Sirte’nin sembolik anlamı… Kardabiye’den DEAŞ’a, Kaddafi’nin iktidara çıkışından düşüşüne…

Kaddafi’nin “gözdesi” Sirte, iktidardan düştükten sonra harabeye döndü. (Reuters)
Kaddafi’nin “gözdesi” Sirte, iktidardan düştükten sonra harabeye döndü. (Reuters)
TT

Sirte’nin sembolik anlamı… Kardabiye’den DEAŞ’a, Kaddafi’nin iktidara çıkışından düşüşüne…

Kaddafi’nin “gözdesi” Sirte, iktidardan düştükten sonra harabeye döndü. (Reuters)
Kaddafi’nin “gözdesi” Sirte, iktidardan düştükten sonra harabeye döndü. (Reuters)

Sirte kenti (Trablus’un 450 km doğusunda), önümüzdeki haftanın başında Abdulhamid Dibeybe hükümetinin güven oylamasının yapılması için Libya milletvekillerinin toplantısına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Milletvekilleri arasındaki büyük görüş ayrılıklarının ışığında hükümetin onay alması garanti gibi görünmüyor. Ancak Libyalıların büyük bölümü için Sirte’nin sembolik bir anlamı olması göz önüne alındığında bu şehirde sadece Temsilciler Meclisi’nin bir oturumunun yapılacak olması bile bir başarı sayılacak.
Sirte 1915 yılında İtalyan istilacıların yenilgisine tanık oldu. Albay Muammer Kaddafi’nin uzun yönetimi sırasında gözde şehirdi. Kaddafi’nin düşüşüne tanıklık etti. Aynı şekilde Libya’daki DEAŞ örgütünün “başkenti” olarak bilindi. Ayrıca şehir Mısırlıların geçen yıl Libya savaşı sırasında çizdikleri “kırmızı çizginin” de bir parçasıydı.

Sirte 1
Sirte’de pazartesi günü yapılması beklenen Libya milletvekillerinin toplantısı, 1915 yılında meydana gelen “Kardabiye Savaşı”nın yıl dönümünün yaklaşmasıyla birlikte gerçekleşecek. Sirte’nin yakınlarındaki  Kardabiye, 1915 yılının nisan ayında Libyalı mücahitler ile İtalyan ordusu arasında belirleyici bir savaşa sahne olmuştu. General Miani liderliğindeki İtalyanlar Sebha ve Merzuk gibi kovuldukları şehirleri geri almak için Güney Libya’daki Fizan bölgesine doğru ilerlemek üzere harekete geçtiler. İtalyanlar Sirte Savaşı’nda yalnız değillerdi. Yanlarında Habeşistan (günümüzdeki adıyla Etiyopya) ve Eritre’den askerler getirdiler. Ayrıca İtalyanlarla (geçici de olsa) ittifak kurmaya karar veren Mısrata, Tarhuna ve diğer Libya bölgelerinden yerli savaşçılar tarafından da desteklendiler. Ancak General Miani’nin güney Sirte’den Fizan’a doğru ilerleyişi başarılı olamadı. 29 Nisan 1915 yılında Libyalılar ve İtalyan kuvvetleri arasında Kardabiye Savaşı yapıldı. Bu savaşlar İtalyanlar için büyük bir hezimetle sonuçlandı. İtalyanlar geri çekilmek zorunda kaldılar ve mevzileri de bir bir Libyalıların ellerine geçti. Ancak sahildeki diğer bölgelerin yanı sıra başkent Trablus, İtalyanların kontrolünde kalmaya devam etti. Kardabiye hazimetine rağmen İtalyanlar, özellikle Roma’da Mussolini'nin iktidara gelmesinin ardından bir kez daha geri geldiler. Mussolini, kampanyasını 1931 yılında Libyalı mücahitlerin lideri Ömer el-Muhtar’ı idam ederek taçlandırdı.

