El Fetih Hareketi yeni bir sınavla karşı karşıya

Ramallah’taki Filistin Yasama Meclisi, önümüzdeki Mayıs ayında kapılarını açmaya hazırlanıyor (EPA)
Ramallah’taki Filistin Yasama Meclisi, önümüzdeki Mayıs ayında kapılarını açmaya hazırlanıyor (EPA)
TT

El Fetih Hareketi yeni bir sınavla karşı karşıya

Ramallah’taki Filistin Yasama Meclisi, önümüzdeki Mayıs ayında kapılarını açmaya hazırlanıyor (EPA)
Ramallah’taki Filistin Yasama Meclisi, önümüzdeki Mayıs ayında kapılarını açmaya hazırlanıyor (EPA)

El Fetih Hareketi, önümüzdeki Mayıs ayında yapılacak olan genel seçimde ana hareketin listesiyle rekabet etmek için seçim listeleri oluşturmayı planlayan hareketin mevcut ve eski liderleri karşısında birliğini ve gücünü göstermesi gereken yeni bir sınavla karşı karşıya. Bu durum, başkanlık seçimlerine kadar uzanabilecek bir meydan okuma olarak görülüyor.
El Fetih Hareketi Merkez Komitesi ve diğer çerçeveler, hareket için bir seçim listesi oluşturmak amacıyla açık ve geniş bir atölye çalışması yürütürken, yetkililer, listenin Filistinli seçmenleri memnun edeceği sözü verdiler. El Fetih Hareketi Merkez Komite üyesi Nasır el-Kudva gibi diğer isimler ise kendi listelerini oluşturmak için çaba sarf ediyorlar. El Fetih Hareketi'nden ihraç edilen Muhammed Dahlan da rakip bir liste oluşturmaya çalışıyor. Aynı şekilde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a yakınlığıyla bilinen Fetih liderlerinden Nebil Amr’ın adı, El Fetih Hareketi’nin resmi listesi ile rekabet edebilecek isimler arasında öne çıkıyor.
Tüm bu gelişmelerle birlikte Fetih liderleri ile İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan ve Filistinlilerin El Fetih Hareketi içindeki seçimlere, genel seçim listelerine ve başkanlık adaylığına karşı tutumunu merak ettikleri Fetih üyesi Mervan el-Bergusi arasında nasıl bir rekabet yaşanacağı ise halen belirsiz. Bergusi’ye yakınlığıyla bilinen Fetih Hareketi Devrim Konseyi Üyesi Hatim Abdulkadir, hareket içerisinde şuana kadar resmi liste, Kudva’nın listesi ve Dahlan'ın listesi olmak üzere üç listenin oluştuğunu ve önümüzdeki günlerde ne gibi gelişmelerin yaşanacağını bilmediklerini söyledi.
Dahlan’ın, El Fetih Hareketi’nin ana kadrosuyla ters düşen Fetihlileri içeren akımı, genel seçimlerde yarışacağını ve belki de başkanlık seçimlerinde yarışabileceğini gizlemezken Filistin’in merhum Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın yeğeni olan Nasır el-Kudva, genel seçimlere katılmak üzere Filistin Ulusal Demokratik Forumu'nun kurulduğunu duyurdu.
Filistin Ulusal Demokratik Forumu'nun yaklaşan genel seçimlere katılmak için bir liste oluşturacağını söyleyen Kudva, Mervan el-Bergusi’yi foruma katılmaya ve yönetiminde yer almaya davet edeceğini belirtti. Kudva, başta hareketten ihraç edilme ihtimali olmak üzere bedeli ne olursa olsun tüm olasılıklara karşı hazırlıklı olduğunu vurguladı.
Nebil Amr ise Fetih'in kimsenin adına tescilli bir marka olmadığının altını çizerek bir seçim listesiyle aday olmayı değerlendirdiğini ve henüz tam olarak nasıl tutum sergileyeceğine karar vermediğini söyledi.
El Fetih Hareketi, 2006 yılındaki seçimlerde de kendi içinden çıkan rakip listelerle karşı karşıya kalmıştı. Buna öfkelenen Filistinlilerin çoğu Hamas'a oy verdiler. Hareket, bu deneyimin tekrarlanmasını istemiyor.
