Uzaktan çalışmada dijital baskılar

Sanal ofiste deneyimsiz çalışanlarla uğraşmak ciddi sorunlara neden olabilir

Uzaktan çalışmada dijital baskılar
TT

Uzaktan çalışmada dijital baskılar

Uzaktan çalışmada dijital baskılar

Çalışma kültürlerini geliştirmek isteyen şirketlerin yararlandığı bir isim olan Gustavo Razzetti, geçen yıl salgının başlamasından bu yana, “aşırı bağlılık fenomeni ve başkalarıyla empati kaybı” sorununun ortaya çıkmasının ardından daha fazla yöneticinin çalışanlarının kontrolünü kaybettiğini farketti.
Fearless Culture şirketi çalışanı Razzetti, "Çalışanlar kameralarını kapatıyor, hayali profillerinin arkasına saklanarak birbirlerine saygısız ve agresif davranıyorlar" dedi.
Çalışma kültürü uzmanları, yöneticilerin konuyu yasal temsilcilere devretme kararını vermeden önce birçok adım atılabileceğini söylüyor. Bu konudaki en belirgin adımlar: büyük sohbet gruplarını yakından izlemek, şikayetleri dinlemek, çalışanlara işte olduklarını ve iş yerinde olmadıklarını hatırlatmak, iş arkadaşlarıyla dalga geçmemek ve sanal bir işgücüne geçişin yaş ayrımcılığı gibi yeni sorunları ortaya çıkarabileceğinin farkında olmak şeklinde sıralanıyor.
Pek çok Amerikan şirketindeki çalışanların çevrimiçi olarak çalışma konusunda ilk kez uzlaşması gerekiyor. Stanford Üniversitesi'nde bir ekonomist olan Nicholas Bloom, bu yolun geri döndürülemez olduğunu düşünüyor çünkü ABD’deki işgücünün yaklaşık yüzde 50'si evden tam zamanlı çalışıyor. Finansal analiz konusunda uzman olan S&P Global tarafından yapılan bir araştırma, şirketlerin %67'sinin evden çalışmanın kalıcı veya uzun vadeli olmasını beklediğini ortaya koydu.

Çalışanların davranışlarını takip edin
Cambridge Üniversitesi'nde organizasyon çalışmaları profesörü olan Jennifer Howard-Grenville ise, “Salgının başlangıcında herkes birbirine karşı hoşgörülüydü, ancak zamanla çalışma kültürünün ne anlama geldiği unutuldu. Şimdi ise herkes bu gerçeğin çarpıcılığıyla karşı karşıya” dedi.
İşyerinde üst yönetimle görüşmek illaki kapısına gidip yüz yüze görüşmeyi, iş arkadaşlarıyla görüşmek de günün geri kalanında yanlarında oturarak geçirmeyi gerektirmez.
Elbette çalışanın, meslektaşları tarafından maruz kaldığı istismar yeni bir durum olmayabilir ve şüphesiz yeni durumla birlikte artmıştır.
Bu yeni iş araçları, çevrimiçi mesajlaşma forumları ve sosyal medya platformları gibi görünecek ve işlev görecek şekilde tasarlanmıştı. Araştırmacılar, çalışanların bunu fark ettiklerine ve normal sosyal medya platformlarında yaptıklarına benzer davranışları benimsediklerine inanıyor.
Örneğin, meslektaşların emojiler ekleyerek geniş sohbet odalarında tartışmaları körüklediği Slack uygulamasının (bir tür ekip içi iletişim uygulaması) performatif doğası, çılgınlıkların arttığı ve başladıktan sonra kontrol altına alınmasının zor olduğu anlamına geliyor.
Razzetti'nin iş görüşmelerinde ortaya çıkabilecek acil durumlarda uyguladığı bir protokol var. Önce sorunlu "Slack" kanalı kapatılır, ardından ekibi ayırır, daha sonra iş arkadaşlarından duygularını önce birebir, sonra da dörtlü gruplar halinde paylaşmak için görüşülür. Son olarak, bu küçük gruplar yeni bir Slack kanalına yeniden katılmaya başlayabilir.

