Rusya’nın Suriye için yeni bir üçlü platform oluşturmasının nedenleri

Türkiye, Rusya ve Katar dışişleri bakanları geçen perşembe günü Doha’da bir araya geldiler. (AP)
Türkiye, Rusya ve Katar dışişleri bakanları geçen perşembe günü Doha’da bir araya geldiler. (AP)
TT

Rusya’nın Suriye için yeni bir üçlü platform oluşturmasının nedenleri

Türkiye, Rusya ve Katar dışişleri bakanları geçen perşembe günü Doha’da bir araya geldiler. (AP)
Türkiye, Rusya ve Katar dışişleri bakanları geçen perşembe günü Doha’da bir araya geldiler. (AP)

Rusya’nın İran’ın dahil edilmediği, Türkiye ve Katar ile başlattığı Suriye’ye yönelik üçlü platformun ilk testi gelecek ayın ortasında, Ramazan Ayı öncesinde Anayasal Komitesi’nin altıncı oturumunu gerçekleştirilecek. Geçen perşembe günü Doha’da düzenlenen platform toplantısının sonunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov sürecin başarısı taahhüdünde bulundu.

ABD’nin konumu
Her şeyden önce yeni ‘üçlü platformun’ kurulması, ABD’nin geçiş döneminde Rus diplomatik saldırısı sırasında gelişti. Suriye’nin Başkan Joe Biden yönetimi açısından bir öncelik olmadığı açık. Yeni ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Ortadoğu ve Afrika Direktörü Brett McGurk, ABD’nin Suriye’ye yönelik politikasını gözden geçiriyor. Tüm göstergeler, ABD’lilerin Suriye’nin kuzeydoğusunda kalmaya karar verdiklerini ancak bu sefer selefi Trump’ta olduğu gibi Biden’dan da ani Twitter mesajları atmayacağı yönünde. ABD, Suriye kriziyle ilgili aynı ‘ahlaki konumu’ ifade etmeye devam edecek. Ancak ‘dünyanın polisi olmak istemediği’ için kendisini somut bir adım atma mecburiyetinde hissetmeyecek.
Devamlı olan ise ‘DEAŞ ile mücadeleyle temsil edilen doğrudan çıkarlara geri dönüş, 2254 sayılı kararın uygulanması, insani yardım sağlanması için siyasi destekle, sorgulanabilirlik ve hesap verebilirlik konusundaki söylemle sınırlı. Bu yöndeki son göstergelerden biri, Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in 30 Mart’ta Brüksel’de bağışçılar konferansında video konferans üzerinden yapacağı konuşmasını iptal etmesi oldu. Washington, konferansta finansal vaatlerde bulunacak. Ancak heyete Dışişleri Bakanı değil, ABD Büyükelçisi başkanlık edecek. Bunun yanı sıra Blinken, Brüksel’e Brüksel konferansının düzenleneceği gün olan 30 Mart’ta DEAŞ’a karşı uluslararası koalisyon için bir konferans çağrısı yaptı.

Öncelikler açık
Aynı şekilde ABD kuruluşları, Caesar (Sezar) Yasası da dahil olmak üzere yaptırımların ‘koronavirüs ve insani koşullarla mücadele’ üzerindeki etkilerini gözden geçiriyorlar. Bu durumun, yeni yaptırım listelerinin hızlı bir şekilde yayınlanmasında etkili olacağına inanılıyor. Ancak bu, bazı üyelerinin ek yaptırımlar uygulamaya çalıştığı, Kongre tarafından onaylanmış Caesar Yasası’nın değiştirileceği anlamına gelmiyor.
Yine de ABD, yarın (14 Mart) prensip olarak İngiltere, Almanya ve Fransa ile dörtlü bir bildiri yayınlama kararı aldı. Bildiri, bu ayın 15’inde Suriye krizinin onuncu yıl dönümü münasebetiyle siyasi tutumun ilkelerini içerecek. Ayrıca Avrupa Birliği (AB) de tüm ülkeleri adına bir bildiri yayınlayacak. ‘Siyasi süreçte önemli bir ilerleme kaydedilmeden Suriye’nin inşasına katılım olmayacağına’ odaklanan bildiri, 2254 sayılı karar uyarınca gerçekleşmeyen Suriye seçimlerinin Şam ile ilişkileri normalleştirmek için bir neden olmayacağını ve 2011’de savaşın patlak vermesine neden olan ‘krizin köklerinin’ halen mevcut olduğunu içeriyor.

