyle devam etti:
“Çatışma Kazımi’nin Sincar Anlaşması ile elde ettiği siyasi zaferi gölgeleyecek ve merkezi hükümetin pahasına geride kalan milislerin (Haşdi Şabi) imajını Irak'ın savunucuları olarak parlatacak.”
Yunus’a göre bunun bedelini yerinden edilen ve içinde bulundukları duruma yenik düşen Ezidiler ödeyecek.
Göç ve Göçmenler Bakanlığı Sözcüsü Ali Abbas, AFP’ye verdiği demeçte Sincar’da halen yerinden edilmiş 90 bin ailenin olduğunu ve bunların yüzde 90’ının IKBY’ye sığındığını aktardı.
Sincar’ın bir köyünde annesi ve üç kardeşi ile birlikte yaşayan 46 yaşındaki Ezidi Faysal Salih, “Zor koşullar altındayız.  Her türlü tehdidin ortasında yaşıyoruz” dedi.
Gündelikle çalışan ve durumların daha da kötüleşmesi halinde ilçenin dışında sığınabilecekleri bir ev bulmaya uğraşan Salih “Sincar halkını en çok korkutan şey çatışmaların çıkmasıdır” dedi.
Halihazırda ilçenin dışında oturan Sincar Belediye Başkanı Mahma Halil de şu açıklamalarda bulundu:
“Haşdi Şabi’nin bazı gruplarının onayıyla PKK unsurlarının varlığı, yerinden edilenlerin memleketlerine geri dönmesi ve Sincar’ın yeniden inşa edilip istikrara kavuşmasının önünde bir engel teşkil ediyor. Sincar’da istikrarı sağlamak için bir çözüm bulunmalı ve geçmişten ders çıkarılmalı.”



Lübnan Başbakanı:  İsrail ile barış görüşmelerine henüz başlamadı

Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
TT

Lübnan Başbakanı:  İsrail ile barış görüşmelerine henüz başlamadı

Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail ve Lübnan’dan iki sivil temsilcinin katıldığı ateşkesi izleme komitesindeki görüşmelerin henüz “barış müzakeresi” aşamasına gelmediğini belirtti.

Selam, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Ateşkesi İzleme Komitesi, saldırıların durdurulması ilanının uygulanması için bir forumdur. Henüz barış müzakeresi aşamasına gelmedik” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, sivil temsilcinin gönderilmesini, “İsrail ve Lübnan arasında ekonomik iş birliğinin temeli için ilk girişim” olarak nitelendirmişti.

Selam, ekonomik görüşmelerin İsrail ile normalleşme sürecinin bir parçası olacağını ve bunun ancak bir barış anlaşmasını takip etmesi durumunda mümkün olacağını vurguladı. Ayrıca, iki ülke 2002 Arap Barış Planı’na uyarsa “normalleşmenin ardından barış geleceğini” söyledi, ancak bunun şu an için uzak bir hedef olduğunu kaydetti.

Lübnan Başbakanı, ülkesinin Ateşkesi İzleme Komitesi’nin güney Lübnan’daki Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını denetlemesine açık olduğunu da ifade etti. Selam, “Komiteye, herhangi bir endişe veya şüphe durumunda sahada doğrulama yapmaya hazır olduğumuzu ilettik. Denetlemeye açığız” dedi.


Refah’ta tünel çatışması: 4 İsrail askeri yaralandı

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

Refah’ta tünel çatışması: 4 İsrail askeri yaralandı

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

İsrail ordusu, bugün  (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Gazze’nin güney  doğusundaki Refah’ta bir tünelden çıkan militanlarla yaşanan çatışmada dört İsrail askerinin yaralandığını duyurdu. Ordudan yapılan açıklamada, yaralılardan birinin durumunun ciddi, üçünün ise orta derecede olduğu belirtildi. Olay sırasında Golani Tugayı’na bağlı bir keşif birimine militanlar tarafından tünelden ateş açıldığı bildirildi. Yaralı askerler tedavi için tahliye edilirken, ailelerine bilgi verildi.