Sirte 2
Sirte, Albay Muammer Kaddafi’nin, 1969 yılının eylül ayında gerçekleştirdiği Fatih darbesinden 2011 yılının ekim ayında devrilmesine kadar geçen uzun iktidar yıllarında gözde şehriydi. Kaddafi, kabilesinin kalesi sayılan Sirte’yi Libya kıyısındaki küçük ve değeri düşük bir kasabadan, çok sayıda devlet idaresini içeren ve Trablus’tan sonra ülkenin ikinci başkenti ve bazen de ondan önce gelerek başkent rolünü oynayan muazzam bir şehre dönüştürdü. Libya Parlamentosu 1980’lerin sonunda Trablus’tan taşındıktan sonra buraya kuruldu. Kaddafi 1999 yılının eylül ayında ünlü Vagadugu Salonu'nda Afrika Birliği’nin kurulduğunu duyurdu (Afrika Birliği Örgütü’nün -AfB- ardılı olarak). Ayrıca Kaddafi, "Afrika Birleşik Devletleri" kurulmasını ve Sirte'nin idari merkez olmasını planlıyordu. Sirte 2010 Arap Birliği Zirvesi de dahil olmak üzere bir dizi toplantı ve konferansa ev sahipliği yaptı.
Ancak Kaddafi dönemi, Sirte’nin büyük şehirlerin konumuna yükselme çağı olduğu gibi 2011 yılında iktidarın devrilmesinin, özellikle şehir son nefesine kadar Kaddafi’nin yanında savaştığı için yıkıldığının ve tekrar arka plana atılmaya başlandığının duyurusu niteliğindeydi. Kaddafi’ye karşı ayaklanma 17 Şubat 2011’de başladı. Ancak Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ülkelerinden ayaklanmaya destek verilmesine rağmen Kaddafi rejimi ancak aynı yılın  ekim ayında devrilebildi. Kaddafi, eylül ayında muhaliflerinin eline düşmeden kısa bir süre önce Trablus’taki sıkı güvenlik önlemleri ile korunan Bab ül-Aziziye’den kaçarak kabilesinin kalesi sayılan Sirte’ye sığındı. Ancak 20 Ekim’de Sirte’nin büyük bir kısmını yok eden batı hava koruması altında Kaddafi’nin muhalifleri, destekçilerinin korunduğu son mahallelere (2 Numaralı Mahalle) girmeyi başardılar. Bu sırada Libya lideri tekrar kaçmaya çalıştı ancak konvoyu hava saldırılarına maruz kaldı ve önü kesildi. Bu hava saldırıları muhaliflerin onu saklandığı kanalın içerisinden çıkararak tutuklamasını sağladı. Muhalifler oğlu Mutassım ile birlikte kendisine işkence yaptı ve öldürdü. Daha sonra cesetlerini Mısrata şehrine getirdiler ve bilinmeyen bir bölgede defnedilmeden önce halkın karşısında sergilediler.

