Biden, neden Harris'i dış politikada daha büyük bir rol oynamaya teşvik ediyor?

Başkan Biden, Yardımcısı Harris’i bir rakip değil, daha ziyade Demokrat Parti liderliğinin varisi olarak görüyor

ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Biden'ın teşvikiyle dış politikadaki yerini almaya çalışıyor (AFP)
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Biden'ın teşvikiyle dış politikadaki yerini almaya çalışıyor (AFP)
TT

Biden, neden Harris'i dış politikada daha büyük bir rol oynamaya teşvik ediyor?

ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Biden'ın teşvikiyle dış politikadaki yerini almaya çalışıyor (AFP)
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Biden'ın teşvikiyle dış politikadaki yerini almaya çalışıyor (AFP)

Tarık eş-Şami
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, ABD Başkanı Joe Biden'ın yönetiminde çok belirgin bir role ihtiyaç duymadığı konusunda ısrar ettikten sonra şimdi kendisini yabancı liderlerle iletişim kurmaya ve ABD’nin ortaklarıyla ilişkilerini geliştirmeye çağıran Başkan Biden’ın teşviki ile ABD dış politikasındaki yerini almaya çalışıyor. Ancak bu durum hukuk alanında uzman olan ve daha çok iç meselelere odaklanan Harris'in özellikle Biden’ın bir sonraki seçimlerde 82 yaşın üzerinde olacağı için seçimlere katılamayacağından dolayı daha fazla dış politika bilgisine ihtiyaç duymasına neden oluyor. Peki, Biden’ın Harris’i dış politikada daha büyük rol oynamaya teşvik etmesinin nedenleri neler? Harris, deneyimlerine ve çoklu kültürel geçmişine dayanarak ABD’nin dış politikasına neler ekleyebilir? Harris’in rolü, Amerikan tarihindeki geleneksel başkan yardımcılarının rollerinden ne kadar farklı olacak?

Farklı bir deneyime sahip
Kamala Harris, 20 Ocak'ta birçok açıdan tarihe geçti. ABD’nin ilk kadın başkan yardımcısı olan Harris, aynı zamanda bu göreve gelen ilk Afrika ve Güney Asya kökenli kişi oldu. Bunlar başlı başına önemli başarılardır. Öte yandan ABD Başkan Yardımcılığı, son yıllarda artan etkisine rağmen geleneksel olarak sembolik bir makam olarak kalırken Başkan Biden, eski Başkan Barack Obama’nın Yardımcısı olduğu dönemde ABD dış politikasında belirli sınırlar içinde oynadığı rolü daha da büyüterek tarihe geçmek istiyor.
Ancak sorun Harris’in dış politika alanında yeterli bilgi ve deneyime sahip olmamasıdır. Harris, şu anki Oval Ofis görevlisi ile karşılaştırıldığında dış politika alanında bir çaylak olarak başkan yardımcılığına getirildi. Biden, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi başkanlığından bu yana onlarca yıldır Washington’da yer alırken birçok yabancı liderle ilişkilerini geliştirdi. Obama’nın Başkan Yardımcılığı görevini sürdürdüğü sekiz yıl boyunca 50'den fazla ülkeye resmi ziyaretlerde bulundu.
Kariyerinin büyük bölümü Kaliforniya'da savcı olarak geçen Harris, son dört yıldır Senato’daki Seçilmiş İstihbarat Komitesi’nin üyeliği yapsa da dış ilişkilerle ilgili meseleler, Harris’in Washington'daki başkanlık seçimi kampanyası sırasında önemli bir odak noktası olmamıştır.

Biden'ın nedenleri
Biden, Harris'in kendisini dış politikadaki büyük bir role hızla hazırlamasını istiyor. Bu amaçla ondan yabancı liderlerle doğrudan iletişim kurmasını ve ABD’nin önemli ortaklarıyla hâlihazırda başlamış olan ilişkilerini geliştirmesini istedi. Harris, ABD'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı mücadeledeki rolünü tartışmak için Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhonam Ghebreyesus ile temasa geçmiş, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmeler yapmıştı. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı'nda bir konuşma yapan Harris, geçtiğimiz Salı günü yeni yönetimin ABD ile Kanada arasında yapılan ilk ikili toplantısına katıldı.
Biden’ı Harris’i bu role teşvik etmeye iten önemli nedenlerden biri, Demokrat Parti liderliğinin varisi olarak görmesi olabilir. Şuan 78 yaşında olan Biden 2024 yılında ikinci bir dönem için başkanlık yarışına katılamayabilir. Bu da birden fazla etnik kökene sahip bir kadın olan Harris’i partinin geleceği haline getiriyor. Ancak Harris şu andan itibaren dış politika alanındaki tecrübesini artırmaya ve politika vizyonları geliştirmeye başlamazsa zor bir durumda kalacaktır. Harris’in başkanlık seçimini kazanması, bilgi, beceri ve özellikle ulusal güvenlik konusunda yüksek düzeyde güvene sahip olmasını gerektiriyor.
Washington'daki bazı gözlemciler, Başkan Biden’ın yardımcısını rakibi olarak görmediği için Harris'e gücü kullanma fırsatı vereceğine inanıyorlar. Yine aynı gözlemcilere göre Biden, daha ziyade dış politikada yönetici rolü oynaması için Harris’i nasıl yetkilendireceğine ve yönlendireceğine bakıyor.

