Birçok ülke arasındaki koalisyonlar ve deniz blokları, İran gibi saldırıların arkasında bulunan ülkelerin küresel ekonomiyi hedef almaya devam eden terörist saldırılarının hedeflerini değiştirmiyor.
Yakın bir zamanda Suudi Arabistan’ın doğusunda yer alan Ras Tanura Limanı’nın hedef alınması türünün ilk örneği değil. Çünkü İran ve İran’ın bölgedeki uzantıları tarafından desteklene terörist milisler, deniz yollarında artan tehditlerle küresel ekonomiyi etkilemeye alışık. Ticari gemileri hedef almak, alıkoymak, taciz etmek, boğazları kapatma tehdidi ve bubi tuzaklı teknelerle deniz güvenliğine yönelik artan tehditler bölgede deniz güvenliğini güvence altına alma ihtiyacını doğurdu.
Yeniden saldırılar
Geçtiğimiz Pazar günü, teröristler Ras Tanura Limanı’na ve Suudi Arabistan’ın doğusundaki Zahran yerleşim bölgesine başarısız bir saldırı girişiminde bulundu.
Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'ndan resmi bir kaynak, ülkenin doğu kesimindeki petrol sevkiyatı açısından dünyanın en büyük limanlarından olan Ras Tanura’daki petrol tank sahalarından birinin geçtiğimiz Pazar sabahı silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile denizden saldırıya uğradığını belirtti.
Kaynak, Husilerin Saudi Aramco tesislerini hedef alan kasıtlı bir başka saldırı girişiminde bulunduğunu da bildirdi. Kaynağa göre saldırıda kullanılan balistik füzeye ait şarapneller, Aramco tesislerinde çalışan binlerce görevli ve ailelerinin konakladığı Zahran’daki yerleşim yerinin yakınına düştü.
Saldırıda herhangi bir yaralanma, can ve mal kaybının yaşanmadığını belirten kaynak, saldırıların tüm uluslararası hukuk ve örflerin açık bir ihlali olduğunu ve Krallık’ı hedef alan bu tür korkakça saldırıların büyük ölçüde küresel ekonomiyi de hedef aldığını vurguladı.
Abkayk ve Hureys saldırısı
Başarısızlıklara rağmen bu saldırı girişimi ilk değil. Saldırıların en önemlileri arasında Eylül 2019’da 25 füze ve SİHA tarafından hedef alınan Abkayk ve Hureys petrol tesislerine yapılan saldırı bulunuyor. Saldırı küresel ekonominin yanı sıra şirketin petrol ve gaz üretimi üzerinde de etkili oldu.
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın 50 kilometre doğusunda bulunan Hureys petrol tesisinin İran destekli terörist Husi milislerce hedeflemesi, bir milyon 200 bin varil üretimin durmasına neden oldu. Saldırı yaklaşık 5 saat süren bir yangına neden oldu. Herhangi bir can kaybı ve yaralanmanın olmadığı saldırıda tesiste bulunan 110 müteahhit tahliye edildi.
Dünyanın en büyük ikinci petrol tesisi olan Abkayk ise 18’i aşkın saldırıya maruz kaldı. Saldırıların ardından 6 binden fazla çalışanı bulunan petrol tesisinde bir dizi çalışmalar durduruldu.
İran'ın rolü
Suudi Arabistan'daki petrol tesislerine yönelik tekrarlanan saldırı ve tehditlerden yararlananlar üzerine Şarku’l Avsat’a açıklama yapan siyasi araştırmacı Abdullah el Cunaid, Ras Tanura’yı hedef alan saldırıların faydalanan kesimin İran olduğunu söyledi. Cunaid açıklamasında, İran’ın politik olarak nükleer programı hakkında bir sonraki görüşme turuna hazırlandığını belirterek, Tahran’ın bu saldırılarla Suudi Arabistan ile doğrudan bir çatışma empoze etme noktasına geldiğini böylece olayın büyük bir küresel krize dönüşebileceğini düşündüğünü ifade etti. Araştırmacı açıklamasında, böylece İran’ın olaya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin müdahalesini ve nükleer dosyanın durumunu dayatabileceğini söyledi. Cunaid, tekrarlanan bu saldırıların İran nükleer anlaşmasına taraf olan ülkelere doğrudan bir baskı olduğunu belirterek, tarafların ( Arap Körfez ülkeleri ve İsrail gibi diğer müttefikleri pahasına) kendi çıkarları doğrultusunda bölgeye en uygun çözümlün anlaşmaya geri döndürmek olduğuna inandıklarını vurguladı.
Koalisyonlar ve bloklar
Günümüzde su yollarını ve boğazları güvence altına almak için daha fazla savunma kabiliyeti geliştirmek gerekli hale geldi.
Körfez’de su yollarını ve seyrini güvence altına almak için oluşturulan koalisyonlarının oluşumunu güçlendiren en önemli şey, dünyada ekonomisi Körfez sularındaki ticaret hareketiyle bağlantılı olan birçok ülkenin olması. Buna Basra Körfezi sularını izlemek için ABD liderliğinde koalisyon, Körfez sularındaki hareketleri izlemek için deniz koalisyonuna liderlik edecek Avrupa koalisyonu dahil. Ayrıca 2020 yılının başlarından Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Japonya Başbakanı Şinzo Abe arasında gerçekleşen görüşmenin ardından emniyet ve güvenliğin sağlanmasının yanında bilgi toplaması için bölgeye bir Japon gemisi gönderilmesi de yer alıyor.
Ayrıca terörizmle mücadele uluslararası askeri koalisyonlara ilişkin de açıklama yapan Cunaid, uluslararası toplumun hali hazırda birden fazla stratejik dosya ile meşgul olduğunu önceliğin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele olduğunu bu nedenle uluslararası toplumun krizleri yönetmede ileri roller üstlenecek kıtasal ve bölgesel kuruluşlar arayışında olduğunu söyledi. Bu sebeple Ortadoğu ülkelerinin kendi bölgesel güvenlik kavramlarını geliştirerek, çıkarlarını bölgenin güvenlik gereklerine göre geliştiren ülkeler arasında olması gerektiğini vurgulayan Cunaid, bölge ülkelerini doğrudan sorumluluk üstlenmesi gerektiğine işaret etti.
ABD'nin, deniz seyrüseferini korumak ve güvence altına almak için Beşinci Deniz Filosu aracılığıyla Körfez sularında olduğuna değinen Cunaid, filonun misyonlarının Kızıldeniz, Basra Körfezi, Arap Denizi ve Hint Okyanusu'nun bazı bölgelerinde bulunduğunu kaydetti.
Ticari gemilerin emniyetini artırmak için bölgede bulunan uluslararası deniz güvenliği koalisyonu, deniz seyrüseferi ve küresel ticareti güvence altına almanın yanı sıra koalisyona katılan ülkelerin çıkarlarını korumayı da amaçlıyor.