Netanyahu ve eşi arasındaki ‘gizli anlaşma’, Sara Netanyahu’ya ordu liderlerinin atanmasında onay yetkisi veriyor

Netanyahu ve eşi, 2018’de Paris’i ziyaretlerinde (AP)
Netanyahu ve eşi, 2018’de Paris’i ziyaretlerinde (AP)
TT

Netanyahu ve eşi arasındaki ‘gizli anlaşma’, Sara Netanyahu’ya ordu liderlerinin atanmasında onay yetkisi veriyor

Netanyahu ve eşi, 2018’de Paris’i ziyaretlerinde (AP)
Netanyahu ve eşi, 2018’de Paris’i ziyaretlerinde (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu ayın 23’ünde yapılması planlanan parlamento seçimlerini kazanmasına yardımcı olacak bir ‘zafer tablosu’ arıyor. Bunun yanı sıra Netanyahu, ‘çok gizli’ statüsündeki toplantılara katılmasına da izin verdiği eşi Sara ile ‘gizli anlaşma’ yapıldığı belirtilen bir belgenin yayınlanması sonrasında rakiplerinden bir tokatla karşılaştı. Belgeye göre Sara, ordu ve istihbarat liderlerini atama kararlarında ortak ve tüm ailenin mali işlerini kontrol ediyor.
Netanyahu ve avukatının, gerçekliğini inkar ettiği bu belge, sosyal ağlarda ve medyada bir tepki fırtınasına yol açtı, ayrıca Netanyahu yandaşları ve karşıtları arasında da şiddetli bir savaşa neden oldu. Bu mesele, Netanyahu yandaşlarının sağlam çekirdeğini etkilemese de tereddütlü seçmenlerin bir bölümünü etkiliyor gibi görünüyor.
1996 yılından kalma eski bir hikâyeden bahsediyoruz. Ancak yankıları bugün de hala mevcut. Dönemin Başbakanı İzak Rabin suikasta kurban gitmiş ve başbakanlık pozisyonunu Şimon Peres üstlenmişti. Peres, katilin mensup olduğu sağa karşı öfke atmosferinden yararlanarak, parlamento seçimlerinin tarihini ileri taşımıştı. Netanyahu o dönemde muhalefetin başındaydı. Ancak partideki yoldaşı David Levy, Likud liderliği ve başbakanlık için kendisiyle yarışmaktaydı.
Partideki iç seçimlerden birkaç gün önce Netanyahu, rakibi Levy’i ‘ahlaki değerlerini ve kadın ilişkilerini’ etkileyen söylentiler yaymakla suçlayarak dramatik bir seçim hilesine başvurdu. Ani bir şekilde eşi Sara ile kameralar karşısına çıkarak, bu söylentiler hakkında konuştu. Eşine yalnızca bir kez ihanet ettiğini ve kendisinden alenen özür dilemek için onu yanında getirdiğini söyledi. Bu adım arkasında iz bıraktı ve Netanyahu, seçimleri gerçekten kazandı.
O gün Sara’nın, kameralar karşısında böyle bir görünüşü nasıl kabul ettiğine dair tartışmalar çıktı. Netanyahu’nun eşi, ‘saf ve aptal’ olmakla suçlandı. Ancak sızdırılan belge doğruysa bu onayın arkasında, hassas gizli kararlar da dahil olmak üzere Netanyahu’nun, eşi Sara’ya her şeye dahil olacağı sözü verdiği ‘gizli bir anlaşma’ var olmuş olacak.
‘Anlaşma’, 15 sayfadan oluşuyor. Netanyahu ve eşi, anlaşmayı kimlik numaralarını yazarak imzaladı. Anlaşma maddelerine göre Netanyahu, iç istihbarat servisi Şin Bet, dış istihbarat servisi Mossad ve İsrail ordusu (IDF) liderlerinin atanıp atanamayacağı yönünde Sara’ya da onay yetkisi verdi. Aynı şekilde Netanyahu, bir günü aşan yolculuklarını eşiyle yapmakla ve başbakanlık konutunda düzenlenen tüm gizli toplantılara eşinin de katılmasına izin vermekle yükümlü.
