İsrail’in Şam yakınlarındaki ‘İran kalesini’ bombalamasının ardından Rusya- Suriye görüşmesi

Şam hükümeti, BMGK’ya ‘Tel Aviv’i Golan’daki ‘Kuvvetlerin Çekilmesi’ anlaşmasına saygı duymaya yöneltme’ çağrısı yaptı.

1 Mart’ta Suriye’nin işgal altındaki Golan tepelerinde bulunan İsrail askerleri (AFP)
1 Mart’ta Suriye’nin işgal altındaki Golan tepelerinde bulunan İsrail askerleri (AFP)
TT

İsrail’in Şam yakınlarındaki ‘İran kalesini’ bombalamasının ardından Rusya- Suriye görüşmesi

1 Mart’ta Suriye’nin işgal altındaki Golan tepelerinde bulunan İsrail askerleri (AFP)
1 Mart’ta Suriye’nin işgal altındaki Golan tepelerinde bulunan İsrail askerleri (AFP)

İsrail’in 28 Şubat’ı 1 Mart’a bağlayan gece Şam yakınlarında bir bombalı saldırı düzenlemesi sonrasında 1 Mart’ta Rusya- Suriye görüşmesi gerçekleşti.
Suriye Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) ‘saldırıyı kınamaya’ ve Tel Aviv’i 1974 yılı Golan Tepeleri’ndeki Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması’na saygı göstermeye yöneltmeye çağırdı.
Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA, hava savunmalarının Şam semalarında İsrail füzelerine karşı koyduğunu ve füzelerin bir kısmının etkisiz hale getirdiğini belirtti. Bakanlık, yaptığı açıklamada, Rusya ve Suriye’nin Suriye’deki duruma odaklanarak Ortadoğu bölgesindeki gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunduğunu belirtti.
Askeri bir kaynağın aktardığına göre geçen pazar günü saat 22.15 civarında düşman İsrail, Şam yakınlarındaki bazı noktaları hedef alarak, Suriye’nin işgal altındaki Golan yönünde bir hava saldırısı gerçekleştirdi. Kaynak, “Hava savunmamız, düşmanın füzelerine karşı çıktı ve çoğunu düşürdü” dedi.
Ölü ve yaralılara ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) tarafından yapılan açıklamaya göre İsrail füzeleri, başkent Şam’ın güneyindeki Seyyide Zeyneb bölgesini hedef aldı. SOHR, bölgenin İran Devrim Muhafızları’nın ve Lübnan Hizbullahı’nın kalesi sayıldığını açıkladı.
İsrail ordusu ise yabancı basında çıkan haberlere ilişkin yorum yapmadığını belirtti. İsrail ‘Makan’ kanalı, İsrail’deki güvenlik organları liderlerinin, Umman Körfezi’nde bu hafta bir İsrail gemisinin tanık olduğu patlamanın koşullarını görüşmek üzere pazar akşamı bir toplantı düzenlediklerini bildirdi.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, geçen cumartesi günü ‘MV Helios Ray’ kargo gemisindeki patlamadan İran’ın sorumlu olabileceğini belirtti. İsrail, geçtiğimiz aylarda İran güçleri ve birkaç Suriye bölgesinde kendisine bağlı grupların mevzilerini hedef almayı yoğunlaştırdı.
13 Ocak’ta İsrail’in Suriye’nin doğusundaki silah depolarına ve askeri alanlara düzenlediği saldırılar, rejim güçlerinden ve İran destekli gruplardan en az 57 unsurun ölümüyle sonuçlandı. Söz konusu ölüm oranı, Suriye’deki İsrail saldırılarının başlamasından bu yana görülen en yüksek düzey oldu.
İsrail, Suriye’deki saldırıları nadiren kabul ediyor. Ancak İsrail ordusu, yıllık raporunda detay vermeden 2020’de Suriye’de yaklaşık 50 noktayı bombaladığını açıkladı.
İsrail, İran’ın Suriye’de askeri bir varlık kurma girişimlerine karşı çıkmaya devam edeceğini yineliyor.
Şubat ayı ortalarında İsrail, Lübnan sınırı yakınlarında askeri tatbikatlar gerçekleştirdi. Bir İsrail ordusu sözcüsü, hedefin, ‘kuzey cephesindeki olası bir savaş senaryosu karşısında hava kuvvetlerinin hazır olup olmadığını kontrol etmek ve yeteneklerini artırmak’ olduğunu söyledi.
Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rusya Devlet Başkanı’nın Ortadoğu ve Afrika ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov’un 1 Mart’ta Suriye’nin Moskova Büyükelçisi Riyad Haddad’ın talebi üzerine görüşme gerçekleştirdiğini belirtti. Bakanlık yaptığı açıklama, görüşmede iki tarafın Suriye’deki duruma odaklanarak, Ortadoğu’daki gelişmelere ilişkin görüş alışverişinde bulunduğunu belirtti.
İsrail’in Şam çevresindeki bölgeleri hedef alan füze saldırısının ardından Şam, bir kez daha BMGK’nın sorumluluklarını üstlenmesini istedi. BM Genel Sekreteri’ne ve BMGK Başkanına bir mesaj gönderen Suriye Dışişleri Bakanlığı, “ABD’li ve İsrailli işgalciler de dahil olmak üzere şu anda Suriye’nin egemenliğine saldıran tüm taraflarca kullanılan sistematik iddialara ve yalanlara dayalı şekilde İsrail, art arda füzelerle yeni bir saldırı gerçekleştirdi” dedi.
Suriye Dışişleri Bakanlığı, mesajda, Suriye’nin BMGK’ya ‘İsrail’in Suriye topraklarının egemenliğine ve bütünlüğüne yönelik tekrarlı saldırılarını kınama, bu saldırıları bastırmak üzere sert ve acil önlemler alma ve İsrail’i bu saldırılardan sorumlu tutma’ çağrısı yaptığını belirtti. Mesajda, sürmekte olan saldırıların tehlikeli sonuçları konusunda İsrail’e tekrarlı bir uyarı yapıldığı da belirtildi.
Uluslararası meşruiyetin rolüne inandıklarını söyleyen Bakanlık, “Hala BMGK’dan, uluslararası barış ve güvenliğin sürdürülmesi başta olmak üzere BM tüzüğü çerçevesinde sorumluluklarını üstlenmesi, İsrail’i 1974 Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile ilgili kararlara saygı duymaya yöneltmesi ve terörizmi destekleyen, Suriye halkına karşı işlenen suçlarla Suriye egemenliğine saldırılar düzenleyen tüm tarafların hesap verebilirliğini sağlaması istenmektedir” ifadelerini kullandı. Mesajda ayrıca, Suriye’nin BM tüzüğü ve uluslararası hukukun güvence altına aldığı her türlü yolla toprağını, halkını ve egemenliğini savunma hakkını kullanmakta tereddüt etmeyeceği’ vurgulandı.



Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC


Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
TT

Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)

Sırbistan yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın otel yapmasına yeşil ışık yaksa da ardından gelen protestolar ve bir bakana açılan dava, Belgrad'daki projenin iptaline neden oldu.

Pazartesi günü bir özel savcı, aralarında Kültür Bakanı Nikola Selaković'in de olduğu 4 kişi hakkında, Kushner'ın projesiyle bağlantılı olarak düzenlediği iddianameyi açıkladı. 

Organize Suçlardan Sorumlu Kamu Başsavcılığı'nın sitesinde yayımlanan açıklamada bu 4 kişinin görevin kötüye kullanılması ve belgede sahtecilikle suçlandığı bildirildi. 

Bunun üzerine Kushner'ın firması Affinity Partners hızlıca bir açıklama yayımlayarak Belgrad'ın merkezindeki otel ve apartman kompleksi projesinin iptal edildiğini duyurdu:

Anlamlı projeler ayrışmaya değil, birleşmeye neden olmalı. Sırbistan ve Belgrad halkına saygı göstererek başvurumuzu geri çekiyoruz.

Kushner'ın iki yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı projenin 1999'daki Kosova Savaşı sırasında NATO'nun bombaladığı bir bölgede yapılması öngörülüyordu.

Lüks otel Trump markasını taşıyacağı için projede Cumhuriyetçi liderin oğulları Eric ve Donald Jr. tarafından yönetilen Trump Organization da yer alıyordu.

Ancak yarım milyar dolarlık proje, bombalanan Yugoslav Halk Ordusu karargahının yer aldığı anıt bölgesinde inşa edileceğinden ülkede büyük tartışma yaratmıştı. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bölgenin kültürel koruma statüsünü geçen yıl kaldırmıştı. Ayrıca Kushner'ın firması Affinity Partners'la 99 yıllığına kira sözleşmesi imzalanmıştı. Bunun ardından ülkede büyük protestolar patlak vermişti. 

Vucic'in liderliğindeki Sırp İlerleme Partisi, çoğunluğu elinde bulundurduğu Parlamento'da geçen ay geçirdiği yasayla inşaatın önünü açmıştı. 

Muhalefetten hükümetin kararına sert tepkiler gelmişti. Merkez sol Özgür ve Adalet Parti'den parlamenter Marinika Tepic, Belgrad'ın "Donald Trump'ı memnun etmek uğruna ülkenin tarihini yok ettiğini" söylemişti. 

44 yaşındaki damat, ilk Trump döneminin aksine ABD yönetiminde yer almayacağını açıklasa da Gazze ve Ukrayna savaşlarındaki müzakerelerde önemli roller üstleniyor. 

Diğer yandan da çoğunlukla Ortadoğu yönetimlerinin fonladığı bir özel sermaye şirketi olan Affinity'nin başında. 

Şirket, dünyanın en büyük oyun şirketlerinden Electronic Arts'ın (EA) satışında da gündem oldu. 

Önceki aylarda sağlanan 55 milyar dolarlık anlaşmayla EA'i satın alan konsorsiyumda Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'yla birlikte Affinity Partners ve bir başka özel sermaye şirketi olan Silver Lake de yer alıyor.

Netflix'in satın alması beklenen Warner Bros. için Paramount'un verdiği teklifte de Affinity'nin adı geçiyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal, AP