Mısır’dan Etiyopya’ya Nahda Barajı konusunda anlaşmaya vardığı takdirde "yatırımlar ve bölgesel entegrasyon" sözü

Mısır Sulama Bakanı, Bağdat’ta düzenlenen 1. Uluslararası Su Konferansı sırasında (Su Kaynakları Bakanlığı) 
Mısır Sulama Bakanı, Bağdat’ta düzenlenen 1. Uluslararası Su Konferansı sırasında (Su Kaynakları Bakanlığı) 
TT

Mısır’dan Etiyopya’ya Nahda Barajı konusunda anlaşmaya vardığı takdirde "yatırımlar ve bölgesel entegrasyon" sözü

Mısır Sulama Bakanı, Bağdat’ta düzenlenen 1. Uluslararası Su Konferansı sırasında (Su Kaynakları Bakanlığı) 
Mısır Sulama Bakanı, Bağdat’ta düzenlenen 1. Uluslararası Su Konferansı sırasında (Su Kaynakları Bakanlığı) 

Mısır hükümeti dün yaptığı açıklamada, Nil Nehri Havzası'ndaki ülkelerin aşağı Nil ülkelerinin haklarını ihlal eden herhangi bir tek taraflı eylemini reddettiğini vurguladı. Ayrıca, Etiyopya’nın Nil’in ana kolu üzerine inşa ettiği Nahda (Rönesans-Hedasi) Barajı’nın dolum ve işletimine ilişkin kurallar üzerinde bağlayıcı ve yasal bir anlaşmaya varılması halinde Etiyopya’ya bölgesel entegrasyonu sağlama ve yatırım çekme sözü verdi.
 Addis Ababa, 2011’den bu yana Nil Nehri’nin ana kolu üzerinde baraj inşa ediyor. Etiyopya Su, Sulama ve Enerji Bakanlığı'na göre baraj inşaatının yüzde 78,3'ü tamamlandı. Mısır, barajın yaklaşık 55,5 milyar metreküp su payını azaltmakla tehdit ettiğini ve bu durumda temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını savunuyor.
 Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, dün Irak'ın başkenti Bağdat’ta düzenlenen 1. Uluslararası Su Konferansı'na katılımından yararlanarak, kaynaklarının zayıflığı, nüfusun hızla artması, şiddetli iklim değişiklikleri ve etkileri nedeniyle Mısır'ın su alanında karşılaştığı zorluklar üzerine bir sunum yaptı.
 Mısır, 100 milyondan fazla kişiden oluşan nüfusunu tehdit eden ve "varoluşsal bir mesele" olarak tanımladığı Etiyopya ile arasındaki çatışma etrafında uluslararası bir ivme yaratmaya çalışıyor. 
Bakan Abdulati, Mısır'ın yenilenebilir su kaynaklarının yüzde 97'sinin sınırlarının dışından geldiğini ve bu durumun Mısır hükümetini su noktasında verimlilik ve üretkenlik açısından Mısır'ı dünyanın en önemli ülkelerinden biri haline getiren birçok önlem ve politika almasına neden olduğunu ifade etti. Ayrıca hükümetin 1 milyonda 7 bin kısma ulaşana kadar tuzluluk oranı yüksek suları dönüştürdüğünü belirtti.
 Sulama Bakanı, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, sınırlı su kaynakları arasında bir denge sağlanması, mevcut ve gelecekteki su ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 2050 yılına kadar planlanan ulusal bir strateji geliştirildiğini ifade etti. Bakan ayrıca, 900 milyar Mısır cüneyhini aşan yatırımlarla birlikte tüm bakanlıklarla işbirliği yaparak 2037 yılına kadar su kaynaklarının yönetimi için bir plan geliştirildiğini ve bunun su kalitesinin iyileştirilmesi ve yeni su kaynaklarının geliştirilmesini hedeflediğini kaydetti.
 
