WHO: Aşılar diğer önlemler olmaksızın sihirli bir çözüm değil

WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Manzari
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Manzari
TT

WHO: Aşılar diğer önlemler olmaksızın sihirli bir çözüm değil

WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Manzari
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Manzari

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirilen onaylı aşıların güvenli ve etkili olduğunu, salgını sona erdirme açısından doğru yönde ilerlendiğini belirtirken, WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü virüs mutasyonları nedeniyle artan endişeleri gizlemedi ve herkes güvence altına alınana kadar kimsenin güvende olmayacağını vurguladı. Ayrıca, koronavirüsten daha tehlikeli mutasyonların ortaya çıkma olasılığı çerçevesinde bazı yeni aşılar için araştırmaların devam ettiğini belirterek, virüsün kaynağıyla ilgili 4 varsayım olduğunu açıkladı.
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Manzari, virüsün kaynağı ve diğer ülkelere bulaşma yöntemi hakkında açıklamalarda bulundu. Kovid-19’un kaynağıyla ilgili 4 hipotez olduğunu belirten Dr. Manzari, bunlardan ilkinin hayvanlardan insana bulaşma şeklinde olduğunu açıkladı. Dr. Manzari, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, bir ara konakçı türü aracılığıyla virüs bulaşma hipotezinin de ikinci bir varsayım olarak sunulduğunu, bunun da genetik yapısının muhtemelen insanlara daha yakın olan başka bir hayvan türü olduğu anlamına geldiğini belirtti. Üçüncü varsayımın ise, besin zinciriyle alakalı olduğunu ifade eden Manzari, bunun özellikle virüsün insanlara gıda yoluyla bulaşması için bir yüzey görevi gören dondurulmuş ürünleri kapsadığını bildirdi. Dördüncü hipotezin ise, bir laboratuvarda yaşanan olası bir kaza ihtimali ile ilgili olduğunu kaydetti.
Dr. Manzari, WHO’da tüm bu hipotezleri göz önünde bulundurarak lehine ve aleyhine argümanlar geliştirmek ve olasılıkları değerlendirmek için sistematik bir yaklaşım benimsediklerini ve ardından her birini, virüsün kökeninin daha iyi anlaşılmasında ilerlemeye yardımcı olmak amacıyla gelecekteki araştırmaların önceliklerinin belirlenmesine yardımcı olmak için kullandıklarını belirtti. 
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü, özellikle sağlık çalışanları ve yaşlılar gibi öncelikli gruplar arasında aşıların dağıtımından bu yana son haftalarda vakalardaki düşüşe rağmen, önleme ve sınırlama tedbirlerinin güçlendirilmesi ihtiyacını vurgulayarak, “Bu gelişmeden etkilenmemeliyiz ve bizi yanlış bir şekilde güvende olduğumuz düşüncesine itmemeli. Aşı sihirli bir çözüm veya tek çözüm değil" dedi.
Dr. Manzari, aşıların salgınla mücadelede önemli bir dönüm noktası olduğunu, ancak tek başına yeterli olmadığını vurguladı. Halk sağlığı için önleyici tedbirlere uymanın hastalığın bulaşmasını önlemede temel olmaya devam ettiğini belirten Manzari, "Pandemiyi kontrol etmede en çok başarıyı elde eden ülkelerin bu önlemleri geniş ölçekte uygulayanlar olduğunu bir kez daha yineliyoruz” dedi. Dr. Manzari açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Salgını sona erdirme açısından doğru yönde ilerliyoruz. Ancak bu, halklar ve hükümetler tarafından gösterilen çabalar devam etmeden başarılamayacak ve herkes güvence altına alınana kadar kimse güvende olmayacak."
Dr. Manzari, virüsten kaynaklanan antikorları klonlayan monoklonal antikorları içeren aşılar ve bunların etkinliği ile ilgili son gelişmelerle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
“WHO acil kullanım listesinde yer alan Pfizer-BioNTech, Moderna ve AstraZeneca olmak üzere 3 aşıyı onayladı. Bu listedeki aşıların acil kullanım izni almış olmaları, klinik araştırma aşamalarında aynı testlerden geçmenin yanı sıra, tüm güvenlik ve etkinlik testlerinden geçtiği anlamına geliyor. Bu aşılar üretim ve dağıtım aşamasına girdi ve birçok ülkede milyonlarca insan bu aşıları aldı. Bu da geniş çapta dağıtıma izin veren uygun fiyatlarla temin edilebileceği anlamına geliyor.”
WHO’nun yeni mutasyonları ve suşları kontrol altına alma ve daha fazlasının ortaya çıkmasını engelleme planına rağmen, yeni mutosyonlara ilişkin endişelerin olduğunu belirten Manzari, "Bölgedeki 13'ten fazla ülke, küresel olarak bildirilen üç yeni mutasyondan en az birini tespit ettiğini bildirdi. Bazılarının bulaş oranları daha yüksek olabilir" ifadelerini kullandı.
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü'ne göre, vakalardaki artış bazı yeni türlerle ilişkilendiriliyor. Yeni türlerin vakalarda ve hastaneye yatış oranlarında artışa yol açabileceğini belirten Manzari, bunun halihazırda tüm kapasitelerini seferber eden hastanelerin  diğer temel sağlık hizmetlerini olumsuz etkileyebileceğini kaydetti.
Ayrıca açıklamasında, "Belki de daha fazla mutasyonu önlemenin en iyi yolu virüsün yayılmasını önlemek veya sınırlamaktır. Virüsün yeni bir suş üretme yeteneği, bir kişiden diğerine bulaşmasıyla ilişkili olduğundan alınan önlemlere uymak bu türlerin daha fazlasının ortaya çıkmasına karşı koruma sağlayacak" ifadelerini kullandı. WHO’nun yeni mutasyonları belirleme ve örneklerini bölgesel referans laboratuvarlarına gönderme yeteneklerinden yoksun ülkelere yardım ettiğini belirten Manzari, “Bu yeteneklere sahip ülkeleri her zaman veri tabanları veya halka açık platformlar aracılığıyla ellerindeki bilgileri paylaşmaları için teşvik ediyoruz" dedi.
Dr. Manzari, yeni ABD yönetiminin, aşı geliştirilmesi ve gelişmekte olan ülkelere adil bir şekilde dağıtılması için WHO’ya 4 milyar dolar destek verme kararına ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“ABD’nin taahhüdünün, Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı (GAVI), Salgın Hastalıklara Hazırlık İçin Yenilik Koalisyonu (CEPI) ve WHO öncülüğünde kurulan, aşıya adil ve eşit küresel erişimi hedefleyen COVAX mekanizmasına yönelik olduğunu açıklığa kavuşturmak istiyorum.”
Son olarak Manzari, ABD'nin COVAX aracılığıyla GAVI İttifakı’na prensipte iki milyar dolar tahsis ettiği ve 2021 ve 2022'de iki milyar dolar daha deste vereceğini belirterek, ABD taahhüdünün açıkça dağıtıldığına dikkati çekti.



