DEAŞ’tan temizlenen Sincar’da gerilim sürüyor

Sincar yerel ve bölgesel çıkar çatışmalarının ağırlığı altında eziliyor.

DEAŞ kurbanı Ezidiler 6 Şubat 2021’de Sincar’da defnedildiler. (AFP)
DEAŞ kurbanı Ezidiler 6 Şubat 2021’de Sincar’da defnedildiler. (AFP)
TT

DEAŞ’tan temizlenen Sincar’da gerilim sürüyor

DEAŞ kurbanı Ezidiler 6 Şubat 2021’de Sincar’da defnedildiler. (AFP)
DEAŞ kurbanı Ezidiler 6 Şubat 2021’de Sincar’da defnedildiler. (AFP)

DEAŞ’ın Irak’ın kuzeybatısındaki Sincar’dan çıkartılmasının üzerinden altı yıl geçti. Ancak bölgedeki hesaplaşmaların neden olduğu müdahaleler ve gerginlik, Ezidilere yönelik yeni bir şiddet dalgası yaşanması endişelerine yol açıyor.
Türkmenler de dahil olmak üzere Araplar ve diğer azınlıkların yanı sıra çoğunlukla Ezidilerin bulunduğu Sincar ilçesi, Ninova vilayetinin başkenti Musul’un 80 kilometre kuzeyinde yer alıyor. Sincar, Irak’ı kuzeyde Türkiye ve batıda Suriye ile birleştiren bir üçgen içinde. Bu da bölgeyi stratejik bir bölge haline getiriyor.
Sincar 2014 yılından önce merkezi hükümet ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasında paylaşılamayan bir bölgeydi. Daha sonra DEAŞ örgütünün eline düşmesiyle binlerce Ezidi kız çocukları ve kadınlar kaçırıldı, tecavüze uğradı ve esir alındı. Yüzlerce erkek ise öldürüldü ve erkek çocuklar da zorla silah altına alındı.
DEAŞ mensupları 2015 yılının kasım ayında, Uluslararası Koalisyon’un desteklediği Kürt güçleri tarafından sınır dışı edildiler. Ancak bölgede istikrarsızlık halen sürüyor. Bu da yerinden edilenlerin dönüşünü zorlaştırıyor.
IKBY güçleri 2015 yılında, Suriyeli Kürt milislerin ve Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un desteğiyle bölgeyi kontrol altına aldı.
İlçenin çevresindeki alanlarda hükümet güçlerinin yanı sıra, Irak’ı DEAŞ örgütünden temizlemek için yürütülen savaşlara katılan Haşdi Şabi kuvvetleri birlikleri de konuşlandı. Söz konusu silahlı grupların varlığı yerlerinden edilen vatandaşların, federal hükümet ve uluslararası yardım kuruluşlarının büyük bir etkisinin olmadığı Sincar’a geri dönmelerini engelledi.

Bağdat-Erbil anlaşması
Sincar’da yaşayan siyasi analist Yasin Taha konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün Sincar, çatışan gündemlerin ve ihtilaf halinde olan tarafların toplandığı bir merkez haline gelmiş durumda. Sincar’da şu an karmaşa ve gerginlik hakim. Bu durum her an olayların patlamasına sebep olabilir.”
Bağdat hükümeti 2020 yılının ekim ayında, Sincar’da ortak bir yönetim olması konusunda IKBY ile anlaşma yaptı. Anlaşma ilçede sadece federal hükümet güçlerinin bulunmasını ve IKBY’ye muhalif olan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) güçleri de dahil olmak üzere tüm silahlı grupların bölgeden çıkarılmasını öngörüyor.
Ancak Taha “sahadaki gerçekliğin bu anlaşmalardan daha güçlü olduğunu ve Sincar’daki hiçbir tarafın elde ettiği nüfuzu bırakma niyeti taşımadığını” aktardı.
IKBY Sincar’ı kontrolü altındaki özerk alanların bir parçası olarak görüyor. Bu yüzden PKK’nın buradaki varlığına tepki var.
PKK’nın Kuzey Irak’ta kaleleri bulunuyor. Bu durum Ankara’yı, PKK’nın Türkiye içerisinde onlarca yıldır gerçekleştirdiği saldırılara destek verilmesi nedeniyle öfkelendiriyor. Bu yüzden Ankara daha önce defalarca kez örgütün kalelerine operasyon düzenlemek için sınırı geçmişti.
Taha bu durumla ilgili “Türkiye, Sincar’ın durumunu ve buradaki PKK’nın gittikçe artan nüfuzunu takip ediyor” açıklamasında bulundu.

