Sirte’nin sembolik anlamı… Kardabiye’den DEAŞ’a, Kaddafi’nin iktidara çıkışından düşüşüne…

Kaddafi’nin “gözdesi” Sirte, iktidardan düştükten sonra harabeye döndü. (Reuters)
Kaddafi’nin “gözdesi” Sirte, iktidardan düştükten sonra harabeye döndü. (Reuters)
TT

Sirte’nin sembolik anlamı… Kardabiye’den DEAŞ’a, Kaddafi’nin iktidara çıkışından düşüşüne…

Kaddafi’nin “gözdesi” Sirte, iktidardan düştükten sonra harabeye döndü. (Reuters)
Kaddafi’nin “gözdesi” Sirte, iktidardan düştükten sonra harabeye döndü. (Reuters)

Sirte kenti (Trablus’un 450 km doğusunda), önümüzdeki haftanın başında Abdulhamid Dibeybe hükümetinin güven oylamasının yapılması için Libya milletvekillerinin toplantısına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Milletvekilleri arasındaki büyük görüş ayrılıklarının ışığında hükümetin onay alması garanti gibi görünmüyor. Ancak Libyalıların büyük bölümü için Sirte’nin sembolik bir anlamı olması göz önüne alındığında bu şehirde sadece Temsilciler Meclisi’nin bir oturumunun yapılacak olması bile bir başarı sayılacak.
Sirte 1915 yılında İtalyan istilacıların yenilgisine tanık oldu. Albay Muammer Kaddafi’nin uzun yönetimi sırasında gözde şehirdi. Kaddafi’nin düşüşüne tanıklık etti. Aynı şekilde Libya’daki DEAŞ örgütünün “başkenti” olarak bilindi. Ayrıca şehir Mısırlıların geçen yıl Libya savaşı sırasında çizdikleri “kırmızı çizginin” de bir parçasıydı.

Sirte 1
Sirte’de pazartesi günü yapılması beklenen Libya milletvekillerinin toplantısı, 1915 yılında meydana gelen “Kardabiye Savaşı”nın yıl dönümünün yaklaşmasıyla birlikte gerçekleşecek. Sirte’nin yakınlarındaki  Kardabiye, 1915 yılının nisan ayında Libyalı mücahitler ile İtalyan ordusu arasında belirleyici bir savaşa sahne olmuştu. General Miani liderliğindeki İtalyanlar Sebha ve Merzuk gibi kovuldukları şehirleri geri almak için Güney Libya’daki Fizan bölgesine doğru ilerlemek üzere harekete geçtiler. İtalyanlar Sirte Savaşı’nda yalnız değillerdi. Yanlarında Habeşistan (günümüzdeki adıyla Etiyopya) ve Eritre’den askerler getirdiler. Ayrıca İtalyanlarla (geçici de olsa) ittifak kurmaya karar veren Mısrata, Tarhuna ve diğer Libya bölgelerinden yerli savaşçılar tarafından da desteklendiler. Ancak General Miani’nin güney Sirte’den Fizan’a doğru ilerleyişi başarılı olamadı. 29 Nisan 1915 yılında Libyalılar ve İtalyan kuvvetleri arasında Kardabiye Savaşı yapıldı. Bu savaşlar İtalyanlar için büyük bir hezimetle sonuçlandı. İtalyanlar geri çekilmek zorunda kaldılar ve mevzileri de bir bir Libyalıların ellerine geçti. Ancak sahildeki diğer bölgelerin yanı sıra başkent Trablus, İtalyanların kontrolünde kalmaya devam etti. Kardabiye hazimetine rağmen İtalyanlar, özellikle Roma’da Mussolini'nin iktidara gelmesinin ardından bir kez daha geri geldiler. Mussolini, kampanyasını 1931 yılında Libyalı mücahitlerin lideri Ömer el-Muhtar’ı idam ederek taçlandırdı.

