DEAŞ mensubu bir terörist, Iraklı bir aileyi öldürdühttps://turkish.aawsat.com/home/article/2857881/dea%C5%9F-mensubu-bir-ter%C3%B6rist-irakl%C4%B1-bir-aileyi-%C3%B6ld%C3%BCrd%C3%BC
DEAŞ mensubu bir terörist, Iraklı bir aileyi öldürdü
Irak Güvenlik Güçleri (Arşivler - Reuters)
Bağdat / Şarku’l Avsat
TT
TT
DEAŞ mensubu bir terörist, Iraklı bir aileyi öldürdü
Irak Güvenlik Güçleri (Arşivler - Reuters)
Irak ordusu bünyesindeki Ortak Operasyonlar Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral Tahsin el-Hafaci, Salahaddin vilayetinde, terör örgütü DEAŞ’a mensup bir teröristin, Iraklı bir aileyi öldürdüğünü söyledi.
Irak Haber Ajansı’nın (INA) aktardığına göre Hafaci bugün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu olay, DEAŞ çetelerinin uyguladığı terör eylemlerinden bir tanesi. Güvenlik güçlerinin, bu terörist çetelerin varlığına karşı önümüzdeki birkaç gün içinde yapacağı harika bir iş var.”
Hafaci, Irak İçişleri Bakanı Osman el-Ganimi ve Ortak Operasyonlar Komutan Yardımcısı Korgeneral Abdulemir eş-Şemri başkanlığındaki bir güvenlik heyetinin, güvenlik durumunu gözden geçirmek ve Tikrit'in El-Bevvabiye köyünde meydana gelen olayın nedenleri ile ilgili bilgi almak için Bağdat'ın 180 km kuzeyindeki Salahaddin vilayetine ulaştıklarını kaydetti.
Heyet, "saldırı ve DEAŞ unsurlarından kaynaklanan herhangi bir tehditle karşılaşma ve bunlara karşı önlem alma" soruşturmasının sonuçlarını gözden geçirecek.
Irak Güvenlik Medya Hücresi, dün yaptığı açıklamada, Tikrit'in El-Bevvabiye köyünde DEAŞ tarafından bir eve düzenlenen silahlı saldırıda altı kişilik bir ailenin öldürülmesi olayının nedenlerini belirlemek için soruşturmanın başladığını duyurdu.
DEAŞ, 2017'nin sonlarında yenilgiye uğratılmasına ve devam eden askeri operasyonlara rağmen Irak'ta hâlâ aktif durumda.
Netanyahu'nun açıklamalarına İslam ve Araplardan ülkelerinden gelen tepkiyi memnuniyetle karşılayan Suudi Arabistan iki devletli çözüme bağlılığını yineledihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5110396-netanyahunun-a%C3%A7%C4%B1klamalar%C4%B1na-i%CC%87slam-ve-araplardan-%C3%BClkelerinden-gelen-tepkiyi
Netanyahu'nun açıklamalarına İslam ve Araplardan ülkelerinden gelen tepkiyi memnuniyetle karşılayan Suudi Arabistan iki devletli çözüme bağlılığını yineledi
Geçen hafta Refah'ta Filistinliler için bir yardım konvoyu (Reuters)
Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistinlilerin topraklarından sürülmesine ilişkin sözleriyle ilgili olarak Pazar sabahı Suudi Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamanın, Filistin davasının Arap ve İslam ülkeleri için merkezi önemine vurgu yapan tutumların Suudi Arabistan tarafından memnuniyetle karşılandığını ifade etti.
Suudi Arabistan,'dan yapılan açıklamada Netanyahu'nun Filistinlilerin topraklarından sürülmesine ilişkin açıklamalarını kategorik olarak reddettiğini vurguladı ve bu açıklamaları İsrail işgalinin Gazze'deki Filistinli kardeşlerimize karşı işlediği, maruz kaldıkları etnik temizlik de dâhil olmak üzere, ardı ardına işlenen suçlardan dikkatleri başka yöne çekmeye yönelik olduğunu belirtti. Açıklamada, Netanyahu'nun Filistin halkının topraklarından sürülmesine ilişkin açıklamalarının kardeş ülkeler tarafından kınanmasını, onaylanmamasını ve topyekûn reddedilmesini takdir ederek, bu işgalci aşırılık yanlısı zihniyetin Filistin topraklarının kardeş Filistin halkı için ne anlama geldiğini ve onların bu topraklarla olan duygusal, tarihi ve hukuki bağlarını anlamadığını kaydetti.
