Husiler, son Yahudi ailelerini de Yemen'den kovdu

Husi’lerin darbesi ve  işgali öncesinde Sana'da toplanan Yahudi bir aile - Yakın zamanda Yemen'den sınır dışı edilen Yahudi bir ailenin üç üyesi - (Şarku’l Avsat)
Husi’lerin darbesi ve  işgali öncesinde Sana'da toplanan Yahudi bir aile - Yakın zamanda Yemen'den sınır dışı edilen Yahudi bir ailenin üç üyesi - (Şarku’l Avsat)
TT

Husiler, son Yahudi ailelerini de Yemen'den kovdu

Husi’lerin darbesi ve  işgali öncesinde Sana'da toplanan Yahudi bir aile - Yakın zamanda Yemen'den sınır dışı edilen Yahudi bir ailenin üç üyesi - (Şarku’l Avsat)
Husi’lerin darbesi ve  işgali öncesinde Sana'da toplanan Yahudi bir aile - Yakın zamanda Yemen'den sınır dışı edilen Yahudi bir ailenin üç üyesi - (Şarku’l Avsat)

Şarku’ l Avsat’a konuşan kaynaklara göre Husiler, kalan dört yaşlı kişi dışında, son üç Yahudi aileyi de ülkeden sınır dışı ederek Yemen'deki Yahudi cemaatinin varlığını sona erdirmiş oldu. Aynı kaynak istihbarat teşkilatı tarafından 6 yıldır tutuklu olan bir cemaat üyesini serbest bırakma sözü karşılığında yapılan pazarlık sonrası Yahudi ailelerin alternatif bir vatan aramaya çıktıklarını ve tutuklunun serbest bırakılması için nihai kararın verildiğini söyledi.
Husiler, geçmileri binlerce yıl öncesine uzanan Yemen'deki Yahudi cemaatinin tarihlerinde belirleyici rol aynadılar. Husiler, Yahudileri taciz ederek önce Sada şehrinden, sonra da Amran şehrinden kovdular. Ardından başkentin mahallelerinden birine kadar takip edildikten sonra 3 grup halinde Yemen dışına sürüldüler. Sınır dışı edilen son Yahudi’ler İsrail'e gitmeyi reddeden ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin kendilerine sığınma hakkı veren herhangi bir ülkeye göndermesini bekleyen gruptu.
Söz konusu 3 aile geçen ayın sonuna kadar Yemen’de kalarak Husilerin onları sınır dışı etme baskısına direnme düşüncesindeydi. Ancak aile üyelerinin istihbarat hapishanesine yaptığı son ziyaret onları ülkeden ayrılmaya zorlamak için yeterli oldu. Aile bu ziyarette, Husi mahkemelerinin tahliye kararına rağmen altı yıldır tutuklu bulunan Levy Salem'in serbest bırakılmasını istiyorlarsa ülkeyi terketmeleri gerektiği konusunda bilgilendirildi. Husi mahkemeleri, Tevrat'ın eski bir versiyonunu yurt dışına çıkarılması suçlamasıyla tutuklanan 2016 yılında Amran vilayetinden sınır dışı edilen bir grup Yahudi cemaati üyesi ve müslüman tutuklular gibi onu da serbest bırakma kararı almıştı.
Birkaç gün önce Aden'den ayrılan grubun bir üyesi Şarku’l Avsat’a şunları söyledi: “Bizi Levy’nin hapishaneden çıkması karşılığında ülkeyi terk etmek ya da  tacizin ortasında yaşamaya devam etmek arasında tercih yapmak zorunda bıraktılar. Bu yüzden ayrılmak zorunda kaldık. Tarih, Yemenli Yahudilerin son ana kadar hâlâ vatanlarına bağlı son aileleri olduğumuzu kaydedecek. Şimdiye kadar pek çok tahrike karşı koyduk ve anavatanımızı terk etmedik. Ama bugün mecburuz.”
Aile üyesi gözü yaşlı bir şekilde: “Bir daha görüşemeyeceğiz. Doğduğumuz ve yaşadığımız ülkeyi göremeyeceğiz. Ne kadar ömrümün kaldığını, nereye gömüleceğimi bilmiyorum. Tüm dostlarımız ve sevdiklerimiz terk etti. Biz onlarla dahi gitmedik.” Diye ekledi.
Levy hapishanede geçirdiği yıllarda felç olmasına neden olacak derede çeşitli işkence ve tacize maruz kaldı. Levy  ile 3 ay aynı hücrede kalan eski Bahai tutuklu Velid Ayyaş, Levy’ nin maruz kaldığı haksızlık ve işkenceleri doğruladı.
Levy, el yazması Tevrat davasıyla bağlantılı olarak tutuklandı. Mahkeme masum olduğuna karar verdi ve onunla birlikte aynı davada yargılanan tün tutuklular 18 ay önce serbest bırakıldı. Velid Ayyash’a göre Levy’nin tutuklanmasında Yahudi olması dışında başka bir sebep yok.



