Lenderking ve Griffiths’in gündeminde Suudi Arabistan’ın çözüm girişimi var

ABD Temsilcisi son iki ayda üçüncü kez bölgeyi ziyaret ediyor.

Lenderking (solda) ve Griffiths geçen ay Amman'da görüşmeler gerçekleştirdiler. (ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Dairesi’nin Twitter hesabı)
Lenderking (solda) ve Griffiths geçen ay Amman'da görüşmeler gerçekleştirdiler. (ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Dairesi’nin Twitter hesabı)
TT

Lenderking ve Griffiths’in gündeminde Suudi Arabistan’ın çözüm girişimi var

Lenderking (solda) ve Griffiths geçen ay Amman'da görüşmeler gerçekleştirdiler. (ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Dairesi’nin Twitter hesabı)
Lenderking (solda) ve Griffiths geçen ay Amman'da görüşmeler gerçekleştirdiler. (ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Dairesi’nin Twitter hesabı)

ABD ve BM’nin Yemen özel temsilcileri, Yemen krizini çözmek için bu hafta başlarında açıklanan Suudi Arabistan girişimini görüşmek üzere Suudi yetkililer ve Yemen hükümeti ile bugün Riyad'da bir araya gelecekler.
İlgili kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığı bilgilere göre, BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths ve ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking’in Riyad ziyaretlerinin gündeminde siyasi bir çözüme varmak var. Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda ziyareti doğrularken, Yemen krizini çözmek için başlatılan Suudi girişiminin uygulanmasının şartlarının BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths tarafından belirleneceğini aktardı.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın önceki gün Yemen'deki krizi çözmek için Temsilcisi Tim Lenderking'in bölgeye yapacağı ziyareti açıklamasının öncesinde, Suudi savunma kuvvetleri Husiler tarafından Krallık’taki yerleşim yerlerini hedef almak için fırlatılan 8 insansız hava aracını (SİHA) engelledi. Ayrıca Cizan'daki bir petrol rafinerisinin Husiler tarafından hedef alınması sonucu bölgede küçük çaplı hasar meydana geldi. Rafinerinin sldırıdan zarar görmediği kaydedildi.
Bu ABD Temsilcisi’nin bölgeyi şubat ayından bu yana üçüncü ziyareti olacak. Lenderking 17 gün süren ikinci ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada Husilerin görüşmek istemeleri halinde bölgeye tekrar geleceğini bildirmişti.
Reuters, ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Timothy Lenderking’in Husi heyeti ile 26 Şubat’ta Maskat'taki görüşmesi hakkında sızan bilgileri aktarmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı konuya dair açıklamada bulunmazken Lenderking Atlantik Konseyi’nin video-konferans aracılığıyla ev sahipliği yaptığı toplantıda, Yemen'de tutarlı bir ateşkes planı olduğunu ve şu an bu planın Husi lideri tarafından görüşüldüğünü belirtmiş, Husiler diyalog için hazır olduğunda bölgeye döneceğini bildirmişti.
