ABD: Husi saldırıları karşısında Suudi Arabistan'ın yanındayız

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki. (EPA)
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki. (EPA)
TT

ABD: Husi saldırıları karşısında Suudi Arabistan'ın yanındayız

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki. (EPA)
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki. (EPA)

ABD hükümeti dün yaptığı açıklamada, Husi grubunun başlattığı saldırılara karşı Suudi Arabistan'ın yanında olma konusunda kararlı tutumunu yineledi. Suudi Arabistan'daki sivillerin yaşamını tehlikeye atan saldırıları kınadı. Yemen’de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu güçleri de dün Husi milisleri tarafından sistematik ve kasıtlı bir şekilde ülkenin güneyindeki Hamis Muşayt bölgesine gönderilen balistik füze ile bir silahlı insansız hava aracının (SİHA) havada imha edildiğini duyurdu.
Arap Koalisyonu Sözcüsü Albay Turki el-Maliki konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Husi milislerin ağır suçlar işlediklerini ve uluslararası insan hakları hukuku kurallarını dehşet verici şekilde ihlal ettiklerini belirtti. "Husi ihlallerini akıllıca ele alıyoruz. Uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde hareket edeceğiz" ifadesini kullandı.
Washington, Husiler tarafından pazar günü Cizan kentinin ve Suudi Arabistan'ın doğusundaki Ras Tanura bölgesindeki petrol sahalarının füze ve SİHA ile hedef alındığı saldırıları kınadı.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Suudi Arabistan'ın Yemen'den ve bölgedeki diğer ülkelerden gelen saldırıların artması karşısında topraklarını savunma yeteneklerini geliştirmesi için Krallık’a destek vermeye devam edeceklerini vurguladı. Psaki, Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı:
“Barışa ulaşma konusunda ciddi olmayan bir gruptan gelen bu saldırılar konusunda endişeliyiz. Masum sivillerin yaşamını riske atan bu saldırılar kabul edilemez ve tehlikelidir. Bu tehditlerle mücadelede Suudi Arabistan ile yakın ilişkilerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Riyad'daki ABD Büyükelçiliği de Twitter hesabından yaptığı açıklamada ABD'nin Suudi Arabistan'ın topraklarını savunması konusunda "sağlam” tutumunu yineledi. Büyükelçilik açıklamasında, Krallık’a yapılan son saldırıları kınadıklarını ifade ederek, “saldırıların Husilerin sivillere ve altyapıya yönelik düşmanlıklarını, insan yaşamına saygısızlıklarını ve barış çabalarına olan ilgisizliklerini gösterdiği" vurgulandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir sözcü Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “artan saldırıların barış konusunda ciddi olan bir grubun eylemleri olmadığını, bu saldırıların kabul edilemez ve tehlikeli olduğunu ve bölgedeki Amerikalılar da dahil olmak üzere masum sivillerin hayatlarını tehlikeye attığını” vurguladı. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, "Husilerin Suudi Arabistan'a yönelik artan saldırıları nedeniyle endişe duymaya devam ediyoruz. Bu saldırılar kesinlikle kabul edilemez” dedi.
Yemen hükümeti de Koalisyon güçlerinin engellediği, Husi milislerin Suudi Arabistan’daki sivillere yönelik füze ve SİHA’larla düzenlediği terörist saldırıları sert ifadelerle kınadı.