Anlaşma maddelerinden biri, Sara Netanyahu’nun tüm mali konuları yöneteceğini, Binyamin’in kredi kartına sahip olamayacağını, sadece Sara’nın kredi kartının olacağını ve paraya ihtiyacı olursa eşinin Binyamin’e vereceğini de içeriyor. Anlaşmanın son maddesi ise, anlaşmanın ihlali durumunda, tüm ortak mülklerin Sara’nın hesabına ve mülkiyetine devredileceğini öngörüyor.
Anlaşma, gazeteci Dan Raviv tarafından sosyal medya organları üzerinden ifşa edildi. Ve İsrail Havacılık ve Uzay Sanayi'ne (IAI) bağlı eski Ticari ve Sivil Havacılık Başkan Yardımcısı olan David Arzi’nin (kendisi sağcı bir Likud destekçisi) konuştuğu bir videodaki bir ifadeye dayanıyor. Arzi, Binyamin ve Sara Netanyahu arasındaki gizli anlaşmayı gördüğünü ve okuduğunu onayladı.
Arzi, kendisine belgeyi gösteren kişinin Netanyahu’nun avukatı ve kuzeni David Shimron olduğunu söyledi. Ulusal çıkarlara hizmet etmek için bu anlaşmayı ortaya çıkarmaya karar verdiğini söyleyen Arzi, Netanyahu böyle bir anlaşmanın esiriyken, vicdanının bir kez daha Netanyahu’nun başbakan seçilmesine izin vermediğini vurguladı. Gazeteci Raviv ise bu hikâyeye inanmasının kendisi için zor olduğunu ve bu nedenle Arzi’den bir yalan makinesi testinden geçmesini istediğini belirtti. Raviv, David Arzi’nin ‘hikâyenin doğruluğunu kanıtlayan’ üç testten geçtiğini söylerken, Arzi’nin böyle bir belge nasıl ulaştığını içeren bir hikâye de anlattı. Gazeteciye göre Arzi, “1999 yılında Shimron bana geldi. Görevine son verilmesi sonrasında benden, Yahudi hayırsever Gita Schrover’in özel avukatı olarak işinde kalmasına yardım etmemi istedi. Kafr Saba şehrinde bir kafede görüştük, gözleri dolmuştu. Konuşurken, aniden elini çantasına uzattı. Netanyahu ve eşi arasındaki anlaşmadan bahsetti. Başbakanın kendisini evlilik sırları konusunda güvence altına aldığı düzeye kadar, yetenekli ve önemli bir avukat olduğunu kanıtlamak için belgeyi bana verdi” ifadelerini kullandı. David Arzi, “Anlaşmayı derinlemesine ve anlayarak okumamı istedi. Gerçekten de yavaşça okudum ve neredeyse kendimi kaybettim, ayaklarım yerden kesildi. Shimron, Başbakan ile yakın ilişkilerinin benim için bir destek kaynağı olabileceğine dair ağır bir imada bulunarak beni kışkırttı. Schrover’i gerçekten ikna ettim ve onu işine geri getirdim” dedi.
Öte yandan Avukat Shimron, bu hikâyeyi ‘uydurma’ olarak nitelendirerek tamamen yalanladı. Başbakanlık da iddiaları yalanlarken, meseleyle yasal olarak ilgileneceklerini açıkladı. Ancak gazeteci Raviv, hikâyenin gerçekliği konusunda ısrarını sürdürürken, ‘bunun gerçek olduğunu ve uydurmaya ihtiyacı olmadığını’ belirtti. 