Rus saldırısı
Washington ile daha büyük çaplı bir gerginlikle karşı karşıya kalan Moskova yeniden büyük Arap ülkelerine ‘dönüş’ yapmaya karar verdi. Bu adımla birlikte Suriye’nin yeniden inşasına katkıda bulunmanın ve insani yardım sağlamanın yanı sıra Şam ile ilişkileri normalleştirip bu ülkeleri Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesine ikna edilmesi amaçlanıyor. Bazı kesimler, Şam’ın üyeliğinin dondurulma sebeplerinin halen geçerli olduğunu ve Suriyeli tarafları tatmin eden siyasi çözüm bulunması gerektiğini savunurken mezhepçi milislerin çözüme engel olduğu ve Suriye’yi terk etmeleri gerektiği kaydediliyor.
Bazı taraflar ise Caesar Yasası’nın ister devletten isterse de özel sektörden olsun normalleşme olasılıklarını sınırladığını düşünüyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Katarlı mevkidaşı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Mevlüt Çavuşoğlu ile gerçekleştirdiği basın toplantısında şu ifadelere yer verdi:
“Arap ülkeleri arasında Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönme gerekliliğine ilişkin kolektif bir konumun oluşmasını memnuniyetle karşılıyorum. Bunun, bir bütün olarak bu büyük bölgedeki durumun istikrara kavuşturulmasında olumlu bir rol oynayacak birleşik bir karar olacağına inanıyorum.”
Ancak ‘birleşik konumun’ henüz netleşmediği açık. Bu nedenle şu an Türkiye ve Katar’ı içeren yeni bir ‘üçlü platformun’ oluşturulmasına önem gösteriliyor.
Rusya Mayıs 2017’de,  krizin askeri boyuta odaklanmak ve gerilimi azaltma anlaşmalarına varmak için Türkiye ve İran’ın katılımıyla Astana Platformu’nu başlatmış, daha sonra da 2018 başlarında Soçi’de bir ‘Ulusal Diyalog Konferansı’ düzenlenerek siyasi boyuta geçilmişti. Ardından da bu yıl başlarında üçlü garantörler toplantısıyla anayasal sürece odaklanılmıştı. Yeni platformun ise doğrudan insani ve anayasal, dolaylı olarak da siyasi ve askeri (Washington’ın müttefikleri olan Kürtlerle mücadele) olmak üzere iki boyuta odaklandığı açık.

