Irak muhalefeti Bağdat-Washington stratejik diyaloğuna karşı

Irak muhalefeti Bağdat-Washington stratejik diyaloğuna karşı
TT

Irak muhalefeti Bağdat-Washington stratejik diyaloğuna karşı

Irak muhalefeti Bağdat-Washington stratejik diyaloğuna karşı

Irak ve ABD, aralarındaki bir sonraki stratejik diyalog turunun gelecek Mayıs ayının yedisinde başlayacağını duyurdu. Söz konusu diyalog turu, Irak’ın 2009 yılında eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde ABD ile imzaladığı Stratejik Çerçeve Anlaşması bağlamında geliyor. Bu anlaşma, iki bölümden oluşuyordu; İlk olarak o dönemde 150 bin askerden oluşan ABD kuvvetlerini Irak’tan geri çekmeyle ilgiliydi (geri çekilme 2011 sonunda tamamlanmıştı). İkincisi ise ekonomik, kültürel, teknolojik ve diğer alanlarda iş birliğinin yanı sıra silahlanma, teçhizat ve eğitim dahil olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği ile ilgiliydi.
2014 yılında DEAŞ, Irak topraklarının geniş alanlarını işgal ettiğinde dönemin Irak hükümeti (Nuri el-Maliki döneminin sonu ve Haydar el-İbadi döneminin başları), ABD’den güçlerini DEAŞ’a karşı savaşta Irak’a geri göndermesini istemek zorunda kaldı. ABD, bu talebe 60’tan fazla ülkeden oluşan uluslararası bir koalisyon çerçevesinde yanıt verdi. Irak, söz konusu koalisyonun yardımıyla, hızla uyuyan hücreler şeklinde yeraltından çalışmaya başlayan terör örgütü karşısında askeri olarak başarıya ulaştı. Örgütün, başta dağlık ve çöl bölgeleri olmak üzere birçok batı bölgesinde hücreleri bulunuyordu. DEAŞ karşısındaki zaferin maliyeti oldukça yüksek olsa da söz konusu zafer, ABD yandaşları ile Irak’taki hasımları arasında bir rekabete dönüştü. Washington yandaşları, sağladıkları silahlanma, lojistik ve havacılık desteğiyle kendi uluslararası koalisyonlarını, bu örgütü mağlup etme nedeni olarak görüyorlardı. ABD muhalifleri ise Şii lider Ayetullah Ali es-Sistani’nin ‘cihad-ı kifaye’ fetvasının, DEAŞ’a karşı zaferde büyük bir paya sahip olduğunu savunuyorlardı. Sistani’nin DEAŞ ile mücadele için verdiği fetva, Haşdi Şabi’nin kurulmasını da beraberinde getirmişti.
DEAŞ’a karşı zafer, ‘ABD’lileri hoşnut etmek’ ve ‘Haşdi Şabi’ye bağlı tarafları öfkelendirmemek’ arasında bir ipte yürümeye çalışan Haydar el-İbadi hükümeti döneminde daha da derinleşmeye başladı. Başbakan Adil Abdülmehdi’nin görevi de oldukça zor görünüyordu. Başbakan, ilk yılını tamamlamaya yaklaşırken Ekim 2019 ayaklanması olarak bilinen kitlesel gösteriler başladı. Gösteriler, birkaç ay sonra Necef otoritesinin yeni bir hükümetin kurulması gerektiğini ilan etmesinin ardından Abdülmehdi’nin istifasına yol açtı. Abdülmehdi hükümeti, siyasi blokların alternatif bir başbakan üzerinde anlaşamamaları nedeniyle yaklaşık 5 buçuk ay boyunca geçici bir hükümete dönüştü.
İstihbarat Teşkilatı Başkanı Mustafa el-Kazimi, tarafların anlaşmazlıkları ve diğer tarafların iddiaları nedeniyle hükümetin başına geldi. Herkesin onayını şart koştuktan sonra Kazimi, isteksizce görevi kabul etti. Yemin töreninde, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na çok sayıda kişi katıldı. Uzlaşıyla yetinmeyip, alkışladılar ve Fatiha suresini okudular. Ama hükümetini kurma yolunda ilk adımlarını atar atmaz Kazimi’nin önüne engeller konulmaya başladı.
Kazimi iktidara gelmeden yaklaşık 2 ay önce Washington, ‘stratejik diyalog, ana kaygı noktalarından birini oluşturması nedeniyle’ eski Başbakan Adil Abdülmehdi’den Bağdat ile stratejik bir diyalog talep etmişti. Abdülmehdi, günlerinin sayılı olduğunu bilerek bunu kabul etti. Kazimi’nin göreve gelmesinden bir ay sonra 2020 Haziran ayında Washington ile Bağdat arasında diyalog fiilen başladı ve iki ay sonra Kazimi, Washington’a gitti. Eski ABD Başkanı Donald Trump ile görüştü. Ardından iki taraf, Kazimi’nin seleflerinin döneminde zor olan diyaloğun ikinci turunu başlattı. Kazimi’nin hareketleri ise, silahlı grupların yanı sıra özellikle Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Bloğu ve Nuri el-Maliki liderliğindeki ‘Kanun Devleti’ tarafından kuşatıldı.
Silahlı grupların, bir defa Kazimi hükümeti, bir defa İranlılar ve birçok defa da ABD’liler ile farklı hikayeleri bulunuyor. Bu gruplar, Kazimi’ye mutlak düşmanlıklarını ilan ederken, iyi ilişkilere sahip olduğu İran ile ilişkisine de şüpheyle bakıyor. Öyle ki Tahran, Bağdat’ın merkezindeki ABD Büyükelçiliği çevresini hedef alan füzelerle Yeşil Bölge’yi bombalamayı reddetmişti.
Joe Biden’in, Beyaz Saray’a girişi sonrasında (Senatör ve Obama’nın yardımcısı iken 26 kez ziyaret ettiği) Irak konusundaki konumu da dahil olmak üzere birçok konuda öncelikleri farklı görünüyordu. Geçen hafta Washington, özellikle stratejik diyaloğa dayalı anlaşmanın mimarlarından biri olduğu ve Obama yönetiminde Irak meselesinden sorumlu olduğu için, Bağdat ile stratejik diyaloğu sürdürme isteğini açıkladı. Irak ise çeşitli öncelikler uyarınca bu diyaloğun başladığını duyurdu. Irak hükümeti, Washington ile ilişkiler açısından ‘DEAŞ ile mücadele de dahil olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yapmaya devam edeceği’ yeni bir çerçeve çizmek istiyor.
Kazimi’nin oldukça büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu açık. Zira muhalifleri, seçimsel nedenlerden dolayı bütçenin yürürlüğe koyulmaması için çaba sarf ediyor. Aynı şekilde provakasyon amacıyla kasıtlı olarak kendisini ‘ihanetle suçlayan’ silahlı grupların Bağdat sokaklarında yayılmasıyla karşı karşıya. Ancak Başbakan Kazimi, provokasyona açık görünmüyor ve bu önemli bir avantaj. Öyle ki muhaliflerinin kendisine yönelttiği tüm suçlamalarda onlara diyalog çağrısı yaptı. Bu tavır ise, sokaklardaki popülaritesini ve siyasi arenadaki saygınlığını artırdı.