Yasal sorumluluklar
İşyerinde iletişim gerektiren her şeyde olduğu gibi özellikle yazılı pratik konuşmalarda da, yasal sorumluluk var. İnternetteki bir yabancıyla yaşadığınız fikir çatışması ile performansınızı değerlendirme gücüne sahip bir kişiyle çatışmalar arasında büyük yasal farklılıklar vardır. Birisi istismara uğradığını hissederse, gerekli yasal önlemleri alabilir.
Yasal sorumluluktan kaçınmak isteyen herkes, metnin tehlikeli bir faktör olduğunu bilir. Bu da günümüzde pratik tartışmaların çoğunun elektronik sohbetler yoluyla gerçekleşmesinin ciddi bir yasal kabus olmasına sebep oluyor.
Günümüzde avukatlar daha fazla şikayetle karşılaşıyor. Risklerin bir kısmı, insanların gündelik etkileşimi teşvik etmek için inşa edilen platformlarda nasıl gelişigüzel etkileşimde bulunmalarını içeriyor.
İşyerinde ayrımcılık konularında uzman bir hukuk firması, hizmetlerini sunmak için yakın zamanda Philips & Amp adıyla şu mesajı yayınladı: "Sanal bir toplantıda ayrımcılık veya tacizle karşılaşırsanız, tereddüt etmeyin ve ayrımcılık konularında uzman olan bir hukuk temsilcisiyle iletişime geçerek yasal haklarınız hakkında bilgi alın."
Evden çalışmadaki ayrımcılığa ve annelerin işin yanı sıra ev sorumlulukları ve çocukların eğitimi açısından nasıl bir yük taşıdığına dair de pek çok haber var. Ancak evden çalışmanın diğer bir ayrımcı yönü, sürekli dijital etkileşim içinde olan genç çalışanlar için normal bir durum olan evden çalışmanın daha yaşlı çalışanlar için daha az rahat olması.



Fransa'da kurallara uymayan uçak yolcularına ağır cezalar geldi

Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
TT

Fransa'da kurallara uymayan uçak yolcularına ağır cezalar geldi

Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)

Fransa'da, rahatsız edici ve toplum kurallarına aykırı davranan uçak yolcuları artık 20 bin euroya kadar para cezası ve 4 yıla kadar uçuş yasağıyla karşı karşıya kalacak.

8 Kasım'da yürürlüğe giren 2025-1063 sayılı kararname, Fransız hava sahasında taşkınlık çıkaran yolculara yönelik cezaları düzenliyor.

Bundan sonra Fransa Sivil Havacılık Müdürü, tekrarlayan suçlarda 10 bin euro veya 20 bin euro para cezası verebilir.

Hükümetin açıklamasında listelenen suçlar arasında, uçuş ekibi tarafından uçuşun bir kısmı veya tamamı boyunca kullanımı yasaklanmış elektronik veya elektrikli cihazların kullanılması, uçuş ekibinin güvenlik görevlerinin yerine getirilmesini engelleme ve uçuş ekibi tarafından verilen güvenlik talimatlarına uymayı reddetme yer alıyor.

En ciddi vakalarda, suçlular 4 yıla kadar uçuş yasağıyla karşı karşıya kalabilir.

Fransız hava yolu şirketlerinin "zararlı davranışları" bildirmesi için oluşturulacak özel veritabanı, Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yönetilecek.

Fransa Ulaştırma Bakanı Philippe Tabarot, "Yolcuların ve mürettebatın güvenliği bizim mutlak önceliğimizdir" dedi.

Uçakta rahatsız edici davranışlarda bulunmak kabul edilemez. Bu tür davranışlar uçuş güvenliğini tehlikeye atar ve uçuş ekibinin çalışma koşullarını olumsuz etkiler.

Bakan yeni düzenlemeyi "hızlı, adil ve orantılı bir uygulama" diye nitelendirdi.

Tabarot, "Bu yeni düzenleyici çerçeve güçlü bir mesaj veriyor: Rahatsız edici davranışlar artık tolere edilmeyecek ve etkili idari yaptırımlara tabi tutulacak" diye ekledi.

Hava yolcularının kurallara aykırı davranışları, uçuş güvenliği için giderek artan bir tehdit yaratıyor.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği'ne (IATA) göre, 2024'te her 395 uçuşta bir olay meydana geldi.

Avrupa'daysa Avrupa Hava Emniyeti Ajansı (EASA) ayda 200 ila 500 olay bildiriyor.

The Independent'ın seyahat muhabiri Simon Calder, "Telefonunuzu uçak moduna almayı unuttuğunuz için 10 bin euro para cezası biraz ağır görünebilir ancak uçakta çirkin ve tehlikeli davranışları caydırmak için bu ceza tam da ihtiyaç duyulan şey" diyor.

