Ürdün, İsrail’e karşı Biden'a güveniyor

Kral 2. Abdullah, 2010 yılında Beyaz Saray’da Netanyahu ve Filistin Devlet Başkanı Abbas ile birlikte barış görüşmeleri sırasında (Getty Images)
Kral 2. Abdullah, 2010 yılında Beyaz Saray’da Netanyahu ve Filistin Devlet Başkanı Abbas ile birlikte barış görüşmeleri sırasında (Getty Images)
TT

Ürdün, İsrail’e karşı Biden'a güveniyor

Kral 2. Abdullah, 2010 yılında Beyaz Saray’da Netanyahu ve Filistin Devlet Başkanı Abbas ile birlikte barış görüşmeleri sırasında (Getty Images)
Kral 2. Abdullah, 2010 yılında Beyaz Saray’da Netanyahu ve Filistin Devlet Başkanı Abbas ile birlikte barış görüşmeleri sırasında (Getty Images)

Analistler, Ürdün'ün seçimlerden önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyaretini engelleyerek, Amman yönetiminin artık ikinci plana atılmasını kabul etmeyeceğine dair bir mesaj göndermeyi amaçladığını öne sürdüler. Ayrıca Ürdün’ün, Donald Trump dönemindeki tutumu değiştirmesi konusunda ABD Başkanı Joe Biden'a güvendiğini ifade ettiler.
Trump'ın Netanyahu'ya desteği sınırsızdı. Ancak Ürdün, Ocak ayında göreve gelen Joe Biden'ın daha dengeli bir politika izleyeceğine ikna olmuş görünüyor. Ürdün Phenix Ekonomik ve Enformasyon Çalışmaları Merkezi Direktörü Ahmed Avad, Fransız haber ajansına (AFP) konuyla alakalı yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İsrail'de önümüzdeki hafta yapılacak seçimlerde zafer konusunu ele almayı hedefleyerek BAE’ye ziyaret etmeyi planlayan Netanyahu’nun Ürdün hava sahasını kullanma izninin geç verilmesi, işlerin artık tahammül edilemeyecek boyutta olduğuna dair sert bir siyasi mesaj içeriyordu.”
İsrail’de seçimler, iki yıldan kısa bir süre içinde dördüncü kez 23 Mart'ta yapılacak. Netanyahu, seçim kampanyasında Trump yönetiminin desteği ve sponsorluğuyla geçtiğimiz aylarda yaşanan BAE, Bahreyn, Sudan ve Fas ile ülkesinin normalleşme anlaşmaları imzalaması durumundan yararlanmaya çalışıyor. İsrail'in, Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin bin Abdullah'ın Mescid-i Aksa'yı ziyaretine engel olması devenin sırtını kıran saman oldu. Ürdün, İsrail'i ziyareti engellemekle suçladı. Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, geçen Cuma Paris'te ABD kanalı CNN'e verdiği röportajda, Veliaht Prens'in geçen Perşembe günü İsra ve Miraç gecesinde namaz kılmak için Mescid-i Aksa’ya dini bir ziyaret yapmak niyetinde olduğunu belirtti. Ürdünlü Bakan, İsrail'in "kabul edilemez" yeni düzenlemeler getirmeye çalışmasının ardından Kudüslüleri korumak amacıyla Veliaht Prens Bin Abdullah'ın ziyareti iptal ettiğini belirtti. Safedi, işgal altındaki Kudüs'teki Harem-i Şerif ve Mescid-i Aksa üzerinde İsrail'in egemenliğinin olmadığını ve Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin bunları yönetmeye yetkili tek kurum olduğunu vurguladı. Safedi açıklamasında, "Ürdün ile anlaşmayı reddediyor ve kutsal bir vesileyle dini bir ziyaret gerçekleştirilmesini imkansızlaştıran koşullar yaratıyorsunuz. Ardından Ürdün'e gelip hava sahasından uçmayı mı bekliyorsunuz?!” ifadesini kullandı.
Doğu Kudüs dahil Batı Şeria, İsrail 1967'de işgal etmeden önce idari olarak Ürdün'e bağlıydı. İsrail daha sonra uluslararası toplum tarafından tanınmayan bir adımla buraları ilhak etti. İsrail, 1994'te Ürdün ile bir barış anlaşması imzalayarak Ürdün’ün şehirdeki İslami kutsal mekanları denetlemesini kabul etti.
İsmini vermek istemeyen Ürdünlü bir yetkili AFP’ye yaptığı açıklamada, "Netanyahu ile ilişkilerin uzun yıllardır gergin olduğunu ve Kral Abdullah'ın onu ağırlamayı veya ondan telefon almayı reddettiğini" belirtti. İki taraf arasında resmi olarak açıklanan son toplantı, Haziran 2018'de gerçekleşti. Bu, 2014'ten bu yana yapılan ilk toplantıydı. Ürdün Kralı, İsrail ile barışı çoğu kez ‘soğuk barış’ olarak nitelendirdi. Ayrıca 2019 sonbaharında İsrail ile Ürdün ilişkilerinin ‘tüm zamanların en düşük seviyesinde’ olduğu ifade edildi. Kudüs Politika Araştırmaları Merkezi Direktörü Ureyb er-Rantavi, Ürdün'ün İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ve Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi ile temas halinde olduğunu belirterek bu yolla Ürdün’ün ABD yönetimine ‘İsraillilerle üzerimize düşeni yapmaya hazırız, ancak Netanyahu'dan uzak duruyoruz’ şeklinde bir mesaj göndermeye çalıştığını ifade etti.
Ürdün'ün Netanyahu ile ilişkisi, Amman'da Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'e suikast girişimi, Ürdünlü hakim Raid Zueytir'in Mart 2014'te Batı Şeria-Ürdün sınırında İsrail askerlerince öldürülmesi ve iki Ürdün vatandaşının 2017'de İsrail’in Amman Büyükelçiliğinde öldürülmesi ve Netanyahu'nun katili ‘kahramanca’ karşılaması olayları nedeniyle 1997 yılından beri süren bir dizi gerilime tanık oldu. 
Rantavi yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin Ürdün'ü ötekileştirmeye ve çıkarlarını şu ya da bu meselelerde bir şekilde tehdit etmeye çalıştığını belirterek, "Trump'ın ayrılması ve Biden'in gelişinden sonra Ürdün'ün tutumu değişti. Ürdün rahatlamış hissediyor" dedi. Biden yönetiminin iki devletli çözümü desteklediğini ve Ürdün'ü bir ortak olarak gördüğünü belirten Rantavi, "Filistin-İsrail çatışmasında ABD’nin eski tutumuna geri dönmesinin beklendiğini” ifade etti.