Kuzey Kore, şehir merkezlerini modernize etmek için kentsel gelişim yasası çıkardı

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
TT

Kuzey Kore, şehir merkezlerini modernize etmek için kentsel gelişim yasası çıkardı

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)

Kuzey Kore parlamentosu, halk için daha iyi yaşam koşulları sağlamak amacıyla kentsel çevreleri modernize etmeyi amaçlayan bir kentsel gelişim yasasını bugün kabul etti.

Kore Merkez Haber Ajansı (KCNA), merkez ve bölgesel şehirleri modernize etmeyi amaçlayan "Kentsel Oluşum ve Gelişim Yasası"nın Yüksek Halk Meclisi Daimi Komitesi oturumunda incelenip kabul edildiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın KCNA’dan aktardığı habere göre yasa, "şehirlerin görünümünü ve çevresini çağın gereklerine uygun şekilde değiştirmeyi ve insanlara daha iyi yaşam koşulları sağlamayı" amaçlıyor.

Yasanın yürürlüğe girmesiyle ilgili daha fazla ayrıntı verilmedi, ancak yasanın Kuzey Kore rejiminin kentsel alanlar üzerindeki genel kontrolünü sıkılaştırmayı amaçladığı anlaşılıyor.

Güney Kore'nin Yonhap Haber Ajansı'na göre yasa, kentsel gelişmeler ve gelişigüzel kentsel yayılmayı önleme çabası.