Zayıflama ilaçlarının göz sağlığını tehdit ettiği bulundu

 Bir hasta diyabetik retinopati için lazer tedavisi görüyor (AFP/Arşiv)
Bir hasta diyabetik retinopati için lazer tedavisi görüyor (AFP/Arşiv)
TT

Zayıflama ilaçlarının göz sağlığını tehdit ettiği bulundu

 Bir hasta diyabetik retinopati için lazer tedavisi görüyor (AFP/Arşiv)
Bir hasta diyabetik retinopati için lazer tedavisi görüyor (AFP/Arşiv)

İki yeni çalışmada, zayıflama ilaçlarının bazı kişilerde görme kaybına yol açan ciddi göz hastalıklarına neden olabileceği öne sürüldü.

JAMA'da yayımlanan bir çalışmada, yaklaşık 1,5 milyon kişiden elde edilen veriler değerlendirilerek semaglutid veya tirzepatid gibi ilaçları kullanan diyabet hastalarında optik sinir bozuklukları riskinin arttığı tespit edildi.

Araştırma özellikle nonarteritik anterior iskemik optik nöropati (NAION) adı verilen nadir ancak ağır bir rahatsızlığa işaret ediyor. Bu hastalıkta optik sinire giden kan akışının aniden azalması veya engellenmesi sonucu "göz felci" yaşanıyor. Araştırmacılar, The Conversation'da yazdıkları makalede, hastaların bunu ancak bir gözlerinde görme kaybı yaşadıktan sonra fark ettiğini belirtiyor.

Hastalığın herhangi bir tedavisi yok.

Daha önce yapılan bir çalışmada bir hastada semaglutidin yan etkisi olarak NAION görülme olasılığının 10 binde bir olduğu belirtilmişti. Ancak son araştırmada, semaglutid veya tirzepatid kullanan 159 bin tip 2 diyabet hastasının 35'inde (yaklaşık 2 bin 500'de 1) NAION geliştiği saptandı. 

Araştırmacılar, "İki yıllık takip süresince semaglutid veya tirzepatid grubundaki 35 hastada NAION görüldü" diyor.

93 hastadaysa başka optik sinir hastalıkları vardı.

Aynı bilimsel dergide yayımlanan ve 185 bin kişiyi içeren bir başka büyük çalışma, GLP-1 RA'lar diye bilinen zayıflama ilaçlarını, retinadaki kan damarlarının hasar görmesi anlamına gelen diyabetik retinopati riskinin artmasıyla ilişkilendiriyor.

Ancak araştırmacılar her iki çalışmada da GLP-1 ilaçları kullanan katılımcılarda, diyabetik retinopati nedeniyle görme yetisini tehdit eden komplikasyonların daha az ortaya çıktığını ve diğer diyabet ilaçlarını kullananlara kıyasla, daha düşük oranda ameliyat gerektiren göz tedavisine ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

Araştırmacılar, ilaçları kullanmanın bu tür rahatsızlıklara neden olma riskinin genel anlamda düşük olduğunu söyleseler de daha yakından takip edilme çağrısı yapıyor.

Ayrıca zayıflama ilaçlarının göz komplikasyonlarına nasıl yol açabileceğini anlamak için daha uzun vadeli çalışmalar yapılması çağrısında bulunuyorlar.

Araştırmacılar "GLP-1 RA'ların maliyeti, bu ilaçların diyabet ve komplikasyonlarının tedavisiyle ilgili maliyetleri düşürme potansiyeliyle kıyaslanmalı" diyor.

Son araştırmalar, önceden diyabetik retinopatisi olsun ya da olmasın, zayıflama ilaçları verilen tüm diyabet hastalarının potansiyel komplikasyonlar için düzenli taranması ve izlenmesi gerektiğine işaret ediyor.

Independent Türkçe