Yemen ordusu Husilere yönelik operasyonlarını sürdürürken ABD’den sükunet ve barışı sağlama çağrısı

Yemen Dışişleri Bakanı ABD Özel Temsilcisi ile dün Riyad'da görüştü. (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı ABD Özel Temsilcisi ile dün Riyad'da görüştü. (SABA)
TT

Yemen ordusu Husilere yönelik operasyonlarını sürdürürken ABD’den sükunet ve barışı sağlama çağrısı

Yemen Dışişleri Bakanı ABD Özel Temsilcisi ile dün Riyad'da görüştü. (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı ABD Özel Temsilcisi ile dün Riyad'da görüştü. (SABA)

Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı tarafından dün (Cuma) yapılan açıklamada, İran destekli Husi milislere ait Suudi Arabistan’ın güneyindeki sivil yerleşimleri hedef alan patlayıcı yüklü 6 insansız hava aracının (İHA) etkisiz hale getirildiği bildirildi. Aynı zamanda, Yemen ordusunun  Marib, Cevf, ed-Dali ve Taiz'deki Husi grubuna karşı yürüttüğü büyük çaplı saldırı operasyonları da devam etti.
ABD hükümeti dün, Yemen Özel Temsilcisi Timothy Lenderking aracılığıyla grubun barış ve sükunetin sağlanması için Marib'e yönelik saldırılarını durdurması çağrısını yinelerken, Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek ise “hükümetin gerçek bir ortak bulursa elini barışa uzatacağını” belirtti. 
Koalisyon Kuvvetleri Sözcüsü Albay Turki el-Maliki, ortak kuvvetlerin dün akşam saatlerinde İran tarafından desteklenen terörist Husi milisleri tarafından Hamis Maşit bölgesindeki sivilleri ve sivil yerleşimleri hedef almak için sistematik ve kasıtlı bir biçimde yöneltilmiş bir adet patlayıcı yüklü insansız hava aracını imha ettiğini açıkladı.
Albay Maliki, Cuma sabahı ve akşam saatlerinde toplam 5 adet insansız hava aracının durdurulup imha edildiğini, tüm bu terörist girişimlerin kasıtlı ve sistematik bir şekilde sivilleri ve sivil yerleşimleri hedef aldığını ve savaş suçu teşkil ettiğini vurguladı.
Albay Maliki, Koalisyon’a bağlı Ortak Kuvvetler Komutanlığı’nın sivilleri ve sivil yerleşimleri korumak için uluslararası hukuka ve teamüllere uygun olarak gerekli önlemleri almaya devam ettiğini vurguladı.
Diğer taraftan Yemen’deki resmi kaynaklar, Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek'in Riyad'da ABD Yemen Özel Temsilcisi Timothy Lenderking ile görüştüğünü bildirdi. Kaynaklara göre görüşmede Yemen'de barışın sağlanmasına yönelik çabalar ve Husilerin Marib kentine artan saldırıları masaya yatırıldı.
Yemen resmi ajansı SABA'nın haberine göre, Bakan Mübarek, "Husi milislerinin uluslararası çağrılara aldırmaksızın, en sonuncusu BM Güvenlik Konseyi'nin 2564 sayılı kararının ihlali olmak üzere Marib'deki sivilleri hedef almaya devam ettiğini” vurguladı. Husi saldırılarının Ulusal Ordu'nun kararlı iradesi ile karşı karşıya olduğunu belirten Bakan Mübarek, Ulusal Ordu ve aşiretlerin sadece Yemen'i savunmak için değil, aynı zamanda bölgenin güvenliği ve istikrarı için Husilerin saldırılarıyla mücadele ettiğini ifade etti.
Yemenli Bakan ABD Temsilcisine “hükümetin gerçek bir ortak bulursa elini barışa uzatacağını" bildirirken, aynı zamanda Husi milislerini akıllıca davranmaya ve İran'ın bölgedeki yıkıcı çıkarı yerine Yemenlilerin menfaati için çabalamaya çağırdı.
Yemenli kaynaklara göre Lenderking ise, ülkesinin Husilerin Marib'deki tüm askeri operasyonları durdurması, Yemen'deki istikrarı bozucu eylemlerden kaçınması ve Yemen'deki savaşı sona erdiren siyasi bir çözüm bulmaya yönelik uluslararası çabalara yanıt vermesi gerektiği yönündeki tutumunu yineledi. 
ABD ve BM'nin Yemen Temsilcileri, çabalarının çatışmanın durmasına ve siyasi bir çözüme yol açacağını umarken, birçok gözlemci Husi grubunun bölgedeki İran gündeminin uygulanmasında savaşı sürdürme ısrarı göz önüne alındığında, bunun hala gerçekleşmesinin uzak bir ihtimal olduğunu düşünüyor.
Saha kaynakları Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, aşiret üyeleri ve Koalisyon güçleri tarafından desteklenen Yemen ordusunun Perşembe ve Cuma günleri Marib, Cevf, ed-Dali ve Taiz cephelerinde eşi görülmemiş yıpratma operasyonlarıyla Husi milislerine yönelik saldırılarını sürdürdüğünü, grubun en az 200 unsurunun öldürüldüğünü bildirdi.
Kaynaklar, çatışmaların Marib’in batısındaki el-Kesara, el-Muşecci, el-Cudan ve eyaletin güneyindeki Murad cephesinde şiddetli çatışmalar yaşandığına dikkat çekti. Saldırılarda ordu topçularının milis araçlarını imha ettiği ve Koalisyonu güçlerinin ise eşzamanları olarak grubun takviyelerini ve hücrelerini yok eden hava saldırıları düzenlediği kaydedildi.
Yemen Silahlı Kuvvetleri Medya Merkezi, Koalisyon’a ait hava güçlerinin savaşlara aktif olarak katıldığını, milislerin takviye güçlerini hedef aldığını ve Husilere ait 5 aracın imhası ve araçta bulunanların ölümü de dahil olmak üzere ağır kayıplar verdirdiğini söyledi. Ayrıca el-Muşeccah ve Heylan cephelerindeki milis hücrelerini yok ettiği ifade edildi.
Merkez yaptığı açıklamada, askeri kaynakların ordunun Kesara, Heylan, el-Muşecci ve Sırvah cephelerindeki askeri alanlara saldırmaya teşebbüs eden Husi gruplarına yönelik 95'ten fazla milis üyesinin ölümüne ve çoğunun yaralanmasına yol açan dört pusu kurduğunu söylediklerini aktardı. 
Kaynaklar Marib’in güneyindeki Cebel Murad cephesinde ise dün (Cuma) Ulusal Ordu ve direniş güçlerinin saldırısı sonucu 25 Husi savaşçısının öldüğünü ve diğerlerinin yaralandığını bildirdi.