Sirte 3
DEAŞ ve Ensar eş-Şeriat gibi diğer aşırılık yanlısı örgütler ülkede kendilerine yer edinmek için 2011 yılında, Kaddafi rejiminin devrilmesinin ardından Libya’nın içinde bulunduğu kaostan faydalandı. Ülkenin doğusunda bulunan Derne şehri, daha sonra Suriye çatışması ile kendi aralarında bölünen bu grupların kalelerinden biriydi. Bir kısmı el-Kaide’yi desteklerken, diğer bir kısmı da DEAŞ’ı destekledi. Ancak Derne’de zafer el-Kaide’nindi. Buna karşılık DEAŞ en az Derne kadar önemli bir yeri ele geçirdi. DEAŞ, 2014 yılında Libya’nın bazı bölgelerine yayıldıktan sonra 2015 yılında Sirte şehrine girmeyi başardı. Çok geçmeden burası Libya’daki DEAŞ’ın başkenti oldu. Örgüt Sirte’de İslami öğretilere ilişkin katı yorumlarına göre hareket eden şeriat mahkemeleri kurdu. Kendisine muhalefet eden ya da mahkemeleri tarafından yargılanan birçok Libyalıyı idam etti. Bununla birlikte kameralar karşısında Mısır ve Etiyopyalı Kıpti vatandaşlarına yönelik korkunç katliamları sadece Libya, Mısır ve Etiyopya’da değil, tüm dünyada bir öfke dalgasına yol açtı. DEAŞ'ın Sirte gibi büyük bir şehri ele geçirmesi, şehrin Libya sahilindeki stratejik konumu ve Güney Avrupa sahillerine yakın oluşu Avrupalıların endişesini artırdı. Zira Avrupalılar DEAŞ’ın Suriye’deki karargahından düzenlediği saldırılardan (2015 Paris Saldırıları ve 2016 Brüksel Saldırıları) etkilenmeye başlamışlardı. Libya’daki DEAŞ örgütünün başkentine ilişkin Batı’nın endişesinin bir sonucu olarak ABD ve bazı Avrupalı ülkeler, örgütü Sirte’den çıkarmak için Libyalıların önderliğinde geniş bir kampanya başlattılar. 2016 yılının Mayıs ayında şehri DEAŞ’ın elinden kurtarmak için “El-Bunyan el-Mersus Operasyonu” başlatıldı. Özellikle 2011'de Kaddafi'yi devirmek için yapılan savaşın tekrarı niteliğinde olan bu mücadeleye Sirte’nin batısındaki Mısrata'dan savaşçılar da dahil edildi. “El-Bunyan el-Mersus” savaşçıları Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerinin bir kısmını teşkilatlandırdı. Ancak ABD'nin savaş uçakları ile en az 495 hava saldırısı yapmasına, savaş gemilerinin hava saldırılarına destek vermesine ve savaşçıların ilerleyişini koordine etmek için karada özel kuvvetlerin yer almasına rağmen Sirte’yi geri almak kolay olmadı. DEAŞ kalesini savunmaya devam etti ve unsurları, savaşçıları ağır kayba uğratarak sokak savaşlarına girdi. DEAŞ’ın Sirte’deki ölesiye verdiği mücadele ele geçirdiği bölgeleri kolay kolay bırakmayacağını da gösterdi. Tıpkı Musul ve Rakka’nın yanı sıra örgütün 2019 yılında Suriye’nin doğusunda kalan Deyrizor kırsalındaki son kalesi el-Baguz’da da yaptığı gibi.
Sert çarpışmalardan aylar sonra Sirte’yi DEAŞ’tan temizleme operasyonu 2016 yılının aralık ayında sona erdi. DEAŞ, Sirte'de yüzlerce savaşçısını kaybetti. ABD ordusunun tahminlerine göre bu syı 800-900 arasında. Libya yerel tahminlerine göre ise 2000-2500 civarında. Ölenler Libya’daki DEAŞ’ın vurucu gücünü oluşturuyordu. Bu gücün yok edilmesi DEAŞ’ın ülkede ve çevresinde oluşturduğu tehdidin büyük ölçüde azalmasını sağladı. Sirte’den kaçmayı başaran bazı DEAŞ unsurları şehrin güneyindeki çölde ABD uçakları tarafından takip edildi. ABD, 2017 yılının ocak ayında Sirte'nin güneyinde bir DEAŞ kampını bombaladı. Saldırı sonucu yaklaşık 90 DEAŞ unsuru öldürüldü.

Sirte 4
2020 yılında Sirte bir kez daha neredeyse savaş alanına dönüştü. 2020 yılının baharında UMH güçleri, Türkiye’nin desteğiyle ülkenin batısında savaşın gidişatını değiştirmeyi başardı. Bunun sonucunda Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçleri, Trablus’un kapılarından ve tüm Batı Libya bölgesinden geri çekilmek zorunda kaldı. Hafter güçleri kıyıdaki Sirte ve ülkenin merkezinde bulunan Cufra’ya doğru doğuya çekildi. UMH güçlerinin kendilerini ülkenin doğusuna kadar takip etme tehdidi devam ediyordu. Nitekim öyle de oldu. UMH güçleri, özellikle de Mısrata şehrinden gelenler, doğuya doğru ilerlediler ve Sirte’nin etrafındaki bölgelerin kontrolünü ele geçirdiler. Ancak savaş uçakları saldırılar düzenledi ve ilerlemelerini engelledi. Bu uçakların Rusya merkezli Wagner Grubu için çalışan paralı askerlere ait olduğu ve Hafter’in saflarında savaştığı iddia ediliyor. Ancak Hafter ordusunun sözcüsü, saflarında paralı askerlerin olduğunu defalarca kez reddetti. Buna karşılık ABD’nin Afrika Kuvvetleri Komutanlığı (AFRICOM), Sirte ve Cufra’da “Wagner Gruba ait paralı askerlerin” olduğunu vurgulayarak ellerinde Libya’daki operasyonlarında kullandıkları MİG ve Suhoy savaş uçakları olduğunu öne sürüyor.
Bu iki şehirde Rus paralı askerleri olsun ya da olmasın yeni Sirte savaşını durduran şey Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Sirte’den Cufra’ya kadar çizdiği “kırmızı hat” oldu. Sisi bu çizginin geçilmesinin Mısır’ın ulusal güvenliğine tehdit sayılacağını ve bunun Mısır’ın Libya’ya askeri bir müdahalede bulunmasını gerektireceğini söylemişti. 2020 yılının sonbaharında Libya’daki çatışma tarafları ateşkes ilan etti. Bunun ardından Sirte, ülkenin batısında UMH’yi ve doğusunda LUO’yu destekleyen Libya ordusunun askeri komitelerinin toplantılarına tanık oldu. Bu sırada ABD Sirte’yi silahlardan arındırılmış bir şehre dönüştürmek ve iktidar için çatışan Libya taraflarının rızasını almış bir güvenlik gücü konuşlandırılması için çaba gösterdi.
Mısır’ın “kırmızı çizgisi”, Libyalıların askeri çatışmalarını durdurup tekrar müzakere masasına dönmesine yardımcı oldu. En nihayetinde de bir başkan ve iki yardımcısından oluşan bir Başkanlık Konseyi ve yeni bir hükümet olmak üzere yeni bir yürütme otoritesi seçildi.
Sirte, bu kez ülkeyi yeni bir askeri savaşa sürüklenmekten korumaya yardımcı olabilecek bir siyasi savaş arenasına dönüşecek. Sirte’deki görüşmelerin Kaddafi’nin istediği gibi şehre eski “gözde” konumunu yeniden kazandırıp kazandırmayacağı ise henüz bilinmiyor.