Türkiye tarafından gelen adımlar
Ankara geçtiğimiz ocak ayında Sincar’ın yakınındaki dağlık bir bölgeye operasyon düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birkaç gün önce yaptığı açıklamada “(Teröristlerin Sincar çevresinden çıkarılması konusunda) Benim her zaman bir sözüm var: Bir gece ansızın gelebiliriz. Ortak operasyonları her zaman yapmaya hazırız. Ama bunları açıklayarak bu operasyonlar yapılmaz” ifadelerini kullandı.
Haşdi Şabi gruplarından Asaib Ehli’l Hak ise yaptığı açıklamada söz konusu hamlelere karşılık vermeye hazır olduğunu bildirdi.
Taha konuya ilişkin “Şii gruplar, Sincar’ı Suriye’ye ulaşmada önemli bir durak olarak görüyor” değerlendirmesinde bulundu. Zira Suriye’de Beşşar Esed rejiminin yanında savaşan İran destekli başka Şii gruplar da bulunuyor.
Sincar’dan Iraklı üst düzey bir güvenlik görevlisi AFP’ye verdiği demeçte şunları söyledi: “Türkiye’nin açıklamaları Sincar’da PKK unsurlarının olduğu yönünde. Kürtler, tekrar buraya dönmek için Sincar’ın istikrarsızlığını öne sürüyorlar. Militan gruplar ise Sincar’da istikrarı sağlamak istediklerini savunuyorlar” dedi.

Kazımi meydan okumayla karşı karşıya
Irak Başbakanlığı’nda üst düzey bir yetkili, Bağdat ve Ankara arasında bir telefon trafiği olduğunu aktardı. Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’nin gerginliği yatıştırmaya çalıştığını söyledi.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde (ECFR) araştırmacı olan Nesibe Yunus, Sincar'da çatışma çıkması halinde Kazımi’nin çok şey kaybedeceği değerlendirmesinde bulundu. Yunus sözlerine şöyle devam etti:
“Çatışma Kazımi’nin Sincar Anlaşması ile elde ettiği siyasi zaferi gölgeleyecek ve merkezi hükümetin pahasına geride kalan milislerin (Haşdi Şabi) imajını Irak'ın savunucuları olarak parlatacak.”
Yunus’a göre bunun bedelini yerinden edilen ve içinde bulundukları duruma yenik düşen Ezidiler ödeyecek.
Göç ve Göçmenler Bakanlığı Sözcüsü Ali Abbas, AFP’ye verdiği demeçte Sincar’da halen yerinden edilmiş 90 bin ailenin olduğunu ve bunların yüzde 90’ının IKBY’ye sığındığını aktardı.
Sincar’ın bir köyünde annesi ve üç kardeşi ile birlikte yaşayan 46 yaşındaki Ezidi Faysal Salih, “Zor koşullar altındayız.  Her türlü tehdidin ortasında yaşıyoruz” dedi.
Gündelikle çalışan ve durumların daha da kötüleşmesi halinde ilçenin dışında sığınabilecekleri bir ev bulmaya uğraşan Salih “Sincar halkını en çok korkutan şey çatışmaların çıkmasıdır” dedi.
Halihazırda ilçenin dışında oturan Sincar Belediye Başkanı Mahma Halil de şu açıklamalarda bulundu:
“Haşdi Şabi’nin bazı gruplarının onayıyla PKK unsurlarının varlığı, yerinden edilenlerin memleketlerine geri dönmesi ve Sincar’ın yeniden inşa edilip istikrara kavuşmasının önünde bir engel teşkil ediyor. Sincar’da istikrarı sağlamak için bir çözüm bulunmalı ve geçmişten ders çıkarılmalı.”



UBH: Genelkurmay Başkanı'nın uçağının iki kara kutusunun Almanya'ya gönderilmesi konusunda Türkiye ile anlaşmaya varıldı

Haddad ve arkadaşlarını taşıyan talihsiz uçağın enkazından parçalar (Batı Libya İçişleri Bakanlığı)
Haddad ve arkadaşlarını taşıyan talihsiz uçağın enkazından parçalar (Batı Libya İçişleri Bakanlığı)
TT

UBH: Genelkurmay Başkanı'nın uçağının iki kara kutusunun Almanya'ya gönderilmesi konusunda Türkiye ile anlaşmaya varıldı

Haddad ve arkadaşlarını taşıyan talihsiz uçağın enkazından parçalar (Batı Libya İçişleri Bakanlığı)
Haddad ve arkadaşlarını taşıyan talihsiz uçağın enkazından parçalar (Batı Libya İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı dün, Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindekileri taşıyan uçağın kara kutularının doğru teknik analiz için Almanya'ya gönderilmesi konusunda Türk yetkililerle anlaşmaya varıldığını duyurdu.