Yemen’de barış seçenekleri

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
TT

Yemen’de barış seçenekleri

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)

Yemen’de sekiz yıldan uzun süredir devam eden çatışmayı sona erdirmek için mevcut barış çabalarını ve çatışan taraflara bazı güçler için oldubittiler dayatmak ile diğer bileşenlerin savunduğu uzlaşmacı yaklaşımlar arasında mevcut olan seçenekleri bir belirsizlik çevreliyor.

Yemenli siyasi medya araştırmacısı Dr. Abdulaziz Cabir'e göre, çatışmanın taraflarının konumları ile Yemen'in geleceğine ilişkin algıları arasındaki genişleyen uçurum, barışı sağlamanın önündeki en önemli zorluklardan birini temsil ediyor.

ss
Hollanda'nın Lahey kenti kısa süre önce Uluslararası Yemen Forumu oturumlarına ev sahipliği yaptı. (Şarku’l Avsat)

Cabir, savaş ve barış ikiliği ve Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürülebilir barışın temellerini atmaya yönelik sürekli çabaları hakkındaki açıklamasında, barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ülkeyi karmaşık bir sahnenin, yüksek bir belirsizliğin ve küresel ekonomi için güçlü bir arteri temsil eden Kızıldeniz, Babu'l Mendeb Boğazı ve Arap Denizi'ne ulaşabilecek gerçek tehditlerle karşı karşıya bıraktığına inanıyor.

Taraflar arasında uzlaşmaya dayalı bir formül

Dr. Abdulaziz Cabir, Yemen'deki savaş ve barış sahnesindeki aktif güçlerin pozisyonlarını dikkatli bir şekilde okuyarak, çatışma taraflarını ve onların kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşma ve Yemen'deki çatışma ve savaşı sona erdirme konusundaki farklı algılarını uzlaştırmanın şimdiye kadar zor ve karmaşık bir görev olduğunun açık şekilde görüldüğünü belirtti.

Cabir'e göre bu, ‘çoğunun kendi vizyonlarını diğer taraflara empoze edemeyecekleri gerçeğini kabul etmeyi reddetmelerinden kaynaklanıyor. Uzlaşıya dayalı bir formüle ve yaklaşımlara zorlanmaları da çatışmanın taraflarının siyasi gerçekçilikten yoksun olması nedeniyle yaşanıyor.’

Çatışan taraflardan her birinin kontrolü altındaki bölgelerde otoritesini pekiştirmek ve bu bölgelerde özel güvenlik, askeri ve ekonomik düzenlemeler oluşturmak için yaptığı çalışmalar, (örneğin hanedan mezhepçi ideolojisi doğrultusunda kontrol alanlarında düzenlemeler, yasalar ve müfredatlar uygulayan Husi grubu) ve bu büyük değişiklikler kendi içinde büyük bir engel teşkil ediyor. Bununla başa çıkmak ve onu çözmek için bir mekanizma üzerinde anlaşmak çok zaman ve çaba gerektirecek. Devam etmesi de Yemen'de barışı sağlama çabalarıyla çelişiyor.

sad
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Riyad'da bir araya geldi. (SABA)

Cabir, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmelerde çatışmanın taraflarının konumları ile Yemen'in geleceğine ilişkin algıları arasındaki genişleyen uçurumun barışın önündeki en önemli zorluklardan birini temsil ettiğini söyledi. Ayrıca birlik hükümeti ve diğerleri çerçevesinde geçiş dönemine yönelik genel düzenlemelere ek olarak, bu güvensizlik halinin Yemen'de sürdürülebilir barışa ulaşma yolunda bir engel oluşturduğunu belirtti.

def
Yemenli siyaset araştırmacısı Dr. Abdulaziz Cabir. (Şarku’l Avsat)

Başarısızlıklar karşısında gerçeklik

Dr. Cabir, istenen barışa ulaşmanın önünde birçok engel ve zorluğun durduğuna inanıyor. Bunlardan en öne çıkanı, Husilerin elde ettiği, devletin derinliklerine ve eklemlerine kadar ulaşan kapsamlı kontrol. Zira başkent Sana ve kuzey bölgelerin ve vilayetlerin çoğu üzerindeki kontrollerinin sıkılaştırılması, karşı tarafın başarısızlık ihtimalindeki artışla daha da pekişti.

Cabir açıklamasında “Bilindiği gibi bunun nedeni, Husiler ve ona karşı cephede yakınlaşmasına rağmen, meşru hükümet içindeki siyasi eşitsizliğin askeri ve güvenlik tarafına da uzanmasıdır” dedi.

Cabir’e göre, barış sürecinde bir çıkmaza girilmeyerek herhangi bir ilerleme kaydedilmesi, Husilerin meşru hükümete karşı darbelerini geri çekerek büyük tavizler vermesini gerektiriyor. Cabir’e göre onlar için bu bir kazanım kaybı ve özellikle tarihi Yemen sorununun derinliğini ve özünü oluşturan, demokratik yaklaşım ve güç ve zenginlik merkezlerinin dağılımı ile temsil edilen konuları ihmal etmemek için çalışacaklar.