Bu gelişme, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un önümüzdeki yılın başlarında düzenlenecek büyük parti konferansında, bölgesel kalkınmaya yönelik kampanyasını vurgulaması beklenirken gerçekleşti.

Geçtiğimiz yıl başlatılan "10'da 20 Bölgesel Kalkınma" politikası kapsamında Kim, 10 yıl boyunca her yıl 20 şehir ve eyalette modern fabrikalar inşa ederek, bölgesel alanlardaki yaşam koşullarını iyileştirmeyi hedefliyor.


Amerika, Ukrayna ile barış planı konusunda yapılan "yapıcı görüşmelere" övgüde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
TT

Amerika, Ukrayna ile barış planı konusunda yapılan "yapıcı görüşmelere" övgüde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)

Beyaz Saray, bugün İsviçre'de Ukrayna'daki savaşı sona erdirme önerisi üzerine yapılan görüşmelerin "önemli bir ileri adım" teşkil ettiğini ve nihai bir anlaşmanın Ukrayna'nın egemenliğine "tam saygı" göstermesi gerektiğini vurguladı.

Cenevre'deki görüşmelerin ardından Washington tarafından yapılan ortak açıklamada, "Görüşmeler sonucunda iki taraf, barış planı için güncellenmiş ve geliştirilmiş bir çerçeve oluşturdu" denildi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varma çabaları kapsamında Ukraynalı ve Avrupalı ​​yetkililerle görüşmek üzere dün Cenevre'ye giden bir ABD heyetine başkanlık etti.

ABD Başkanı Donald Trump, yaklaşık dört yıllık çatışmanın ardından Ukrayna'ya barış planını kabul etmesi için 27 Kasım'a kadar süre verdi.

Ancak Kiev, Rusya'nın topraklarından vaz geçmedi, ordusunu küçültmesi ve NATO'ya katılmama sözü vermesi gibi bir dizi talebi içeren 28 maddelik taslak planda değişiklik yapmaya çalışıyor.

Barış planı için yeni bir çerçevenin açıklanması, gerçek değişikliklerin yolda olduğunun sinyalini verdi.

Ortak açıklamada, "görüşmelerin yapıcı, odaklı ve saygılı geçtiği, adil ve kalıcı bir barışa ulaşma konusundaki ortak kararlılığın bir kez daha teyit edildiği" belirtildi.

"Görüşmeler, pozisyonları birleştirme ve net bir sonraki adımları belirleme yönünde somut ilerleme gösterdi" diyen yetkili, "gelecekteki herhangi bir anlaşmanın Ukrayna'nın egemenliğine tam olarak saygı göstermesi, adil ve kalıcı bir barış sağlaması gerektiğini" vurguladı.

Her iki taraf da "önümüzdeki günlerde" ortak öneriler üzerinde çalışmaya devam etme sözü verdi.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Rubio ve ekibinin, Washington'un "Ukrayna'nın egemenliğinin, güvenliğinin ve gelecekteki refahının devam eden diplomatik sürecin merkezinde kalmasını sağlama" taahhüdünü teyit ettiği belirtildi.


İsrail tarafından öldürülen Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai kimdir?

İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
TT

İsrail tarafından öldürülen Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai kimdir?

İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)

Hizbullah tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybeden askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai’yi yitirdiğini duyurdu.

Hizbullah, Tabtabai ile birlikte öldürülen 1979 doğumlu Kasım Hüseyin Bercavi (Melak), 1989 doğumlu Mustafa Esad Baru (Hacı Hasan), 1982 doğumlu Rıfat Ahmed Hüseyin (Ebu Ali) ve 1990 doğumlu İbrahim Ali Hüseyin (Amir) adlı dört üyesi için taziye mesajı yayınladı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Hizbullah, gurur ve onurla, direniş halkına ve Lübnan halkına, Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesindeki Hureyk Mahallesi’ne yapılan hain İsrail saldırısı sırasında Lübnan ve halkını savunurken şehit düşen büyük cihatçı lider, şehit Heysem Ali Tabatabai’nin (Seyyid Ebu Ali) vefatını duyurur.”