Yerel medyaya göre en az bir militan öldürüldü ve diğerleri için arama çalışmaları sürüyor. Çatışma, İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde Kızılhaç aracılığıyla bir rehinenin kalıntılarını teslim almasının birkaç saat sonrasında gerçekleşti.

Gazze’deki kaynaklar, Refah’ta topçu ateşi ve silahlı çatışmaların devam ettiğini bildirerek, bölgedeki güvenlik durumunun istikrarsız olduğunu ortaya koydu.

Başbakan Binyamin Netanyahu, Hamas’ı ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, İsrail’in askerlerine yönelik herhangi bir saldırıya uygun şekilde karşılık vereceğini vurguladı. Netanyahu, “Hamas ateşkes anlaşmasını ihlal ediyor ve ordumuza yönelik terör faaliyetlerine devam ediyor. İsrail, askerlerimize yönelik herhangi bir saldırıya müsamaha göstermeyecek ve buna göre yanıt verecek” dedi.


Gazze'de kış, çocukluğumdaki mutluluğun hatırasını silip süpürdü

Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
TT

Gazze'de kış, çocukluğumdaki mutluluğun hatırasını silip süpürdü

Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)

Çocukluğumdan beri kışı hep çok sevmişimdir. Kara bulutlar gökyüzünü kapladığında ve yağmur damlaları yere düştüğünde, ailem büyükannem ve büyükbabamın evinde toplanırdı. Dedem ateşi yakarken yanına otururdum, babaannem de çaydanlığı ateşe koyardı. Bizim için kış, bir rahatlık mevsimiydi. Hiç üşümezdik.

Gündüzleri kuzenlerimle birlikte sokaklara yayılan su birikintilerinde yalınayak koşar, yağmur bizi tepeden tırnağa ıslatırken duvarların ve ağaçların ardında gizlenerek ghommemeh (saklambaç) oynardık. Annemin hastalanmadan önce içeri girmemiz için bize bağırdığını hatırlıyorum. Geceleri büyükbabam bize 1960'lardaki seyahatlerinde geçen hikayeleri anlatırdı.

Yaşım ilerledikçe kışları arkadaşlarımla daha fazla zaman geçirmeye ve mezun olduktan sonra peşinden gitmeyi umduğumuz hedeflerimiz ve geleceğe dair hayallerimiz hakkında konuşmaya başladım. Bazen Halid, Mahmud ve ben, Muhammed Hamo'nun evinde buluşurduk, artık o bir ölü; huzur içinde yatsın. Bir ateş yakıp en sevdiğimiz içeceği, yani çayı yanan odunların üzerine koyup kağıt oynardık ya da filmler ve TV dizileri izlerdik.

Evdeyken yağmur damlalarının sesi havayı doldurduğunda veya derslerimden bunaldığımda, yağmuru izlemek ve soğuk rüzgarın tadını çıkarmak için yatak odamın balkonuna çıkardım. O balkondan günbatımını izlemek gibi bir alışkanlığım vardı. Kışın manzarayı daha da harika yapan şey, sahil boyunca dönen göçmen kuşların gökyüzünde kısa süreliğine, güzel desenler çizmesiydi.

İsrail'in Gazze'yi istilası, kışla ilgili tüm güzel duygularımı yok etti. Ailem 13 Ekim 2023'te yataklarına örtecek bir şey ya da kışlık kıyafetlerini yanına almaksızın tahliye edildi. Sonrasında birkaç battaniye satın alabildik. Her birinin bize maliyeti yaklaşık 35 dolar oldu. Küçük biraderim ve ben, tek bir battaniyenin altında örtünmek zorundaydık. Birkaç hafta sonra bir okulun arka bahçesinde uyuyorduk. Kışın rüzgarı acımasızca üzerimizden geçti. Soğuktan titreyerek uyanınca sadece hafif yağmurlar yüzünden battaniyemin sırılsıklam olduğunu gördüm. O günden beri kıştan nefret ediyorum.