Husi gruplarının Cebel Murad cephesindeki saldırısı püskürtüldü
Askeri medyaya göre ordu güçleri Husi grupları tarafından Cebel Murad cephesindeki askeri alanlara düzenlenen bir saldırıyı geri püskürttü. Saldırı sonucu 25'ten fazla Husi öldürülürken, bir dizi unsur yaralandı. Husiler 3 askeri araç ve bir asker taşıyan aracın imhası da dahil olmak üzere ekipman kayıpları verdi.
Aynı kaynaklar, Taiz vilayetinin batısındaki Makbana cephesinde hükümet güçlerinin bir Husi insansız hava aracını düşürdüğünü belirtti. Yemen ordusu, Taiz’in el-Kedha bölgelerindeki alanları temizlemek ve el-Vaziiyye bölgesi yönünden batı kıyısındaki ortak kuvvetlerle güçlerini birleştirmek için üç gündür askeri operasyonlar yürütüyor. İlgili kaynaklar, Taiz'in doğu bölgelerindeki çatışmalarla eşzamanlı olarak, valiliğin batısındaki çatışmaların dün (Cuma) sakinleşme eğiliminde olduğunu söyledi. Hükümet güçleri, Cumhuriyet Sarayı ve merkezi güvenlik karargahı yakınlarındaki Sana Müfrezesi bölgelerinin kontrolünü ele geçirdiklerini bildirdi.
Yemen ordusu kuvvetleri Perşembe günü Taiz vilayetinin batısındaki Makbana cephesinde hızla ilerleyebildi. Hükümet güçleri, batı kıyısındaki ortak kuvvetlerle birleşmesine 5 km'den daha az kalan bir uzaklıktaydı.
Saha kaynaklarına göre ordu stratejik Tuveyr bölgesini kontrol etmeye çalışırken, kaynaklar çatışmaların grubun Tuveyr bölgesindeki milis lideri Musa el-Azani'nin ve Makbana cephesindeki komutanları Abdullah ez-Zenbil’in öldürülmesine yol açtığını bildirdi.
Yemen ordusuna ait "September Net" sitesinde yer alan haberde, çatışmaların yaşandığı el-Kouz ve el-Eşruh bölgelerinin tamamının kurtarılmasının ardından, kuvvetlerin Cebel-i Habeşi bölgesinin tüm batı çevresini özgürleştirdiğini belirtti. Ayrıca Cebel-i Habeşi ve Makbana bölgeleri arasındaki son tepede çatışmaların sürdüğü kaydedildi.
İnternet sitesinde, kuvvetlerin şehrin kuzeydoğu cephesinden Sana Müfrezesi’ne ve Ekonomi Kurumu ve el-İsayi bölgelerine doğru ilerlediği ve El-Hamd Caddesi ve Hastanesini güvence altına alabildikleri belirtildi. Saldırılarda Husiler ağır kayıplar verirken, grubun "Ebu Hatim" adlı bir saha komutanı da öldürüldü.