 


İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
TT

İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)

ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki yardım dağıtım operasyonlarını sonlandırdığını duyurdu.

Kuruluş, altı hafta önce Washington’un arabuluculuğunda yürürlüğe giren ateşkesin ardından dağıtım merkezlerini kapatmıştı. Vakıf, yayımladığı son açıklamada görevini “kalıcı olarak” durdurduğunu ve misyonunu tamamladığını belirtti.

Vakıf Direktörü John Acrey, yaptığı yazılı açıklamada, “Gazze halkına yardımların ulaştırılmasında daha iyi bir yöntem olduğunu kanıtlama görevimizi başarıyla yerine getirdik” dedi.

Kısa süre faaliyet gösteren vakfın operasyonları büyük ölçüde gizlilik içinde yürütülmüştü. ABD ve İsrail destekli alternatif bir yapı olarak BM’ye bağlı UNRWA’nın yerine kurulmuş, ancak finansman kaynakları ya da yardım noktalarını yöneten silahlı yüklenicilerin kimlikleri kamuoyuyla hiç paylaşılmamıştı. Vakıf, amacının yardımların Hamas’a aktarılmasını engellemek olduğunu savunuyordu.

Ancak Filistinliler, yardım çalışanları ve sağlık yetkilileri, bu sistemin yardım almak isteyen sivilleri, İsrail askerlerinin bulunduğu kontrol noktalarından geçmek zorunda bırakarak hayatlarını riske attığını belirtiyordu.

Kurumun görevlerini, Gazze’deki ateşkesi denetlemekle sorumlu İsrail’deki ABD merkezli Sivil-Askerî Koordinasyon Merkezine devredeceğini açıklayan Acrey, “Vakıf haftalardır Koordinasyon Merkezi ve uluslararası kuruluşlarla bir sonraki adımlar konusunda temas hâlinde. Açıkça görülüyor ki bizim uyguladığımız modeli benimseyip genişletecekler” dedi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı Mayıs ayı sonunda, İsrail’in üç ay boyunca gıda girişini durdurmasının ardından Gazze’de kıtlık eşiğine gelinmesi üzerine faaliyete başlamıştı. İsrail, BM’nin gıda dağıtım sisteminin yerine geçmesi hedeflenen bu özel kuruluşu, Hamas’ın büyük miktarda yardıma el koyduğu iddiasıyla savunmuştu; ancak BM bu iddiaları reddetmişti.

BM, söz konusu vakfın kurulmasına karşı çıkarak sistemin İsrail’e gıda dağıtımı üzerinde tam kontrol sağlayabileceğini ve Filistinlilerin yerinden edilmesine yol açabileceğini belirtmişti. Savaş süresince BM ve insani yardım kuruluşları, yüzlerce merkez üzerinden Gazze’ye gıda, ilaç, yakıt ve diğer ihtiyaçların ulaştırılmasına öncülük etmişti.

