Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, sadece Tunuslu gençlerin katılacağı ulusal bir diyalog düzenlemeye hazır olduğunu duyurdu. Said’in ana yürütme organı olarak hükümetin ya da parlamentoda temsil edilen siyasi partilerin bu diyaloga katılımından bahsetmemesi geniş tartışmaları da beraberinde getirdi.
Nahda Hareketi liderlerinden Refik Abdüsselam ve Tunus Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu (UGTT) Sözcüsü Sami et-Tahiri söz konusu ulusal diyalog davetini sert bir dille eleştirdiler. Eleştiriler, özellikle UGTT’nin Cumhurbaşkanlığı'na yaklaşık dört ay önce sunduğu “diyalog” çağrısının Kays Said tarafından dikkate alınmamasının ardından geldi.
Tunus Cumhurbaşkanı’nın ülkedeki siyasi ve sosyal krizin üstesinden gelmek için gençlerle yönelttiği diyalog çağrısını şiddetle eleştiren Refik Abdusselam, söz konusu çağrının aslında Kartaca Sarayı'nın koridorlarına örülmüş bir "aldatmaca" olduğunu vurguladı.
Nahda Hareketi liderlerinden Refik Abdüsselam szlerinin devamında şunları söyledi:
“Bu diyalog içeriği ve sonuçlarıyla önceden yukarıdan tasarlandı. Eski Maliye Bakanı Nizar Yaiş bu şemada sadece bir piyon olarak kullanılıyor. Cumhurbaşkanlığı bölgesel düzeyde başlayarak ardından daha geniş ulusal düzeyde bir diyalog çalışması düzenlemeyi hedefliyor. Said bu adımı ile Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin izinden gidiyor. Başka bir deyişle, Kays Said, kendisinin sadece bir "lider" olduğunu ve gerçek gücün popüler ve ulusal komiteleri aracılığıyla halkın elinde olduğunu yanlış bir şekilde iddia eden Kaddafi'yi takip ediyor. Said, Kaddafi’yle aşağı yukarı aynı yönde ilerlemek istiyor. Yerel düzeydeki ve bölgelerdeki gençler fikir ve karar sahibi ve yalnızca halk komiteleri programının bir uygulayıcılarıdır.
Tunus Cumhurbaşkanlığı gençlerin yer alacağı bu ulusal diyalog toplantısının modern araçlar vasıtasıyla geniş katılımlı olmasını sağlayacak. Gençlerin önerilerini ve taleplerini dile getireceği toplantı sonrasında uyumlu ve tutarlı sonuçlar elde edilmesi için bu talep ve öneriler bölgesel ve ulusal düzeyde tüm alanlardaki uzmanlar tarafından formüle edilecek. Bu, Kays Said'in seçim kampanyası sırasında benimsediği ve kendisini başkanlık makamına götüren yöntemin de aynısı.
UGTT Sözcüsü Sami et-Tahiri de konuya dair şunları söyledi:
“Tunus Cumhurbaşkanı’nın yaptığında, devletin prestijine ve cumhurbaşkanlığı kurumuna saygı yok. Diyalog için aylar önce kendisine ayrıntılı bir teklif sunan işçi sendikası ile istişareye devam etmesi onun için daha iyi olurdu. Ancak aylar süren sessizliğin ardından, eski bir bakan ile görüşüp ulusal diyalog konusunu gündeme getirmesi sendika liderlerini şaşırttı. Çünkü bahse konu ulusal diyalog çağrısı aylar önceki öneriden tamamen farklı. Cumhurbaşkanı Said'in diyalog çağrısının, işçi sendikasının aylar önceki önerisiyle hiçbir ilgisi yok. Cumhurbaşkanı, sendikanın çağrısından vazgeçtiğini herkese bildirmek zorundaydı.”