#بيان | تثمن المملكة العربية السعودية ما أعلنته الدول الشقيقة من شجب واستهجان ورفض تام حيال ما صرح به بنيامين نتنياهو بشأن تهجير الشعب الفلسطيني من أرضه، كما تثمن المملكة هذه المواقف التي تؤكد على مركزية القضية الفلسطينية لدى الدول العربية والإسلامية. pic.twitter.com/EM9L4kkvHm
Suudi Arabistan, kardeş Filistin halkının kendi toprakları üzerinde hak sahibi olduğunu ve acımasız İsrail işgalinin istediği zaman kovabileceği yabancılar ya da göçmenler olmadıklarını vurgulayarak, bu aşırılık yanlısı fikirlerin sahiplerinin, barış içinde bir arada yaşamayı kabul etmeyerek, Arap ülkeleri tarafından benimsenen barış girişimlerini reddederek ve kendi topraklarında onurlu bir şekilde yaşama hakkı da dâhil olmak üzere Birleşmiş Milletler Şartı'nda yer alan hak, adalet, hukuk ve değerleri dikkate almaksızın 75 yılı aşkın bir süredir Filistin halkına karşı sistematik olarak zulüm yaparak İsrail'in barışı kabul etmesini engelleyenler olduğuna dikkat çekti.
Filistin Yönetimi ve bir dizi Arap ve İslam ülkesinin yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), Netanyahu'nun televizyonda yayınlanan açıklamalarını kınadı. Suudi Arabistan ise, kardeş Filistin halkının haklarının ne kadar uzun sürerse sürsün kimsenin bunu ellerinden alamayacağını, kalıcı barışın ancak aklın mantığına dönerek ve iki devletli çözüm yoluyla barış içinde bir arada yaşama ilkesini kabul ederek sağlanabileceğini söyledi.
Riyad'da düzenlenen son Arap-İslam zirvesinde iki devletli çözümün hayata geçirilmesi ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının önemi vurgulandı (DPA)
Yazar Abdul Latif Al-Melhem Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte İsrail başbakanının açıklamalarına Arap diplomatik tepkisinin Filistin meselesinin merkezi önemine işaret ettiğini ve Suudi Arabistan ile Arap ülkeleri arasındaki koordinasyonun ister ikili düzeyde ister Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Körfez İşbirliği Konseyi gibi örgütlerde olsun sürekli diyalog ve özellikle Filistin meselesine ilişkin ortak tutumların koordinasyonu yoluyla güçlendirildiğini söyledi.
Bu tür açıklamaların bölge ve dünya kamuoyunun dikkatini asıl meseleden, yani Filistinlilere, özellikle de Gazze sakinlerine yönelik yaklaşan etnik temizlikten uzaklaştırabileceğini söyledi.
ABD ilişkileri konusunda uzman Suudi siyasi analist Ahmed el İbrahim, İsrail başbakanının ABD medyasını Suudi Arabistan'a karşı baskı oluşturmak için kullanabileceğini düşündüğü fikirleri pazarlamak için bir platform olarak kullanmaya çalıştığını, ancak “Şafak Bildirisi ”ndeki doğrudan ve açık Suudi tutumunun İsrail başbakanı ve diğerleri tarafından yapılmak istenen diğer girişimlere kapıyı kapatığını belirtti.
Suudi Arabistan'ın açıklaması Pazar günü, Filistin meselesindeki “yeni ve tehlikeli” gelişmeleri görüşmek üzere 27 Şubat'ta Mısır'ın başkenti Kahire'nin ev sahipliğinde acil bir Arap zirvesi düzenleneceğinin duyurulmasının ardından geldi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Arap Zirvesi'nin mevcut başkanı Bahreyn Krallığı ve Arap Birliği Genel Sekreterliği ile koordinasyonun yanı sıra Filistin meselesindeki yeni ve tehlikeli gelişmeleri ele almak üzere zirvenin düzenlenmesini talep eden Filistin Devleti de dâhil olmak üzere Mısır'ın son günlerde kardeş Arap ülkeleriyle en üst düzeyde gerçekleştirdiği istişare ve koordinasyonun ardından zirvenin düzenlenmesine karar verildiği belirtildi.
Çarşamba günü Suudi Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Suudilerin Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve sarsılmaz olduğu, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bu tutumu hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde açık ve net bir şekilde teyit ederek, Suudi Arabistan'ın bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacağını vurguladığı ifade edildi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Salı günü Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile düzenlediği basın toplantısında sarf ettiği çarpıcı sözlerden yaklaşık 60 dakika sonra gelen Suudi açıklaması geniş çapta memnuniyetle karşılandı. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas yaptığı açıklamada kardeş Suudi liderliği tarafından art arda yayınlanan ve yerleşimi, ilhakı ve yerinden edilmeyi reddeden ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını destekleyen samimi kardeşçe tutumları memnuniyetle karşılarken, Suudi Arabistan'ın cesur ve onurlu tutumlarının yanı sıra, son zamanlarda Gazze Şeridi'ne devam eden insani yardımların yanı sıra Filistin halkına sağladığı büyük desteği takdir etti.