Tunus Hükümeti, siyasi krize çözüm olacak mı?

Nahda Hareketi, ülke çıkarları için tavizler verme çağrıları karşısında Meşişi’ye bağlı

Tunus Başbakanı Hişam el-Meşişi, ‘Tunus’un hizmetinde bir asker’ olarak nitelendirdi ve istifa etmeyi reddettiğini açıkladı (AFP)
Tunus Başbakanı Hişam el-Meşişi, ‘Tunus’un hizmetinde bir asker’ olarak nitelendirdi ve istifa etmeyi reddettiğini açıkladı (AFP)
TT

Tunus Hükümeti, siyasi krize çözüm olacak mı?

Tunus Başbakanı Hişam el-Meşişi, ‘Tunus’un hizmetinde bir asker’ olarak nitelendirdi ve istifa etmeyi reddettiğini açıkladı (AFP)
Tunus Başbakanı Hişam el-Meşişi, ‘Tunus’un hizmetinde bir asker’ olarak nitelendirdi ve istifa etmeyi reddettiğini açıkladı (AFP)

Hamadi Muammeri
Tunus’taki siyasi kriz, ekonomik ve toplumsal göstergeler kötüleşirken, her iki tarafın da kendi pozisyonuna bağlı kalması nedeniyle dalgalı bir seyri takip ediyor. Bazı siyasi isimler ve partiler, bu kriz çıkmazını kırma, çatışma tarafları arasındaki anlaşmazlıklar buzunu eritme ve ulusal diyaloğa zaman ayırma çağrıları yapıyor. Son dönemde Tunus Genel İşçi Sendikası da Cumhurbaşkanı Kays Said’e ulusal ekonominin kanamasına son verecek çözümler üretmek, koronavirüs pandemisinin ve siyasi istikrarsızlığın tehlikeli toplumsal yansımalarının azaltılmasına katkı sağlamak için kendisiyle olumlu şekilde temasa geçme çağrısı yapıyor.

Ekonomik kurtarma planı
Ülkeyi mevcut krizden kurtarma girişimlerinden biri de Lutfi el-Murayfi liderliğindeki Cumhuriyet Halk Birliği’nin (parlamentodaki 3 milletvekili tarafından temsil ediliyor) girişimi. Murayfi, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, ülkeyi ekonomik, sosyal ve politik olarak kötüleşen mevcut durumdan kurtarmak isteyen tüm siyasi tarafların katılımıyla, ulusal bir kurtarma hükümeti kurulması çağrısında bulundu. Bu bağlamda Başbakan Hişam el-Meşişi hükümeti, yeni bir hükümetle değişecek.
Murayfi, girişimin ayrıca Halk Temsilcileri Meclisi’nin başta Anayasa Mahkemesi, bağımsız bir medya ve iletişim otoritesi olmak üzere anayasal kurumların yoğunlaşmasını tamamlama, siyasi partilerin kanunlarını gözden geçirme ve finansmanlarını organize etme taahhüdünü de içerdiğini söyledi.

Gannuşi’nin istifası
Lutfi el-Murayfi, öncelikle partisinin iki aydan daha uzun bir süre önce sunduğu girişimine verilen desteğin, son zamanlarda bir kurtuluş hükümetini teşvik ettiğini söyledi. Yetkili, bu girişimin başarıya ulaşması için Cumhurbaşkanı ile Halk Temsilcileri Meclisi Başkanı arasında uzlaşmanın önemine dikkati çekti.
Cumhuriyet Halk Birliği Genel Sekreteri, Halk Temsilcileri Meclisi Başkanı Raşid el-Gannuşi’ye de gönüllü olarak istifa etme çağrısında bulundu.
Öte yandan Murayfi, üç lidere ve siyasi partilere, Tunus’un çıkarına taviz verme çağrısı yaparak, siyasi aktörlerin ulusal ekonomi için korumacı bir politika çağrısı yaptığına dikkati çekti. Cumhurbaşkanının uzlaşmacı rolünü oynamasıyla ve Tunus çıkarına çatışmalardan uzaklaşmasıyla ülkeyi kurtarmaya başlamak için şu an fırsatların olgunlaştığını vurguladı.

