Ürdün Kralı: Bir ihmal sonucu herhangi bir vatandaşı kaybetmek kabul edilemezhttps://turkish.aawsat.com/home/article/2863001/%C3%BCrd%C3%BCn-kral%C4%B1-bir-ihmal-sonucu-herhangi-bir-vatanda%C5%9F%C4%B1-kaybetmek-kabul-edilemez
Ürdün Kralı: Bir ihmal sonucu herhangi bir vatandaşı kaybetmek kabul edilemez
Ürdün’de çok sayıda vaka ve koronavirüs kaynaklı ölüm yaşanıyor
Ürdün Kralı II. Abdullah
Amman/ Şarku’l Avsat
TT
TT
Ürdün Kralı: Bir ihmal sonucu herhangi bir vatandaşı kaybetmek kabul edilemez
Ürdün Kralı II. Abdullah
Ürdün hükümdarı Kral II. Abdullah, yeni el-Hüseyin es-Salt Hastanesi’ndeki hastaların oksijen yetersizliği yaşamasıyla ilgili soruşturmanın sonuçları için “Ürdünlülerin hayatını korumayan herkes sorumlu tutulacaktır” dedi. Kral II. Abdullah, dün, Ulusal Politika Konseyi toplantısında başkanlık ederken “Hastanede kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah merhamet etsin” ifadelerini kullandı. Kral, Ürdün vatandaşlarının ihmal sonucu hayatını kaybetmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Kral II. Abdullah yaptığı açıklamada, yüksek ya da alt mevkilerdeki memurların sorumluluklarını yerine getirmelerini, yoksa işlerini Ürdünlülere hizmet etmek isteyen başka insanlara bırakmalarını, mevkiinin Ürdün’e sadakatle hizmet etmekle ölçüldüğünü söyledi.
Ürdün hükümdarı, bazı insanların toplumda sebep olduğu ihmali reddetti ve Ürdün kültürünün Ürdün devletini kuran devlet büyüklerinin kültürü olduğunu ve onurlu ve şerefli bir kültür olduğunu ifade etti. Kral, toplantıda Ürdün halkının Kovid-19 salgınında karşılaştığı zorluklar hakkında da konuştu.
Ülkede salgının başlamasından bu yana en yüksek vaka sayısı ve koronavirüs kaynaklı ölümlerin yaşandığını açıklandı. Ürdün Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan günlük koronavirüs verilerine göre, 9417 günlük vaka 82 koronavirüs kaynaklı ölüm kaydedildi. İki gün önce yüzde 18,79 olan günlük pozitif test sonuçları yüzde 19,36’ya yükseldi.
Halk, Al- Salt hastanesindeki yoğun bakım odalarında 9 kişinin hayatını kaybettiği olay nedeniyle çeşitli illerde gerçekleşen ve hükümetin istifasının istendiği gece yürüyüşleri gerçekleştirdi. Hayatını kaybeden 9 kişi yeni tip koronavirüse yakalanmış, yaşanılan oksijen kesilmesi skandalından sonra yoğun bakım odalarında tedavi gördükleri sırada hayatlarını kaybetmişlerdi.
Sağlık Bakanlığının günlük açıklamalarına göre ülkede toplam vaka sayısı 79 bin 723’e ulaştı. 491 kişi hastanelere başvururken dün (pazartesi) hastane doluluk oranı yüzde 42’e yükselerek yatan hasta sayısı 2 bin 215 kişiye ulaştı. Hastanelerdeki yoğun bakım yatak sayısı doluluk oranı 638 vaka ile yüzde 51’i bulurken, 337 solunum cihazının kullanılması ile cihaz doluluk oranı yüzde 30 oldu.
Hamas'ın Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusundaki belirsizlik ve anlaşmazlıklar müzakereleri zorlaştırıyor
Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
Hamas'ın Gazze Şeridi'nin gelecekteki yönetiminden çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin belirsizlik ve kafa karışıklığı, özellikle de hareketin Washington'un kendisiyle doğrudan müzakerelerde siyaset sahnesinden çıkarılmasını istemediği yönündeki iddialarının ardından artıyor. Ancak konu hakkında bilgi sahibi bir Mısırlı kaynak Şarku’l Avsat'a, “Mısır ve Katar'daki arabulucuların sürecin karmaşıklığına rağmen durumla başa çıkabilecek kabiliyete sahip olduklarını” söyledi.
Hamas liderlerinden Tahir en-Nunu pazar günü Reuters'a yaptığı açıklamada, Hamas liderleri ile ABD'nin rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler arasında birkaç toplantı yapıldığını doğruladı.
En-Nunu, “Doha'da çifte vatandaşlığa sahip bir esirin serbest bırakılmasına odaklanan birkaç toplantı yapıldı. Filistin halkının çıkarları doğrultusunda olumlu ve büyük bir esneklikle hareket ettik” ifadelerini kullandı.
En-Nunu, Hamas temsilcileriyle gerçekleştirilen diyalog oturumlarında ABD tarafının Hamas'ın Filistin siyasi sahnesinden çıkarılmasını önermediğini belirtti.
Bu gelişme, Hamas'ın daha önce Mısır ve Katar'daki arabuluculara savaştan sonra Gazze Şeridi'ni yönetmekten çekilmeyi kabul ettiğini bildirmesine rağmen yaşandı.
Söz konusu gelişme aynı zamanda dün Katar'ın başkenti Doha'da Gazze'de ateşkes anlaşmasına ilişkin yeni tur müzakerelerin başlamasıyla aynı zamana denk geldi. Anlaşmanın ilk aşaması 1 Mart'ta sona ererken İsrail savaşın sona ermesi anlamına gelen ikinci aşamaya geçmeyi reddetti.
