Muhalifler ile SDG arasında çatışmalar sürerken Rusya ve Türkiye ‘insani geçiş noktaları’ konusunda anlaştı

İdlib kırsalında rejim güçleri ile muhalif gruplar arasında çatışmalar meydana geldi

Suriye Demokratik Güçleri savaşçıları önceki gün Fırat Nehri’nin doğusundaki Ömer petrol sahasında askeri tören düzenledi (AFP)
Suriye Demokratik Güçleri savaşçıları önceki gün Fırat Nehri’nin doğusundaki Ömer petrol sahasında askeri tören düzenledi (AFP)
TT

Muhalifler ile SDG arasında çatışmalar sürerken Rusya ve Türkiye ‘insani geçiş noktaları’ konusunda anlaştı

Suriye Demokratik Güçleri savaşçıları önceki gün Fırat Nehri’nin doğusundaki Ömer petrol sahasında askeri tören düzenledi (AFP)
Suriye Demokratik Güçleri savaşçıları önceki gün Fırat Nehri’nin doğusundaki Ömer petrol sahasında askeri tören düzenledi (AFP)

Rusya İdlib’de Türkiye ile insani geçiş noktaları çerçevesinde anlaşmaya varıldığını açıkladı.
Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Türkiye’nin (Suriye’de) kontrol ettiği topraklarda yaşanan zor insani koşulları hafifletmek amacıyla” Suriye’nin kuzeyindeki İdlib ve Halep bölgelerinde bulunan 3 geçiş noktasının yeniden açılması hususunda Türkiye ile anlaşmaya varıldığı bildirildi.
Rusya, Gerilimi Azaltma Bölgesi’nde gerginliğin sürdüğü ve Ankara ile Moskova’nın bölgedeki düzenlemelerle ilgili görüş ayrılığına düştüğü bir ortamda hamlesini yaptı.
Rusya’nın Suriye’deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi Başkan Yardımcısı Aleksandr Karpov, dün basına yaptığı açıklamada, “İki taraf (Rusya ve Türkiye) sivillerin mustarip olduğu izolasyonu ve iç ablukayı kaldırmak amacıyla geçiş noktalarının yeniden açılmasında anlaştı. Anlaşma uyarınca İdlib Gerilimi Azaltma Bölgesi’ndeki Serakib, Miznaz ve Halep’teki Ebu Zeydin geçiş noktalarının açıldı” ifadesini kullandı.
Karpov, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Bu uygulamanın, Türkiye’deki ortaklarımızla birlikte Suriye krizinin barışçıl çözümüne olan bağlılığımızı dünyaya ve bölgeye doğrudan göstereceğine inanıyoruz. Bu adım, sosyal durumun iyileştirilmesine, aile bağlarının kopmasından ve gündelik yaşamın zorluklarından kaynaklanan toplumdaki gerginliği azaltmaya katkı sağlayacak.”
Anlaşmaya konu olan bölgeler, insani durumların kötüleşmesi nedeniyle son haftalarda sık sık protestolara sahne olmuş ve bu protestolar Türkiye destekli askeri teşkilatlar eliyle dağıtılmıştı.
Moskova, salı günü Türkiye’ye geçiş noktalarını açma önerisinde bulundu. Suriye’deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi’nin öneriye ilişkin açıklamasında, “Öneri, 25 Mart’tan itibaren insani yardım tırlarının bölgeye ulaştırılması ve yerinden edilenlerin koridorlar aracılığıyla çıkmasını kapsıyor” denildi.
Bu gelişme, Gerilimi Azaltma Bölgesi’nde homurdanmaların artması ve protestoların tırmanması sebebiyle Türkiye ve Rusya’nın yaşadığı endişeden izler taşımasının yanı sıra son zamanlarda Moskova ve Ankara’nın İdlib’deki Gerilimi Azaltma Bölgesi ile ilgili artan görüş ayrılıklarını azaltma yolunda yapılan ilk ortak girişim olması yönüyle dikkat çekicidir. Karpov’un yorumunun aksine, Moskova anlaşmaya varıldığını ilan etmeden önce Türkiye’nin Rusya’nın önerisine olumlu yanıt vereceğinden emin değildi. Zira Rus bir askeri yetkili gazetecilere verdiği demeçte, “Maalesef Türkiye’nin alınan tedbirlerle ilgili yanı hakkında elimde herhangi bir bilgi bulunmuyor. Fakat şahsi kanaatimden ve sivillerin durumunun iyileştirilmesi ihtiyacını görmemden hareketle Türk tarafının bu duruma katılmasını dört gözle bekliyorum” ifadelerini kullandı.