İsrail Gazze'den çıkış kısıtlamalarını hafifletirken Trump'ın planıyla ilişkili olup olmadığı merak ediliyor

Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze'ye yardım taşıyan bir kamyon (Reuters)
Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze'ye yardım taşıyan bir kamyon (Reuters)
TT

İsrail Gazze'den çıkış kısıtlamalarını hafifletirken Trump'ın planıyla ilişkili olup olmadığı merak ediliyor

Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze'ye yardım taşıyan bir kamyon (Reuters)
Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze'ye yardım taşıyan bir kamyon (Reuters)

İsrailli yetkililer, Fransa'da akademik bir burs kazanan Ayed Eyyub’un ailesiyle birlikte Gazze'deki açlık ve savaştan kaçmasını bir yılı aşkın bir süre boyunca engelledi. Ancak İsrail'in sınırdaki kontrolünü beklenmedik bir şekilde gevşetmesinin ardından Ayed Eyyub nihayet geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nden ayrıldı.

Eyyub, eşi ve dört çocuğu, geçtiğimiz aylarda kısıtlamaların hafifletilmesinin ardından Gazze'yi terk eden yaklaşık bin Filistinli arasındaydı. Gazze'den ayrılan Gazzelilerle ve yabancı diplomatlarla yapılan görüşmelerde, bu kişilerin Gazze'den otobüslerle ayrıldıkları ve hava yoluyla Avrupa'ya ve başka yerlere gittikleri tespit edildi.

57 yaşında bir mühendis olan Eyyub, Gazze Şeridi'ndeki durumun dayanılmaz olduğunu söyledi. 2000'li yılların başında Fransa'ya taşındıktan sonra bir Fransız üniversitesinde yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan Eyyub, geçtiğimiz nisan ayında Paris tarafından kabul edilen 115 Gazzeliden arasında yer alıyor.

Eyyub’un şimdi İsrail'den ayrılmak için yabancı bir hükümetten talepte bulunulması gerekiyor. Bu taleplerin sayısı halen nispeten az.

İsrail'in Gazze'deki insani durumla ilgili uluslararası tepkilerin arttığı bir dönemde neden daha fazla Filistinlinin Gazze'den ayrılmasına izin verdiği henüz bilinmiyor. Ancak kısıtlamaların hafifletilmesi, İsrail hükümetinin Gazzelilerin başka ülkelere yerleştirilmesini kolaylaştırma hedefiyle paralellik gösteriyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için Filistinlilerin Gazze dışına toplu olarak yerleştirilmesinden bahsetmek, Hamas ile yeni bir ateşkese karşı çıkan ve orada Yahudi yerleşim birimlerini yeniden kurmak isteyen aşırı sağcı müttefiklerinin desteğini almasına yardımcı oluyor.

Gazze'den ‘gönüllü’ çıkış

İsrail İçişleri Bakanı Moshe Arbel, Gazzelilerin son günlerde Avrupa ülkelerine gitmesini, ‘Gazze Şeridi'nin yeniden inşasına olanak sağlamak için geçici ve gönüllü olarak boşaltılması girişimi’ olarak nitelendirdi. Arbel, bu sürecin ABD Başkanı Donald Trump'ın önerisinden ilham aldığını söyledi.