İsrail, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki varlığını tamamen sona erdirmekte ısrar ederken, Hamas sadece iktidarı devretmeyi kabul ediyor, ancak Gazze Şeridi de dahil olmak üzere Filistin topraklarında işgale karşı direnmeye devam etme hakkını koruyor.
Savaş sırasında güneye doğru yerlerinden edilen Filistinliler geçtiğimiz ocak ayında Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine geri dönüyor. (Reuters)
Konuyla ilgili bilgi sahibi Mısırlı bir kaynak, “Washington'un Hamas ile doğrudan müzakerelere başlaması ateşkes görüşmelerine kesinlikle gölge düşürdü. Buradan çıkan sinyaller, ABD'nin on yıllardır terör örgütü olarak sınıflandırdığı harekete karşı tutumunu değiştirdiğini gösterdi” dedi.
Ancak kaynak, ‘buna rağmen Mısır ve Katar'daki arabulucuların en başından beri varılan mutabakata göre ateşkesin uygulanmasına devam ettiklerini, bunun da nihayetinde Hamas'ın Gazze Şeridi'nin yönetimine katılmayacağını öngördüğünü ve hareketin arabuluculara ilettiği ve değişmeyen pozisyonunun bu olduğunu’ belirtti.
Kaynak, ‘değişkenlerin ve çelişkili sinyallerin müzakerelerin karmaşıklığını arttırdığını ve bunlarla başa çıkmak için daha fazla çaba gerektirdiğini, ancak Mısır ve Katar'ın durumu çözme ve bununla başa çıkma yeteneğine sahip olduğunu’ vurguladı.
Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Halid Ukkaşe ise Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Washington'un Hamas'la doğrudan müzakerelere başlamasının ardından İsrail ile ABD arasında bir çatışma durumu ortaya çıktı. Zira bundan önce iki tarafın Hamas'a karşı tutumları tamamen uyumluydu. Ancak şimdi Washington'un, Hamas'ın elindeki Amerikalı esirlerin serbest bırakılması için tutumunda bir değişiklik yaptığı görülüyor.”
Ukkaşe sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem İsrail hem de ABD şimdi birbirleriyle çelişen tutumları nedeniyle birbirlerini suçluyor; bu da kesinlikle ateşkes görüşmelerine yansıyan bir kargaşa durumu yarattı. Ancak iyi olan husus, Kahire'nin Hamas'ın Gazze Şeridi'ni yönetmekten uzaklaştırılması önerisi üzerinde Arapların mutabık olması ve Mısır ve Katar'daki arabulucuların müzakereler sırasında buna güveniyor olması.”
Mısır Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Enformasyon Servisi geçtiğimiz kasım ayında, El Fetih ve Hamas temsilcilerinin Kahire'de yapılan bir toplantıda Gazze Şeridi'nin savaş sonrası yönetimine ilişkin Mısır'ın önerisini kabul ettiklerini duyurdu.
Mısır'ın önerisi, Gazze Şeridi için ‘Gazze Şeridi Halkını Destekleme Topluluğu Komitesi’ adında bir idari organ kurulmasını ve bu organın sivil işlerin idaresinden, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere insani yardım sağlamaktan, Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılmasından ve İsrail askeri operasyonlarında yıkılan yerlerin yeniden inşasına başlanmasından sorumlu olmasını öngörüyor.
Suudi siyasi analist Muhammed el-Harbi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Kahire'de kısa süre önce düzenlenen Olağanüstü Arap Birliği Zirvesi’nde Mısır tarafından sunulan ve Gazze Şeridi'ni bir sonraki aşamada Arap desteği ve Filistin şemsiyesi altında yönetecek bağımsız bir komitenin kurulmasını içeren planın onaylandığı açıklandı” dedi.
El-Harbi şöyle devam etti: “Hamas ile ABD arasındaki müzakereler sırasında söylenenler ya da yapılanlar normal. Müzakereler sırasında doğal manevralar gerçekleşir ve her iki taraf da mümkün olan azami menfaati elde etmek için meseleleri çözmeyi sonuna kadar erteler.”
Geçtiğimiz şubat ayında Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt Hamas'a Gazze Şeridi'ni yönetmekten çekilmesi çağrısında bulunmuş ve bu çağrı Arap ülkeleri tarafından Filistin halkının menfaatine olduğu gerekçesiyle desteklenmişti.
Washington'daki Ortadoğu Çalışmaları Enstitüsü'nden Prof. Dr. Hasan Muneymine ise “Hamas ile ABD'nin rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler arasında gerçekleşen görüşmeleri ‘Washington ile Hamas arasında müzakereler’ olarak adlandırmanın yanlış olduğunu” söyledi.
Muneymine Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Boehler'in tek bir dosya ile görevlendirildiğini, bunun da rehine dosyası olduğunu, dolayısıyla bu dosyanın tamamlanması ve esirlerin serbest bırakılması için Hamas ile iletişim kurma yetkisine sahip olduğunu, Hamas'ın geleceği ya da ateşkesin geleceği hakkında konuşma yetkisine sahip olmadığını” belirtti.
Hamas'ın durumu istismar etmek ve taleplerini elde etmek için çalıştığını vurgulayan Muneymine, “Ancak Boehler'in elinde hiçbir şey yok. Dolayısıyla Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki siyasi sahneden çekilmesini önermediğine ya da bunu Washington'dan gelen bir pozisyona dönüştürmediğine güvenilemez” ifadelerini kullandı.