Söz konusu rolün doğası
Bazı uzmanlar Harris'in dünya siyaset sahnesine ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadığını kabul etseler de, bu alanda deneyimli danışmanlardan oluşan bir ekibe sahip olduğunun altını çiziyorlar. Ayrıca Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile görüştüğüne dikkati çektiler. Bu arada Beyaz Saray yetkilileri, CBS ağına yaptıkları açıklamalarda, Harris'in en azından ilk aşama olarak müttefiklerle ortaklık, siber güvenlik ve küresel sağlık gibi belirli konularda reform yapmaya odaklanacağını söylediler. Çünkü Harris, bu konulara, Kaliforniya senatörü olduğundan ve Senato İstihbarat Komitesi üyeliği deneyiminden bu yana ilgi gösteriyor. Harris’in yakın çevresinden kaynaklar ise Harris’in 5G teknolojilerine olan ilgisinin yanı sıra anne ve çocuk sağlığı, gıda ve su güvensizliği gibi diğer konulara da odaklandığını belirttiler.
Harris ile çalışan birkaç kişiye göre çok fazla deneyime sahip olmasa bile senatör olduğu zaman iç politika ve ulusal güvenlik konularına odaklandığında yaptığı gibi öğrenmek için doğru araçlara sahip ve uluslararası arenayla ilgili ilkeli değerler ve politikalar tarafından yönlendirildi. Harris, 2017 yılında İsrail'e gitti ve ABD ile İsrail arasındaki ilişkiye olan derin bağlılığını gösterdi. ABD Senatosu Seçilmiş İstihbarat Komitesi’ndeyken, Rusya'nın 2016’daki başkanlık seçimlerine müdahalesinin araştırılmasında aktif bir rol üstlendi.
Her ne kadar Harris'in komitedeki görevi boyunca edindiği deneyimler, kendisine ABD istihbarat teşkilatları ve dünyanın dört bir yanından ortaya çıkan tehditlerin doğası hakkında fikir verse de bunlar bir senatörün yabancı liderlerle ilişkilerini geliştirmesine veya uluslararası arenada bir dosya incelemesine yardımcı olmaz. Ancak bu ikisi, dış ilişkilerde vazgeçilmez birer araçtır.
Biden, açıkça bunu değiştirmek için çalışıyor ve Harris’e, eşit ortaklığın kanıtı olarak dış politikaya daha derin bir şekilde girme fırsatı veriyor. Aynı zamanda 2024 veya 2028 seçimlerine giderken Harris’e liderlik konusunda bir avantaj sağlamak için dış politikayı geliştirmeye teşvik ettiği de ortadadır.

Bulunmaz fırsat
Biden’ın, bu şekilde Harris'e, özellikle ABD Anayasası’nda birkaç durum dışında başkan yardımcılığı görevine değinilmediğinden, Amerikan tarihinde daha önce hiçbir başkanın yardımcısına vermediği altın bir fırsat verdiğinden şüphe yok. ABD Anayasası’nın birinci maddesi üçüncü bölümü, başkan yardımcısının Senato başkanı olduğunu, ancak şuan olduğu gibi Senato'da oyların eşit olması durumu dışında oy hakkına sahip olmadığını belirtir.
Anayasa’nın birinci bölümdeki ikinci maddenin başlangıcında başkan yardımcısının nasıl seçileceğini ve başkanın ölümü, istifası veya görevlerini yerine getirememesi durumunda başkanın yetkisinin başkan yardımcısına ait olduğu belirtilir. Aynı maddenin dördüncü bölümünde ise ihanet, rüşvet veya diğer büyük suç ve kabahatler nedeniyle hakkında iddianame oluşturulması ve mahkum edilmesi durumunda başkan yardımcısının görevden alınabileceği hükmü yer almaktadır.
Bu nedenle Kamala Harris’in şuan yaptığı gibi, hesap verebilirlikten kaçınmanın ve başkanın değiştirilmesine ihtiyaç duyana kadar beklemenin yanı sıra Senato'da oy eşitliği olması durumunda oy kullanması gerekiyor. Ancak bu mesele, 2023 yılının Ocak ayından itibaren, ara seçimlerin ABD Kongresi’nde yeni dengeler oluşturmasının ardından büyük olasılıkla sona erecektir. Bu da ABD tarihindeki başkan yardımcılarının büyük çoğunluğunun anayasada belirtilen yetkilerine uygun olarak yapacak gerçek işleri olmadığı anlamına geliyor.