Mısır, vatandaşlarına doğrudan fayda sağlayan kalkınma projesi uyguluyor
Mısırlı Bakan, Etiyopya'nın kalkınma çabalarını baltalamak yönündeki suçlamalara yanıt vererek, Afrika ülkeleriyle işbirliğinin Mısır devletinin önceliklerinin başında yer aldığını ve bu ülkelerin vatandaşlarına doğrudan fayda sağlayan birçok kalkınma projesi uygulandığını vurguladı.
 Barajları ve altyapı projelerini incelemek, uygulamak ve işletmeye yönelik havzadaki ülkeler arasındaki işbirliğinin karşılıklı fayda sağlamak ve iyi komşuluk ilişkilerini güçlendirmek için ideal model olduğunu belirten Abdulati, Mısır'ın Nil Havzası ülkeleriyle ilişkilerinde bu modeli desteklemeye çalıştığını vurguladı. Ayrıca, Nahda Barajı'nın doldurulması ve işletilmesine dair bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılmasının, tüm havza ülkelerinde kalkınmaya katkıda bulunacak bölgesel işbirliği ve entegrasyona ulaşmanın ve yatırımların çekilmesinin yolunu açacağını ifade etti.
 Mısır, Sudan ve Etiyopya, yaklaşık 10 yıldır Nahda Barajı üzerinde bir anlaşmaya varmak için müzakereler gerçekleştiriyor. Ancak 3 ülke henüz bir anlaşmaya varamadı.
 Sudan, durdurulan müzakereleri yeniden başlatmak amacıyla bu ayın başında ABD, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve Afrika Birliği’nin (AfB) dahil olduğu dörtlü arabuluculuk teklifinde bulundu ve teklif Mısır tarafından desteklendi. Ancak Afrika rolünde ısrarcı olan Etiyopya tarafından reddedildi.
 Bakan Abdulati, Mısır'ın Nil Havzası ülkelerindeki gelişmeye karşı olmadığını, ancak bu ülkelerin aşağı Nil ülkelerinin çıkarlarını hesaba katmadan herhangi bir tek taraflı eylemine itiraz ettiğini belirtti. Mısırlı Bakan, Mısır'ın tarih boyunca barajların inşası için teknik çalışmaları finanse etme, inşa etme ve hazırlama alanlarında destek sağlamaya hevesli olduğunu ve hala istekli olduğunu belirtti. Hükümetinin tüm ülkelerin kalkınma alanındaki isteklerini memnuniyetle karşıladığını vurgulayan Abdulati, bu amaçla inşa edilen Sudan'daki Cebel Evliya barajları, Uganda'da Owen Barajı ve Tanzanya’daki Rufiji Barajı, Güney Sudan'daki çok amaçlı Wau Barajı projesinin yanı sıra, Kongo’nun başkentte bir sel tahmin merkezi kurması için sağlanan teknik desteği örnek verdi.
 Bakan Abdulati, Mısır’ın son yıllarda su ve elektrik bağlantısı alanlarında birçok yağmur suyu toplama amaçlı barajlar ve yer altı içme suyu depoları, balık çiftlikleri ve nehir demirleme alanları gibi birçok ikili işbirliği projesi hayata geçirdiğine dikkat çekti. Ayrıca Bakan, bölgedeki alanların ekonomik, sosyal ve çevresel olarak kalkınması, iş olanakları yaratılması, balıkçılık koşullarının geliştirilmesi ve salgın hastalıkların azalmasına yol açacak bataklık alanlarının azaltılması, köylerin ve tarım alanlarının sel sırasında yüksek su seviyelerinin bir sonucu olarak su altında kalmasının önlenmesi ve biyogaz ve organik gübre üretiminde su otlarından yararlanma imkanı sağlamak amacıyla su yollarının temizlenmesi projelerinin uygulandığını ifade etti.



Sudan'da savaş, çocuk yaşta evlilik olgusunu derinleştiriyor

Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
TT

Sudan'da savaş, çocuk yaşta evlilik olgusunu derinleştiriyor

Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters

Reşit olmayanların evlenmesi Sudan'ın bazı kırsal kesimlerinde yaygın bir olgu olsa da, savaş, geride bıraktığı feci koşullar nedeniyle yaygınlığını iki katına çıkardı ve bu, muhafazakar bir toplumsal yapıya sahip ailelerin kompozisyonunda bir değişikliğe yol açabilir.

