Libya’da UMH dönemi kapandı Menfi ve Dibeybe dönemi başladı

Abdulhamid Dibeybe, 15 Mart’ta Tobruk’ta yemin ettikten sonra hükümet üyelerine konuşuyor (AFP)
Abdulhamid Dibeybe, 15 Mart’ta Tobruk’ta yemin ettikten sonra hükümet üyelerine konuşuyor (AFP)
TT

Libya’da UMH dönemi kapandı Menfi ve Dibeybe dönemi başladı

Abdulhamid Dibeybe, 15 Mart’ta Tobruk’ta yemin ettikten sonra hükümet üyelerine konuşuyor (AFP)
Abdulhamid Dibeybe, 15 Mart’ta Tobruk’ta yemin ettikten sonra hükümet üyelerine konuşuyor (AFP)

Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve Başkanlık Konseyi dönemi 15 Mart’ta tamamen sona ermiş oldu. Muhammed el-Menfi başkanlığındaki yeni Başkanlık Konseyi ve Abdulhamid Dibeybe başbakanlığındaki Birlik Hükümeti, başkent Trablus’taki Yüksek Mahkeme ve ülkenin doğusundaki Tobruk şehrinde bulunan Temsilciler Meclisi huzurunda yemin etti.
Dibeybe, Arap ülkelerinin diğer yabancı ülkelerin büyükelçileri, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) temsilcilerinin huzurunda canlı yayınlanan oturumda yemin metnini okudu.
Türkiye’nin Trablus Büyükelçisi Serhat Aksen ve Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Halid el-Mişri’nin oturumda bulunması Ulusal Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Talal el-Mihub liderliğindeki bazı parlamento üyelerinin protestolarına yol açtı. Üyeler, söz konusu iki diplomatın oturumdan ayrılması çağrısı yaparken, talep reddedildi.
İlk olarak Dibeybe’nin, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesine yol açan devrimin beşiği olan Bingazi kentinde yemin etmesi planlanmıştı ancak daha sonra ‘lojistik’ gerekçelerle tören Tobruk’ta gerçekleştirildi.
Yemin metni skandalı
Törende, yemin metninin Kaddafi rejimine karşı gerçekleştirilen 17 Şubat 2011 devrimi yerine Kaddafi’nin gerçekleştirdiği 1969 darbesi ilkelerine bağlılık yemin metniyle karıştırılması alay konusu oldu.  
Dibeybe’nin yardımcısı metindeki söz konusu ifadeleri değiştirirken katılımcılar arasında gülüşmeler yaşandı.
Menfi’den yıl sonuna kadar uzlaşı çağrısı
Menfi, hükümete ‘24 Aralık’ta yapılacak seçimlere hazırlık yapma ve ulusal uzlaşının sağlanması için çalışma’ çağrısında bulundu. Başkanlık Konseyi Başkanı, “Uzlaşıyı yıl sonuna kadar tamamlayamayız. Ancak yıl sonunda seçimler düzenlemek ve egemenlik veya yürütme otoritesindeki isimlere güven vermek amacıyla tamamlanması için uygun ortamı oluşturmalıyız. Böylece bir sonraki aşamada temsilciler seçilebilir. Kaidemiz, toplumsal uzlaşıyı sağlamak, elektrik gibi hizmet sorunlarını çözmek ve likidite sağlamaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Akile Salih: Seçim süreci desteklenmeli
Öte yandan Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Libyalıları bir araya getiren ve halkın korunmasına dayanan ortak ve meşru bir hükümetin kurulduğunu ilan etti. Salih, hükümete de devlet kurumlarını birleştirmek, yabancı güçleri ve paralı askerleri Libya’dan çıkarmak için çalışma, ayrıca cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri sürecini destekleme çağrısı yaptı. Akile Salih, “Hoşgörünün, el sıkışmanın, uzlaşmanın ve geçmişin ötesine geçmenin zamanı geldi. Ulusal uzlaşı, ulus inşa etme ve dışlama ya da marjinalleştirme olmaksızın herkese fırsat verme zamanı geldi” değerlendirmesinde bulundu. İstikrarı sağlamak üzere güvenlik ve adaleti gerçekleştirmeye odaklanma çağrısı yapan Salih, yeni yönetimin görevinin ‘ülkedeki siyasi geçiş sürecine liderlik yapmak’ ve ‘anayasa temelinde yeni bir liderliğin seçilmesi için koşulların oluşturulması’ olduğunu dile getirdi. “Herkesin saygı duyduğu demokratik bir devlet istiyoruz” diyen Akile Salih, demokrasinin inşasında önemli bir adım olarak görülen hükümeti de ‘derhal çalışmaya başlama, görevlerini yerine getirmeye, geçmişin ötesine geçmeye, sağlam temellere ve kurallara dayalı bir devlet inşa etmek için geleceğe bakmaya’ çağırdı.