Sirte 2
Sirte, Albay Muammer Kaddafi’nin, 1969 yılının eylül ayında gerçekleştirdiği Fatih darbesinden 2011 yılının ekim ayında devrilmesine kadar geçen uzun iktidar yıllarında gözde şehriydi. Kaddafi, kabilesinin kalesi sayılan Sirte’yi Libya kıyısındaki küçük ve değeri düşük bir kasabadan, çok sayıda devlet idaresini içeren ve Trablus’tan sonra ülkenin ikinci başkenti ve bazen de ondan önce gelerek başkent rolünü oynayan muazzam bir şehre dönüştürdü. Libya Parlamentosu 1980’lerin sonunda Trablus’tan taşındıktan sonra buraya kuruldu. Kaddafi 1999 yılının eylül ayında ünlü Vagadugu Salonu'nda Afrika Birliği’nin kurulduğunu duyurdu (Afrika Birliği Örgütü’nün -AfB- ardılı olarak). Ayrıca Kaddafi, "Afrika Birleşik Devletleri" kurulmasını ve Sirte'nin idari merkez olmasını planlıyordu. Sirte 2010 Arap Birliği Zirvesi de dahil olmak üzere bir dizi toplantı ve konferansa ev sahipliği yaptı.
Ancak Kaddafi dönemi, Sirte’nin büyük şehirlerin konumuna yükselme çağı olduğu gibi 2011 yılında iktidarın devrilmesinin, özellikle şehir son nefesine kadar Kaddafi’nin yanında savaştığı için yıkıldığının ve tekrar arka plana atılmaya başlandığının duyurusu niteliğindeydi. Kaddafi’ye karşı ayaklanma 17 Şubat 2011’de başladı. Ancak Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ülkelerinden ayaklanmaya destek verilmesine rağmen Kaddafi rejimi ancak aynı yılın  ekim ayında devrilebildi. Kaddafi, eylül ayında muhaliflerinin eline düşmeden kısa bir süre önce Trablus’taki sıkı güvenlik önlemleri ile korunan Bab ül-Aziziye’den kaçarak kabilesinin kalesi sayılan Sirte’ye sığındı. Ancak 20 Ekim’de Sirte’nin büyük bir kısmını yok eden batı hava koruması altında Kaddafi’nin muhalifleri, destekçilerinin korunduğu son mahallelere (2 Numaralı Mahalle) girmeyi başardılar. Bu sırada Libya lideri tekrar kaçmaya çalıştı ancak konvoyu hava saldırılarına maruz kaldı ve önü kesildi. Bu hava saldırıları muhaliflerin onu saklandığı kanalın içerisinden çıkararak tutuklamasını sağladı. Muhalifler oğlu Mutassım ile birlikte kendisine işkence yaptı ve öldürdü. Daha sonra cesetlerini Mısrata şehrine getirdiler ve bilinmeyen bir bölgede defnedilmeden önce halkın karşısında sergilediler.