Binlerce aile bizimkine benzeyen deneyimler yaşadı. Birbirine dikilmiş battaniyelerden oluşan derme çatma küçük bir çadırda 14 kişilik ailesiyle birlikte yaşayan 19 yaşındaki İsmail Abed, birkaç kez sırılsıklam halde uyandı. Aile, hava koşullarından biraz uzaklaşıp soluk almak için komşularının çadırına giderdi.

Bana "UNRWA'dan çadır alana kadar ne zaman yağmur yağsa boğuluyorduk" diyen İsmail, bu çadırı da barınağı olmayan başka bir aile grubuyla paylaşmış:

Bu yeni çadır bizi yağmurdan korudu ama rüzgarın getirdiği keskin soğuk, üzerimizi örtmeye yetecek kadar battaniyemizin olmamasıyla birleşince durum gerçekten dayanılmazdı.

Kendi çadırımızda o kadar kalabalıktık ki ısınmak için ateş yakacak yerimiz yoktu. Kışın yemek pişirmek bile daha zordu. İsrail işgali, Gazze Şeridi'ne girmesini engellediği için yemek pişirecek gazımız yoktu. Yemek pişirmek için ateş yaktığımız yerin üstü örtülü değildi, bu yüzden ne zaman yağmur yağsa ateş sönerdi.

Bir çadırda yaşamak, yiyecekleri sıçanlardan ve hamamböceklerinden saklayabileceğimiz bir buzdolabına veya başka bir güvenli yere sahip olmadığımız için her gün yiyecek alışverişine çıkmamız gerektiği anlamına geliyordu. Pazardaki un veya pirinç gibi temel yiyecekleri eve getirmek için bazen yağmurda iki saate yakın yürümek zorunda kalıyorduk.

Gazze'nin kuzeyindeki dostlarımdan Muhammed Ebu el-Mehza, kış boyunca defalarca yerinden edildi. Aralık 2023'te Muhammed'in ailesi, Gazze'nin batısındaki eş-Şati kampından zorunlu bir şekilde tahliye edilince yağmurda yürüyerek Şeyh Rıdvan mahallesine gitti.

Bana "Ben de dahil tüm ailem ertesi gün hastaydı" dedi:

İlaç o kadar az ki iyileşmemiz için 10 günden fazla süre geçmesi gerekti.

23 yaşındaki Usame Adas, eylülde ailesiyle birlikte Gazze'nin kuzeyinden güneyine tahliye edildi. Güneyde kimseyi tanımıyorlardı, bu yüzden denizden yaklaşık 20 metre uzakta bir çadır kurdular. Sahilden gelen rüzgarlar geceleri iliklere işleyen bir soğuktu, bu yüzden aile kuzeye dönebilecekleri günü bekledi.

Ateşkes ilan edildiğinde Usame evine döndü ve dört katlı binalarının tamamen yıkıldığını gördü. Ailesinin dönüşüne hazırlanmak yerine, hemen güneye yürümek zorunda kaldı ve babasından çadırı kurmak için daha iyi bir yer aramasını istedi. Aile hâlâ güvenli bir sığınağa sahip olamadan, yerinden edilmiş bir halde bekliyor. Deyr el-Balah'ın doğusundaki el-Maşala bölgesindeki yeni çadırları onları yağmurdan daha iyi koruyabilse de rüzgar boşluklardan içeri sızıyor. Usame bana "Bu kış nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum" dedi:

Şiddetli yağmurlar henüz başlamadı ama yine de yağmur şimdiden çadırın içine giriyor.

İlk damlanın düşmesinden beri bu mevsimin bitmesi için dua ediyorum. Kış eskiden sıcaklığın, kahkahanın ve geçici güzelliklerin mevsimiydi ancak artık Gazze'de bir korku, mücadele ve tahammül zamanı haline geldi. Kış artık bir direnç hikayesi anlatıyor: Kökünden koparılan hayatları, her şeye rağmen hayatta kalmayı ve bir gün bu mevsimin eski rahatlığını beraberinde getirip Gazze'nin çocuklarının yağmurda tekrar korkmadan yalınayak koşacağı umudunu...

Independent Türkçe