ABD’nin Cumhuriyetçi Başkanı, ‘Filistinlilerden temizlenmiş’ Gazze Şeridi’nin bir tatil beldesine dönüştürülmesi önerisinde bulunmuştu.

Arbel, 1 Nisan'da Gazze'den Almanya'ya giden bir uçağın kalkışını denetledikten sonra yaptığı açıklamada, “Başkan Trump'a bu önemli girişimi değerlendirdiği için teşekkür ediyorum. Birlikte, ortak çabalarımızla burayı bir cennete dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.

defrgtyh7
İsrail'in Han Yunus’a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)

Arbel’in sözcüsü konuyla ilgili yorum talebine yanıt vermezken Eyyub’un ailesinin de bir parçası olduğu tahliyenin ardından Fransa Dışişleri Bakanlığı, Fransa'nın Gazzelilerin zorla yerlerinden edilmesine karşı olduğunu açıkladı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, Trump'ın önerisinin ‘etnik temizlik’ anlamına gelebileceği uyarısında bulundu.

Arbel’in açıklamalarına rağmen Reuters'a konuşan beş İsrailli yetkili, kısıtlamaların hafifletilmesinin Trump'ın Gazze’ye ilişkin önerisine bir yanıt ya da böyle bir planın parçası olmadığını söyledi.

İsrailli bir yetkili, İsrail'in Gazze'nin nüfusunu azaltmaya çalışmadığını, ancak insanların güvenli bir yere ulaşmasına yardımcı olmak isteyen ülkelerden gelen ve artarak devam eden taleplere yanıt verdiğini söyledi.

Akıllarda yer eden bir tarih

Birçok Filistinli için Gazze’den ayrılma şansı, topraklarının ellerinden alınmasıyla ilgili tarihi anıları yeniden canlandırıyor. Eyyub ve kısa süre önce Gazze’den ayrılan diğerleri ayrılışlarının sadece geçici olduğunu söylediler.

ABD ve Arap ülkelerinden arabulucular savaşın sona ermesi için baskı yaparken, İsrail'in 2 Mart'ta altı haftalık kırılgan ateşkesi bozmasından bu yana Gazzeliler üzerindeki baskı, politikalarla daha da arttı.

İsrail'in Gazze’ye tüm yardım sevkiyatını iki aydır abluka altında tutması kıtlık ihtimalini arttırdı. Gazze'deki Sağlık Bakanlığına göre geçtiğimiz hafta 464 kişinin ölümüne neden olan bombardımanlar yeniden başlarken İsrail, pazar günü Gazze’ye karşı ‘yoğun’ bir kara saldırısı başlattı.

İsrail tarafından pazar günü yapılan açıklamada ablukanın hafifletileceği ve sınırlı yardımın girişine izin vereceğini söyledi.

Netanyahu, Trump'ın Gazze ile ilgili önerisini memnuniyetle karşılasa da büyük bir engele işaret etti. Salı günü Gazze savaş gazilerinden oluşan aşırı sağcı bir gruba hitap eden Netanyahu, “Bir sorunumuz var. Filistinlileri kabul edecek ülkelere ihtiyacımız var” dedi. Onlarca yıldır çok sayıda Filistinli mülteciye ev sahipliği yapan komşu ülkeler; Ürdün, Suriye ve Mısır daha fazla Gazzeliyi kabul etmek istemiyor.

Kısıtlamaların hafifletilme nedeni

Reuters kısıtlamaların hafifletilmesinin Gazze'den çıkışlar üzerindeki etkisi hakkında ayrıntılı bilgi almak için kısa süre önce Gazze'den ayrılan beş Gazzelinin yanı sıra dokuz yabancı diplomat ve yedi İsrailli yetkiliyle konuştu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre  yabancı diplomatlar, İsrail'in geçtiğimiz yılın sonlarında, Trump göreve gelip önerisini sunmadan önce, kısıtlamaları yakında hafifleteceği konusunda diğer ülkelerin hükümetlerini bilgilendirmeye başladığını söyledi. Diplomatlar basına konuşma yetkileri olmadığı için isimlerinin açıklanmasını istemediler.

Kısıtlamaların büyük bir kısmı yılın başlarında hafifletilmeye başladı. İlgili diplomatlar, İsrailli yetkililerin başka ülkelerin vatandaşlığına sahip Filistinlilerin, yakınlarının ve yabancı ülkelerden burs alanların başvurularını onaylamasının artık haftalar ya da aylar yerine günler aldığını söyledi. Aynı diplomatlar, ayrılmalarına izin verilenler arasında İsrail'in daha önce güvenlik gerekçesiyle ayrılmalarına izin vermediği Filistinlilerin de bulunduğunu sözlerine eklediler.