Aynı şekilde BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis de Libya’daki yeni yürütme otoritesine, ülkeyi gelecek Aralık ayında yapılacak ulusal seçimlere hazırlamak için ‘Libya halkının karşılaştığı pek çok zorluğun çözümünü hızlandırma, yaşam koşullarını ve temel hizmetleri iyileştirme’ çağrısında bulundu.
Dibeybe, geçen pazar akşamı başkent Trablus’ta (bugün resmen görevini teslim alan) hükümet üyelerinin ilk resmi toplantısına başkanlık etti. Dibeybe, ofisi tarafından dağıtılan bir bildiride, iş önceliklerini koordine etmek ve bunlar hususunda danışmak için çok sayıda bakanla görüştüğü söyledi. Bildiride, görüşmeler sırasında vatandaşlara sunulan hizmet düzeyinin artırılması için hazırlanan planların ele alındığına dikkat çekildi. Dibeybe’nin hükümeti, iki başbakan yardımcısı, 26 bakan ve 6 devlet bakanı içeriyor. İki bağımsız bakanlık olan Dışişleri ve Adalet bakanlığı da dahil olmak üzere beş bakanlık, yedi milyon nüfusa sahip ülkede örnek olarak kadınlara devredildi.
Halk, Afrika’nın en büyük petrol rezervlerine sahip bir ülkede aşırı yoksulluktan şikâyet ederken Dibeybe, bir sonraki seçimlere kadar geçiş aşamasını yönetmek ve hala Libya’ya dağılmış durumda olan 20 bin paralı askerin ve yabancı gücün ülkeden çekilmesini sağlamak zorunda.
Dibeybe, günlük hayatlarında elektrik kesintilerinden, enflasyondan ve likidite eksikliğinden mustarip halkın acil beklentileri karşısında yeni hükümetin faaliyetlerini yakından takip edecek.
Hafter Başbakan Yardımcısı ile bir araya geldi
Öte yandan Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Halife Hafter, 15 Mart’ta Dibeybe’nin yardımcısı Hüseyin el-Katrani ile bir araya geldi. Görüşmeye ilişkin ayrıntıya yer verilmedi. Ancak Libya’nın doğusundaki yetkililere bağlı Libya Haber Ajansı, görüşmede son gelişmelerin ve Dibeybe hükümetinin parlamentonun güvenoyunu aldıktan sonraki işleyişinin ele alındığını belirtti.
Hafter, tanık olduğu son ihlallerin ardından Bingazi şehrinde güvenliği yeniden sağlamaya çalışırken, şehirdeki güvenlik durumunu kontrol etmek için talimatlar verdi. Bingazi Yüksek Güvenlik Odası, ‘giriş ve çıkışlarının kontrolünü sıkılaştırmak, yargı kararlarından kaçan insanları tutuklamak ve sokakları kontrol etmek için çalışmak’ amacıyla şehirde yoğun güvenlik konuşlandırması sağlayan ortak bir güvenlik planının uygulandığını duyurdu.
Aynı şekilde Hafter, Çad sınırındaki Tebu kabilesinin şeyh ve ileri gelenlerinden oluşan bir heyetle, ‘kaçakçılık faaliyetlerini engellemede ordu birliklerinin devriye çalışmalarını ve ülkenin güney sınırları içerisinde çok sayıda kaçakçıyı tutuklama çabalarının etkinliğini’ ele aldı.
LUO ve UMH temsilcilerinin yer aldığı 5+5 Ortak Askeri Komite, silahların hükümetin elinde toplanmasının ve dış müdahalenin sonlandırılmasının yanı sıra paralı askerlerin akıbetini görüşmek ve silahlı oluşumların varlığına son vermek için 15 Mart’ta Sirte’deki üçüncü toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantının gerçekleştirildi alan, eski rejime mensup tutukluların ve zorla Trablus cezaevlerinde alıkonulanların serbest bırakılması çağrısında bulunan bir protesto dalgasına tanık oldu.
Söz konusu gelişmelerle eş zamanlı olarak yerel medya kuruluşları, 15 Mart’ta paralı asker sorununu çözmek ve gelecek ayın başından itibaren 4 hafta içerisinde tahliyelerini sağlamak için bir ABD- Türkiye uzlaşısı hakkında bilgi sızdırdı. Medya organları, “ABD’li ve Türk yetkililer, Libya topraklarındaki Rus paralı askerlerinin varlığına ilişkin iddiaları doğrulamak için bir hava araştırması yapılması sonucuna ulaştılar” dedi.
Öte yandan Dibeybe’nin, Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir ve Libya Petrol Şirketi (NOC) Başkanı Mustafa Sanaullah ile görüşmek üzere Türkiye’ye gitmesi bekleniyor.



Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
TT

Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz dün Kudüs'te yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planının ikinci aşamasına ilişkin gelişmeler hakkında "yakında" duyurular beklediğini belirterek, Washington'un Hamas'ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Waltz, planın ana bileşenlerinin, hizmetleri yönetecek teknokrat bir Filistin yönetimi, ilgili tarafların maliyetleri karşılamasını sağlayacak bir finansman mekanizması ve son olarak uluslararası bir istikrar gücü olduğunu açıkladı.


İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
TT

İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)

İsrail ve Filistinli yetkililer AFP'ye verdikleri demeçte, İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan kamyonlar için Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü (Allenby Köprüsü) sınır kapısını, kapanmasından yaklaşık üç ay sonra dün yeniden açtığını söyledi.

İsrail, eylül ayında Ürdünlü bir sürücünün sınırda ateş açarak iki İsrail askerini öldürmesinin ardından sınır kapısını kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre birkaç gün sonra, sınır kapısı bireysel geçişlere yeniden açıldı, ancak savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımlara kapalı kaldı.

İsrail hükümetinin Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü (COGAT) sözcüsü, "Allenby Köprüsü sınır kapısı bugün açıldı ve kamyonlar Allenby Köprüsü'nden Gazze'ye geçiyor" dedi. Adının açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili de sınır kapısının yeniden açıldığını doğruladı.

Yetkilinin açıklamasına göre, salı günü çimento ve yapım malzemesi taşıyan 96 kamyonun geçişine izin verildi. Dün ise insani yardım taşıyan 20 kamyon bu sınır kapısından giriş yaparken, inşaat sektörü için kumun da bugün girişine izin verilmesi bekleniyor.

Sınır kapısının kapatılmasından bu yana Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Şeyh Hüseyin sınır kapısından Gazze'ye yardım ulaştırabildiklerini söylüyor. Salı günü bir İsrailli yetkili, Ürdün'den Allenby Köprüsü sınır kapısından mal ve yardım transferinin yakında yeniden başlayacağını söyledi.

Yetkili şöyle devam etti: “Gazze Şeridi'ne giden tüm yardım kamyonları, kapsamlı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, refakat ve güvenlik eşliğinde seyahat edecek… Ürdünlü sürücüler ve kargolar için güvenlik kontrolü ve kimlik doğrulama prosedürleri sıkılaştırıldı. Geçişi güvence altına almak için özel güvenlik güçleri görevlendirildi.”

Ürdün Vadisi'ndeki sınır geçişi, Batı Şeria'dan Filistinlilerin İsrail topraklarına geçmeden ayrılmalarına olanak tanıyan tek geçiş noktasıdır.

İsrail, özel izinleri olmadığı sürece Filistinlilerin havaalanlarından geçmesine izin vermiyor.


Son seçimler bize Irak hakkında ne öğretti?

Mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, Bağdat'ta ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ellerindeki bayrakları sallayarak kutlama yapıyorlar, 12 Kasım 2025 (AFP)
Mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, Bağdat'ta ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ellerindeki bayrakları sallayarak kutlama yapıyorlar, 12 Kasım 2025 (AFP)
TT

Son seçimler bize Irak hakkında ne öğretti?

Mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, Bağdat'ta ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ellerindeki bayrakları sallayarak kutlama yapıyorlar, 12 Kasım 2025 (AFP)
Mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, Bağdat'ta ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ellerindeki bayrakları sallayarak kutlama yapıyorlar, 12 Kasım 2025 (AFP)

Akil Abbas

Irak seçimlerinin sonucu önceki genel seçimlerin çoğundan farklı olarak, bu kez açık ve net bir kazanan ortaya çıkardığı için dikkat çekici ve belirleyiciydi. Seçimlerin kazananı çeşitli seçim listeleriyle “Koordinasyon Çerçevesi”ydi. Seçimleri yönetmekten sorumlu Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu tarafından açıklanan sonuçlara göre Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin başkanlığını yaptığı liste de dahil olmak üzere, Koordinasyon Çerçevesi’nin çeşitli seçim listeleri 180'den fazla sandalye kazandı.

Çerçeve’nin güçlü seçim performansının işaretlerinden biri, 46 sandalye kazanan Sudani’nin “Yeniden İnşa ve Kalkınma Koalisyonu” listesinin, Koordinasyon Çerçevesi ile rekabet etme fikrinden vazgeçerek hızla bu yapıya entegre olmasıydı. Bu durum bilhassa Koalisyon’un, desteklediği ve aday gösterdiği başbakanların seçimlere katılmak için siyasi ittifaklar kurmalarını engelleyen bir taahhütte bulunmalarını şart koşan Çerçeve’nin isteklerine karşı kurulmuş olduğu göz önüne alındığında oldukça önemliydi. Çerçeve’nin bu şartının arkasında, başbakanların kendi siyasi güçlerini oluşturmalarını ve Şii oylarının çok sayıda rakip arasında dağılmasını önlemek yatıyor.

Bu halk desteği değil sadece bir seçim zaferidir

Ancak, bu seçim zaferini bazı Koordinasyon Çerçevesi gruplarının pazarlamaya çalıştığı yapay bağlamda değil, doğru ve dolaysız bağlamında anlamak önemlidir. Bu zafer, çeşitli taraflı yasal, teknik ve mali faktörlerin amacına ulaşmasıyla gerçekleşti. İyi yönetim performansıyla veya toplumun olumlu sonuçlarını hissettiği ve bunun sonucunda Koordinasyon Çerçevesi'ni seçimlerde ödüllendirdiği yönetişimdeki net bir iyileşmeyle ilgisi yoktu.

2023'te Koordinasyon Çerçevesi iktidarda olanlar başta olmak üzere, cömertçe harcama yapabilecek mali imkanlara sahip büyük partilerin çıkarlarına hizmet eden, daha küçük ve mali açıdan dezavantajlı partileri ise dışlayan adaletsiz bir seçim yasasını meclisten geçirdi.

Buna ilave olarak birçok gözlemcinin belirttiği gibi, bu etkili partiler tarafından seçim merkezlerinin önünde bile yaygın olarak oy satın alınması söz konusuydu. Oy satın almak yasa dışı olsa da Irak seçimlerinde yaygın ve bilinen bir olgu, ancak bu son seçimde benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı. Ayrıca bu etkili partiler, ülke çapında başarılı kampanyalar yürütebilecek devasa, pahalı ve deneyimli kampanya aygıtlarına da sahip.

Oy satın almak yasa dışı olsa da Irak seçimlerinde yaygın ve bilinen bir olgu, ancak bu son seçimde benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı

Irak'ta “Sivil Güçler” olarak adlandırılan muhalif güçler, bu avantajların hiçbirine sahip değil; bu da onları neredeyse her seçimde yapısal olarak zayıf bir konumda bırakıyor. Bu güçler, tek çatı altında birleşme ve sınırlı seçim etkisine sahip, sınırlı bir elit kitleye hitap eden mevcut muhalif söylem yerine, sıradan Iraklıların dikkatini çekecek net bir muhalif seçim söylemi oluşturmakta sürekli yetersiz kaldığı için daha da zayıflıyor.

Sivil Güçler ayrıca bu seçimlere yönelik boykottan da zarar gördü. Zira seçimleri boykot edenler genellikle iktidarın dizginlerini elinde tutan muktedir partilerden memnun değiller ve bu nedenle mantıksal olarak, oy kullansalar muhalefet partilerine oy verme olasılıkları daha yüksek olurdu. Yüksek Seçim Komisyonu ise uluslararası standartlara aykırı ve hatalı bir formül kullanarak seçimlere katılım oranını (yüzde 56) şişirmeye devam ediyor. Seçim Komisyonu, oy kullanma oranlarını, oy kullanma hakkına sahip Iraklıların toplam sayısı yerine, kayıtlı seçmenlerin sayısına göre fiilen oy kullanan seçmenleri sayarak hesaplıyor.