Açıklama şöyle devam etti:

“Büyük lider, uzun bir bekleyişin ve cihad, dürüstlük, samimiyet, direniş yolunda kararlılık ve kutsal hayatının son anına kadar İsrail düşmanıyla yorulmak bilmeden mücadeleyle dolu bir yolculuğun ardından şehit kardeşlerinin yanına katıldı. Topraklarını ve halkını savunma mücadelesinde asla yorulmadı veya yılmadı, hayatının başından itibaren direnişe adadı. Bu direnişin güçlü, onurlu ve yetenekli kalması, vatanı koruması ve zaferler kazanması için temellerini atan liderlerden biriydi. Mücahitler, tüm şehit liderlerin kanını taşıdıkları gibi onun saf kanını da taşıyacaklar ve Siyonist düşmanın ve onun destekçisi ABD’nin tüm planlarını bozmak için kararlılık ve cesaretle ilerleyecekler.”

İsrail, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında süren ve ABD'nin arabuluculuğunda ateşkesin sağlandığı savaş sırasında, İran destekli Hizbullah liderlerinin çoğunu ortadan kaldırmıştı.

Ancak, İsrail ile son savaşının ardından Hizbullah’ın askeri komutanlığına atanan Tabtabai, İsrail tarafından ateşkesin ardından Hizbullah'ın üst düzey bir üyesine düzenlenen bir operasyonda öldürüldü.

Tabtabai’nin Hizbullah saflarındaki yükselişi

Lübnanlı üst düzey bir güvenlik kaynağı, Tabtabai'nin Lübnan'da İranlı bir baba ve Lübnanlı bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini söyledi. Kaynak, Tabtabai'nin Hizbullah'ın kurucu üyesi olmadığını, ancak Suriye ve Yemen'de müttefikleriyle birlikte grubun güçlerinin yanında savaşmış olan grubun ‘ikinci nesil’ üyelerinden biri olduğunu belirtti.

İsrail ordusu, Tabtabai'nin 1980'li yıllarda Hizbullah'a katıldığını ve Hizbullah'ın seçkin birimi Rıdvan Gücü de dahil olmak üzere birçok üst düzey pozisyonda görev yaptığını açıkladı. İsrail, geçtiğimiz yıl Lübnan'ı karadan işgal etmeden önce Rıdvan Gücü'nün liderlerinin çoğunu öldürdü.

İsrail ordusunun açıklamasında, geçtiğimiz yılki savaş sırasında Tabtabai'nin Hizbullah'ın operasyon bölümünü yönettiği ve diğer üst düzey komutanlar ortadan kaldırıldıkça rütbesini yükselttiği belirtildi.

Açıklamada, ateşkes yürürlüğe girer girmez Tabtabai'nin Hizbullah’ın askeri komutanlığına atandığı ve ‘İsrail ile savaşa hazırlıklarını yeniden sağlamak için yoğun bir şekilde çalıştığı’ da eklendi.

Reuters'a konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, Tabtabai'nin diğer üst düzey Hizbullah yetkililerinin öldürülmesinin ardından hızla terfi ettiğini ve geçtiğimiz yıl askeri komutan olarak atandığını doğruladı.

İsrail merkezli Alma Araştırma ve Eğitim Merkezi, Tabtabai'nin Suriye'de ve Lübnan savaşı sırasında İsrail'in diğer saldırılarından da sağ kurtulduğunu belirtti.

ABD’nin Adalet için Ödül Programı, Tabtabai hakkında bilgi verenlere 5 milyon ABD dolarına kadar ödül vaat etmişti. Program, Tabtabai'nin Suriye ve Yemen’deki eylemlerinin, Hizbullah’ın bölgesel istikrarsızlık faaliyetlerini desteklemek için eğitim, ekipman ve asker sağlama çabalarının bir parçası olduğunu belirtti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 26 Ekim 2016 tarihinde Tabatabai'yi değiştirilmiş 13224 sayılı Yürütme Kararnamesi (EO) uyarınca Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist (SDGT) olarak tanımladı.

Bu tanımlama çerçevesinde Tabtabai'nin ABD yargısı yetkisine tabi tüm mülkleri ve mülkiyet hakları donduruldu. ABD vatandaşlarının Tabtabai ile herhangi bir işlem yapması genel olarak yasaklandı. ABD'nin yabancı terör örgütü olarak tanımladığı Hizbullah'a bilerek destek sağlamak, maddi destek veya maddi kaynaklar sağlamaya teşebbüs etmek veya bunları sağlamak için komplo kurmak da suç teşkil ediyor.