Yazılı antlaşma
Astana platformu, Türkiye’yi muhalefeti destekleyen ABD liderliğindeki Londra 11  grubundan geri çekerse, yeni platform da Katar’ı Rusya’nın oluşturduğu yeni bir gruba yerleştirir. Üçlü bildirinin, başta ‘anayasacılık’ hususunda olmak üzere Astana Grubu’nun açıklamasına benzemesi ise dikkat çekici.
Ancak önemli üç nokta bulunuyor. Bunların başında terörizmin her şekliyle mücadele etme ve ayrılıkçı gündemlere karşı durma vurgusu var. Bununla kastedilen, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG). Bunun Fırat’ın doğusundaki ABD varlığının Biden yönetimiyle istikrar kazandığının teyit edilmesinden sonra gelmesi ise dikkat çekici. Suriye meselesi, Ankara’nın ‘Kürt gruplara sempati duyduğunu düşündüğü’ McGurk tarafından yönetiliyor. Hatta öyle ki Türk yetkililer, kendisini geçen yüzyılın başlarındaki ‘Arabistanlı Lawrence’ ile kıyaslıyorlar. Ayrıca 12 Mart’ta Kamışlı’da Moskova, Ankara ve Şam’dan ‘Kürt gruplara’ karşı siyasi ve askeri bir adım atılmasının tesadüf olmadığı öne sürülüyor.
İkinci olarak,  ülkenin her yerinde Suriyelilere yönelik insani yardımların artırılması gerektiği vurgusu var. Ankara açısından bu cümle, Rusya’nın ‘sınır ötesine’ yardım ulaştırma kararını uzatmasının bir başlangıcı olarak nitelendiriliyor. Mevcut kararın süresi temmuz ayı ortasında sona eriyor. Ancak Moskova açısından bu, Avrupa ve ABD muhalefetinin karşısında Katar ve Türkiye’nin insani yardım olarak Suriye’nin yeniden inşasına katkıda bulunacağı bir platform olabilir.
Üçüncü olarak da ‘Anayasa Komitesi’nin önemli rolünü teyit ederek ve Suriyeli tarafların çalışma standartlarına saygı gösterilmesini sağlayarak’ anayasal süreci desteklemek geliyor. Üç bakanın planı, altıncı oturum toplantısını Ramazan Ayı’ndan önce yapma yönünde. Üçlü toplantı öncesinde hükümet destekli heyetin başkanı Ahmed el-Kuzbari, muhalif Müzakere Komitesi Başkanı Hadi el-Bahra ile anayasanın hazırlanmasına ilişkin mekanizma konusunda anlaşmaya varmak için bir belge sundu. Geçen perşembe günü akşam saatlerinde ise Bahra, Kuzbari’ye iletilmesi için BM Temsilcisi Geir Pedersen’e bir belge gönderdi.
Buna göre Pedersen’in istediği gibi anayasal çalışma mekanizması hususunda yazılı bir anlaşmaya varma ve haftalar içerisinde yeni bir oturum düzenleme olasılığı test ediliyor. Moskova bu yönde baskı yapıyor ancak Doha toplantısına katılmayan Tahran’ın tavrı ve kalıcı bir yola dönüşen bu yeni platformun sonuçlarına ilişkin Şam’ın atacağı adımlar henüz bilinmiyor. Üç ülkenin temsilcileri şu ana kadar ilan edilmemiş üç toplantı düzenlediler. Temsilciler bir sonraki toplantılarını Türkiye’de, ardından da Rusya’da yapacaklar.



Suriyeli Yahudiler Şam'daki Faranj Sinagogu’nda ibadet ediyor

Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden bir Yahudi, 29 Nisan 2025. (AFP)
Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden bir Yahudi, 29 Nisan 2025. (AFP)
TT

Suriyeli Yahudiler Şam'daki Faranj Sinagogu’nda ibadet ediyor

Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden bir Yahudi, 29 Nisan 2025. (AFP)
Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden bir Yahudi, 29 Nisan 2025. (AFP)

AFP fotoğrafçısı, ABD'de yaşayan Suriyeli Yahudilerden oluşan bir heyetin bugün Şam'ın eski şehrindeki el- Faranj Sinagogu’nda (Frenk sinagogu) ibadet ettiğini ve bunun Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye'nin başkentine yapılan bir dizi ziyaretin parçası olduğunu söyledi.

Ziyaret, Suriye'deki Yahudi topluluğunun lideri Bahur Chamntoub’un geçen hafta ortasında kimliği belirsiz saldırganların Yahudi mezarlığına girerek Yahudi mistisizminin sembolü olan Haham Hayyim Vital'in mezarını tahrip ettiklerini açıklamasının ardından gerçekleşti.

Görsel kaldırıldı.Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda Tevrat'ın el yazmasını taşıyan bir haham, 29 Nisan 2025. (AFP)

Ziyaret heyetinde, Suriye'yi terk eden son haham olan ve 1990'ların başında ülkeyi terk eden binlerce Suriyeli Yahudi arasında yer alan Yusuf Hamra'nın oğlu Haham Henry Hamra da yer aldı. Yusuf Hamra, ayrılışından bu yana ilk kez geçtiğimiz şubat ayında oğluyla birlikte Şam'ı ziyaret etmişti.

Henry Hamra, Suriye'deki 20'den fazla sinagogdan biri olan el- Faranj Sinagogu’nda, aralarında Brooklyn'deki Suriye Yahudi cemaatinden Victor Kemil'in de bulunduğu heyet üyelerinin huzurunda sabah ibadetini yönetti.