Vakıf, açıklamasında Gazze’de 3 milyonun üzerinde gıda paketi dağıttığını, bunun 187 milyon öğüne denk geldiğini duyurdu.


Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)

Hamas Sözcüsü bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nin doğu bölgelerinde ve orta kesiminde ‘etnik temizlik’ yaptığını söyledi.

Sözcü Hazım Kasım, “İşgal güçleri, sarı hattın dışındaki sivilleri hedef alıyor. Bu sabahtan itibaren dört vatandaş öldürüldü, yıkım operasyonları yoğunlaştı ve doğu bölgelerinden vatandaşlar yerlerinden edildi” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre, bu sabah İsrail'in Gazze ve Han Yunus şehirlerini hedef alan bombardımanında dört Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

dcgtrhy
Gazze şehrinde İsrail ateşiyle öldürülen Filistinli genç Ahmed el-Hevari'nin cenazesine katılan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu sabah üç kişinin cenazesi hastanelere getirildi; ikisi Han Yunus’un doğusundaki Beni Suheyle kasabasında İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından, bir diğeri ise Gazze kentinin doğusundaki et-Tuffah mahallesinde İsrail tankının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti” dedi.

Han Yunus’taki Nasır Hastanesi, iki ölü ve biri ağır olmak üzere üç yaralıyı kabul ettiğini duyurdu. Gazze kentindeki Şifa Hastanesi’nin Müdürü Dr. Muhammed Ebu Selmiye de et-Tuffah mahallesinde sivillere yönelik tank ateşi nedeniyle bir ölü ve çok sayıda yaralının hastaneye ulaştığını doğruladı.

Gazze'deki bir güvenlik kaynağı AFP'ye, ‘işgal uçaklarının bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ve Refah'ın güneydoğusundaki bölgelere birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ söyledi. Kaynak, İsrail ordusunun ‘ez-Zeytun, Şucaiyye ve et-Tuffah (Gazze şehrinin doğusu) mahallelerinde ve Han Yunus ile Refah'ta savaş sırasında hasar gören onlarca binayı ve evi yıkmaya devam ettiğini’ belirtti.

İsrail güçleri, Refah şehrinin büyük bir kısmını ve Han Yunus'un doğu bölgelerini kontrol altında tutuyor. İsrail, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından Gazze Şeridi'ne savaş açtı. O günden bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir bulduğu Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşında en az 69 bin 756 kişi hayatını kaybetti.


Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
TT

Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)

Mısırlılar bugün, 2025 Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy kullanmaya başladı.

İki gün sürecek seçimler, 73 seçim bölgesi ve 5 bin 287 alt komiteden oluşan 13 vilayette gerçekleştiriliyor. Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre, bu aşamada bin 316 aday bireysel sistem altında yarışıyor ve Kahire ile Kuzey, Orta ve Güney Delta ve Doğu Delta'nın iki seçim bölgesinde bir liste yer alıyor.

Mısır Ulusal Seçim Komisyonu, vatandaşlara seçimlere katılım çağrısında bulunarak, sürecin bütünlüğünü sağlama ve seçmenlerin iradesini tam şeffaflık içinde sandığa yansıtma konusundaki kararlılığını vurguladı.

Seçimlerin ikinci aşamasına dahil olan vilayetler, Ulusal Seçim Komisyonu’nun verilerine göre Kahire, Kalubiyye, Dakahliye, Garbiye, Menufiye, Kafr eş-Şeyh, Şarkiye, Dimyat, Port Said, İsmailiye, Süveyş, Güney Sina ve Kuzey Sina’dan oluşuyor.

gju
Parlamento seçimlerinin ilk turunda oy verme merkezlerinin önünde bekleyen Mısırlı kadınlar (Gençlik Partisi Koordinasyon Komitesi)

Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşaması, ilk turda 19 seçim bölgesindeki sonuçların ‘önemli ihlaller’ gerekçesiyle iptal edilmesinin ardından geliyor. Bu ihlaller arasında sandıkların önünde yapılan usulsüz propaganda ile adaylara oy sayım tutanaklarının nüshalarının verilmemesi gibi durumlar yer aldı. Gözlemciler bu adımı ‘emsalsiz’ olarak nitelendirdi.

Bu seçim bölgelerindeki sonuçların iptal edilmesi, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin ‘azami şeffaflık’ sağlanması için yaptığı doğrudan çağrının ardından gerçekleşti.