Kız çocuklarını silahlı çatışmayla bağlantılı cinsel şiddetten koruma ihtiyacı, bazı ailelerin kızlarını evlendirmesine ve bu kızların kendi seçmedikleri yaşam koşullarının genç kurbanları haline gelmesine neden oldu.

15 Nisan'da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla insan öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi.

Özellikle en şiddetli çatışmaların yaşandığı iki bölge olan başkent Hartum ve Darfur bölgesinde çok sayıda cinsel saldırı ihbarı alındı.

Yeni deneyim

Erken evlilik, birden çok sosyal saikle, savaş nedeniyle artıyor ya da babanın kızını gerilim yaşanan bölgelerde kaçırılmaktan korumak için kızını evlendirmeye başvurması şeklinde kendini gösteriyor.

Mevcut savaş nedeniyle erken yaşta evlendirilenlerden biri olan Safiye, yaşadığı üzüntüyü şöyle anlattı:

Babam beni 13 yaşındayken aileye yakın biriyle evlenmem için teşvik etti. Haziran başında nikah kıydı. Hartum'dan uzak bir eyalete taşındım ve gelecekte ortaya çıkabilecek korkunç sonuçlardan çekiniyorum.

Ailesi, onu şu anda koşulların zor olduğuna ikna etti ve tüm taraflar için çözümün, silahlı çatışmayla ilgili artan şiddet olgusu ve savaş nedeniyle başkentteki günlük işini kaybettikten sonra, babasının onun eğitimini tamamlamasına yardım edememesi sebebiyle kendisini koruyacak bir erkekle evlenmek olduğuna ikna etti.

Safiye, "kocasının sevgisiyle çevrili, mutlu bir şekilde yaşamayı ve ailevi yükümlülüklerin onun eğitimini tamamlamasını engellememesini" umuyor.

Hedefleme ve saldırı

Ayrıca Save the Children (Çocukları Kurtarın Vakfı), yaptığı açıklamada silahlı savaşçıların genç kızlara "endişe verici sayıda" cinsel saldırı ve tecavüz ettiğini söylerken, Birleşmiş Milletler cinsiyete dayalı şiddette "gözle görülür bir artış" olduğunu bildirdi.

Sudan'daki Save the Children'ın direktörü Arif Nur, "Resmi rakamların buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu biliyoruz. 12 yaşındaki kız çocukları cinsiyetleri, ırkları veya savunmasızlıkları nedeniyle hedef alınıyor" dedi. Nur, "Bazı ebeveynler, kızlarını tacizden korumak için küçük yaşta evlendiriyor" diye ekledi.

Kızların günlerce gözaltında tutulduğu, cinsel saldırıya uğradığı ve kadınlara ve kız çocuklarına yönelik toplu tecavüz vakalarına dair haberler vardı.

Birleşmiş Milletler kuruluşları bu hafta yaptıkları ortak açıklamada, "Sağlık hizmeti sağlayıcıları, sosyal hizmet uzmanları, danışmanlar ve toplum koruma ağları, ülke genelinde çatışmalar devam ederken cinsiyete dayalı şiddet raporlarında belirgin bir artış olduğu konusunda" uyarıda bulundu.

İnsanlık suçu

Sudan'da yüzlerce kız çocuğu erken evlilik nedeniyle okulu bırakmakta, sağlıklarına verdiği zararın yanı sıra, kapasitelerini aşan büyük bir yükün altına girmekte ve bir kısmı çeşitli biçimlerde şiddete maruz kalıyor.

Sosyal araştırmacı Sarah Süleyman, bu olguyu şöyle tanımladı:

Reşit olmayanların evlenmesi, tüm insani, yasal ve sosyal standartlara göre bir suç. Savaşların etkileri, özellikle çatışmaların yaşandığı şehirlerde ve sonuçları ne olursa olsun ailelerin kentsel alanlardan yerinden edilmiş kamplara taşınmasında genç yaşta evlilik oranlarının artmasına katkıda bulundu. Aslında, kırsal topluluklarda küçüklerin evlenmesi, onların sosyal gelenek ve göreneklerinin bir parçası.