Görsel kaldırıldı.Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden Yahudi erkekler, 29 Nisan 2025. (AFP)

Kemil AFP'ye yaptığı açıklamada, ziyaretin ‘yakında Suriye'yi ziyaret edecek daha büyük bir heyetin hazırlıklarının’ parçası olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Kemil, “Sinagogu ve buradaki toplumu en azından ziyaretçi kabul etmeye hazırlamak istiyoruz. Umuyoruz ki, ülkedeki durum iyileşir ve geri dönmeyi ya da turizm için gelmeyi daha fazla düşünmeye başlarlar. Biz gururlu Suriyeli Yahudileriz ve çocuklarımız da bizim ne kadar gururlu olduğumuzu biliyorlar. Bu mirası ve bu tarihi kesinlikle sevecekler” ifadelerini kullandı.

Kemil, heyetin dün Şam'da, Şam'daki Yahudi mezarlığında gömülü olan Haham Vital'in ölüm yıldönümünü andığını söyledi.

Anma töreni, geçen hafta kimliği belirsiz saldırganların mezarlıkta Vital'in mezarının bulunduğu bölüme girmelerinin ardından gerçekleşti.

Görsel kaldırıldı.ABD'de yaşayan Suriyeli Yahudilerden oluşan bir heyet, Eski Şam'daki el- Faranj Sinagogu'nda ibadet ediyor. (AFP)

Suriye'deki Yahudi topluluğunun lideri Bahur Chamntoub cuma günü Facebook'ta yaptığı paylaşımda, kimliği belirsiz kişilerin ‘tarihi eser aramak için Haham Vital’in mezarının yanındaki alanı kazdıklarını’ belirtti. Chamntoub, “Bölgeden sorumlu yetkilileri bilgilendirdik. Onlar da vandalizmin gerçekleştiği yeri incelediler ve olayın sorumlularını bulacaklarına dair söz verdiler” dedi.

İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı adına geçtiğimiz pazar günü Chamntoub tarafından yayınlanan açıklamada, “Haham Hayyim Vital'in mezarına yapılan saygısızlık karşısında derin bir şok ve üzüntü duyuyoruz” denildi. Açıklamada ayrıca, ‘Suriye hükümeti, Yahudi kutsal mekanlarını, sinagoglarını ve mezarlıklarını acilen emniyete almaya” çağrıldı.

AFP'ye konuşan Kemil, “Olayın amacını bilmiyoruz ve amacın hahamın kemiklerine dokunmak, taşımak ya da saygısızlık etmek olup olmadığını öğrenmeye çalışıyoruz. Bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Haham bizim için çok önemli ve gömülü olduğu yer bizim için sonsuza kadar önemli kalacak” ifadelerini kullandı.

Suriye’deki çatışma yıllarında, Şam’ın Cobar mahallesinde bulunan ve dünyanın dört bir yanından gelen Yahudiler için kutsal bir yer olan eski bir sinagog yağmalanmış ve ağır hasar görmüştü.

Suriye'deki varlıkları milattan önceki yüzyıllara kadar uzanan Yahudiler, Esed ailesinin yönetimi sırasında dinlerinin gereklerini yerine getirme özgürlüğüne sahipti. Ancak Esed rejimi 1992 yılına kadar hareketlerini kısıtladı ve seyahat etmelerini engelledi. Seyahat etmelerine izin verildikten sonra sayıları yaklaşık 5 binden şu anda Şam'da ikamet eden 7 yaşlı kişiye düştü.

Görsel kaldırıldı.Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda Tevrat'ın el yazmasını taşıyan bir Yahudi, 29 Nisan 2025.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni yetkililer, Suriye'nin geleceğinin inşasına ve güvenliğinin sağlanmasına tüm toplulukları dahil etme sözü verirken, azınlıklar arasında zaman zaman yaşanan ihlaller nedeniyle kaygılar yaşanıyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, New York'a yaptığı bir ziyaret kapsamında, New York'taki Suriyeli Yahudi toplumundan bir heyetle görüştü. Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre Şeybani, görüşmede ‘iletişim ve anlayış köprülerinin güçlendirilmesinin önemini’ ele aldı.