Bahçeli: HDP’nin kapatılması acildir, başka bir isimle faaliyette bulunmasına izin verilmemelidir

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

Bahçeli: HDP’nin kapatılması acildir, başka bir isimle faaliyette bulunmasına izin verilmemelidir

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP'nin "kapatılmasının acil bir gereklilik olduğunu" söylerken "Başka bir isimle tekrardan faaliyette bulunmasına izin verilmemelidir" dedi. MHP lideri, TBMM'nin üçüncü büyük partisinin kapatılması için Yargıtay'a tekrar çağrı yaptı.
Bahçeli’nin TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında muhalefet partilerine şu ifadelerle tepki gösterdi:
Bizim terk edecek vatanımız, çizilecek sınırımız, bölünecek milletimiz, yıkılacak devletimiz, vazgeçecek tek bir insanımız dahi yoktur. CHP yanlıştadır, İP yanlış ata oynamıştır. HDP terör bataklığı içindedir. Teröristlere arka çıkan parti görünümlü bir suç örgütüne siyasi ve demokrasi hayatında nasıl yer aranacaktır. TBMM'de ne işleri vardır. Terör saldırılarında küstahça devleti suçlayan, milletin hazinesinden geçinen terörizmin çakar takmış militanlarına sabır göstermek Türk Milleti'ne saygısızlıktır. İttifak ortakları ağır bir vebal altındadır. Gara katliamına kadar 1984 ile 2021 şubat ayı arasında 92 bin 964 terör olayı gerçekleşmiştir.

"HDP şu kadar oy aldı diyorlar..."
Konuşmasına HDP'yi eleştirerek devam eden MHP lideri, şunları söyledi:
"Şerefiniz kadar konuşun desek ağzını bıçak açmayacak ne kadar kişi varsa HDP'yi savunmaktadır. Terör eylemlerini sözde demokrasi ezberleri ile örtbas etmeye yeltenmek onurlu ve şerefli bir tavır mıdır? HDP şu kadar oy aldı diyorlar. HDP'ye oy verenler, PKK'nın uşağı olsun diye mi oy verdiler? HDP'yi tercih edenler cinayetleri, ihanetleri, rezaletleri mi istediler? İfade özgürlüğünde bilirkişi kesilenler sıra şehitlere geldi mi çıtını çıkarmazlar. Zaman zaman ısmarlama metinlere imza atan sözde aydın, akademisyen, gazeteci ve kaymak tabakanın Türkiye'nin hak ve menfaatleri söz konusu olduğunda ne izlerine rastlanır ne de esameleri okunur?"

"HDP hakkında inceleme başlatılması beklediğimiz bir gelişmedir"
Yargıtay’a HDP’nin kapatılması için geçen haftalarda olduğu gibi tekrar çağrı yapan Bahçeli, şöyle konuştu:
Türk milleti ne olup bittiğini kimin kiminle hangi senaryonun parçası olduğunu açık bir şekilde görmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının PKK ile iltisakı meydanda olan HDP hakkında inceleme başlatması çok önemli ve beklediğimiz bir gelişmedir. Başsavcılık inceleme sonucunda HDP’nin faaliyetlerinin terör eylemlerinin odağı haline geldiğine karar verirse soruşturma safhasına geçecek nihayetinde hazırlanan iddianame Anayasa mahkemesine sunacaktır. Siyasi partilerin kapatılması Yargıtay cumhuriyet başsavcısının açacağı dava üzerine AYM tarafından kesin olarak karara bağlanmaktadır. Türkiye bir hukuk devleti ise HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır. Başka bir ad altında paravan terör oluşumu çatısı ile bile tekrar faaliyette bulunmasına fırsat verilmemelidir.

"Bizde U dönüşü yoktur"
MHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda kararının geçmişteki gibi aynı olduğunu söyleyen Bahçeli, “MHP, amasız, fakatsız, ancaksız şekilde evet diyecek, HDP'nin kapatılmasını da sonuna kadar savunacaktır. Bizde kıvırma, U dönüşü, çark yoktur. Eğer bir toplumda terörün insan hayatına yönelik aşağılık bir eylem olduğuna yönelik bilinç yoksa yıkım kapıya dayanmış demektir. Terörizme karşı ortak bir anlayış ve eylem geliştirmek günümüzde çok daha önemli hale gelmiştir. Herkesten böyle bir davranış beklediğimizi ilan etmek boynumuzun borcudur” diye konuştu.
 
Independent Türkçe



Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı uzmanlar, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Hasm Hareketi’nin terör planını Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) unsurlarıyla ilişkilendiren açıklamasının iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki etkisini küçümsedi. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan yetkililer, Kahire ve Ankara'nın şu anda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Müslüman Kardeşler meselesini bir kenara bırakarak ‘daha derin’ stratejik konulara odaklandığını vurguladı.

Mısır İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşler'e bağlı Hasm Hareketi’ne ait bir sığınağa baskın düzenlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçan askeri kanadı Hasm Hareketi’nin liderlerinin faaliyetlerini yeniden canlandırmak ve ülkedeki güvenlik ve ekonomik tesisleri hedef alan düşmanca operasyonlar düzenlemek için hazırlık ve planlama yaptıkları yönünde bilgi alındı.