Rahatsız edici yolcular, diğer yolcuları ve mürettebatı sıkıntıya sokan ve güvenliği tehlikeye atan davranışları nedeniyle çoğu zaman ceza almıyor.

Independent Türkçe


3,3 milyar yıllık kayada Dünya'daki yaşamın başlangıcından izler bulundu

Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
TT

3,3 milyar yıllık kayada Dünya'daki yaşamın başlangıcından izler bulundu

Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)

Bilim insanları yapay zeka yardımıyla Dünya'daki yaşamın en eski izlerinden bazılarını tespit etti. Bulguların, Mars ve diğer gezegenlerdeki yaşam arayışına da katkı sunması bekleniyor.

Yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluşan Dünya'da yaşamın ne zaman ve nasıl başladığı kesin olarak bilinmiyor. 

Birkaç yüz milyon yıl içinde, okyanuslardaki hidrotermal bacalarda ortaya çıkan mikroorganizmalarla başlamış olması muhtemel senaryolar arasında. 

Yaşamın ilk izlerini araştıran bilim insanları genellikle fosil buluntularını inceliyor.

Avustralya'daki 3,5 milyar yıllık mikrobiyal birikintiler olan stromatolit örnekleri, canlı organizmalara dair en eski fosil kanıtları arasında yer alıyor. Güney Afrika'da da benzer yaşta mikrobiyal yapılar bulunuyor.

Yaşamın geçmişini araştırmanın bir diğer yolu da canlı organizmaların kayalar üzerindeki kimyasal kalıntılarını aramaktan geçiyor. 

Bu izlerin canlılar mı yoksa doğal jeolojik süreçler mi tarafından oluştuğunu anlamak ise epey güç. Ayrıca bu kimyasal kalıntıların geçmişi çok eski dönemlere kadar takip edilemiyordu.

Carnegie Bilim Enstitüsü'nden araştırmacılar geliştirdikleri makine öğrenimi algoritmasıyla bu zorlukların üstesinden gelmeyi başardı. 

gth
2,5 milyar yıl öncesine dayanan fotosentez izleri (siyah çizgiler) keşfedildi (Andrea Corpolongo/Carnegie Bilim Enstitüsü)

Ekip ilk olarak yapay zeka aracını eğiterek eski kayalardaki mikroplar, bitkiler ve hayvanlar gibi biyolojik kökenli organik molekülleri, cansız olanlardan ayırt etmesini sağladı. Makine öğrenimi algoritması yüzde 90 doğruluk oranına ulaştı.

Yapay zeka, insanların göremeyeceği kadar küçük izleri yakalamaya olanak sağladı. 

Hakemli dergi PNAS'te 17 Kasım Pazartesi yayımlanan makalenin ortak başyazarı Robert Hazen şu ifadeleri kullanıyor:

Buradaki dikkat çekici bulgu, yüksek seviyede bozulmuş moleküllerden, antik yaşamın izlerini ortaya çıkarabilmemiz.

Çalışmada incelenen kaya örnekleri 3,8 milyar yıl öncesine kadar uzanıyordu. Bunlar arasında yaşam izi taşıyan en eski örnek, Güney Afrika'daki yaklaşık 3,3 milyar yıllık Josefsdal Chert kayasıydı. 

Hazen "Sonuçlarımız, antik yaşamın geriye fosillerden daha fazlasını; kimyasal 'yankılar' bıraktığını gösteriyor" diyor.

Bulgular, daha eski kayaların biyolojik izler taşımadığı anlamına gelmiyor; bu izlerin yeni aracın tanımlayamayacağı kadar bozunduğu ve yaşamın çok daha eskiye uzandığı düşünülüyor.

Yine de yeni çalışma yaşamın kimyasal kalıntılarının saptandığı zaman ölçeğini, 1,6 milyar yıldan 3,3 milyar yıla çıkarmasıyla büyük önem taşıyor.

Araştırmacılar ayrıca fotosentezin tarihini değiştiren kritik bir keşif de yaptı. 

Güney Afrika ve Kanada'daki 2,52 ve 2,3 milyar yıllık kayalarda, bugüne kadar bulunan en eski fotosentez kanıtlarını tespit ettiler. Bulgular, gezegenin atmosferini oksijenli hale getiren fotosentezin, sanılandan 800 milyon yıl daha önce başladığını gösteriyor.