Seçim sonrası hesaplar

Koordinasyon Çerçevesi’nin halihazırda yaşadığı ve iktidardaki tekeline herhangi bir rakibin olmadığı anlamına gelen zafer coşkusunun ötesinde, en zorlu meydan okumalar hükümetin kurulmasının ardından yakında başlayacak. Yeni hükümetin, Koordinasyon Çerçevesi’nin kontrolü altındaki yeni meclis tarafından, alışıldık ve “tek sepet” anlaşması olarak bilinen kota anlaşması yoluyla hızla onaylanması bekleniyor. Yani üç başkanlık (meclis, hükümet ve cumhurbaşkanlığı) için adayların aynı anda kabul edileceği ve onaylanacağı tahmin ediliyor. Bu süreç ayrıca Şii, Sünni ve Kürt siyasi grupları arasında, üç başkanlık pozisyonu için adayları ve diğer yüksek mevkilerin kota sistemine göre nasıl dağıtılacağını belirleyecek “büyük bir siyasi anlaşma” yapılmasını da içeriyor. Buna ek olarak, söz konusu gruplar arasındaki siyasi anlaşmaya dayanarak kurulacak hükümetin programı da belirlenecek (bu, hükümet kurulduktan sonra nadiren uyulan, ancak bu grupların seçmenlerine ihtiyaçlarının dikkate alındığı konusunda güvence vermek için halkla ilişkiler açısından faydalı bir anlaşmadır).

Çoğunluğu elde ettiği seçim zaferiyle, Çerçeve, gelecekte kendisine bir zorluk oluşturmayacak veya kendisinden bağımsız hareket edemeyecek, tamamen kontrolü altında, ona boyun eğmiş zayıf bir başbakan geleneğini yerleştirme yolunda ilerliyor (bu bağlamda, Ekim 2020 protestolarının devirdiği eski Başbakan Adil Abdulmehdi, Çerçeve’nin aradığı ideal model sayılıyor, ancak Sudani'de bu aradığını bulamadı). Çerçeve, Sudani'nin görev süresini ister yeni ve daha sıkı koşullar altında uzatmaya karar versin, ister yeni bir başbakan seçsin ki bu şu anda daha muhtemel görünüyor, yeni hükümet ve onu destekleyen Çerçeve, nasıl çözüleceği ciddi bir şekilde tartışılmamış gibi görünen zor bir sorunla yüzleşecek: İran ile müttefik silahlı fraksiyonların dağıtılması ve İslam Cumhuriyeti'nin Irak'taki baskın etkisine son verilmesi gerektiği konusundaki ABD’nin aleni ve tekrarlanan ısrarı.

ABD Başkanı Donald Trump, Şarm el-Şeyh'teki Gazze zirvesi sırasında Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani'yi kabul etti, 13 Ekim 2025 (Mecelle) ABD Başkanı Donald Trump, Şarm el-Şeyh'teki Gazze zirvesi sırasında Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani'yi kabul etti, 13 Ekim 2025 (Mecelle)

Yeni hükümet, nasıl çözüleceği ciddi bir şekilde tartışılmamış gibi görünen zor bir sorunla yüzleşecek: İran ile müttefik silahlı fraksiyonların dağıtılması gerektiği konusundaki ABD’nin aleni ve tekrarlanan ısrarı

Önümüzdeki günlerde ABD Başkanı’nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya Bağdat'ı ziyaret edecek. Başkan Donald Trump ile görüşmesinin ardından yaptığı ayrıntılı paylaşımdan da açıkça görüldüğü gibi, fraksiyonların dağıtılması konusunu gündeme getirecek. Savaya paylaşımında, Irak'ın silahın devletin elinde toplanması konusunda bir yol ayrımında olduğunu, Irak devletinin ekonomik refah beklentileri de dahil olmak üzere gelecekteki başarısının veya başarısızlığının, milis grupları silahsızlandırma gücüne bağlı olacağını belirtti. Irak'taki en önemli İran yanlısı silahlı örgüt olan Nuceba Hareketi'nin liderinin bu açıklamaya yönelik öfkeli tepkisi özellikle dikkat çekiciydi. Genel Sekreteri Şeyh Ekrem el-Kabi, Irak hükümetinin Savaya'nın “açık müdahalesi” olarak nitelendirdiği bu açıklamalarını reddetmemesi halinde, “İslami Direniş'in onu susturacağını ve efendilerine geri göndereceğini” açıkladı.

