Sisi: Nahda Barajı konusu, Mısır için bir ulusal güvenlik meselesidir

Nahda Barajı’nın 20 Temmuz’da uydudan çekilen bir fotoğrafı (AFP)
Nahda Barajı’nın 20 Temmuz’da uydudan çekilen bir fotoğrafı (AFP)
TT

Sisi: Nahda Barajı konusu, Mısır için bir ulusal güvenlik meselesidir

Nahda Barajı’nın 20 Temmuz’da uydudan çekilen bir fotoğrafı (AFP)
Nahda Barajı’nın 20 Temmuz’da uydudan çekilen bir fotoğrafı (AFP)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi “Nahda (Rönesans-Hedasi) Barajı’nın Mısır için bir ulusal güvenlik meselesi olduğundan ötürü son derece önemli olduğunu” bir kez daha vurguladı.
Sisi İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile yaptığı bir telefon görüşmesinde “Kahire’nin barajın doldurulma ve işletilme süreci için net kuralları içeren ve kanunen bağlayıcılığı olan bir anlaşma yapılarak su haklarını korumaya kararlı olduğunun” altını çizdi. Diğer taraftan Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda su konulu üst düzey bir toplantı sırasında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Mısır için su ve Nil Nehri sorunu, bu halkın yaşamı ve hayatta kalmasıyla ilgili varoluşsal bir meseleye kadar gidiyor. Üç ülke bir anlaşmaya varmadan Nahda Barajı’nın doldurulmaya devam edilmesi, tüm uluslararası yükümlülük ve kuralları ihlal ediyor ve Mısır ile Sudan’ın çıkarlarına büyük ölçüde zarar vermekle tehdit ediyor. Nahda Barajı dosyasının şu anki durumu, Afrika Birliği’nin (AfB) gözetiminde ve uluslararası toplumun aktif katılımıyla ciddi ve etkili bir müzakere turuna başlamamız gerektiğini gösteriyor.”
Addis Ababa, elektrik enerjisi üretmek amacıyla 2011 yılından itibaren Nil Nehri’nin ana kolu üzerinde Nahda Barajı’nın inşasına başladı. Kahire ve Hartum ise barajın, su paylarını etkileyeceğinden endişe ediyor. İki gün önce Mısır Etiyopya’nın “egemenliğini genişletmeye” veya Nil Nehri sularını “tekeli altına almaya” çalıştığını söyleyerek böyle bir girişimi reddettiğini duyurdu.

Sisi, Johnson ile telefonda görüştü
Sisi iki akşam önce Johnson’dan bir telefon aldı. Söz konusu görüşme esnasında “iki ülke arasındaki ikili işbirliği ile ilgili genel konular ve iki ülke arasındaki ilişkileri eğitim, sağlık ve enerji sektörlerinin yanı sıra başta ekonomi, yatırım ve güvenlik sektörleri olmak üzere tüm alanlarda destekleme ve güçlendirme yolları” incelendi. Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada “İngiltere Başbakanı, Mısır’ın Orta Doğu ve Afrika’da barışı ve istikrarı destekleyip güçlendirme konusundaki rolünden hareketle, bölgesel ve uluslararası düzeyde çeşitli konularda istişareyi ve koordinasyonu artırmak için Cumhurbaşkanı Sisi ile iletişimi sürdürme arzusunu vurguladı. Ayrıca Mısır ile her düzeyde ikili ilişkileri desteklemeyi ve geliştirmeyi dört gözle beklediğini belirtti” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın devamında şu sözlere yer verildi:
“Sisi iki ülke arasında çeşitli alanlarda karşılıklı işbirliği çerçevelerini harekete geçirme, bölgesel ve uluslararası düzeyde ortak öneme sahip konulara ilişkin siyasi istişare ve koordinasyonu güçlendirme arzusunu dile getirdi. Bu, bölgede barışı ve istikrarı sağlayıp sorunlarla mücadele edilmesi yararına iki ülkenin önemini ve ağırlığını gösteriyor.”
Medbuli, BM Genel Kurulu’nda iki akşam önce üst düzey yetkililerin katılımıyla gerçekleştirilen su konulu üst düzey bir toplantı sırasında şu ifadeleri kullandı:
“BM su yoksulluğu sınırını kişi başına yılda bin metreküp olarak belirlerken Mısır’da kişi başına düşen yıllık su miktarı 560 metreküpü geçmiyor. Bu kriz, Mısır'ın en kurak ve yenilenebilir su kaynaklarını en az işletebilen ülkelerden biri olduğu gerçeğini yansıtıyor. Ancak aynı zamanda Mısır, dünya ülkeleri arasında su ihtiyacımızın yüzde 98’ini karşılayan Nil Nehri’nin temsil ettiği tek su kaynağına dayanma oranı açısından dünya ülkeleri arasında en yüksek ülkelerden biri sayılıyor. Etiyopya’nın kalkınma hedeflerini gerçekleştirecek ve aynı zamanda bu barajın Mısır ve Sudan’a su, çevre, toplum ve ekonomi açısından verebileceği zararları önleyecek adil ve eşit bir anlaşmaya varmak için Sudan ve Etiyopya’daki kardeşlerimizle yaptığımız çetin müzakerelerin üzerinden tam 10 yıl geçti. Yıllardır çeşitli çerçevelerde, uluslararası arabulucuların ve ortakların katılımı ve Afrikalı kardeşlerimizin gözetiminde yapılan bu müzakerelerin istenen anlaşmaya varamamış olmasından derin üzüntü duyuyorum. Anlaşmaya varmak bir yana, geçtiğimiz yıllarda iki aşağı havza ülkesinin haklarını ve çıkarlarını göz ardı ederek meseleyi oldubittiye getirmeye ve tek taraflı adımlar atmaya çalışan bir Etiyopya yaklaşımına şahit olduk. Bu yaklaşım, Etiyopya’nın geçen yıl Nahda Barajı’nı doldurmaya başlaması ve üç ülke bir anlaşmaya varamasa bile bu yılın yazında doldurma işlemine devam edeceğini duyurması ile somutluk kazandı. Bu, tüm uluslararası yükümlülük ve kuralları ihlal ediyor ve Mısır ile Sudan’ın çıkarlarına büyük ölçüde zarar vermekle tehdit ediyor.”
Üç ülke baraj hakkında bir anlaşmaya varmak için 10 yıldır müzakere yapıyor. Ancak müzakerelerde tüm tarafların razı olacağı bir anlaşmaya varılamadı. Sudan bu ayın başlarında ABD, BM, Avrupa Birliği (AB) ve birkaç aydır bir neticeye varamadan müzakerelere gözetmenlik yapan AfB’yi kapsayan “dörtlü bir arabuluculuk” şemsiyesi altında müzakerelerin yeniden başlatılmasını önerdi. Bu öneri Mısır tarafından büyük bir destek görürken Etiyopya tarafından reddedildi