Açıklamada, “Hasm Hareketi, ileri askeri eğitim aldığı bir sınır ülkesine kaçan unsurlarından birini, söz konusu planı gerçekleştirmek üzere ülkeye yasadışı yollardan sızmaya zorlayarak operasyonlarını planladı” denildi.

Komşu ülkenin adını açıklamayan bakanlık, hareketin ‘birçok sosyal medya sitesinde dolaşıma sokulan, komşu bir ülkedeki çöllük alanda elemanlarına eğitim verdiğini ve ülkede terör operasyonları gerçekleştirme sözü verdiğini içeren bir video hazırladığını’ bildirdi.

Açıklamada Türkiye'ye atıfta bulunulması, özellikle de Mısırlı yetkililerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler'in iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süren soğukluğa neden olduğu düşünüldüğünde, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin güçlenme hızına etkisi konusunda soru işaretleri yarattı.

Ulusal güvenlik ve uluslararası ilişkiler danışmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Mısır İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye'ye yapılan atfın iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeyeceğini söyledi. Abdulvahid, “Türkiye'den bahsedilmesi, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçtığı gerçeğinin kabul edilmesi bağlamında tesadüfi bir durumdu” dedi.

Abdulvahid, Türkiye ile ilişkilerin ‘pek çok alanda çok iyi ve güçlü olduğunu ve Müslüman Kardeşler dosyasının artık etkili olmadığını’ belirtti. Abdulvahid, Mısır'ın ‘hareketin kaçak unsurlarının’ iadesine yönelik taleplerine işaret ederek şöyle dedi: “Açıklamada Türkiye'den bahsedilmesi iade sürecinin tamamlanması için bir tür baskı olabilir.”

İki ülke arasındaki normalleşme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmalarından bu yana hız kazandı. Erdoğan'ın Şubat 2024'te Kahire'ye yaptığı ziyaretle zirveye ulaşan yakınlaşmayı, Sisi'nin aynı yılın eylül ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret izledi ve iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said'e göre “Müslüman Kardeşler dosyası artık Mısır-Türkiye ilişkilerinde acil bir mesele değil. İki ülke arasındaki ilişkiler Kahire ile Ankara'nın çıkarlarına hizmet eden daha büyük ve daha derin stratejik meseleler tarafından yönetiliyor.”

Şarku’l Avsat'a konuşan Said, “Mısır ve Türkiye arasında Müslüman Kardeşler dosyası konusunda ilan edilmemiş bir koordinasyon var. Zira Kahire bazı hükümlülerin iadesini talep ediyor, bu da Kahire ve Ankara arasındaki anlaşmalara göre belirli prosedürlerin tamamlanmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Said sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve Hasm Hareketi’ne yapılan atıf, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir meydan okuma içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi şu anda Libya'daki durum, Akdeniz gaz dosyasının çözümü ve diğer bazı konular gibi daha önemli dosyalarla bağlantılı.”

Mısırlı akademisyen ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Beşir Abdulfettah da İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Hasm Hareketi'nin terör planının Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasının ‘Kahire ile Ankara arasındaki ikili ilişkilerin gidişatını etkilemeyeceği’ görüşünde.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulfettah, ‘Mısır ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler dosyasındaki herhangi bir çatışmanın iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini etkilemesine izin vermeme konusunda anlaştıklarını’ söyledi ve ‘Müslüman Kardeşler dosyasının diğer dosyaların önüne geçtiği bir dönemde ilişkilerin merkezinde yer aldığını ve anlaşmazlık nedeni olduğunu’ belirtti.

Abdulfettah, “Müslüman Kardeşler dosyasının yerine stratejik ve ekonomik dosyalar konuldu ve bu da Mısır ve Türkiye'nin ikili ilişkileri güçlendirmede ilerleme kaydetmesini sağladı. Ankara, Mısır'ın Hasm Hareketi’ne karşı attığı adımları anlıyor ve destekliyor. Türkiye, Mısır tarafıyla stratejik çıkarlara değer veriyor” şeklinde konuştu.

Mısır-Türkiye ilişkileri, Ankara'nın 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından yasaklı Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle on yıldır süren kopukluk ve gerginliğin ardından giderek normalleşme eğilimine girdi.

Mart 2021'de Ankara, Mısır ile diplomatik temasların yeniden başladığını duyurdu. Türk makamları daha sonra Müslüman Kardeşler yanlısı üç kanaldan (Mekameleen, Vatan ve eş-Şark) ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını ya da Türkiye topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını’ talep etti.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yaptığı atfın ‘Ankara-Kahire ilişkilerini etkilemeyeceğini’ söyledi. Hasan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ankara, Kahire ile ilişkilerine önem veriyor ve şu anda komşu ülkelerle sıfır sorun politikası izliyor” dedi. Hasan, İçişleri Bakanlığı açıklamasında Hasm Hareketi’nin Türkiye'ye kaçan Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasını ‘örgüt unsurlarının 2013 yılında Türkiye'ye kaçtığı gerçeğini kabul ettiği ve Ankara'ya yönelik herhangi bir suçlama içermediği’ değerlendirmesinde bulundu.