Yemen resmi haber ajansı SABA’nın Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanlığı’ndan aktardığı açıklamada şöyleydi:
"Uluslararası toplumun gözü önünde yapılan bu saldırılar, uluslararası hukuk kurallarının ve Birleşmiş Milletler ilkesinin açık bir ihlalidir. Husi milislerinin bölgenin güvenliğine ve istikrarına yönelik tehdidi savaş suçu olduğu için uluslararası toplum bu sorumsuz eylemlere, Marib şehrine ve Suudi Arabistan topraklarının hedeflenmesine karşı eşi görülmemiş askeri saldırılara son vermek için failleri sorumlu tutmalıdır.”
Bakanlık ayrıca Yemen’in Suudi Arabistan’ın topraklarının ve vatandaşlarının güvenliğini korumak için aldığı tüm önlemlerde yanında olduğunu vurguladı.
Arap Birliği İçişleri Bakanları Konseyi Genel Sekreterliği de terörist Husi milislerinin savaş suçları işlediğine dikkat çekerek Suudi Arabistan’daki sivilleri ve sivil yerleşimleri hedef almaya devam eden düşmanlıklarını şiddetle kınadı. Genel Sekreterlik’in dün Tunus'taki merkezinden yapılan açıklamada, Ras Tanura Limanı’na ve Suudi Arabistan’ın doğusundaki Zahran kentinde bulunan Saudi Aramco tesislerine yönelik dün düzenlenen iki terörist saldırının, söz konusu suç çetelerinin barışı ve istikrarı baltalamaya yönelik gerçek niyetlerini bir kez daha gösterdiği vurgulandı. Ayrıca bölgenin yanı sıra küresel enerji kaynaklarının da tehdit altında olduğuna dikkat çekilen açıklamada “Krallık’a ve Arap dünyasına düşman bazı bölgesel güçlerden bir kez daha büyük destek alındığının kanıtladığı” kaydedildi.
Konsey Genel Sekreterliği, Suudi Arabistan Hava Savunma Kuvvetleri’nin söz konusu iki saldırıyı engellemesinden dolayı cesaretine övgüde bulundu. Ayrıca Suudi Arabistan’ın vatandaşları ve ülkede yaşayan yabancıların yanı sıra güvenliğini, istikrarını ve toprak bütünlüğünü korumaya yönelik çabalarına desteği yineledi.
Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Sözcüsü, İran'ı darbeci gruba füze ve insansız hava aracı sağlamakla suçlayarak bunun Husilerin Suudi Arabistan’a yönelik sınır ötesi saldırılarını yoğunlaştırdığını gösterdiğini belirtti. Albay Maliki, Al-Arabiya TV'ye yaptığı açıklamada, "Yemen'deki Husi milislerin kullandığı füzeler ve insansız hava araçları İran yapımı” dedi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, uluslararası kuruluşun dün, Suudi Arabistan'a insansız hava aracı ve balistik füzeler ile düzenlenen ve Husi grubunun üstlendiği saldırılarını kınadığını belirtti. Buna yanıt olarak başlatılan hava operasyonlarına dikkat çekti. Dujarric gazetecilere yaptığı açıklamada "Tüm tarafları uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerine uymaya çağırıyoruz. Bu tür uygulamalar Yemen Özel Temsilcimiz Martin Griffiths'in arabuluculuk çabalarına zarar veriyor" dedi.
ABD medyası, Ras Tanura'daki petrol sahalarını hedef alma girişiminin Yemen'den değil, Arap Körfezi suları yoluyla Irak veya İran topraklarından geldiğini aktardı. Ayrıca bu girişimin ilk olmadığı, söz konusu bölgelerden daha önce de başkent Riyad'ın hedef alınmaya çalışıldığı vurgulandı.
Bloomberg ajansına göre Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı Sözcüsü yaptığı açıklamada "Ras Tanura sahalarına yapılan son iki saldırı da herhangi bir yaralanma veya can veya mal kaybı yaşanmadı" denildi. Konuyla ilgili iki kaynak, saldırının petrol üretimini etkilenmediğini, pazartesi günü tankerlerin kuzey rıhtımına ve açık deniz adalarına yanaştığını ve yüklemenin devam ettiğini bildirdiler.