Makalenin bir diğer başyazarı Anirudh Prabhu "Bu biyoimza tekniği sadece canlıyı cansızdan ayırt etmekle kalmıyor, fotosentetik organizmalar gibi farklı yaşam türlerini de ayırt edebiliyor" diyerek ekliyor: 

Ayrıca makalemiz, tüm orijinal biyomoleküller bozulmuş olsa bile, makine öğreniminin eski kayalarda yaşamın izlerini tespit edebileceğini gösteriyor.

Bu gelişmenin Mars'taki antik yaşamı arama çalışmalarına da katkı sunması bekleniyor.

Bilim insanları Kızıl Gezegen'den getirilen örneklerin yanı sıra Satürn ve Jüpiter'in yaşamı barındırma potansiyeli taşıyan uydularında da bu tekniği kullanmayı umuyor.

Hazen, "Bu çalışma, Dünya'nın en eski biyolojik izlerini deşifre etme yeteneğimizde büyük bir sıçrama anlamına geliyor" diyerek ekliyor:

Güçlü kimyasal analizle makine öğrenimini birleştirerek, milyarlarca yıl sonra hâlâ sırlarını fısıldayan, erken yaşamın geride bıraktığı moleküler 'hayaletleri' okumanın bir yolunu bulduk.

Independent Türkçe, Science Alert, Reuters, IFLScience, PNAS


Slovenya’da azınlıkları hedef alan yasa tartışma yarattı

Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
TT

Slovenya’da azınlıkları hedef alan yasa tartışma yarattı

Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)

Slovenya'da Roman azınlıkları "güvenlik tehdidi" ilan eden yasanın onaylanması tartışma yarattı. 

Slovenya Parlamentosu'nda pazartesi günü düzenlenen oturumda, Kamu Güvenliğini Sağlamak İçin Acil Önlemler Yasası kabul edildi. 

Yasa kapsamında polis, "güvenlik riski taşıyan" bölgelerdeki ev veya işyerlerine mahkeme emri olmadan baskın düzenleyebilecek. 

Ayrıca bu bölgelerde kişilerin can veya mal kaybı riski oluştuğunda, drone ve plaka tespit araçları da kullanılabilecek. 

"Güvenlik riski taşıyan bölgelerin" coğrafi sınırları çeşitli güvenlik değerlendirmelerinin ardından emniyet genel müdürlüğü tarafından belirlenecek. 

Tartışmalı yasa, geçen ay Novo Mesto'daki LokalPatriot adlı gece kulübü önünde meydana gelen cinayetin ardından gündeme taşındı.

Olayda 48 yaşındaki Ales Sutar, oğlunun acil yardım çağrısı üzerine gece kulübüne gitmişti. Sutar, 21 yaşındaki Roman bir gençle mekan önünde tartışma yaşamış, ardından kimliği açıklanmayan bu kişi tarafından öldürülmüştü. 

Yerel medyadaki haberlere göre Roman genç 5 ila 15 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Slovenya'nın güneyindeki olayın ardından birçok protesto patlak vermiş, polis Romanların yaşadığı mahallelerde güvenlik önlemlerini artırmıştı. Ayrıca Slovenya İçişleri Bakanı Bostjan Poklukar ve Adalet Bakanı Andreja Katic istifa etmişti.

Merkez sol Özgürlük Hareketi partisinden Başbakan Robert Golob, "belirli bir etnik gruba karşı değil, suçun kendisine karşı" olduğunu savundu. Ancak yerel medyada "Sutar Yasası" diye de anılan tasarının Parlamento'dan geçmesi büyük tepki çekti. 

Avrupa'daki Roman topluluklarını güçlendirmeye odaklanan Brüksel merkezli sivil toplum kuruluşu Avrupa Roman Vakfı Başkan Yardımcısı Mensur Haliti şunları söylüyor: 

Bu yasa, tüm mahalleleri güvenlik bölgelerine dönüştürüyor. Mahalle sakinlerini de güvenlik kategorilerine sokuyor. Slovenya, Avrupa Birliği içinde nadiren kabul edilen bir şeyi yaptı ve tüm bir azınlığı güvenlik tehdidi olarak gören bir yasa çıkardı.

Muhalefetteki sol koalisyonlar yasayı "baskıcı" diye niteleyerek Parlamento'daki oylamaya katılmayı reddetti. 

Diğer yandan Slovenya'nın kamu yayıncısı RTV Slovenia'nın anketine göre katılımcıların yüzde 60'ından fazlası yasayı desteklediğini söyledi.

Independent Türkçe, Guardian, Eu Observer