Husilerin sivillere yönelik saldırıları sürüyor

Husiler tarafından cumartesi günü fırlatılan ve Riyad'da Koalisyon güçleri tarafından imha edilen bir balistik füze parçasının yol açtığı yıkımdan bir kare. (SPA)
Husiler tarafından cumartesi günü fırlatılan ve Riyad'da Koalisyon güçleri tarafından imha edilen bir balistik füze parçasının yol açtığı yıkımdan bir kare. (SPA)
TT

Husilerin sivillere yönelik saldırıları sürüyor

Husiler tarafından cumartesi günü fırlatılan ve Riyad'da Koalisyon güçleri tarafından imha edilen bir balistik füze parçasının yol açtığı yıkımdan bir kare. (SPA)
Husiler tarafından cumartesi günü fırlatılan ve Riyad'da Koalisyon güçleri tarafından imha edilen bir balistik füze parçasının yol açtığı yıkımdan bir kare. (SPA)

Ülkeler ve uluslararası kuruluşlar, Husilerin Suudi Arabistan’daki sivillere yönelik saldırılarının "savaş suçu" işledikleri yönündeki görüşü güçlendirdiğini duyurdular. Ardı ardına yapılan kınamalara ve uyarılara rağmen İran destekli Husi milisleri Suudi Arabistan'daki sivil yerleşimleri hedef almaya devam etti. Husi grubu terör operasyonlarıyla, balistik füzelerle veya patlayıcı yüklü insansız hava araçları (İHA) kullanarak defalarca sivilleri ve sivil yerleşimleri hedef aldı.
İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, milislerin Suudi Arabistan’ın şehirlerine ve sivillere yönelik düzenlediği saldırıları kınayarak bunun masum insanların hayatını tehlikeye attığını belirtti.
Raab, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “söz konusu saldırıların Husi yetkililerinin barış ve Yemen halkını koruma konusunda da ciddi olmadığını gösterdiğini” vurguladı.
Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu Sözcüsü Albay Turki el-Maliki, Husi milislerinin Krallık’taki sivilleri ve sivil yerleşim bölgelerini hedef alan saldırılarının kasıtlı ve sistematik bir şekilde gerçekleştirildiğini belirtti. Maliki bunun, insan hakları hukukunun ihlali olduğunu ve Yemen'deki çatışmayı sona erdiren siyasi bir çözüme ulaşmak için uluslararası çabalara bir engel teşkil ettiğini vurguladı.
Her ne kadar Koalisyon güçleri, sivillere zarar verilmeden önce yüzlerce füze ve İHA’yı imha etmeyi başarsa da Riyad'ı hedef alan ve Suudi Arabistan sivil savunma güçleri tarafından imha edilen son saldırıdaki bir füze parçası bir evin çatısına düştü. Saldırıda, herhangi bir can kaybı meydana gelmedi.
Suudi haber ajansı (SPA), terörist Husi milisleri tarafından geçen cumartesi günü Yemen topraklarından fırlatılan ve imha edilen balistik füze parçalarının düştüğü Riyad’daki bir vatandaşın evinde meydana gelen maddi hasara ilişkin fotoğraflar yayınladı. SPA, paylaştığı fotoğrafların altında şu açıklamayı yaptı:
 “Siviller ve sivil yerleşimlerin hedef alındığı bu saldırıların etkilerinden Husi milisleri sorumlu tutulmalı. Bu tür düşmanca saldırılar uluslararası yasalar kapsamında savaş suçu olarak sınıflandırılıyor.”
Koalisyon Sözcüsü Albay Maliki de terörist Husi milislerin sivillere ve sivil yerleşimlere yönelik kasıtlı ve sistematik bir şekilde devam ettiği saldırı girişimlerinin savaş suçu teşkil ettiğini belirterek, Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı’nın uluslararası insan hakları hukuku kuralları uyarınca sivilleri korumak için gerekli tüm önleyici tedbirleri aldığını vurguladı.