Bakanlık, Facebook'ta yaptığı bir paylaşımda, yasal işlemleri tamamlamak amacıyla, talihsiz uçaktaki yolcuların ailelerinin bazılarından alınan DNA örneklerinin karşılaştırma ve kurbanların kesin kimlik tespiti için Türk yetkililere verildiğini belirtti.

Bakanlık, Genelkurmay Başkanı ve beraberindekilerin ölümüne yol açan uçak kazasıyla ilgili soruşturma komisyonunun Türk makamlarıyla koordinasyon içinde çalışmalarına devam ettiğini ifade etti.

Bakanlık ayrıca, Türk Başsavcısının olayla ilgili tüm belgeleri ve kamera kayıtlarını Libya makamlarına vermeye hazır olduğunu teyit ettiğini ve ortak soruşturma için izlenen prosedürleri ve verilen onayları özetleyen resmi bir muhtıranın Libya Başsavcısına gönderileceğini kaydetti.

Korgeneral Muhammed el-Haddad'ın ölümü Libya kamuoyunda birçok soru işaretine yol açtı (AFP)Korgeneral Muhammed el-Haddad'ın ölümü Libya kamuoyunda birçok soru işaretine yol açtı (AFP)

Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı Abdülhamid Dibeybe, Ankara üzerinde uçağıyla temasın kesilmesinin ardından Libya Genelkurmay Başkanı'nın hayatını kaybettiğini duyurdu.

Dibeybe ayrıca, Ankara'ya yaptığı resmi bir gezi dönüşünde meydana gelen trajik bir kaza sonucu Haddad'ın yol arkadaşlarının da hayatını kaybettiğini açıkladı: Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Korgeneral Futuri Gribel; Askeri Sanayi Şirketi Direktörü Tuğgeneral Mahmud Al Katavi; Libya Ordusu Genelkurmay Başkanı Danışmanı Sayın Muhammed el Assavi Diyab ve Genelkurmay Başkanı'nın medya ofisindeki fotoğrafçı Sayın Muhammed Ömer Ahmed Mahcub.

"Bu trajik kayıp, millet, askeri kurum ve tüm halk için büyük bir kayıptır. Ülkelerine samimiyet ve özveriyle hizmet etmiş, disiplin, sorumluluk ve milli bağlılık konusunda örnek teşkil etmiş insanları kaybettik" ifadelerini kullandı.

Türkiye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, salı akşamı Ankara'dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra Libya Genelkurmay Başkanı'nı taşıyan uçakla temasın kesildiğini açıklamıştı.

Bakan, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, "Bu akşam saat 20:52'de (GMT 17:52) Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan Trablus'a doğru 20:10'da kalkan 9H-DFJ tescil numaralı Falcon 50 tipi özel jetle temas kesildi" dedi.

Bakan, "Haymana bölgesinden acil iniş talebi alındı, ancak daha sonra uçakla temas kesildi" diye belirtti. "Uçakta Libya Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad da dahil olmak üzere beş kişi bulunuyordu" diyen Bakan, daha sonra uçağın enkazının bulunduğunu ifade etti.


Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
TT

Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)

Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar, Rusya’nın İsrail ile Suriye arasında bir güvenlik anlaşmasına varılması amacıyla gizli arabuluculuk yürüttüğünü, bu sürecin ABD yönetiminin bilgisi ve onayı dâhilinde ilerlediğini açıkladı.

İsrail devlet televizyonu Kan 11, Azerbaycan’ın şu anda üst düzey yetkililerin katıldığı toplantı ve görüşmelere ev sahipliği yaptığını; temasların Bakü’de sürdüğünü bildirdi.

Bilgi sahibi bir güvenlik kaynağı, Rus arabuluculuğuna rağmen İsrail ile Suriye arasındaki temaslarda hâlâ bir boşluk bulunduğunu, ancak son haftalarda sınırlı da olsa ilerleme kaydedildiğini söyledi.