İki yıllık siyasi ateşkes
Demokratik Blok Başkanı Muhammed Ammar, Tunus’ta ‘psikolojik sarsıntı’ olarak tanımladığı durumun, Raşid el-Gannuşi’nin meclis başkanlığından uzaklaştırılmasını ve daha sonra iki yıllık bir siyasi ateşkesle açık kutuplara sahip yeni bir hükümet kurulmasını gerektirdiğini söyledi. Bu hükümetin parlamento seçimleri sistemini reforme etmek için çalışacağını belirten Ammar, böylece gerçek bir kurtarma hükümetinin kurulmasına paralel olarak, tüm kararların alınmasının önünün açılacağını vurguladı.

Tunus için karşılıklı tavizler
Demokratik Blok Başkanı, ulusal bir kurtuluş hükümetinin kurulmasının an meselesi olduğunu belirterek, mevcut hükümetin ise sona erdiğini dile getirdi. Yetkili ayrıca, ülkeyi mevcut krizden çıkarmak için tüm partilerin büyük tavizler vermesi gerektiğini vurguladı.
Muhammed Ammar ile aynı fikri paylaşan Milletvekili Hatim el-Meliki de mevcut siyasi krizden çıkmak için ulusal bir kurtuluş hükümeti kurulması çağrısında bulundu. Meliki, mevcut koşulların başbakanın görevine devam etmesine izin vermediğine işaret ederek, onu istifaya çağırdı.
Emel (Umut) Hareketi siyasi heyet başkanı Ahmed Necib eş-Şabi, daha önce sosyal medya organları aracılığıyla yaptığı açıklamada, siyasi krize çözüm olarak görülen ulusal diyaloğun başarısız olma olasılığına karşı uyarı yapmıştı. Şabi, Tunus’un bugün ekonomik krizden kurtulması için ulusal bir konferans düzenlenerek ciddi bir kurtuluşa ihtiyaç duyduğunu vurguladı.

On yılda 11 hükümet
Hükümetler değişirken Tunus’taki siyasi sahne de parlamentodaki partiler arasında büyüyen anlaşmazlıkların yanı sıra üç liderlik (cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve parlamento başkanlığı) arasındaki iktidar mücadelesiyle damgalanmış durumda. Bu durum, siyasi sınıfı ekonomik ve sosyal çözümler uğruna Tunusluların gerçek endişelerinden uzaklaştırdı.
Ülke, kamusal ekonomik ve toplumsal politikaların oluşturulmasına izin veren siyasi istikrara tanık olmadan Tunus’ta, on yıldan uzun bir süredir (2011- 2012) 11 hükümetin iktidarı ellerinde dolaştırdığı unutulmamalı.

Nahda, Meşişi’ye bağlı
Nahda, Meşişi hükümetine bağlılığını koruyor. Hareketin resmi sözcüsü Fethi el-Ayadi, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Nahda’nın ulusal diyalogda bu hükümeti savunacağını belirtti. Ancak diyaloğun krizden çıkmaya yardımcı olacak yeni düzenlemeler içerebileceğine de dikkati çeken Ayadi, herkese ülke çıkarı için taviz verme çağrısında bulundu.
Başbakan Hişam Meşişi de eski tarihli bir açıklamasında, kendisini ‘Tunus’un hizmetinde bir asker’ olarak nitelendirmiş ve istifa etmeyi reddettiğini açıklamıştı.
Başbakanın istifa etmemeye olan bağlılığı ile Kays Said’in başbakanın ayrılma talebi arasında ve ülkenin kurtarılması gerektiği çağrıları ortasında siyasi dengelerin değişmesi de mümkün. Gannuşi’nin meclis başkanlığından güvenin geri çekilmesinin ertelenmesi veya feshedilmesi karşılığında ulusal diyalog, Nahda Hareketi’ni Meşişi’den vazgeçmeye ve yeni bir hükümet kurmaya ikna edecek siyasi bir çözüm bulmayı başarabilir.

 


‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.