Ras Tanura Limanı, büyük bir Suudi hava üssüne ve deniz altı saldırılarına karşı savunma ekipmanlarıyla donatılmış açık deniz yükleme istasyonlarına yakın. Hava sahası da büyük ölçüde korunuyor. Dünyanın en büyük petrol limanı olarak bilinen  Ras Tanura, günde yaklaşık 6,5 milyon varil, yani dünya petrol talebinin yaklaşık yüzde 7'sini ihraç ediyor. Limanda ham petrolün dev petrol tankerlerine aktarılmadan önce depolandığı büyük depolama tankları ve bir de petrol rafineri tesisi yer alıyor.
ABD’nin Tennessee eyaletinden Senato üyesi olan Cumhuriyetçi Senatör Bill Hagerty, İran’ı önceki gün Suudi Arabistan'a yapılan son saldırıların arkasında olmakla suçlayarak Joe Biden yönetimini eleştirdi. Hagerty, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Başkan Joe Biden'ın Tahran'a yönelik yaptırımları hafifletme arzusu mollaların rejimini güçlendirdi. ABD ve müttefiklerine yönelik saldırılarının artmasına yol açtı" dedi.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Amerikan IBC kanalına verdiği röportajda, Suudi-Amerikan ilişkisinin devam ettiğini ve ABD yönetiminin Riyad’ı bölgede önemli bir stratejik ortak olarak gördüğünü vurguladı. Austin şu ifadeleri kullandı:
“Başkan Joe Biden, Riyad ile farklı türde bir ilişki olacağını belirtti. Ancak bu kötü olacağı anlamına gelmiyor. Farklı olacak. ABD Suudi Arabistan ile çok önemli bir ortak olarak çalışmayı planlıyor.”
Austin’in açıklamaları, ABD'nin B-52 Stratofortress stratejik bombardıman uçaklarının pazar günü bu yıl bölgedeki dördüncü uçuşunu Ortadoğu ve Körfez bölgesi üzerinden gerçekleştirdiği sırada geldi. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) yaptığı açıklamada, iki bombardıman uçağının İsrail'den gelen askeri uçaklarla birlikte bölgede uçtuğunu ve Körfez hava sahasında uçuşları sırasında kendilerine Suudi Arabistan ve Katar'dan savaş uçaklarının da eşlik ettiğini bildirdi. Ayrıca bunun, "saldırganlığı caydırmak ve ortaklara ve müttefiklere ABD ordusunun bölgedeki güvenliğe olan bağlılığı konusunda güvence sağlamak için gerçekleştiği” vurgulandı.
Washington'daki Atlantik Konseyi'nden Ortadoğu meselelerinde kıdemli araştırmacı Kirsten Fontenrose yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Mevcut ABD stratejisi, Husilerin taleplerinde taviz vermeye hazır olduğunu varsayıyor. Ancak hazır değiller. ABD stratejisinde ayrıca Suudi Arabistan'ın ABD ve Avrupa aracılığındaki bir anlaşmayı rahatça kabul edeceğini, İran için ise bunun kolay olmadığı varsayılıyor. Ancak durum böyle değil” dedi.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Fontenrose, ABD stratejisini Husilerden hiçbir talepte bulunulmadan gruba bir dizi hizmet (yabancı terör örgütü listesinden kaldırılması, Arap Kaolisyonu’na yönelik ABD desteğini geri çekmesi, Suudi Arabistan’a cephane satışının durdurulması) sağlamakla suçladı. Ayrıca Husilerin bu ayrıcalıklara Riyad'ı bombalayıp Marib'e ilerleyerek, müfettişlerin Hudeyde Limanı’nda çevresel tehlike oluşturan Safer gemisine ulaşmalarını engelleyerek cevap verdiğine dikkat çekti. Böylece ABD’nin siyasi müzakereler başlamadan önce nüfuzunun çoğunu kaybettiğini vurguladı.



Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
TT

Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)

Afganistan’daki Taliban yönetimi, iki ülke arasında günler önce yeniden alevlenen sınır çatışmalarının ardından, Pakistan’a yönelik dolaylı güvence mesajlarını yoğunlaştırdı. Kabil, kırılgan ateşkesi koruma çabalarının sürdüğü bir dönemde hem dinî hem de siyasi bir dizi taahhüdü arka arkaya açıkladı.

Başbakan Ahund ve üst düzey isimlerin katıldığı, binden fazla din adamını bir araya getiren toplantıda yayımlanan fetva, Afgan topraklarının hiçbir ülkeye karşı kullanılmayacağını ilan etti. Siyasi–fiqhî bildiri, sınır ötesi çatışmalara müdahil olanlara karşı yaptırım uygulanacağını vurguladı.

Bildirinin ardından Dışişleri Bakanı Emirhan Muttaki, hükümetin fetvadaki taahhütlere “tam bağlılık” göstereceğini açıkladı. Açıklama, Pakistan içini hedef alan ve sorumluluğu başta Pakistan Talibanı (TTP) olmak üzere çeşitli gruplara atfedilen saldırıların ardından yükselen gerilimi yatıştırma girişimi olarak değerlendirildi.

Sınırdaki son saldırıda, salı günü Afganistan sınırına yakın Kurram bölgesindeki bir güvenlik noktasının hedef alınması sonucu 6 Pakistan askeri hayatını kaybetmişti. İslamabad, saldırıların Afgan topraklarını kullanan silahlı gruplarca planlandığını savunurken, Kabil bu iddiaları reddediyor ve TTP ile operasyonel bağları olmadığını öne sürüyor.

dfgt
3 Aralık 2025'te Afganistan sınırında düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Pakistanlı güvenlik görevlileri için düzenlenen cenaze töreninden bir kare (AFP)

Din adamları kurultayının sonunda yayımlanan bildiride, Afgan hükümetinin ülke topraklarının hiçbir devlete karşı kullanılmaması taahhüdünü “şer’î bir sorumluluk” olarak üstlendiği belirtildi. Açıklamada, bu taahhüdü ihlal edenlerin asi sayılacağı ve gerekli işlemlerin uygulanacağı ifade edildi.

Bildiride, ülke egemenliğini savunmanın dinî bir görev olduğu vurgulanırken, aynı zamanda “Afgan topraklarının başka herhangi bir devlete zarar vermek için kullanılmasının caiz olmadığı” yeniden teyit edildi. Ayrıca Afgan vatandaşlarının sınır ötesindeki askerî faaliyetlere katılmak üzere ülke dışına gitmesinin yasak olduğu, bunu yapanların “muhalif ve asi” kabul edileceği kaydedildi.

Toplantıda Başbakan Ahund’un yanı sıra Yüksek Mahkeme Başkanı, İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Bakanı, Yükseköğrenim Bakanı ve diğer üst düzey isimlerin bulunması, Taliban yönetiminin Pakistan’a hem dinî hem de siyasi nitelikte çift katmanlı güvence sunma çabasının işareti olarak değerlendirildi. Kabil yönetimi, özellikle sınır aşan silahlı gruplar konusunda artan uluslararası baskıyla karşı karşıya.

hyju
Afganlar, 6 Aralık 2025'te Pakistan güçleriyle sınır çatışmalarında öldürülen bir adam için yas tutuyor (AFP)

Dışişleri Bakanı Muttaki, devlet medyasına yaptığı açıklamada, ülke genelindeki din alimlerinin “İslami düzenin korunmasına yönelik birleşik fetvalarını” yenilediklerini belirterek, Afganistan’ın hiçbir ülkeye zarar verecek bir faaliyete izin vermeyeceğini yineledi. Muttaki, “Bu, alimlerin tavsiyesidir ve tüm Müslümanlar için yerine getirilmesi gereken bir görevdir” dedi.

Muttaki, fetvayı ihlal ederek sınır ötesi faaliyetlerde bulunanlara karşı Afgan yönetiminin gerekli adımları atma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Bu ifade, TTP’ye katılan Afgan unsurlara yönelik üstü kapalı bir mesaj olarak değerlendirildi.

Açıklamasının sonunda “birlik ve fitneden uzak durma” çağrısı yapan Muttaki, Afgan halkının tarih boyunca din alimlerinin fetvalarına uyduğunu ve bugün de bu çizginin sürdürüleceğini belirtti.