Ne İsrail Başbakanlık Ofisi, ne Savunma Bakanlığı ne de bakanlığın Filistinlilerle koordinasyon birimi olan Bölgelerdeki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğünün (COGAT) kısıtlamaların son dönemde hafifletilmesinin kapsamı veya nedenine ilişkin sorulara yanıt verdi.

Gazzelilere herhangi bir yeniden yerleşim önerisine yanıt vermemeleri çağrısında bulunan Hamas, kısıtlamaların hafifletildiğine dair haberleri incelediğini belirtti.

Gazze'de nüfusun azaltılması

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'na (PCBS) göre Gazze'nin nüfusu savaş sırasında 160 bin azalarak yaklaşık 2,1 milyona geriledi. Bu sayıya İsrail’in saldırılarında ölen 53 binden fazla kişi dahil. Geriye kalanlar ise tedavi amaçlı acil durumlar nedeniyle ayrılmalarına izin verilenler de dahil olmak üzere yerinden edilen kişiler. Diğerleri ise Mısırlı arabulucuların da dahil olduğu sistemle yüklü bir ödeme yaparak ülkeyi terk edebildi.

Binlerce yabancı uyruklu kişi savaşın başında kaçtı, ancak İsrail'in geçtiğimiz yıl mayıs ayında Mısır ile Refah Sınır Kapısı’nın kontrolünü ele geçirmesi ve Gazze'nin sınırlarını neredeyse tamamen kapatmasının ardından çıkış için izin almak daha da zorlaştı.

İsrail hükümeti mart ayı sonlarında, üçüncü ülkelere yerleşmek isteyen Gazzelilere yardım edeceğini söylediği yeni bir birim kurdu. Birimin faaliyete geçip geçmediği ise henüz bilinmiyor.

Yeni kriterler kapsamında kaç kişinin ayrılabildiğini tam olarak tespit etmek de mümkün olmadı. Diplomatlardan üçü en az bin kişinin ayrılmış olduğunu tahmin ederken, diğerleri sadece uyruklarını teyit edebildiklerini ve bu sayının yüzlerle ifade edilebileceğini söyledi. İsrailli yetkililer sayılarla ilgili bir soruya yanıt vermekten kaçındı.

Tüm diplomatlar şimdiye kadar çoğunluğu Avrupa’dan olmak üzere 12’den fazla ülkenin Gazze'deki çifte vatandaşlarını çıkarmayı başardığını ve çıkışların çoğunun mart ayından bu yana gerçekleştiğini söyledi.

Filistinlilerin hareket özgürlüğünü savunan İsrail merkezli bir insan hakları kuruluşu olan Gisha, İsrail'in kısıtlamaları hafifletmesi hamlesinin ‘kısmi, tutarsız ve şeffaflıktan uzak’ olduğunu söyledi. Kuruluş, daha fazla insanın ayrılmasına izin verilmesi gerektiğini vurguladı.

Gisha Sözcüsü Shai Grundberg, 'taviz' gibi görünen hamlelerin aslında uluslararası baskı ve yasal işlemlere verilen seçici ve sınırlı yanıtlar olduğunu belirtti.

Gisha, Gazze'de kalan yabancı uyruklu, oturum veya öğrenci vizesine sahip ya da aile birleşimi vizeleri yahut benzer programlar aracılığıyla üçüncü bir ülkeye girmeye uygun binlerce Filistinli olduğunu tahmin ediyor.

“Bir gün geri döneceğiz”

Gazze nüfusunun sadece bir kısmı İsrail'in mevcut kriterlerini karşılayarak dışarıya çıkabiliyor. Bu kriterleri karşılayanlar için ise seçim yapmak hiç kolay değil.

Pek çok kişi topraklarını terk etmenin, İsrail Devleti'nin kurulmasıyla birlikte yüz binlerce Filistinlinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı 1948 yılındaki gibi yeni bir 'Nekbe'ye (büyük felaket) yol açacağından korkuyor. Nekbe sırasında evlerini terk etmek zorunda kalanların birçoğu haftalar içinde geri dönmeyi umduğu halde mülteci olarak hayatlarına devam ettiler.