Trump'ın ‘Filistinlileri yerlerinden etme’ planı Yüzyılın Anlaşması’nın kaderiyle mi karşılaşacak?

Han Yunus'ta İsrail saldırılarında yıkılan bir evin yıkıntılarının önünde oynayan iki Filistinli çocuk (Reuters)
Han Yunus'ta İsrail saldırılarında yıkılan bir evin yıkıntılarının önünde oynayan iki Filistinli çocuk (Reuters)
TT

Trump'ın ‘Filistinlileri yerlerinden etme’ planı Yüzyılın Anlaşması’nın kaderiyle mi karşılaşacak?

Han Yunus'ta İsrail saldırılarında yıkılan bir evin yıkıntılarının önünde oynayan iki Filistinli çocuk (Reuters)
Han Yunus'ta İsrail saldırılarında yıkılan bir evin yıkıntılarının önünde oynayan iki Filistinli çocuk (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürülmesi’ önerisini uygulamak niyetinde olmadığını ve sadece tavsiye edeceğini açıklaması, bu önerinin Trump’ın ilk döneminin sonunda ortaya atılan ve Yüzyılın Anlaşması olarak bilinen benzer bir planın akıbetine uğrayıp uğramayacağı konusunda soru işaretlerini gündeme getirdi.

Trump'ın yeni tutumu, Arapların Gazze Şeridi'ni yerinden edilme olmadan yeniden inşa etmek için her düzeyde harekete geçtiği bir dönemde geldi. Beş yıl önce Trump, ilk döneminin (2016-2020) sonunda medyada Yüzyılın Anlaşması olarak bilinen, Kudüs'le hiçbir ilgisi olmayan sembolik bir askerden arındırılmış Filistin devleti karşılığında İsrail-Arap siyasi ve ekonomik normalleşmesini önermiş, ikinci döneminde başkanlık koltuğuna oturduktan beş gün sonra ise Gazze Şeridi'ni kontrol altına almak ve yıkıntıları üzerinde Ortadoğu'nun Rivierası’nı kurmak için Gazze halkını Mısır ve Ürdün'e sürmeyi planladığını açıklamıştı.

Trump dün Fox News'e verdiği demeçte, “Benim planım bunu yapmanın en iyi yolu. Gerçekten işe yarayacak planın bu olduğunu düşünüyorum ama bunu dayatmayacağım. Geri çekilip tavsiye edeceğim” ifadelerini kullandı. Trump ayrıca, Mısır ve Ürdün'ün bu plana olumsuz yaklaşmasına ‘şaşırdığını’ belirtti.

csdvfgrth
İsrail'in Gazze'de bir eve düzenlediği saldırının yapıldığı yerde toplanan Filistinliler (Arşiv - Reuters)

25, 27, 30 ve 31 Ocak tarihlerinde yaptığı açıklamalarda Gazze Şeridi halkının sürülmesi önerisini tekrarlayan Trump, Mısır ve Ürdün'ün reddetmesine rağmen bu öneriyi onaylamalarını beklediğini ifade etti.