 


Yaptırımların kaldırılmasının ardından Trump'ın Şera'dan 5 talebi ne?

TT

Yaptırımların kaldırılmasının ardından Trump'ın Şera'dan 5 talebi ne?

Yaptırımların kaldırılmasının ardından Trump'ın Şera'dan 5 talebi ne?

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın daveti üzerine Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile 33 dakikalık bir görüşme gerçekleştirirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da görüşmeye telefonla katıldı.

ABD ve Suriye liderleri arasında 25 yıl sonra gerçekleşen ilk görüşme, Trump'ın sürpriz bir şekilde ABD'nin Suriye'ye yönelik tüm yaptırımları kaldıracağını açıklamasının ardından gerçekleşti.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt yaptığı açıklamada, Başkan Trump'ın Suriye'de barış ve refahı teşvik etmek için Suudi Arabistan'la birlikte çalışma sözü verdiğini belirtirken, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman da Trump'ın yaptırımları kaldırma kararını cesur bir karar olarak niteleyerek övdü.

Leavitt, Başkan Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a dostlukları için teşekkür ettiğini, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'ya ülkesinde tarihi bir şey yapmak için büyük bir fırsata sahip olduğunu söylediğini ve onu Suriye halkı için büyük bir iş yapmaya teşvik ettiğini kaydetti.

sd
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Roj Kampı’nda yürütülen güvenlik operasyonu, uyuyan hücrelerin yakalanmasını ve DEAŞ'ın sırlarının ortaya çıkmasını sağladı. (Arşiv – Şarku’l Avsat)

Leavitt, Trump'ın Suriye Cumhurbaşkanı'ndan beş talepte bulunduğunu açıkladı. Bunlardan ilki, İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için İbrahim Anlaşması’nı imzalamak. İkincisi, tüm yabancı savaşçıların Suriye'yi terk etmesini istemek. Üçüncüsü, Filistinli silahlı hareketlerin unsurlarının sınır dışı edilmesi. Dördüncüsü, DEAŞ'ın geri dönüşünü engellemek için ABD'ye yardım etmek. Beşinci ve son talep ise DEAŞ'ın Suriye'nin kuzeydoğusundaki gözaltı merkezlerinin sorumluluğunu üstlenmek.

Trump, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’dan Doha'ya giderken Air Force One uçağında gazetecilere şunları söyledi: “Ona (eş-Şera'ya), ‘Umarım işler istikrara kavuştuğunda İbrahim Anlaşması'na katılırsınız’ dedim. O da ‘Evet’ dedi. Ancak önlerinde yapacakları çok iş var.”

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ise Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a toplantının düzenlenmesinde gösterdikleri çabalar için teşekkür etti ve İranlıların Suriye'den çıkmasının sunduğu önemli fırsatın yanı sıra, terörle mücadele ve kimyasal silahların ortadan kaldırılması konularında ABD ve Suriye'nin ortak çıkarları olduğunu belirtti.

Eş-Şera, Suriye ile İsrail arasında 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nın geçerliliğine dikkat çekti. Suriye'nin Doğu ile Batı arasındaki ticareti kolaylaştırmada önemli bir bağlantı görevi göreceği umudunu dile getiren eş-Şera, ABD şirketlerini Suriye petrol ve gazına yatırım yapmaya çağırdı.

sdfgrt
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ev sahipliğinde ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldi. (Reuters)

Eş-Şera, ABD Başkanı ile görüşmeden önce Suriye ile ABD arasındaki ilişkileri güçlendirmek için başkent Şam'da Başkan Trump'ın adını taşıyan bir kule inşa etmek, İsrail ile açılım yapmaya açık olmak ve ABD'nin Suriye'nin petrol ve gaz rezervlerine erişimi gibi çeşitli fikirler sundu.

Basında çıkan haberlerde, Trump yanlısı bir aktivist olan Jonathan Bass'ın 30 Nisan'da Suriyeli aktivistler ve Körfez Arap ülkelerinden temsilcilerle birlikte Şam'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile dört saat süren bir görüşme yaptığına atıfta bulunuldu. Bu görüşme, eş-Şera ile Trump arasında dün sabah Riyad'da bir toplantı yapılmasına aracılık etmeye yönelik daha geniş çaplı çabanın parçasıydı.

Trump gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye'yi küresel finans sisteminden izole eden ve 14 yıllık savaşın ardından ekonomik iyileşmeyi engelleyen yaptırımları kaldırarak, Suriye'ye ‘yeni bir başlangıç fırsatı’ vermek istediğini söyledi.

scdfrgt
İsrail'in Suriye'ye düzenlediği saldırılardan (Arşiv – Suriye İnsan Hakları Gözlemevi)

Trump'ın yoğun programı ve Suriye ile nasıl başa çıkılacağı konusunda ekibi içinde fikir birliği olmaması göz önüne alındığında, Trump ile eş-Şera arasındaki görüşme sürpriz oldu.

Analistler, Trump'ın Suriye'ye yönelik ABD yaptırımlarını kaldırma ve ardından Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşme girişiminin, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana Dürzileri ve Suriyeli azınlıkları koruma bahanesiyle Suriye'deki hava saldırılarını artıran İsrail ile gerilimi azaltmayı amaçladığını söylüyor. Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre eş-Şera, gerilimi düşürmek için Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) arabuluculuğunda İsrail ile dolaylı görüşmeler gerçekleştirdi.