Moskova ve Ankara her ne kadar aralarındaki ihtilafları kamuoyu önünde belli etmeme yolunda çaba gösterse de Rus medya organları son günlerde iki taraf arasındaki ihtilaf noktalarına odaklanmış durumda. İki taraf arasındaki ihtilafların boyutları hakkında bilgi sahibi olan Rus kaynaklar, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye konusunda vardığı anlaşmaların iptal tehdidiyle karşı karşıya olduğuna” işaret ediyorlar.
Rus Kommersant gazetesinde çıkan bir haberde, “Suriye muhalefeti, Rus güçlerini İdlib’i bombalamakla suçluyor. Aynı zamanda Ankara, Moskova’dan, Suriye hükümet yanlısı güçlerin Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği bölgelere yönelik saldırılarını durdurmasını talep ediyor. Moskova’nın da Türkiye’den anlaşmalara bağlı kalmasını talep etmesi için sebepleri var. Türk hava gücü pazar gecesi 17 aydan bu yana ilk kez Rakka’yı bombaladı. Rus güçler de Türkiye destekli oluşumların eylemlerinden memnun değil” ifadelerine yer verildi.
Kommersant ayrıca “Moskova ve Ankara’nın, devlet başkanları düzeyinde imzalanan anlaşmaların uygulanışıyla ilgili şikayetlerinin olduğunu” yazdı.
Haberin devamında şunlar kaydedildi:
“Moskova, mevcut zorluklara rağmen Ankara ile ilişkilerde her şeyin halen istikrarlı olduğu görüntüsü vermek için en üst düzeyde çaba gösteriyor. Savunma Bakanı Sergey Şoygu basına verdiği son röportajda, Rusya ve Türkiye’nin imkansız görünen bazı yerlerde bile orta yollu çözümler bulmakta başarılı olduğunu söyledi.”
Türkiye ve Rusya’nın geçiş noktalarının açılmasıyla ilgili vardığı anlaşma, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’de rejimin düzenli ordusu ile muhalifler arasındaki çatışmaların sürdüğü bir dönemde geldi. Hükümet güçleri İdlib’in güneyine yönelik füze bombardımanını sürdürdü ve Hama’nın kuzeybatısındaki Sehl El-Gab bölgesine bağlı Kalidin ve El-Ankavi’nin yanı sıra İdlib’in güneyindeki Safuhan, El-Bare, Kenasfara, Fuleyfel, Beynen ve Ravhiye’yi hedef aldı. Sehl El-Gab bölgesindeki temas noktalarında bulunan mevziler, rejim ve muhalif gruplar arasında ağır silahlarla gerçekleşen çatışmalara sahne oldu. Çatışmalar sırasında can kaybı olup olmadığına dair bilgi bulunmuyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) rejime bağlı Ulusal Savunma Güçleri mensubu bir unsurun, Halep kırsalındaki Basratun köyünde bulunan mevzide beraberindeki grubu hedef alan termal füzeyle yapılan saldırıda aldığı ağır yaralar sonucu öldüğünü bildirdi. Lazkiye kırsalında da çatışma mevzilerinin yakınında kara mayınına basmasının ardından ağır yaralanan rejim güçlerine bağlı bir unsur aldığı ağır yaralar sonucu öldü.
Gözlemevi, rejim güçlerine bağlı iki unsurun daha Lazkiye kırsalındaki çatışma cephelerindeki mayınlara basması sonucu öldüğünü bildirdi.

Muhalif gruplar ile SDG arasında çatışma
Öte yandan dün (çarşamba) sabahın ilk saatlerinde Halep’in kuzeyinde yer alan Azez kırsalındaki Kefer Kelbin cephesinde Türkiye destekli muhalif gruplar ile bölgede konuşlu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında çatışma meydana geldi.
Suriye’nin kuzeyinde stratejik öneme sahip Ayn İsa beldesinin kuzey kırsalında salı ve çarşamba akşamları Türk ordusu ve desteklediği Suriyeli gruplar ile SDG arasındaki çatışmalar yeniden başladı.
SDG’ye bağlı Tel Abyad Askeri Konseyi’nin Komutanı Riyad el-Halef, Türk güçleri ve destekli grupların düzenlediği operasyonlarda top ve havan atışlarına savaş uçaklarından atılan füzelerin eşlik ettiğine işaret ederek, birliklerin “ihlallere karşılık verdiğini ve sızma girişimlerini boşa çıkardığını ancak Ayn İsa çevresindeki durumun halen gergin olduğunu” söyledi.
Özerk Yönetim’in Tel Abyad İlçe Başkanı Leyla Maşu, Rusya’nın tutumunu eleştirdi. Maşu, açıklamasında, “Sayda ve Muallak köylerindeki mülklerine dönen sivilleri koruma sözü veren Rus ordusu, her seferinde olduğu gibi Türklerle çıkarlarını gözetmek için sivillerin hayatlarını tehlikeye attı ve doğrudan hedef alındılar” dedi.



İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
TT

İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)

İnci Mecdi

Batı basınında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti ile Ortadoğu ve Afrika’da bazı ülkeler arasında Gazze Şeridi sakinlerinin topraklarına yerleştirilmesi konusunda devam eden görüşmelere dair haberler yer almaya devam ediyor. Bu durum, Netanyahu'nun Gazzeli Filistinlileri insani bir formül kullanarak zorla göç ettirme planlarının hâlâ yürürlükte olduğunu doğruluyor. Hem de uluslararası hukukun olası bir ihlali ve etnik temizlik eylemi olarak değerlendirildiğinden, kendisini engellemeye yönelik uluslararası ve bölgesel baskılara rağmen.

Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı, birkaç gün önce İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze sakinlerinin topraklarına transfer edilmesi konusunda görüşmeler yapıldığı yönündeki haberleri yalanlayarak, bu iddiaların “doğru olmadığını ve Güney Sudan hükümetinin resmi tutumunu veya politikasını yansıtmadığını” vurgulasa da, İsrail ve ABD, yüz binlerce Filistinliyi Gazze'den transfer etme çabalarını sürdürüyor. Cumartesi günü Wall Street Journal'a konuşan konuya yakın kaynaklara göre, İsrailli yetkililer, Gazze'den ayrılmayı kabul eden Filistinlileri kabul etmeleri için Libya, Güney Sudan, Somaliland ve Suriye de dahil olmak üzere altı ülke ve bölgedeki mevkidaşlarıyla görüştüler.

Finansal anlaşmalar

Bazı kişiler Amerikalı gazeteye, İsrail'in Gazze sakinlerini Güney Sudan veya Libya'ya yerleştirmeye yönelik görüşmelerinin devam ettiğini söylerken, bir başka kaynak Filistinlileri Suriye veya Somali'den ayrılan bir bölge olan Somaliland'a yerleştirmek için daha önce yapılan görüşmelerde kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini bildirdi.

Somaliland hükümetinin temsilcisi, görüşmelerin hâlâ devam ettiğini belirtirken, Libya ve Suriye'deki yetkililer gazetenin bu haberle ilgili yorum taleplerine yanıt vermediler. Mevcut ve eski ABD’li yetkililer, ABD'nin Filistinlilerin topraklarına yerleştirilmesi konusunda İsrail ile Afrika ülkeleri arasında yapılan müzakerelere dahil olmadığını belirttiler.

Değerlendirilen destinasyonların çoğu, iç çatışmalar ve ekonomik çalkantılar gibi kendi iç sorunlarından muzdarip ve muhtemelen yüz binlerce göçmeni barındırmada zorluk çekecekler. Buna rağmen, kötü koşulları, Gazze'den veya başka yerlerden transfer edilen kişilerin kabulü karşılığında kendilerine ekonomik destek veya başka faydalar sunabilecek anlaşmaların kapısını açtı.

Mısır'ın itirazı ve baskısı

Ekim 2023'te Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden haftalar sonra, İsrailli yetkililer Gazze Şeridi sakinlerinin zorla göç ettirilmesine yönelik planlardan açıkça bahsetmeye başladılar. Bu fikir, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın başlarında 2 milyon Filistinlinin Mısır ve Ürdün'e transfer edilmesini talep etmesiyle daha büyük bir yankı oluşturdu. Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ni kontrol edeceğini ve “Gazze Rivierası” olarak tanımladığı plan ile Gazze’nin uluslararası bir turizm merkezi olarak yeniden geliştirileceğini de söyledi.

Bu talepler, İsrail ve ABD'nin Gazze Şeridi sakinlerini Sina'ya yerleştirme baskısına boyun eğmeyen Kahire ile Washington arasında gerginliğe yol açtı. Wall Street Journal'a konuşan bazı kişiler, bu baskının devam ettiğini belirtti.

Mısır, Gazze Şeridi'nin sakinlerinden boşaltılması fikrine, uluslararası hukuku ihlal eden ve Filistin davasının tasfiyesi ile sonuçlanacak bir etnik temizlik operasyonu olarak gördüğü için şiddetle karşı çıkıyor. Bazı kaynaklara göre, ABD'nin baskısı, birçok görüşmenin İsrailli ve Mısırlı yetkililer arasında sözlü atışmalar da dahil olmak üzere tartışmalarla geçmesine neden oldu.