Tunus Cumhurbaşkanı, halkın meşru haklarına kavuşması için yakında bir ceza uzlaştırma tasarısı sunacağını duyurdu. Aynı zamanda sanıklar da cezaevinde tutulmayacaklar. Çünkü bunun devlete bir faydası olmadığı belirtiliyor. Said ayrıca, 2011 devriminin kurbanlarının ailelerine tazminat ödenmesine ilişkin bir yasa tasarısının hazırlığının da müjdesini verdi. Diğer yandan Yüksek Öğretim Kurumu oluşturulmasıyla ilgili üçüncü bir yasa tasarısı da gündemde. Ancak bu yasaların hayata geçirilebilirliği ile ilgili soru işaretleri mevcut. Özellikle de bu yasaların siyasi veya sosyal olarak herhangi bir şekilde tartışılmadan cumhurbaşkanlığı tarafından tepeden ilan edilmesi bu konudaki soru işaretlerini artırıyor.
Parlamento oturum düzenleyemiyor
Diğer yandan Tunus Parlamentosu yeter sayıya ulaşılamaması nedeniyle arka arkaya iki gündür oturum düzenleyemiyor. Tunus Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu’nun (bir anayasal organ) dün sabah 9’da gerçekleştirilmesi planlanan oturumunun açılışına yalnızca 23 milletvekili katıldı. Oturumun başlama saatinden yarım saat kadar sonra ise salonda bulunan vekil sayısı sadece 42 oldu. Parlamento, çarşamba günü Adalet Bakan Yardımcısı Hasna Bin Süleyman ile “adalet, içişleri ve dernekleri düzenleyen kanun” konularında diyalog için bir genel kurul planlamıştı. Ancak toplantı iki kez yeter sayıya ulaşılamayınca ertelendi. Tunus Parlamentosu iç tüzüğünün 109’uncu maddesi, oturumun başlaması için 109 üyenin (mutlak çoğunluk) gerekliliğini şart koşuyor. Yeter sayı sağlanamazsa genel kurul, üyelerin en az üçte biri ile asıl oturum saatinden yarım saat sonra toplanıyor. Son iki gün içinde ise bu gerçekleşemedi. Bu durum, gündemdeki dosyaların önemi göz önünde bulundurulduğunda, milletvekillerinin oturuma katılmamalarının gerçek nedenleriyle ilgili soruları da beraberinde getirdi.
Kaçak göçmenler sorunu
Ulusal Muhafızlar Sözcüsü Husameddin Cebabli dün, aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu 130'dan fazla kaçak göçmenin Safakes ve Nabil açıklarındaki teknelerde tutuklandığını duyurdu.
DPA’ya konuşan Cebabli şunları söyledi:
“Cuma günü başkentin güneydoğusundaki Safakes ve El-Abed bölgesi kıyılarında bir balıkçı teknesinde 76 göçmen deniz birimleri tarafından tutuklandı. Çoğu Sahra Altı Afrika'dan olan göçmenlerin arasında 27 kadın ve 9 çocuk olduğu tespit edildi. Teknede ayrıca 4 Tunuslunun da olduğu bilgisine ulaşılırken bunlardan 3'ünün yargılandığı ve haklarında hapis cezası kararının bulunduğu belirlendi. Deniz birimleri ayrıca başkentin etrafındaki kalabalık mahallelerde yaşayan 56 Tunuslu göçmeni Nabil kenti kıyılarındaki iki teknede ele geçirdi. Tutuklular, deniz sınırlarını yasa dışı olarak geçmekle suçlanıyorlar. Tunus sahili, Tunus ve Sahra Altı Afrika'dan gelen göçmenlerin Avrupa kıyılarına ulaşmaları için geçmeleri gereken önemli bir durak olmayı sürdürüyor.”
Bu ayın başında Tunus kıyılarında, İtalya’ya gitmek üzere Sahra Altı Afrika'dan gelen 39 göçmenin cansız bedenlerine ulaşıldı. Aralarında çocuklar ve kadınlar da bulunuyordu. Tunus donanması geçen aralık ayında da çoğu kadın olmak üzere 20 kişinin cansız bedenine ulaşmıştı.