Netanyahu ile 4 Şubat'ta düzenlediği basın toplantısında Trump, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden kalıcı olarak taşınmasından bahsettikten sonra Gazze Şeridi'nin ABD tarafından kontrol edilmesini önerdi. ABD askerlerinin gönderilip gönderilmeyeceği sorulduğunda ise Trump “Eğer gerekliyse, bunu yaparız” dedi.

10 Şubat'ta Fox News'e verdiği demeçte Filistinlilerin geri dönüş hakkı olmadığını savunan Trump, ertesi gün Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Washington'da yaptığı görüşmede sürgün önerisini tekrarladı.

Trump'ın bu dikkat çekici geri adımı, Mısır’ın ev sahipliğinde 4 Mart’ta düzenlenecek ve Gazze sakinlerini yerlerinden etmeden Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için entegre bir konseptin tartışılacağı Olağanüstü Arap Birliği Zirvesi hazırlıklarının yapıldığı bir dönemde geldi. Kral 2. Abdullah, Trump ile yaptığı son görüşmede ‘bu planın Washington'a alternatif bir plan olarak sunulacağını’ söyledi.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Haridi, Trump'ın ortaya attığı fikirlerin ‘mantıklı ya da tutarlı olmadığını’ düşünüyor. Bu fikirlerin o dönemde İsrail'in Batı Şeria'daki dikkatini dağıtmak ve Arapların Gazze'ye daha fazla odaklanmasını sağlamak için güçlü bir şekilde sunulduğuna inanan Haridi, “Dolayısıyla şu anki geri adımının gerçek ve ciddi olduğundan ancak eylemleri ve Arap planını kabul ettiğine dair açık bir Amerikan deklarasyonu gördüğümüzde emin olabiliriz” dedi.

zxscdfgrthy
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlediği bombardımanın ardından Nasır Hastanesi'nde tedavi gören yaralı bir çocuk (AFP)

Filistinli entelektüel Abdulkadir Yasin'in tahminlerine göre, ‘yerinden edilme’ ihtimali, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü ‘imha savaşı’ ile Yüzyılın Anlaşması’ndan daha büyük başarı şansına sahipti. Yasin, Trump'ın planının önünde engeller olduğu için geri adım attığına dikkat çekti.

Ürdünlü siyasi analist Salah el-İbadi, “ABD Başkanı, Ürdün ve Mısır'ın yerinden etme politikasını kategorik olarak reddettiğini ve iki ülke liderinin tutumlarında ısrarcı olduğunu anladıktan sonra geri adım attı” dedi.

El-İbadi'ye göre Trump'ın planı, özellikle Arapların tekrarlanan reddi ışığında Yüzyılın Anlaşması gibi yok olmaya mahkûm.

Trump'ın mevcut planından geri adım atması, içinde bulunduğumuz şubat ayında yeni bir Amerikan başlangıcına sahne oldu. Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Levitt 5 Şubat'ta, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasına kadar Filistinlilerin ‘geçici olarak yer değiştirmesi’ gerektiğini ve Trump'ın ‘sahada asker’ konuşlandırma sözü vermediğini açıkladı. ABD Başkanı aynı gün ‘Gazze Şeridi'nde ABD askerine ihtiyaç olmadığını’ söyleyerek geri adım attı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff geçtiğimiz perşembe günü geri adım atarak Trump'ın Gazze planının Filistinlileri yerlerinden etmeyi amaçlamadığını ve Gazze'nin geleceğine ilişkin tartışmanın Filistinliler için daha iyi bir geleceğin nasıl yaratılacağına doğru kaydığını söyledi.

xscdfvgthy
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta İsrail saldırısı sonucu akrabalarını kaybeden Filistinli bir kadın (Reuters)

Times of Israel'in haberine göre İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, 17 Şubat'ta Gazze sakinlerinin ‘gönüllü olarak ayrılması’ için özel bir ajans kurulacağını açıkladı. İsrail, Trump'ın planına uygun olarak ABD'nin Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirme ve halkını yerinden etme önerisine bağlılığını ifade etti.

Haridi'ye göre Filistinliler için daha iyi bir gelecekten bahsetmek Yüzyılın Anlaşması’nın maddelerinden biriydi. “Başarısız olduğunu söyleyemeyiz ama sona erdi… Bir Filistin devletinin kurulması taahhüdünden uzaklaşmak isteyen ve sadece Filistinliler için ekonomik refah ve Arap-İsrail normalleşmesi arayan Trump'ın planı aracılığıyla başka bir biçimde ortaya çıktı” diyen Haridi, ‘bu geri adımların işlerin bittiği anlamına gelmediğini, ancak özellikle İsrail halen buna bağlı kaldığı ve zorla yerinden etmek yerine gönüllü olarak göçten bahsettiği için, bunu geçirmek için şu ya da bu şekilde tekrar konuşulacağını’ belirtti.

El-İbadi'ye göre, iki devletli çözüme uygun bir Filistin devletinin kurulmasından başka hiçbir çözüm kabul edilemez. El-İbadi, başka herhangi bir yolun uluslararası hukukla çelişeceğinin ve bölgede daha fazla acı, nefret ve istikrarsızlığa yol açacağının farkında olunmasının önemine dikkat çekti.