Kaynaklar daha önce de Associated Press'e (AP), Mısır'ın Güney Sudan'a, İsrail'in Gazze sakinlerini daha geniş bir anlaşmanın parçası olarak topraklarına yerleştirme teklifini kabul etmemesi için baskı yaptığını bildirmişti. İki Mısırlı yetkili, İsrail'in aylardır Filistinlileri kabul edecek bir devlet bulma çabalarından haberdar olduklarını ve bu çabaların Sudan ile sınırı olan Güney Sudan ile temasları da içerdiğini söylediler. Kahire'nin Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi yönünde baskı yaptığını kabul ettiler.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Güney Sudan için bu anlaşma, İsrail ile daha yakın bağlar kurmasına yardımcı olabilir. Washington ile ilişkilerini iyileştirmesi için Güney Sudan’la çalışan bir Amerikan lobi şirketinin kurucusu olan Joe Szlavik, Güney Sudanlı yetkililerden görüşmeler hakkında bilgi aldığını söyledi. Bir İsrail heyetinin, Filistinliler için kamplar kurma olasılığını görüşmek üzere ülkeyi ziyaret etmeyi planladığını da sözlerine ekledi. Güney Sudanlı bir sivil toplum örgütünün başkanı Edmund Yakani de görüşmeler hakkında Güney Sudanlı yetkililerle görüştüğünü söyledi.

Szlavik'e göre, ABD İsrail ile yapılan görüşmelerden haberdar ancak doğrudan müdahil değil. Güney Sudan'ın, Trump yönetiminin ülkenin bazı seçkinlerine uyguladığı seyahat yasağını ve yaptırımları kaldırmasını istediğini açıkladı. Nitekim ülke, belki de Trump'ın gözüne girme çabasıyla, ABD yönetiminin yasadışı göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme operasyonları kapsamında halihazırda sekiz kişiyi kabul etti.

Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan Trump, Gazze yeniden inşa edilirken Filistinlilerin güzel ve yeni bir yere yerleşmelerine izin verilmesi de dahil olmak üzere, Filistinlilerin yaşamlarını iyileştirmek için sık sık yenilikçi çözümler çağrısında bulundu. Ancak Hamas'ın önce silahsızlanmayı ve bu savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi gerekiyor ve şu anda verebileceğimiz daha fazla ayrıntı yok” dedi.

Gönüllü ayrılış mı, zorla göç ettirme mi?

Birçok Filistinli, savaştan ve kıtlığa yakın bir açlık krizinden kaçmak için en azından geçici olarak Gazze'den ayrılmak istese de, kalıcı olarak ayrılmayı ve başka bir yere yerleşmeyi reddediyor. Hukuk örgütleri, insani yardım kuruluşları ve bazı hükümetler, ayrılmaların gerçekten gönüllü olup olmayacağını sorguluyorlar. Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere bazıları, bu fikrin etnik temizlik sayılabileceği konusunda uyardılar.

Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, zorla göç ettirme bir suç ve yalnızca sivillerin güvenliği için geçici tahliye veya askeri zorunluluk gibi dar kapsamlı durumlarda kendisine izin verilebilir. İsrailli ve uluslararası hukuk uzmanlarıysa, bu kriterleri karşılamanın zor olduğunu ve Gazze'nin savaştan zarar görmüş ortamının, transferlerin gönüllü olacağı yönündeki argümanları zorlaştırdığını belirttiler.

Özellikle gençler, çocuklu aileler veya hasta akrabaları olan birçok Gazzeli'nin ayrılmak istediği bildiriliyor. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi tarafından geçen mayıs ayında yapılan ankete katılan Gazzeli Filistinlilerin üçte birinden fazlası, savaştan sonra göç etmeye istekli olduklarını söyledi.

Merkezin Direktörü Halil Şikaki'ye göre, göç etme olasılığı en yüksek olan demografik grup, eğitimli gençler ve bu durum Gazze'den beyin göçüne katkıda bulunabilir. Şikaki, savaştan önce yapılan anketlere göre, bu grup arasındaki katılımcıların üçte ikisi ila dörtte üçünün ekonomik ve güvenlik nedenleriyle Gazze'den başka yerlere göç etmeye istekli olduğunu ekledi. Birçoğunun Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Körfez ülkeleri veya Türkiye'ye taşınmakla ilgilendiğini belirtti.