Birden fazla alternatif
ABD başkanlarının çoğu, Birinci Dünya Savaşı sonrası eski Başkan Woodrow Wilson'ın ardından başkanlık koltuğuna oturan, bir başkan yardımcısının rolünün önemi konusunda sıra dışı görüşlere sahip olan ve başkan yardımcısının beklemedeki bir alternatiften daha fazlası olması gerektiğine inanan başkan yardımcısı Warren G. Harding'in marjinal rolünün farkındalar. Harding, daha sonraki bir aşamada, yardımcısı Calvin Coolidge'i ABD tarihinde ilk kez düzenli olarak kabine toplantılarına katılmaya yönlendirdi.
Harding, 1923'te kalp krizi nedeniyle öldüğünde, yardımcısı Coolidge onun yerini aldı. Coolidge daha sonra kabine toplantılarına katılmasının, başkan olduğunda ona büyük yardımı olduğunu itiraf etti.
Harding ve Coolidge'in ardından göreve gelen başkanların çoğu, hayati konularda dahi başkan yardımcılarını olay yerinden uzak tutma geleneğini sürdürdüler. Örneğin, eski Başkan Franklin Roosevelt, atom bombasını, yardımcısı Harry Truman'dan bir sır olarak sakladı. Truman, bunu ancak Roosevelt'in ölümünden sonra öğrendi. Bir diğer örnekte eski Başkan Dwight Eisenhower, 1960 başkanlık seçimi sırasında yardımcısı Richard Nixon'ın, John F. Kennedy karşısında seçimleri kaybetmesine neden oldu. Çünkü Eisenhower, gazetecilerden kendi başkanlığı sırasında Nixon'ın gerçekleştirdiği herhangi önemli bir şeyi hatırlatması için Nixon’a bir hafta vermelerini istedi.

Öneri ve tavsiyelerde bulunan başkan yardımcısı
1976 yılında ise dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’ın Yardımcısı Walter Mondale, başkanın duymak istediklerinden uzakta tarafsız tavsiyelerde bulunması ve bağımsız analizler yapması gerektiği fikrini ilk dile getiren kişiydi. Carter daha sonra bu fikri kabul etti ve Mondale'yi yakın çevresinin bir parçası haline getirdi.
O tarihten bu yana, bazı başkan yardımcıları, başkanın görüşüne uygun olmayan görüşlerini dile getirdiler. Örneğin, eski Başkan Bill Clinton ile Başkan Yardımcısı Al Gore, First Lady Hillary Clinton'a emanet edilen güç ve nüfuz konusunda hem fikir değillerdi. O dönem patlak veren Monica Lewinsky skandalıyla başa çıkma yolu konusunda da aynı fikirde değillerdi. Yine ABD’nin eski başkanlarından George W. Bush ile yardımcısı Dick Cheney, zaman zaman Irak konusunda ve başkanlık affının kullanılıp kullanılmaması konusunda fikir ayrılığına düştüler. Buna karşın eski Başkan Yardımcısı Mike Pence, eski Başkan Donald Trump'ın sadık bir müttefiki olduğunu kanıtladı. Ancak sadece iktidarın son günlerinde Trump’la aynı fikirde değildi.

Odadaki son ses
Joe Biden, Barack Obama’nın başkan yardımcısı olmayı kabul ettiğinde önemli kararlar alınırken ‘odadaki son kişi’ olmak istediğini, böylece Obama'ya hiçbir söze gerek kalmadan veya nezaket göstermeden fikirlerini açıkça belirtebileceğini söyledi. Biden aynı şekilde Harris'i yardımcısı olarak seçtiğinde de ondan odadaki son ses olmasını istediğini, böylece zor soruları sorabileceğini ve aynı fikirde değilse görüş ve varsayımlarına meydan okuyabileceğini belirtti.
Harris'in başkan yardımcılığı görevine gelmesinin üzerinden bir ay geçti ve başkanın duymak istemediği farklı görüşlere karşı bağışıklığı olduğundan emin olmak için Walter Mondale pelerini giymekten daha büyük bir şansı var. Dünya liderleri ve önde gelen isimler, haftalar önce Avrupalı bir büyükelçinin de açıkça ifade ettiği gibi pek çok kişinin bir gün başkan olabileceğine inandığı Harris ile ilişkiler kurmaya başlamayı istiyor.



Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak
TT

Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak

Fildişi Sahili’nden iki güvenlik yetkilisi, ülkenin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden, El Kaide bağlantılı militanlara karşı sınır ötesi operasyonlarda kullanılmak üzere ülkenin kuzeyine Amerikan keşif uçakları konuşlandırmasını talep ettiğini söyledi. Yetkililer, Washington’dan gelecek kararın gelecek yıl netleşmesini beklediklerini belirtti.

Terörle mücadelede görevli üst düzey bir yetkili, Abidjan ile Washington’ın bölgesel güvenlik ihtiyaçları konusunda mutabakata vardığını, ancak zamanlamanın hâlâ kesinleşmediğini ifade etti.

Beyaz Saray yorum talebine yanıt vermezken, Pentagon şu anda Fildişi Sahili’nde operasyon planı olmadığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise değerlendirme yapmaktan kaçındı, ancak “Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olduğunda terörle mücadele hedeflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Fildişi Sahili Savunma Bakanlığı da yorum talebine yanıt vermedi.

Washington, geçen yıl Batı Afrika’daki ana üssünü kaybetmişti. Nijer’in güvenlik desteği için Rusya’ya yönelmesi üzerine ABD, 100 milyon dolar değerindeki insansız hava aracı (İHA) üssünden çıkarılmıştı.

Bu üs, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplara ilişkin kritik istihbarat sağlıyordu. Küresel Terörizm Endeksi’ne göre, geçen yıl bölgede bu gruplarla bağlantılı faaliyetler nedeniyle 3 bin 885 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, dünya genelindeki terör kaynaklı ölümlerin yarısına denk geliyor.


Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
TT

Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)

Afganistan’daki Taliban yönetimi, iki ülke arasında günler önce yeniden alevlenen sınır çatışmalarının ardından, Pakistan’a yönelik dolaylı güvence mesajlarını yoğunlaştırdı. Kabil, kırılgan ateşkesi koruma çabalarının sürdüğü bir dönemde hem dinî hem de siyasi bir dizi taahhüdü arka arkaya açıkladı.

Başbakan Ahund ve üst düzey isimlerin katıldığı, binden fazla din adamını bir araya getiren toplantıda yayımlanan fetva, Afgan topraklarının hiçbir ülkeye karşı kullanılmayacağını ilan etti. Siyasi–fiqhî bildiri, sınır ötesi çatışmalara müdahil olanlara karşı yaptırım uygulanacağını vurguladı.

Bildirinin ardından Dışişleri Bakanı Emirhan Muttaki, hükümetin fetvadaki taahhütlere “tam bağlılık” göstereceğini açıkladı. Açıklama, Pakistan içini hedef alan ve sorumluluğu başta Pakistan Talibanı (TTP) olmak üzere çeşitli gruplara atfedilen saldırıların ardından yükselen gerilimi yatıştırma girişimi olarak değerlendirildi.

Sınırdaki son saldırıda, salı günü Afganistan sınırına yakın Kurram bölgesindeki bir güvenlik noktasının hedef alınması sonucu 6 Pakistan askeri hayatını kaybetmişti. İslamabad, saldırıların Afgan topraklarını kullanan silahlı gruplarca planlandığını savunurken, Kabil bu iddiaları reddediyor ve TTP ile operasyonel bağları olmadığını öne sürüyor.

dfgt
3 Aralık 2025'te Afganistan sınırında düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Pakistanlı güvenlik görevlileri için düzenlenen cenaze töreninden bir kare (AFP)

Din adamları kurultayının sonunda yayımlanan bildiride, Afgan hükümetinin ülke topraklarının hiçbir devlete karşı kullanılmaması taahhüdünü “şer’î bir sorumluluk” olarak üstlendiği belirtildi. Açıklamada, bu taahhüdü ihlal edenlerin asi sayılacağı ve gerekli işlemlerin uygulanacağı ifade edildi.