Sirte 3
DEAŞ ve Ensar eş-Şeriat gibi diğer aşırılık yanlısı örgütler ülkede kendilerine yer edinmek için 2011 yılında, Kaddafi rejiminin devrilmesinin ardından Libya’nın içinde bulunduğu kaostan faydalandı. Ülkenin doğusunda bulunan Derne şehri, daha sonra Suriye çatışması ile kendi aralarında bölünen bu grupların kalelerinden biriydi. Bir kısmı el-Kaide’yi desteklerken, diğer bir kısmı da DEAŞ’ı destekledi. Ancak Derne’de zafer el-Kaide’nindi. Buna karşılık DEAŞ en az Derne kadar önemli bir yeri ele geçirdi. DEAŞ, 2014 yılında Libya’nın bazı bölgelerine yayıldıktan sonra 2015 yılında Sirte şehrine girmeyi başardı. Çok geçmeden burası Libya’daki DEAŞ’ın başkenti oldu. Örgüt Sirte’de İslami öğretilere ilişkin katı yorumlarına göre hareket eden şeriat mahkemeleri kurdu. Kendisine muhalefet eden ya da mahkemeleri tarafından yargılanan birçok Libyalıyı idam etti. Bununla birlikte kameralar karşısında Mısır ve Etiyopyalı Kıpti vatandaşlarına yönelik korkunç katliamları sadece Libya, Mısır ve Etiyopya’da değil, tüm dünyada bir öfke dalgasına yol açtı. DEAŞ'ın Sirte gibi büyük bir şehri ele geçirmesi, şehrin Libya sahilindeki stratejik konumu ve Güney Avrupa sahillerine yakın oluşu Avrupalıların endişesini artırdı. Zira Avrupalılar DEAŞ’ın Suriye’deki karargahından düzenlediği saldırılardan (2015 Paris Saldırıları ve 2016 Brüksel Saldırıları) etkilenmeye başlamışlardı. Libya’daki DEAŞ örgütünün başkentine ilişkin Batı’nın endişesinin bir sonucu olarak ABD ve bazı Avrupalı ülkeler, örgütü Sirte’den çıkarmak için Libyalıların önderliğinde geniş bir kampanya başlattılar. 2016 yılının Mayıs ayında şehri DEAŞ’ın elinden kurtarmak için “El-Bunyan el-Mersus Operasyonu” başlatıldı. Özellikle 2011'de Kaddafi'yi devirmek için yapılan savaşın tekrarı niteliğinde olan bu mücadeleye Sirte’nin batısındaki Mısrata'dan savaşçılar da dahil edildi. “El-Bunyan el-Mersus” savaşçıları Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerinin bir kısmını teşkilatlandırdı. Ancak ABD'nin savaş uçakları ile en az 495 hava saldırısı yapmasına, savaş gemilerinin hava saldırılarına destek vermesine ve savaşçıların ilerleyişini koordine etmek için karada özel kuvvetlerin yer almasına rağmen Sirte’yi geri almak kolay olmadı. DEAŞ kalesini savunmaya devam etti ve unsurları, savaşçıları ağır kayba uğratarak sokak savaşlarına girdi. DEAŞ’ın Sirte’deki ölesiye verdiği mücadele ele geçirdiği bölgeleri kolay kolay bırakmayacağını da gösterdi. Tıpkı Musul ve Rakka’nın yanı sıra örgütün 2019 yılında Suriye’nin doğusunda kalan Deyrizor kırsalındaki son kalesi el-Baguz’da da yaptığı gibi.
Sert çarpışmalardan aylar sonra Sirte’yi DEAŞ’tan temizleme operasyonu 2016 yılının aralık ayında sona erdi. DEAŞ, Sirte'de yüzlerce savaşçısını kaybetti. ABD ordusunun tahminlerine göre bu syı 800-900 arasında. Libya yerel tahminlerine göre ise 2000-2500 civarında. Ölenler Libya’daki DEAŞ’ın vurucu gücünü oluşturuyordu. Bu gücün yok edilmesi DEAŞ’ın ülkede ve çevresinde oluşturduğu tehdidin büyük ölçüde azalmasını sağladı. Sirte’den kaçmayı başaran bazı DEAŞ unsurları şehrin güneyindeki çölde ABD uçakları tarafından takip edildi. ABD, 2017 yılının ocak ayında Sirte'nin güneyinde bir DEAŞ kampını bombaladı. Saldırı sonucu yaklaşık 90 DEAŞ unsuru öldürüldü.