ABD yönetiminin Yemen krizine diplomatik bir çözüm sunmak ve 2011'de Arap Baharı'nın patlak vermesinden bu yana 10 yıldır süren ve istikrarsızlığa yol açan insani krizi sona erdirmek istediği açık. Söz konusu dönemden bu yana ülkedeki gidişat çerçevesinde, Kararlılık Fırtınası ve Umuda Dönüş operasyonları kapsamında, Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyonu’nun desteğini alan meşru hükümet ile Husi isyancı grubu arasında süren iç savaş Mart 2015'te başladı.
Şarku’l Avsat’ın elde ettiği, Lenderking'in bir dizi ABD'li senatör ve yetkiliyle Yemen'deki krize siyasi çözüm hakkında görüşmesi, bölgedeki ikinci turu ve aynı şekilde Arap Körfez ülkelerinin birçok lideriyle ve İran'daki yetkililerle bir araya gelen BM Temsilcisi Griffiths ile gerçekleşen görüşmeler hakkındaki bilgilere göre gündemde savaşı çözmenin önündeki en büyük engel olarak görülen Husilerin tutumu vardı. Zira Husiler, Yemen'in kuzeyindeki yönetimleri için uluslararası arenada onay görmeye çalışıyorlar. Ancak bu darbecilerin bu tutumu, Yemen  Cumhurbaşkanı Hadi ve Suudi hükümeti tarafından onaylanmıyor. Ayrıca ABD hükümeti de  Husi grubunun İran'dan maddi destek aldığını belirtiyor.
ABD’li araştırmacı ve siyasi analist George Johnson, Brookings Enstitüsü’nün internet sitesinde yayınlanan makalesinde hükümet güçleri, Husiler veya Güney Geçiş Konseyi gibi çeşitli silahlı grupların ülkenin geri kalanına kendi iradelerini dayatmak için yeterli güce sahip olduğunu savundu. Ayrıca bununla birlikte, yine bu grupların neredeyse tamamının çıkarlarına hitap edebilecek herhangi bir barış anlaşmasına engel olma görevi görecek kadar savaşçıya ve cephaneye sahip olduklarını öne sürdü.
Endişe verici olan durumun Yemen'de savaşın ne kadar uzun sürerse silahlı grupların ortaya çıkma olasılığının da o kadar artması olduğunu belirten Johson, Yemen'de giderek azalan kaynaklar için savaşan grupların giderek daha fazla görülebileceğini ifade etti. ABD’li araştırmacı, Husilerin sorununu devletin bir parçası olmayı değil devlet olmayı istedikleri şeklinde özetledi. Ayrıca savaş alanında kazandıklarını düşündükleri için müzakere masasına gelmeyi de kabul etmediklerini vurguladı. Johnson bunun, BM ve ABD’nin özel temsilcilerinin ve Suudi Arabistan'ın yakın zamandaki ateşkes teklifi gibi çeşitli barış çabalarını geçersiz kılmak için yeterli neden olduğunu kaydetti.
Johnson açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Yemen’in parçalanması ABD’ye bir dizi zorluk çıkarıyor. Washington, Yemen toprağını kontrol eden savaş liderlerini ve silahlı grupları tanımayacaktır. Ancak, terörle mücadeleden insani endişelere, mülteci sorunundan Kızıldeniz'deki nakliye ağına kadar çeşitli nedenlerden dolayı bunların çoğuyla başa çıkmak zorunda kalacak. "
George Johnson, diplomasi, uluslararası ilişkiler ve ulusal güvenlik için temel yapı taşı olduğunu savunduğu ulus-devlet sisteminin gerçekleştirilmesi çağrısında bulundu. Ayrıca ABD’nin diğer birçok ülkede de olduğu gibi ulus-devletlerle çalışmaya hazır olduğunu ve ordunun yerel ortaklar aracılığıyla kendileriyle çalışmayı tercih ettiğini ifade etti.