Gözlemcilere göre fetva, siyasi bildiri ve resmî açıklamaların tamamı, son haftalarda tırmanan saldırılar nedeniyle artan Pakistan tepkisini yatıştırmaya ve Kabil’in güvenlik taahhütlerine bağlılık gösterdiğini ispatlamaya yönelik koordineli bir çabanın parçası niteliğinde. Geçen cuma yaşanan ve 4 kişinin ölümüne yol açan sınır çatışması, iki ülke arasındaki gerilimi yeniden tırmandırmıştı.


Beyaz Saray, Trump'ın sağ elindeki bandajı "çok sayıda el sıkışması" ile gerekçelendiriyor

Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
TT

Beyaz Saray, Trump'ın sağ elindeki bandajı "çok sayıda el sıkışması" ile gerekçelendiriyor

Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)

Beyaz Saray dün, ABD başkanının günlerdir sağ elinde taşıdığı bandajı, yaptığı sayısız tokalaşmaya işaret ederek bir kez daha haklı çıkarmaya çalıştı.

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt dün, "Bununla ilgili size zaten bir açıklama yaptık" dedi. Leavitt'in açıklaması, son zamanlarda ortaya çıkan bandajlarla ilgili bir soruya yanıt olarak geldi. "Başkan sürekli insanlarla el sıkışıyor," diyen Leavitt, birkaç ay önce başkan şişmiş sağ eliyle görüldüğünde yapılan açıklamayı yineledi.

Leavitt ayrıca, "Kalp damar hastalığına karşı önleyici tedavi olarak her gün aspirin de alıyor" diyerek, "bu da gördüğünüz morluklara katkıda bulunmuş olabilir." Beyaz Saray, örneğin pazar günü Washington'daki bir etkinlik sırasında 79 yaşındaki Trump'ın taktığı bandajlar görülmeden önce de bu açıklamayı yapmıştı.

ABD'nin en yaşlı seçilmiş başkanı olan Trump için sağlık hassas bir konu. Demokrat selefi Joe Biden'ı bunama hastalığından muzdarip olmakla ve bu nedenle yönetmeye uygun olmamakla suçladı.

Trump, salı akşamı Truth Social’deki hesabından yaptığı öfkeli paylaşımda, sağlığıyla ilgili medya haberlerini "kışkırtıcı ve muhtemelen vatana ihanet" olarak nitelendirdi.

Trump'ın sağlığı, bir dizi etkinlikte uyanık kalmakta zorlandığı görülmesinin yanı sıra, ekim ayında ek tıbbi testlerin bir parçası olarak MR çektirmesiyle de mercek altına alındı.


Hegseth ve Japon mevkidaşı: Çin'in eylemleri bölgesel barışa hizmet etmiyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

Hegseth ve Japon mevkidaşı: Çin'in eylemleri bölgesel barışa hizmet etmiyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

Tokyo bugün yaptığı açıklamada, Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi ve Amerikalı mevkidaşı Pete Higseth'in bölgedeki güvenlik konusunu görüşmek üzere yaptıkları telefon görüşmesinde, Çin'in son eylemlerinin "bölgesel barışın sağlanmasına yardımcı olmadığı" konusunda mutabık kaldıklarını duyurdu.

Japonya Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, iki bakanın "6 Aralık'ta Çin askeri savaş uçakları tarafından Japonya Öz Savunma Kuvvetleri uçaklarının hedef alındığı radar kilitleme olayı da dahil olmak üzere, Hint-Pasifik bölgesindeki kötüleşen ciddi güvenlik durumu hakkında samimi görüş alışverişinde bulunduğunu" belirtti.

Açıklamada, Başbakan Sanae Takaichi'nin geçen ay Tayvan hakkındaki açıklamalarının ardından Japonya ve Çin arasında yaşanan anlaşmazlık ortamında, iki bakanın "Çin'in eylemlerinin bölgesel barış ve istikrara katkıda bulunmadığı gerekçesiyle, bölgesel gerilimleri tırmandırabilecek her türlü eylemden ciddi endişe duyduklarını" ifade ettikleri belirtildi.