Sirte 4
2020 yılında Sirte bir kez daha neredeyse savaş alanına dönüştü. 2020 yılının baharında UMH güçleri, Türkiye’nin desteğiyle ülkenin batısında savaşın gidişatını değiştirmeyi başardı. Bunun sonucunda Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçleri, Trablus’un kapılarından ve tüm Batı Libya bölgesinden geri çekilmek zorunda kaldı. Hafter güçleri kıyıdaki Sirte ve ülkenin merkezinde bulunan Cufra’ya doğru doğuya çekildi. UMH güçlerinin kendilerini ülkenin doğusuna kadar takip etme tehdidi devam ediyordu. Nitekim öyle de oldu. UMH güçleri, özellikle de Mısrata şehrinden gelenler, doğuya doğru ilerlediler ve Sirte’nin etrafındaki bölgelerin kontrolünü ele geçirdiler. Ancak savaş uçakları saldırılar düzenledi ve ilerlemelerini engelledi. Bu uçakların Rusya merkezli Wagner Grubu için çalışan paralı askerlere ait olduğu ve Hafter’in saflarında savaştığı iddia ediliyor. Ancak Hafter ordusunun sözcüsü, saflarında paralı askerlerin olduğunu defalarca kez reddetti. Buna karşılık ABD’nin Afrika Kuvvetleri Komutanlığı (AFRICOM), Sirte ve Cufra’da “Wagner Gruba ait paralı askerlerin” olduğunu vurgulayarak ellerinde Libya’daki operasyonlarında kullandıkları MİG ve Suhoy savaş uçakları olduğunu öne sürüyor.
Bu iki şehirde Rus paralı askerleri olsun ya da olmasın yeni Sirte savaşını durduran şey Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Sirte’den Cufra’ya kadar çizdiği “kırmızı hat” oldu. Sisi bu çizginin geçilmesinin Mısır’ın ulusal güvenliğine tehdit sayılacağını ve bunun Mısır’ın Libya’ya askeri bir müdahalede bulunmasını gerektireceğini söylemişti. 2020 yılının sonbaharında Libya’daki çatışma tarafları ateşkes ilan etti. Bunun ardından Sirte, ülkenin batısında UMH’yi ve doğusunda LUO’yu destekleyen Libya ordusunun askeri komitelerinin toplantılarına tanık oldu. Bu sırada ABD Sirte’yi silahlardan arındırılmış bir şehre dönüştürmek ve iktidar için çatışan Libya taraflarının rızasını almış bir güvenlik gücü konuşlandırılması için çaba gösterdi.
Mısır’ın “kırmızı çizgisi”, Libyalıların askeri çatışmalarını durdurup tekrar müzakere masasına dönmesine yardımcı oldu. En nihayetinde de bir başkan ve iki yardımcısından oluşan bir Başkanlık Konseyi ve yeni bir hükümet olmak üzere yeni bir yürütme otoritesi seçildi.
Sirte, bu kez ülkeyi yeni bir askeri savaşa sürüklenmekten korumaya yardımcı olabilecek bir siyasi savaş arenasına dönüşecek. Sirte’deki görüşmelerin Kaddafi’nin istediği gibi şehre eski “gözde” konumunu yeniden kazandırıp kazandırmayacağı ise henüz bilinmiyor.

 


Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde 70 bin kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda kişinin yaralanması, yüz binlerce insanın yerinden edilmesi ve neredeyse bütün mahallelerin yok olmasının ardından, yeniden inşa artık hayal gücünü zorlayan, neredeyse tasavvur edilemez bir görev haline geldi.

Buna rağmen, bölgede en değerli tarihi yapılar arasında yer alıp ağır hasar gören az sayıdaki noktada, işçiler şimdiden çalışmaya başladı. Amaç, geçmişten geriye kalan az sayıdaki kalıntıyı toprak altından çıkarmak.

Bu alanlar arasında, Gazze’nin eski kent merkezinde bulunan ve savaş sırasında İsrail güçlerinin hedef aldığı en önemli kültürel miras olan Büyük Ömer Camii de bulunuyor. İsrail ordusu, avlularının altında savaşçılar tarafından kullanılan bir tünel bulunduğunu öne sürerek yapıyı bombaladığını açıklamıştı. Filistinliler ise böyle bir tünelin varlığını reddediyor ve saldırının Gazze’nin dini ve kültürel mirasını yok etmeye yönelik olduğunu savunuyor.

dfrgt
Gazze şehrinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin içindeki enkazı temizleyen bir işçi, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Batı Şeria’daki Beytüllahim’de bulunan Miras Koruma Merkezi’nde mimar ve kültürel miras uzmanı olarak görev yapan ve şu anda savaşta zarar gören alanları kurtarmak için Gazze’de çalışan Hammude ed-Dehdar, İsrail’in bu yapıların yıkımının Filistin tarihini silebileceğini düşünerek ‘yanıldığını’ söyledi.