Washington ile muğlak ilişki

Savaya'nın ülkeye yapacağı beklenen ziyaretin önemi, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Sudani arasında ekim ayında, Irak genel seçimlerinden yaklaşık 20 gün önce yapılan telefon görüşmesinin ardından yayınlanan Amerikan bildirisinde belirtildiği gibi, “İran destekli milislerin silahsızlandırılmasının gerekliliği” ile ilgili Amerikan pozisyonundaki önemli bir boşluğu doldurması olasılığında gizli. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre bu boşluk, Irak'ın bu milisleri dağıtma yönündeki ABD talebine uymaması durumunda ortaya çıkacak sonuçların ne olacağının bilinmemesinden kaynaklanıyor. Eğer varsa bu sonuçların ne olacağının açıklanması bir fark yaratacak ve Irak'ın resmi tutumunu ve Amerikan talebine nasıl yanıt vereceğini önemli ölçüde etkileyecektir.

Trump yönetimindeki ABD, şu ana kadar Irak'taki İran nüfuzuna son verme gerekliliği konusunda net ve kararlı (ve önceki yönetimlerin aksine açık) bir dil kullanmakla yetiniyor. Bu nüfuzun temel direği olarak silahlı fraksiyonların dağıtılmasının gerekliliğini vurguluyor. Ancak, bu doğrudan Amerikan talepleri, netliklerine rağmen Irak'ın uymayı reddetmesi halinde ortaya çıkacak sonuçlar konusunda büyük ölçüde muğlak oldukları için kararlı görünmüyorlar.

Bağdat'ın doğusundaki el-Muhendisin bölgesinde Irak genel seçimlerinde sandıkların kapanmasının ardından oyların sayıldığı bir seçim merkezi, 11 Kasım 2025 (AFP)Bağdat'ın doğusundaki el-Muhendisin bölgesinde Irak genel seçimlerinde sandıkların kapanmasının ardından oyların sayıldığı bir seçim merkezi, 11 Kasım 2025 (AFP)

Bu doğrudan Amerikan talepleri netliklerine rağmen, Irak'ın uymayı reddetmesi halinde ortaya çıkacak sonuçlar konusunda büyük ölçüde muğlak oldukları için kararlı görünmüyorlar

Bu muğlaklık, Irak’ın olası bir reddiyle başa çıkmak konusunda gerçek bir Amerikan planının olmamasından ve ABD'nin ekonomik ve mali baskı uygulamak gibi daha ileri gitmeden siyasi ve medyatik baskısıyla yetinmesinden kaynaklanıyor olabilir. Bu senaryo, Koordinasyon Çerçevesi ve ona bağlı silahlı fraksiyonlar için olduğu kadar, bu çatışmayı büyük bir bekleyişle takip eden İran için de en iyi seçenek olarak kabul ediliyor.

Önümüzdeki yeni Irak hükümetinin kurulmasına kadarki dönemde, belirsiz ABD-Irak ilişkilerinin geleceği, çatışmaya doğru mu ilerleyeceği yoksa mevcut muğlak durumunda mı kalacağı yönünde daha da netleşecektir. Bu durum, özellikle Trump yönetiminin bu ilişkinin geleceğini olumlu veya olumsuz yönde belirleyecek somut adımlar atmadan, siyasi açıklamalar, açık uçlu talepler ve aleni suçlamaların ötesinde Irak için hiçbir planı olmadığı ortaya çıkarsa geçerlidir. Koordinasyon Çerçevesi, iki taraf arasındaki ilişkinin olduğu gibi, yani muğlak, birçok olasılığa açık ve çözümsüz kalmasını istiyor, çünkü bu, İslam Cumhuriyeti ile özel ve haksız ittifakını sürdürmesine olanak tanırken, aynı zamanda Amerikan kayıtsızlığından da faydalanmasını sağlıyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.