Kan 11’e konuşan kaynaklar, Moskova ile Şam’ın ilişkileri güçlendirmek için çalıştığını; Rusya’nın geçen ay Lazkiye kıyı bölgesine asker ve askeri teçhizat sevk ettiğini aktardı. Aynı kaynaklar, İsrail’in Suriye’nin güneyinde Türkiye’nin varlığını pekiştirme girişimleri yerine, Rusya’nın sahadaki varlığını tercih ettiğini kaydetti.

Dün (çarşamba) Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani Moskova’yı ziyaret ederek Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüştü ve iki ülke ilişkilerinin stratejik düzeye taşınmasının hedeflendiğini belirtti.

İkili ilişkilerdeki en dikkat çekici gelişme ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 15 Ekim’de Suriye’de geçiş döneminin başkanı Ahmed eş-Şera’yı kabul etmesi oldu. Görüşmede taraflar, stratejik ve siyasi ilişkilerin güçlendirilmesi ile enerji ve gıda alanlarında iş birliğinin önemine vurgu yapıldı.

İsrail’in Rusya ile iyi ilişkiler sürdürdüğü ve Tel Aviv’in Suriye dosyasında Moskova ile çıkar paylaşımı konusunda uzlaşı aradığı biliniyor. Mayıs ayından bu yana Putin ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Suriye başta olmak üzere çeşitli başlıkları ele alan dört uzun telefon görüşmesi yaptığı ifade ediliyor.

scd
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Moskova’da çarşamba günü gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare  (SANA)

Suriye Dışişleri Bakanlığı Enformasyon İdaresi, mayıstaki temasların ardından yaptığı açıklamada, Putin’in Suriye’yi bölmeye yönelik her türlü İsrail müdahalesini kesin biçimde reddettiğini ve Moskova’nın yeniden imar ile istikrarın sağlanmasına desteğini yinelediğini duyurmuştu.

cdfr
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Şam’da düzenlenen ortak basın toplantısından bir kare (EPA)

Tel Aviv’de ise “Türkiye nüfuzuna karşı Suriye’de Moskova ile ortak çıkarlar bulunduğu” değerlendirmesi yapılıyor. Maariv gazetesine göre Rusya, hem Türkiye hem de İsrail ile iyi ilişkiler sürdürüyor ve iki ülke arasında gerilimin tırmanmasını engellemeye çalışıyor. Aynı zamanda, tüm tarafların—Suriye dâhil—onayıyla ülkedeki pozisyonlarını korumayı hedefliyor.

dfgt
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, İstanbul’da cumartesi günü ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile yaptığı görüşmeler sırasında, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin de hazır bulunduğu an (EPA)

ABD’nin İsrail-Suriye güvenlik düzenlemelerinde başat rolü üstlenmesine rağmen, Washington’un Rusya dâhil diğer müttefiklerden gelecek “olumlu katkılara” kapıyı kapatmadığı belirtiliyor.

Eski diplomat ve Suriye-Ortadoğu uzmanı akademisyen Mihail Harari’ye göre, Ahmed eş-Şera’nın Suriye’yi temkinli ve dengeli biçimde yönetmesi, ülkeye bölgesel ve uluslararası destek kazandırdı. Harari, İsrail’in Suriye’de kaosun sürmesini isteyen bir aktör gibi görünmekten kaçınması gerektiğini savundu.

Şarku’l Avsat’ın Harari’nin Maariv’de yayınlanan makalesinden aktardığı analize göre İsrail’in çıkarlarını sağlıklı yönetebilmesi için Şam ile bir güvenlik anlaşmasını hızla sonuçlandırması gerekiyor. Harari, son savaşta elde edilen askerî kazanımların siyasi kazanca dönüştürülmesinin, mevcut “pasif” tutumla mümkün olmayacağını ifade etti.


Gazze’de ilk kez silahlı bir grup sivilleri göçe zorladı

Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
TT

Gazze’de ilk kez silahlı bir grup sivilleri göçe zorladı

Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)

Gazze’nin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde faaliyet gösteren silahlı bir grup, İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran “sarı hat”a yakın bir konut alanında yaşayan sivillerin tamamını silah tehdidi altında tahliyeye zorladı.

Şarku’l Avsat’a konuşan saha kaynakları, “Rami Halis Grubu” olarak anılan silahlı yapıya mensup kişilerin perşembe sabahı erken saatlerde Şuaf ve Kibbutz bölgelerinde ayakta kalan evlerin yakınına gelerek havaya ateş açtığını, ardından bölgeden çekildiğini aktardı. Aynı grubun öğle saatlerinde geri dönerek megafonla, gün batımına kadar tahliye edilmemesi halinde ateş açılacağı uyarısında bulunduğu belirtildi.