Topun şu anda Merkez Komite sahasında olduğunu söyleyen Nebil Amr, Merkez Komite tarafından nesnel gerekçelerin yanı sıra büyük ölçüde şeffaflık, bütünlük ve yetkinlikle ve Mervan Bergusi'nin desteğiyle yayınlanacak bir listenin, seçimlerde tüm oyları silip süpüreceğine işaret etti. Amr, “Fetih liderlerinin başını çektiği diğer listelerin güçlü ya da zayıf olması, ana listenin şekline bağlıdır” ifadelerini kullandı.
Amr, Bergusi’nin resmi Fetih listesini destekleyip desteklemeyeceğine ilişkin bir soruya, “Mervan (Bergusi), üniter bir liderdir. Fetih’i önemsiyor. Aynı zamanda mevcut durumun ciddiyetinin ve genel seçimlerin öneminin, bunların hayatımızda ve ulusal projede tarihi bir kilometre taşı olduğunun da farkındadır. Bu nedenle eski hataların tekrarlanmaması şartıyla, Merkez Komitesi’nin hazırlayacağı en fazla sayıda Filistinli seçmeni çekebilecek bir listeyi destekliyor. Bunun yanı sıra Filistin Yönetimi ile Filistin halkı arasında sekteye uğrayan güveni yeniden tesis edecek bir program istiyor. Açıkçası top şuan Merkez Komite’nin sahada duruyor” yanıtını verdi.
Öte yandan El Fetih Hareketi Devrim Konseyi Üyesi Hatim Abdulkadir, Bergusi’nin başkanlığa aday olmaya kararlı olduğu için hareketin genel seçim listesinin başında aday olmayacağını vurguladı. Bunun Bergusi’nin hakkı olduğunu söyleyen Abdulkadir, “Ancak sandık başına gittiğimizde fikrimizi söyleyip sorumlu tutmak da bizim hakkımızdır” şeklinde konuştu. Abdulkadir, Bergusi’nin başkanlığa aday olma kararının kesin olduğunu bir kez daha yineledi.
Henüz Filistin Devlet Başkanlığı için kimi aday göstereceğini tartışmayan hareket, şuan genel seçim listesini belirleme çalışmalarını sürdürüyor. Abdulkadir’e göre Bergusi ile Merkez Komite arasındaki diyalog, diğer akımların aksine açık, sakin ve sürdürülebilir bir şekilde devam ediyor.
Kudva ve Bergusi arasında iletişim olup olmadığı veya ittifak kurma olasılıklarını bulunup bulunmadığı sorusuna ise Abdulkadir, “Aralarında bir iletişim olmadı. Nasır (el-Kudva) kardeş ile iletişim vardı, ama hiç aynı fikirde olmadık. Çünkü o, sistem değişikliği isteyenlere öncülük ediyor. Biz ise sistemi değiştirmeye çalışmıyoruz. Biz bu sistemin çocuklarıyız ve değişimin sistemin merkezinde değil, yaklaşımında, araçlarında ve üslubunda olması gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar, çıkarları olan sivil bir toplumun değil, El Fetih Hareketinde radikal bir kanadın olmasını gerektiren görevlerdir” şeklinde yanıt verdi.
Şuana kadar Bergusi’nin ve kendilerinin Merkez Komite listesinde yer aldığını belirten Abdulkadir, uygun bir liste düzenlenirse, Hamas da dahil olmak üzere geri kalan listelerin önünde bir liste olacağını düşünüyor.
Filistinliler, 15 yıllık aranın ardından önümüzdeki Mayıs ayında yapılması planlanan genel seçimler ve Temmuz ayının sonlarında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinde sandık başına gitmeye hazırlanırken El Fetih Hareketi Hamas'ın içinden çıkabilecek listelerle, Hamas ve bağımsızlarla karşı karşıya gelmekten daha büyük bir mücadele sürdürüyor gibi görünüyor. Hamas ise oylar bölünmeden destekçilerinin oylarının büyük çoğunluğu almaya çalışıyor.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.