Dehdar, Gazze’de Reuters’a yaptığı açıklamada, bu yapıların kadim bir halkın ortak hafızasını temsil ettiğini belirterek, “Bu miras, korunması ve savunulması için ortak çaba gerektiren bir bellektir” dedi.

İsrail ordusu ise Hamas hedeflerine yönelik her saldırının, bu tür alanları tehlikeye atabilecek olması nedeniyle sıkı bir onay sürecinden geçtiğini açıkladı.

fgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “İsrail ordusu, kültürel miras alanları ile tarihi ve kültürel önemi bulunan mekânlara azami hassasiyetle yaklaşmaktadır. Bu alanlar ve sivillerin zarar görmesini en aza indirmek, saldırı planlamasında temel bir önceliktir” ifadeleri yer aldı.

Zamansız hikayeler

Nüfusunun büyük bölümü, bugün İsrail sınırları içinde kalan şehir ve köylerden zorla göç ettirilmiş mülteciler ya da onların çocuklarından oluşan Gazze Şeridi’nde, Büyük Ömer Camii, Gazze halkını kendi kültürel mirasına ve Ortadoğu’nun zengin mimari tarihine bağlayan temel unsurlardan biriydi.

Halk arasında anlatılan geleneksel hikâyelere göre Samson’un onu esir alanların üzerine tapınağı yıktığı yer olduğu söylenen bu alan, İslam’ın 7. yüzyılda Halife Ömer bin Hattab döneminde Akdeniz’e ulaşmasından önce bir Bizans kilisesine de ev sahipliği yapıyordu. Bölge İslam hâkimiyetine girdikten sonra yapı camiye dönüştürüldü.

Sonraki yüzyıllar boyunca yapı; Memlükler, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından pek çok kez yeniden şekillendirildi ve Orta Çağ’da bölgenin mimari harikalarından biri olarak ün kazandı.

Caminin minaresi, Gazze siluetinin en belirgin unsurlarından biriydi. Cemaat, kubbeli tavanlar altında ve cilalı taşlarla döşeli avlularda ibadet eder; namazın ardından caminin görkemli cephesinin önünden geçerek kapılarından dışarı çıkar ve eski kentin çevresindeki çarşı sokaklarına doğru akardı.

frgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Yakındaki Kayseriyye Çarşısı, dükkânlarıyla ünlüydü; esnafı ve komşuları, âşıkların düğün takılarından kıskanç kayınvalidelerin hikâyelerine uzanan unutulmaz öyküler anlatırdı. Bugün bunlardan geriye neredeyse hiçbir iz kalmadı.

Ağır hasar gören bir diğer yapı da 13. yüzyıla uzanan tarihi Paşa Sarayı oldu. Bir müzeye ev sahipliği yapan yapının sergilediği eserler artık kayıp.

Dehdar, kültür ve miras söz konusu olduğunda bunun yalnızca eski bir bina ya da tarihi taşlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Her taş bir hikâye anlatır” dedi.

Filistin’in Batı Şeria merkezli Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Müsteşarı Cihad Yasin ise Filistinli yetkililer ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tarihi alanların restorasyonu için üç aşamalı bir plan hazırladığını, ilk maliyetin 133 milyon dolar olarak öngörüldüğünü belirtti.