Trump: Gazze Şeridi'ndeki durum ‘korkunç’... İnsanların yiyecek bulabildiğinden emin olmak istiyoruz

ABD Başkanı Donald Trump (AP)
ABD Başkanı Donald Trump (AP)
TT

Trump: Gazze Şeridi'ndeki durum ‘korkunç’... İnsanların yiyecek bulabildiğinden emin olmak istiyoruz

ABD Başkanı Donald Trump (AP)
ABD Başkanı Donald Trump (AP)

ABD Başkanı Donald Trump dün, Cumhuriyetçi temsilci Marjorie Taylor Greene'in İsrail'in Filistin topraklarına yönelik saldırısını soykırım olarak nitelendiren yorumlarına ilişkin bir soruya yanıt olarak Gazze Şeridi'ndeki durumu ‘korkunç’ olarak nitelendirdi. Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Orada olanlar korkunç, evet korkunç. İnsanlar şiddetli açlık çekiyor, insanların yiyecek bulabildiğinden emin olmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

dfb
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (Reuters)

ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün, Gazze'deki ateşkes görüşmelerini devam ettirmek ve Filistin'deki insani krizi ele almak için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi.

Witkoff'un İsrail'e varmasından kısa bir süre sonra, ABD Başkanı sosyal medya platformu Truth Social’da, “Gazze'deki insani krizi sona erdirmenin en hızlı yolu Hamas'ın teslim olması ve esirlerin serbest bırakılmasıdır” paylaşımında bulundu.

Witkoff'un gelişi, Gazze Şeridi'nde yaşanan geniş çaplı yıkım ve bölgedeki yardımlara getirilen kısıtlamalar nedeniyle Netanyahu hükümeti üzerindeki uluslararası baskının arttığı bir dönemde gerçekleşti. Witkoff-Netanyahu görüşmesinden sonra üst düzey bir İsrailli yetkili, İsrail ve ABD'nin, bazı esirlerin serbest bırakılması planından tüm esirlerin serbest bırakılması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi'nin silahsızlandırılmış bölge haline getirilmesi planına geçilmesi gerektiğini anladığını söyledi.

svs
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün Kudüs'te ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’u kabul etti. (DPA)

Yetkili, söz konusu planın ayrıntılarına değinmedi, ancak planın sınırlı bir ateşkes arayışından daha kapsamlı bir anlaşmaya doğru bir dönüşüm olarak görüldüğünü ifade etti. Bununla birlikte, İsrail ve ABD'nin Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar devam ederken insani yardımı artırmaya çalışacaklarını da belirtti.

Beyaz Saray, Witkoff'un bugün Gazze Şeridi'ne giderek gıda yardımlarının teslimatını denetleyeceğini ve aynı zamanda bölgeye yardımların teslimatını hızlandırmak için nihai bir plan hazırlayacağını duyurdu.

s
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (Reuters)

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Witkoff, ziyaretlerinin ardından derhal başkana rapor verecek ve bölgedeki gıda ve yardım dağıtımı için nihai planın onaylanması için görüşecekler” dedi.