Kuveyt Dışişleri Bakanlığı, Husilerin düşmanca terör eylemlerinin devam etmesinin, Suudi Arabistan'ın güvenliğine zarar vermek, bölgenin istikrarını baltalamak ve uluslararası insan hakları hukukuna aleni bir meydan okuma için giriştikleri tehlikeli saldırılarının bir devamı niteliğinde olduğunu duyurdu. Ayrıca Yemen'de devam eden çatışmayı sona erdirecek siyasi bir çözüme ulaşmak için yürütülen uluslararası çabaları engellemeyi amaçladığını vurguladı.
Kuveyt, uluslararası topluma, özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne, söz konusu tehlikeli eylemleri durdurarak sona erdirme ve uluslararası barışı ve güvenliği sürdürme görevlerini yerine getirme çağrısını yineledi. Ayrıca Kuveyt'in, güvenliğini, istikrarını ve egemenliğini korumak için alacağı tüm önlemlerde Suudi Arabistan'ın yanında olacağını bildirdi.
Katar da Riyad'ı hedef alan füze saldırısını sert ifadelerle kınadı ve saldırıyı "sivillere karşı tüm uluslararası norm ve yasalara aykırı olan tehlikeli bir eylem" olarak nitelendirdi. Katar haber ajansı QNA'nın haberine göre hükümet, sebebi ve gerekçesi ne olursa olsun şiddet, suç ve sabotaj eylemlerine karşı durma konusundaki kararlı tutumunu yineledi.
Bahreyn, uluslararası insan hakları hukukunu açıkça ihlal ederek şehirleri ve sivilleri kasten ve sistematik olarak hedef alan hain terör saldırılarına karşı aldığı tüm önlemlerde Suudi Arabistan ile dayanışma içinde olacağını vurguladı.
Ayrıca Suudi topraklarındaki bu acımasız Husi saldırılarına karşı uluslararası toplumun siyasi sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini bildirdi.
Yemen Dışişleri Bakanlığı, Husiler tarafından tekrarlanan bu terör eylemlerinin "sivillerin hayatını tehlikeye atan bir savaş suçu" olduğunu vurguladığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Mevcut durum terörist milislerin uluslararası insan hakları hukukuna göre yargılanmasını gerektiriyor. Husilerin terörist eylemleri ve uluslararası kanunlara yönelik sorumsuzca davranışları engellenmeli. Ayrıca bölgenin güvenliği ve istikrarı için gerekli tüm önlemler alınmalı.”
Açıklamada ayrıca Yemen hükümetinin ve halkının güvenliğini, istikrarını ve topraklarındaki vatandaşları korumak için alacağı tüm önlemlerde Suudi Arabistan'ın yanında olacağı ve terörizmle mücadele için aldığı tüm önlemleri desteklediği vurgulandı. Hükümet, Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyonu güçlerinin balistik füzeleri ve İHA’ları hedeflerine ulaşmadan önce önlemedeki başarılarına da övgüde bulundu.
Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayif el- Hacraf da Husi milislerin devam eden terör saldırılarının uluslararası topluma açıkça bir meydan okuma olduğunu, tüm uluslararası kanunlara ve normlara aldırış etmediklerini gösterdiğini vurguladı. Hacraf, Suudi Arabistan’ın sivil yerleşimlerini, sivilleri ve ülkenin güvenliği ile istikrarını hedef alan bu sistematik terör eylemlerini durdurmak için uluslararası toplumu acil ve kararlı bir tutum almaya çağırdı.
Suudi Arabistan liderliğindeki Koalisyon’un etkinliğine ve hava savunma kuvvetlerinin Husilerin terör saldırılarına karşı koymadaki başarısın övgüde bulunan Dr. Hacraf, KİK’in topraklarını, istikrarını ve vatandaşlarının güvenliğini korumak için alacağı her türlü önlemde Suudi Arabistan’ın yanında olacağını söyledi. “Suudi Arabistan’ın güvenliği, her biri bölünemez olan KİK ülkelerinin de güvenliğidir” ifadelerini kullandı.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.