 Eyyub’un da aralarında bulunduğu kişilerden biri olan ve 21 yaşındaki kızı ile 18 yaşındaki oğluyla birlikte yola çıkan 53 yaşındaki dul bir kadın olan şair Dunya el-Emel İsmail, “Koşullar elverdiğinde, mümkün olan en kısa sürede Gazze'ye geri döneceğiz” dedi.

İsmail, araştırmacıların, sanatçıların ve ailelerinin çatışma bölgelerini terk etmelerine yardımcı olan aynı Fransız akademik programında yer aldı.

Yola çıkan yolcular tehlikeli bir yolculuk yaparken patlamamış füzeler ve mermilerle dolu Gazze Şeridi'nden geçiyorlar. Filistinlilerin hepsi şafak sökmeden önce kendilerini İsrail’in kontrolündeki bir sınır kapısına götürecek araçlara biniyor ve burada yabancı diplomatlarla görüşmeden önce İsrail’in güvenlik kontrollerinden geçiyorlar.

"Etin tadını unuttu"

İsrail, Gazze Şeridi’ne giden diplomatların sadece birer küçük çanta taşımalarına izin veriyor. Dört diplomat, Ürdün sınırına kadar İsrailli askerlerin eskortluğunda otobüslerle seyahat ettiklerini söyledi.

Gazze'deki gıda kıtlığı krizini bilen diplomatlar, yanlarında Gazze'den ayrılanlar için sandviç ve içecek getirdiklerini belirttiler. Diplomatlardan biri tavuk etiyle doldurulmuş sandviç yiyen bir Filistinlinin etin tadını unuttuğunu söylediğini aktardı.

Kısa süre önce Fransa'ya ulaşan gruptaki akademisyenlerden biri, diplomatlarla görüşmenin çölde gerçekleştiğini belirterek, “Çöldesiniz ve aniden bir buzdolabı beliriyor, açıyorsunuz ve aylardır mahrum kaldığınız her şey orada. Yemek yedim, ama Gazze'de geride bıraktığımız ve halen orada olan tüm insanlar için göğsüm sıkışarak ve acıyla” ifadelerini kullandı.

Hamas’ın misilleme yapabileceği korkusu

Bazı Filistinliler Hamas ve diğer silahlı grupların misilleme yapmasından korktukları için isimlerinin açıklanmasını istemedi.

Bazı diplomatlar, seyahat belgelerinin lojistik zorluklar yarattığını belirtti. Bazı belgeler savaş sırasında kaybolurken, diğerlerinin savaş başladığından beri doğan çocuklar için yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

Diplomatlar, söz konusu Filistinlilerden bazılarının Ramallah ya da Kahire'de Filistin Yönetimi tarafından verilen seyahat belgelerini taşımak zorunda olduğunu belirttiler. Havacılık verilerine ve İsrail İçişleri Bakanlığı'na göre, Ürdün'den ayrılmalarına yardımcı olan ülkelere giden uçuşlarla seyahat ediyorlar, ancak bazı uçuşlar İsrail'den yapılıyor.

Eyyub’un kız kardeşi, kız kardeşinin eşi ve oğulları savaşın başında İsrail’in düzenlediği bombardımanda öldüğü için acıları kalbinde ağır bir yük oluşturuyor.

İsrail’in verilerine göre 7 Ekim 2023'te Hamas öncülüğünde İsrail'in güneyindeki kasabalara düzenlenen ve yaklaşık bin 200 kişinin ölümüne ve 251 kişinin rehin alınmasına yol açan saldırının ardından İsrail, Gazze Şeridi’ne savaş açtı.

Eyyub’un mimar olan yeğeni kısa bir süre önce Fransa'da bir burs kazanmış, ancak geçtiğimiz perşembe günü İsrail’in düzenlediği hava saldırısında aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetmişti. Bursu veren Fransız kurum, bir açıklama yayınlayarak yeğeni için başsağlığı diledi.

Eyyub'un kalbi, çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak için ayrılabilmenin verdiği rahatlama ile sevdiklerini geride bırakmanın verdiği ıstırap arasında gidip gelirken “Kız kardeşimi, onun çocuklarını ve kalbimdeki pek çok değerli insanı geride bıraktım. Bir anlığına mutluyken bir an sonra Gazze'de olanları hatırlayıp üzülüyorum” şeklinde konuştu.