Bilim insanları: Siyah ve kahverengi saçlı insanların kel olma olasılığı daha yüksek

Bilim insanları: Siyah ve kahverengi saçlı insanların kel olma olasılığı daha yüksek
TT

Bilim insanları: Siyah ve kahverengi saçlı insanların kel olma olasılığı daha yüksek

Bilim insanları: Siyah ve kahverengi saçlı insanların kel olma olasılığı daha yüksek

Tıp dergisi JAMA Dermatology, bir grup bilim insanının yürüttüğü kahverengi ve siyah saçlı insanlar ile saç dökülmesi arasında bir bağlantı olduğuna dair çalışmanın sonuçlarını yayınladı.
Araştırmanın sonuçlarına göre, bilim insanları, siyah ve koyu kahverengi saçlı kişilerin saçkıran (alopesi areata) geliştirme olasılığının daha yüksek olduğuna ve bunun da kısmi saç dökülmesine yol açtığına inanıyor.
West Virginia Üniversitesi çalışanları yeni bir araştırmada bu sonuca vardılar.
Bu bağlamda bilim insanları, İngiltere Biobank'tan yaş ortalaması 47 olan 500 bin kişinin verilerine dayanarak, siyah ve koyu kahverengi saçlı kişilerde alopesi gelişme olasılığının çok yüksek olduğunu, kahverengi ve kızıl saçlı kişilerin ise bu hastalığa yakalanma olasılığının daha düşük olduğunu tespit etti.
Bilim insanları, açık renk saçlı kişilerin alopesi areata olma şansının daha düşük olduğunu doğruladılar.
Saçkıran ya da tıbbi adıyla alopesi areata bir kişinin saçının kısa bir süre içinde bölgesel olarak aniden dökülmesi ile karakterize bir hastalıktır. Bu hastalıkta nadiren de olsa tam kellik görülmektedir.



Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, yediklerimizin hayatımızın ilerleyen dönemlerinde yakalanacağımız kronik hastalıkların miktarını belirleyebileceği konusunda uyarıyor.

Araştırma sebze-meyve, balık ve doymamış yağlar bakımından zengin Akdeniz diyeti gibi sağlıklı bir beslenme düzeninin yaşlılarda demans da dahil olmak üzere kronik hastalıkların gelişimini yavaşlatabileceğini ortaya koydu. İşlenmiş et ve şeker açısından zengin, iltihabı artıran diyetlerse bu süreci hızlandırabilir.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar, 4 diyetin yaşlılardaki kronik hastalıklar üzerindeki etkilerini inceledi.

İncelenen diyetlerden üçü sağlıklı ve sebze, meyve, tam tahıl, kuruyemiş, baklagiller ve doymamış yağların alımına; şekerli yiyecekler, kırmızı et, işlenmiş et ve tereyağı/margarin tüketimininse azaltılmasına odaklanıyor.

Diğer yandan dördüncü diyet iltihaplanmaya yol açıyor ve daha az sebze, çay ve kahve; daha çok kırmızı ve işlenmiş et, rafine tahıllar ve şekerli içecek tüketimini içeriyor.

Araştırmacılar İsveç'teki 60 yaş ve üstü 2400 yetişkinin beslenmelerini 15 yıl boyunca izleyip kronik hastalıklarını takip etti.

Alınan besinleri, gıda sıklığı anketleri ve şu 4 diyet örüntüsüne bağlılıkla ölçtü: Ampirik Diyet İnflamatuar İndeksi (EDII), AHEI, Alternatif Akdeniz Diyeti (AMED) ve MIND (Nörodejeneratif Gecikme için Akdeniz - Dash Müdahalesi).

Multimorbidite, kronik hastalıkların sayısıyla tanımlanıp organ sistemlerine göre (kas-iskelet, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik) gruplandırıldı.

Nature Aging adlı bilimsel dergide yayımlanan sonuçlar, sağlıklı diyetleri benimseyenlerde kronik hastalıkların daha yavaş geliştiğini ortaya koydu.

Örneğin, başta AMED, AHEI ve MIND olmak üzere sağlıklı beslenme örüntülerine uzun süreli bağlılık, yaşlılarda kronik hastalıkların daha yavaş gelişmesiyle bağlantılı çıktı.

Bu, kardiyovasküler hastalıklar ve demans için geçerli olsa da kas ve kemiklerle ilgili hastalıklarda böyle bir bağlantı görülmedi.

Ancak iltihaplanma oluşturan diyeti benimseyenlerde kronik hastalık riski arttı.

Karolinska Enstitüsü'ndeki Yaşlanma Araştırma Merkezi, Nörobiyoloji, Bakım Bilimleri ve Toplum Bölümü'nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak birinci yazar Adrián Carballo-Casla, "Sonuçlarımız, yaşlanan popülasyonlarda multimorbiditenin gelişimini diyetin ne kadar önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor" diyor.

Diyetin koruyucu etkileri, yaşlanmaya bağlı hastalıklarda kilit önem taşıyan bir faktör olan iltihaplanmanın azalmasıyla açıklanabilir.

Araştırma makalesinin yazarları, uzun ömür üzerinde en büyük etkiye sahip olabilecek diyet önerilerini ve yaşlarına, cinsiyetlerine, psikososyal geçmişlerine ve kronik hastalıklarına göre bunlardan en fazla yararlanabilecek yaşlı gruplarını belirleyerek araştırmalarını ilerletmek istiyor.

Independent Türkçe