Bildiride, ülke egemenliğini savunmanın dinî bir görev olduğu vurgulanırken, aynı zamanda “Afgan topraklarının başka herhangi bir devlete zarar vermek için kullanılmasının caiz olmadığı” yeniden teyit edildi. Ayrıca Afgan vatandaşlarının sınır ötesindeki askerî faaliyetlere katılmak üzere ülke dışına gitmesinin yasak olduğu, bunu yapanların “muhalif ve asi” kabul edileceği kaydedildi.

Toplantıda Başbakan Ahund’un yanı sıra Yüksek Mahkeme Başkanı, İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Bakanı, Yükseköğrenim Bakanı ve diğer üst düzey isimlerin bulunması, Taliban yönetiminin Pakistan’a hem dinî hem de siyasi nitelikte çift katmanlı güvence sunma çabasının işareti olarak değerlendirildi. Kabil yönetimi, özellikle sınır aşan silahlı gruplar konusunda artan uluslararası baskıyla karşı karşıya.

hyju
Afganlar, 6 Aralık 2025'te Pakistan güçleriyle sınır çatışmalarında öldürülen bir adam için yas tutuyor (AFP)

Dışişleri Bakanı Muttaki, devlet medyasına yaptığı açıklamada, ülke genelindeki din alimlerinin “İslami düzenin korunmasına yönelik birleşik fetvalarını” yenilediklerini belirterek, Afganistan’ın hiçbir ülkeye zarar verecek bir faaliyete izin vermeyeceğini yineledi. Muttaki, “Bu, alimlerin tavsiyesidir ve tüm Müslümanlar için yerine getirilmesi gereken bir görevdir” dedi.

Muttaki, fetvayı ihlal ederek sınır ötesi faaliyetlerde bulunanlara karşı Afgan yönetiminin gerekli adımları atma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Bu ifade, TTP’ye katılan Afgan unsurlara yönelik üstü kapalı bir mesaj olarak değerlendirildi.

Açıklamasının sonunda “birlik ve fitneden uzak durma” çağrısı yapan Muttaki, Afgan halkının tarih boyunca din alimlerinin fetvalarına uyduğunu ve bugün de bu çizginin sürdürüleceğini belirtti.

Gözlemcilere göre fetva, siyasi bildiri ve resmî açıklamaların tamamı, son haftalarda tırmanan saldırılar nedeniyle artan Pakistan tepkisini yatıştırmaya ve Kabil’in güvenlik taahhütlerine bağlılık gösterdiğini ispatlamaya yönelik koordineli bir çabanın parçası niteliğinde. Geçen cuma yaşanan ve 4 kişinin ölümüne yol açan sınır çatışması, iki ülke arasındaki gerilimi yeniden tırmandırmıştı.


Beyaz Saray, Trump'ın sağ elindeki bandajı "çok sayıda el sıkışması" ile gerekçelendiriyor

Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
TT

Beyaz Saray, Trump'ın sağ elindeki bandajı "çok sayıda el sıkışması" ile gerekçelendiriyor

Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)

Beyaz Saray dün, ABD başkanının günlerdir sağ elinde taşıdığı bandajı, yaptığı sayısız tokalaşmaya işaret ederek bir kez daha haklı çıkarmaya çalıştı.

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt dün, "Bununla ilgili size zaten bir açıklama yaptık" dedi. Leavitt'in açıklaması, son zamanlarda ortaya çıkan bandajlarla ilgili bir soruya yanıt olarak geldi. "Başkan sürekli insanlarla el sıkışıyor," diyen Leavitt, birkaç ay önce başkan şişmiş sağ eliyle görüldüğünde yapılan açıklamayı yineledi.

Leavitt ayrıca, "Kalp damar hastalığına karşı önleyici tedavi olarak her gün aspirin de alıyor" diyerek, "bu da gördüğünüz morluklara katkıda bulunmuş olabilir." Beyaz Saray, örneğin pazar günü Washington'daki bir etkinlik sırasında 79 yaşındaki Trump'ın taktığı bandajlar görülmeden önce de bu açıklamayı yapmıştı.

ABD'nin en yaşlı seçilmiş başkanı olan Trump için sağlık hassas bir konu. Demokrat selefi Joe Biden'ı bunama hastalığından muzdarip olmakla ve bu nedenle yönetmeye uygun olmamakla suçladı.

Trump, salı akşamı Truth Social’deki hesabından yaptığı öfkeli paylaşımda, sağlığıyla ilgili medya haberlerini "kışkırtıcı ve muhtemelen vatana ihanet" olarak nitelendirdi.

Trump'ın sağlığı, bir dizi etkinlikte uyanık kalmakta zorlandığı görülmesinin yanı sıra, ekim ayında ek tıbbi testlerin bir parçası olarak MR çektirmesiyle de mercek altına alındı.