Süleyman, "binlerce kız çocuğunun eğitim ve hayat arkadaşı seçme hakkından mahrum bırakıldığı" konusunda uyardı.

Süleyman ayrıca, bu evliliklerin çoğunun mahkemeler dışında ve sadece yasal bir görevli tarafından onaylanan bir evlilik akdi ile gerçekleştiğini ve bu nedenle çoğunun boşanma davasına dönüştüğünü belirtti.

Sosyal araştırmacı, genç yaşta evliliğin Sudan toplumunun sorunlarını çoğalttığı çünkü genç kadınların evlilik hayatının yüklerini taşıyamadığı ve aileye ve zaman zaman ortaya çıkan çatışmalara uyum sağlayamadığı değerlendirmesinde bulundu.

Süleyman, "Evli kadınların çoğu fakir ailelerden geliyor. Ayrıca bunlar genellikle eğitimsiz veya yetim kızlar oluyor. Hali vakti yerinde bir ailede yaşarken bu yaşta evlenen birine nadiren rastlanır" ifadelerini kullandı.

Bozuk koruma

Sudan hükümetinin Kadına Yönelik Şiddet Birimi, rakamların toplam sayının yalnızca yüzde ikisini temsil ettiğini tahmin ediyor.

Birim başkanı Salime İshak, "Başkent Hartum'da kadınlara yönelik belgelenmiş 51 cinsel şiddet vakası varken, Darfur bölgesinde 46 vaka kaydedildi" dedi.

İshak, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Koruma mekanizmaları çarpıtılmış ve kızları çatışma kaynaklı şiddetten koruyamıyor çünkü aileler tecavüz korkusuyla veya ülkenin bilinmeyen geleceği sebebiyle, özellikle yer değiştirme döneminde, yeni bir hayatı güvence altına almak için erken evliliğe başvuruyor.

İshak, çatışma bölgelerinde kız çocuklarının, özellikle de reşit olmayanların kaçırılma vakalarının artmasından duyduğu endişeyi dile getirdi.

Savaş ülkenin bazı bölgelerine sıçradığı için İshak, "Sudan'daki tüm kadınların cinsel şiddete karşı savunmasız olduğuna" dikkat çekti.

Sağlık sorunları

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Tağrid Ömer, reşit olmayan yaşta evlilik mağdurlarının sağlık üzerindeki etkilerine açıklık getirmek için, "Genç yaşları nedeniyle aile sorunlarına katlanamama sonucu intihar eden bazı evli kadınlar var. Erken yaşlarda evlenenlerde rahim ağzı kanseri görülme sıklığının yüksek olmasının yanı sıra evlilik ilişkisinin başlangıcında üreme sisteminin kaybına ek olarak cerrahi müdahale gerektirecek kanamalar da oluşabiliyor" dedi.

Ömer, konuyla ilgili açıklamalarına şöyle devam etti:

Hamilelik gerçekleştiğinde, küçük kız çocuğu, rahim tam olarak gelişmediği için ve kadın hormonlarındaki dengesizlik nedeniyle 36. haftadan önce düşük ve erken doğum insidansındaki artışla kendini gösteren birçok sağlık sorununa maruz kalıyor.

Ömer ayrıca, "Sezaryen ile doğum oranlarındaki artışın yanı sıra ergen kızların gebelik komplikasyonları nedeniyle doğum sırasında ölme olasılıklarının daha yüksek olduğunu" kaydetti.

Reşit olmadan yapılan evliliklerin psikolojik etkileri ise "histerik durumlar, korku, kaygı ve depresyon" şeklinde kendini gösterebilmekte ve zamanla obsesif-kompulsif bozukluk ve şizofreniye dönüşebiliyor.

Bu da ancak birkaç kızın intihar ederek hayatlarını sonlandırmaması veya bazılarının uyuşturucu maddelere başvurarak bağımlı olmamasına bağlı.

Independent Arabia, Independent Türkçe