Kaynaklara göre silahlı kişiler, olası bir saldırıdan kaçınmak amacıyla sivillerle doğrudan temas kurmadı ve yüzlerce metre mesafeden megafonla seslendi. Grup, tahliyenin İsrail ordusunun talimatıyla yapıldığını iddia ederken, İsrail güçlerinin sarı hattın doğusunda, bu ailelerin kısa süre önce döndüğü evlere yaklaşık 150 metre uzaklıktaki bölgeleri kontrol ettiği ifade edildi.

Tehditler üzerine bölge sakinleri fiilen göç etmek zorunda kaldı ve Gazze kentinin batısındaki alanlara yöneldi. Kaynaklara göre, bir kısmı ağır hasarlı evlerde, bir kısmı ise çadırlarda yaşayan 240’tan fazla kişi yeni ve zorlu bir göç yolculuğuna çıktı.

Önceki İsrail adımı

Saha kaynakları, İsrail güçlerinin salı ve çarşamba akşamları söz konusu bölgelere patlayıcı içermeyen sarı renkli variller attığını, ancak o aşamada tahliye talep edilmediğini ifade etti. Bugünkü zorla tahliye adımının ise, ateşkes anlaşması kapsamındaki çekilme hattı doğrultusunda “yeşil ve güvenli” olarak sınıflandırılan bölgelerde yaşayan daha fazla sivili yerinden etmeye yönelik İsrail planlarının uygulanması anlamına geldiği kaydedildi.

tgrhy
Gazze kentinin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde yıkılmış bir bina (EPA)

İsrail güçlerinin son haftalarda sarı hattın kapsamını genişlettiğine işaret eden kaynaklar, yeni hamlenin Tuffah Mahallesi’nin içine doğru yaklaşık 150 metre derinlikte ve 300 metre genişlikte yeni bir alanın fiilen kontrol altına alınması anlamına geldiğini vurguladı. Bu sürecin, zaman zaman bombardıman, zaman zaman tehdit yoluyla mahallenin adım adım ele geçirilmesi şeklinde ilerlediği belirtildi.

Ek bir tampon bölge

Görünen o ki İsrail, Gazze’nin doğusunda, özellikle Selahaddin Caddesi’nden 7 Ekim 2023 öncesindeki sınırlara kadar uzanan ve en az 2,5 kilometre derinliğinde bir tampon bölge oluşturma planını fiilen hayata geçiriyor. Bu plan, Filistinli kaynaklar tarafından haftalar önce Şarku’l Avsat’a açıklanmıştı.

sd
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Gazze’nin kuzeyinden güneyine uzanan Selahaddin Caddesi, savaş boyunca büyük askerî öneme sahipti ve İsrail ordusu bu yolu farklı eksenlerden kesmeye odaklandı. Ateşkes anlaşmasında “ilk çekilme hattı” olarak sunulan sarı hattın, birçok bölgede fiilen ileri taşındığı; bunun da çevredeki yerleşim alanları üzerinde İsrail kontrolünü genişlettiği ifade ediliyor.

Süregelen ihlaller

Bu gelişmeler, Gazze Şeridi’nde İsrail’in ateşkes ihlallerinin sürdüğü bir döneme denk geldi. Beyt Lahiya’da bir insansız hava aracı saldırısında bir Filistinli hayatını kaybederken, diğer bölgelerde de İHA’lardan ve zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu yaralanmalar yaşandı. İsrail hava kuvvetleri, Han Yunus’un doğusu ve Refah’ın kuzeyinde çeşitli hedefleri vurdu.

10 Ekim 2023’te yürürlüğe giren ateşkesten bu yana İsrail ihlallerinde hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 413’ü aştığı bildiriliyor. Hamas ise ihlal sayısının 900’ü geçtiğini belirterek, arabulucularla temas halinde olduklarını ve anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmesini değerlendirdiklerini açıkladı.

rgh
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta, bir yardım mutfağından yemek almak için bekleyenler arasında duran Filistinli bir kız (AP)

Hamas, İsrail’in anlaşmaya uyması konusunda ABD’nin rolüne dikkat çekiyor. Hareketin sözcüsü Hazım Kasım, “Başkan Trump’ın Gazze ve bölgede barışı sağlayabilecek tek kişi olduğuna inanıyoruz. Netanyahu’yu barışın gereklerini yerine getirmeye zorlayabilecek tek aktör odur” dedi.