Yasin, önceliğin çökme riski taşıyan yapıların hızlı müdahaleyle desteklenmesi olduğunu söyledi. Ancak beyaz çimento ve alçı sıkıntısı yaşandığını, Gazze’deki kaynakların sınırlı olduğunu ve restorasyon malzemelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.

sdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrail hava saldırıları sırasında hasar gören, kısmen yıkılmış Berkuk Kalesi, 16 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde kültürel mirasın yıkımı, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetmiş yaslı aileler arasında bile ayrı bir acı yaratmaya devam ediyor.

Münzir Ebu Asi, küçük kızı Kenzi’nin Büyük Ömer Camii’nin vurulduğunu duyunca hissettiği derin üzüntü nedeniyle onu teselli etmek zorunda kaldığını söyledi.

Ebu Asi, “Küçük kızım Kenzi çok üzüldü. Camiye saldırı haberini duyduğumuzda biz de şaşırdık; neden böyle bir şey yapıldı?” dedi.

Sözlerini sürdüren Ebu Asi, Paşa Sarayı’nın da bombalanmasının ardından artık kesin bir kanaate vardıklarını belirterek, “Bu işgalin, Filistin kimliğini yok etmek, her türlü Filistin eserini silmek istediği artık bizim için kesinleşti” ifadesini kullandı.


Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)
TT

Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır’ı Afrika Boynuzu bölgesinde ‘Etiyopya’yı hedef alan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürütmekle’ ve ‘gerilimi artırmaya zemin hazırlamakla’ suçladı.

İki ülke arasında Mavi Nil üzerindeki Rönesans Barajı konusunda süren anlaşmazlığa atıfta bulunan bakanlık, açıklamasında Mısır’ın ‘Afrika Boynuzu’nda Etiyopya’yı merkeze alan, ancak onunla sınırlı olmayan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürüttüğünü’ savundu.

Bakanlık, Mısır’ın ‘diyaloğu reddettiğini ve gerilimi artırma niyetini açıkça ortaya koyan düşmanca söylemini yoğunlaştırdığını’ iddia etti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Etiyopya’nın Rönesans Barajı’na ilişkin tek taraflı adımlarını reddettiğini yineleyerek, “Etiyopya’nın uygulamaları tüm Afrika kıtasının istikrarını tehdit eden ciddi bir tehlike oluşturuyor” dedi.

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı da geçen ay yaptığı açıklamada, Etiyopya’nın baraj yönetiminde ‘tek taraflı ve kontrolsüz uygulamalarını’ sürdürdüğünü, bunun ‘havza ülkelerinin hak ve çıkarlarını tehdit eden ciddi riskler barındırdığını’ vurguladı.

Etiyopya, milyarlarca dolara mâl olan dev Rönesans Barajı’nın inşasına Nil Nehri üzerinde 2011 yılında başladı. Mısır ise projeyi, Afrika’nın en uzun nehrindeki tarihi su haklarını tehdit eden bir girişim olarak görüyor.

Afrika Birliği (AfB) arabuluculuğunda Mısır ile Etiyopya arasında yürütülen müzakereler Nisan 2021’de sonuçsuz kalmış; bunun üzerine Kahire, Addis Ababa’ya baskı uygulanması için konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne taşımıştı.


İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

Filistin merkezli Ma'an haber ajansının bildirdiğine göre, dün akşam (Çarşamba) Gazze Şeridi’nin güneyine düzenlenen İsrail hava saldırılarında 6 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Ajans, İsrail ordusunun Han Yunus kentinin batı bölgelerini en az dört füzeyle vurduğunu aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları, “aralarında iki çocuğun da bulunduğu 6 kişinin İsrail bombardımanında yaşamını yitirdiğini” bildirdi.

Saldırının, Han Yunus’un batısındaki Mevasi bölgesinde bulunan bir çadırı hedef aldığı belirtilirken, gelişmenin İsrail ordusunun gün içinde Refah’ın güneyinde yaşanan çatışmalarda 5 askerinin yaralandığını duyurmasının ardından geldiği ifade edildi.