Katar, İran-İsrail ateşkesinde son dakika arabuluculuğunu açıkladı

TT

Katar, İran-İsrail ateşkesinde son dakika arabuluculuğunu açıkladı

Katar, İran-İsrail ateşkesinde son dakika arabuluculuğunu açıkladı

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Katar'ın el-Udeyd Hava Üssü’ne yönelik füze saldırılarına rağmen Katar'ın İran ve İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varılması için yoğun çaba sarf ettiğini açıkladı.

Doha'yı ziyaret etmekte olan Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam ile düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Al Sani şu ifadeleri kullandı: “Ateşkes konusuyla ilgili olarak Katar devleti, ateşkesin istikrarını sağlayacak bir anlaşmaya varmak için Katar Emiri Şeyh Temim'in hem ABD tarafı hem de İran Cumhurbaşkanı ile gerçekleştirdiği temaslar aracılığıyla büyük çaba sarf etti… Bu sürecin başarısı nihayetinde ilgili tarafların iradesine ve kararlılığına bağlıdır.”

Al Sani, Katar Emiri'nin İran Cumhurbaşkanı ile yaptığı bir telefon görüşmesini de açıklayarak şunları söyledi: “Sayın Emir, İran Cumhurbaşkanı ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve bu görüşmede Katar'ın komşu bir ülke olarak her zaman bölgenin güvenlik ve istikrarını korumaya çalıştığını vurguladı.”

sdfrgt
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani (DPA)

Al Sani, “Durumu alevlendirmeyi amaçlayan tüm girişimlere rağmen Katar olayları akıllıca ele almaya devam edecektir” dedi.

Bununla birlikte, İran'ın Katar'a yönelik füze saldırısının ülkenin egemenliğinin ihlali olduğunu vurguladı. Al Sani, “Yaşananlar Katar devletinin egemenliğinin ihlalidir ve bu kabul edilemez; ülkenin güvenliğini ve egemenlik haklarını korumak için uluslararası hukuk ve kabul edilen sözleşmeler uyarınca gerekli hukuki ve siyasi tedbirler alınacaktır” şeklinde konuştu.

Al Sani, İran ile İsrail arasındaki ateşkesin önemini vurgulayarak, ABD ve İran'ı müzakere masasına geri dönmeye çağırdı. Al Sani, “Ateşkesin kararlaştırıldığı şekilde devam edeceğini umuyor ve Katar devletinin her zaman istediği kapsamlı bir diplomatik çözüme ulaşmak için ABD ve İran taraflarını müzakere masasına dönmeye çağırıyoruz” ifadesini kullandı.

Al Sani sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm tarafların çıkarlarını garanti altına alan adil bir anlaşma çerçevesinde, nükleer silahlardan arındırılmış, güvenli ve istikrarlı bir bölge için çalışmanın önemine inanıyoruz. İran'ın da komşu bir ülke olarak anlayış ve yapıcı bölgesel iş birliği çerçevesinde güvenlik, istikrar ve büyüme arzusunda olduğunu yineliyoruz.”

Al Sani, “Bölgedeki olayları her zaman sorumluluk ruhu ve bilgelik gözüyle ele almalıyız. İsrail'in bölgeye ve İran'a yönelik tekrarlanan saldırganlığı gerilimin daha da artmasına yol açmakta ve bölgedeki istikrarsızlık durumunu daha da kötüleştirmektedir. Bu düşmanca yaklaşımın devam etmesi bölgeyi daha karmaşık ve tehlikeli yollara sürüklemekte ve bölgesel barış ve güvenliği önemli ölçüde tehdit etmektedir” ifadelerini kullandı.

Katar'ın hava savunma sistemlerinin İran füzelerine karşı gösterdiği başarı konusunda ise Al Sani şunları söyledi: “Katar'ın bugün açıkça teyit ettiği mesaj, güvenliğini korumak, topraklarını ve halkını savunmak için tam kapasiteye sahip olduğudur. Katar Silahlı Kuvvetleri etkinliğini ve yüksek hazırlık düzeyini kanıtlamış ve herkese Katar devletinin kendisini, vatandaşlarını ve topraklarında yaşayanları tam güç ve yeterlilikle savunabileceği yönünde güçlü bir mesaj göndermiştir.”

Katar Silahlı Kuvvetleri’nin ‘söz konusu saldırıya karşı koymada kahramanca bir hareket’ sergilediğini ve düşman füzelerinin biri hariç hepsini durdurup düşürdüğünü belirten Al Sani, “Bu performans silahlı kuvvetlerimizin sahip olduğu yüksek hazırlık ve profesyonellik düzeyini yansıtmakta ve anavatanın güvenlik ve egemenliğini yetkinlikle koruma kabiliyetlerini teyit etmektedir” dedi.

Al Sani ayrıca, İsrail'in Lübnan topraklarına yönelik saldırılarını da kınayarak şunları söyledi: “İsrail'in ateşkesi sürekli ihlal etmesini ve Lübnan'ın egemenliğine yönelik saldırılarını açık ve kesin bir dille kınıyoruz… Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ni sorumluluklarını yerine getirmeye ve İsrail'in bölgenin istikrarını tehdit eden bu sorumsuz hareketlerini durdurmaya çağırıyoruz.”