Husilerin ‘sınırlı popülariteleri ve tüm Yemen halkı tarafından reddedilen tiksindirici hanedan yaklaşımları nedeniyle en büyük kaybeden olacaklarının farkında olduklarını’ belirten Cabir sözlerini şöyle sürdürdü:

 Çünkü Yemen sahnesindeki diğer siyasi güçlerle ortak ulusal siyasi paydalara izin vermeyen ırkçı bir terör projesi taşıyorlar. Yaklaşımları ve siyasi ideolojileri, ötekini hanedan, mezhep konumundan boyun eğdirme üzerine kurulu. Bu kibir kırılıp ulusal bir siyasi çerçevede yeniden inşa edilmedikçe barışı kabul edemez.

sc
Sana Uluslararası Havalimanı. (EPA)

Cabir, Suudi Arabistan'ın çabalarına karşı uzlaşmaz tutumun ve şart-talep tavanını yükselterek barış yolunun tıkanmasındaki en büyük sorumluluğun Husi gruba ait olduğunu vurguladı. Ayrıca Husilerin Yemen'in çıkarlarını, güvenliğini, istikrarını ve kalkınmasını hiçe sayan aşırılıkçı ve gerçekçi olmayan ideolojik yaklaşımı benimsediklerini belirtti.

ABD, İngiltere, Çin ve Fransa'nın büyükelçileri, Husi grubunu Yemen krizinde askeri seçeneği terk etmeye çağırmış ve çatışmaya herhangi bir dönüşün, Husi grubunu tamamen uluslararası izolasyona yol açacağı konusunda uyarmıştı.

Yıpratma savaşı korkusu

Siyasi medya sahasında çalışan Yemenli araştırmacı, sahneyi okurken, çatışmanın devamının Yemen'i zor bir aşamaya sokacak uzun vadeli bir yıpratma savaşına yol açacağına dair gerçek korkular konusunda uyarıda bulunuyor.

Özellikle hizmetlerin bozulması ve Güney Geçiş Konseyi de dahil olmak üzere bazı bileşenlere yönelik artan çağrılarla meşru hükümetin Aden ve diğer vilayetler üzerindeki kontrolünü kaybedeceği korkusuyla Yemen, Husilerin Sana ve kuzey bölgelerde şiddetli kontrollerini genişleteceği unutulmuş bir krize dönüşecek.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi birkaç gün önce Mukalla'da Hadramut valiliğine idari, güvenlik ve ekonomik olarak işlerini tam olarak yönetme hakkı verdiğini duyurdu.

Suudi Arabistan-İran yakınlaşması

Yemen sahnesindeki ve çatışmasındaki aktörlerin önceki tüm verilerinin ve konumlarının, Yemen'de sürdürülebilir barışı sağlamak için gerçek tehditler taşıdığı sonucuna varan Cabir, barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ülkeyi küresel ekonomi için güçlü bir arteri temsil eden Kızıldeniz, Babu'l Mendeb Boğazı ve Arap Denizi'ne ulaşabilecek gerçek tehditlerle karşı karşıya bırakacağına inanıyor.

Cabir, Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürülebilir barışı sağlama çabalarına olumlu bir şekilde yaklaşmak için uluslararası toplumun ortak çabalarına işaret ederek Husi grubuna ve onların arkasındaki İran'a azami baskı uygulamasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Cabir açıklamasının devamında “Bu çabaların başarısızlığı, Yemen'i büyük ölçüde örtüşen senaryoların önüne koyar ve Yemen sahnesine daha fazla yapı, karmaşıklık ve yüksek bir belirsizlik durumu verir” uyarısında bulundu.

Cabir sözlerine şöyle devam etti:

Temel değişkeni, yani Suudilerin genel olarak çatışmaya yönelik politikasını kavramak uygun olur. Özellikle Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı'nın Tahran ziyareti ve İran Cumhurbaşkanı ile görüşmesiyle sonuçlanan bir yumuşama durumuna tanık olduğu bu aşamada Husilere yönelmesi, Yemen'deki savaşla ilgili bazı gözlemcilere göre Yemen dosyasında yakın bir atılım olduğunu gösteriyor.

Cabir, Suudi Arabistan ve İran'ın sükûnet, çözüm veya savaş yollarına ilişkin pozisyonunun belirleyici olabileceğine ve bunun analiz için bir giriş noktası ve yakın gelecekteki gelişmeleri tahmin etme girişimi olarak benimsenmesine inanıyor. Cabir, Yemenli tarafları Yemen'de adil ve sürdürülebilir bir barışı sağlamak için olumlu ve açık bir şekilde anlaşmaya, kalkınma ve inşaya, Yemen'in bir barış, bilgelik ve refah vahası olan eski dönemine geri dönmesine yönelik olarak hareket etmeye çağırdı.