Nijer'in çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum’un önünde büyük zorluklar var

Nijer'in yeni Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum yemin töreninde yaptığı konuşmada terörist grupların eylemlerini "savaş suçları" olarak nitelendirdi (AFP)
Nijer'in yeni Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum yemin töreninde yaptığı konuşmada terörist grupların eylemlerini "savaş suçları" olarak nitelendirdi (AFP)
TT

Nijer'in çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum’un önünde büyük zorluklar var

Nijer'in yeni Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum yemin töreninde yaptığı konuşmada terörist grupların eylemlerini "savaş suçları" olarak nitelendirdi (AFP)
Nijer'in yeni Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum yemin töreninde yaptığı konuşmada terörist grupların eylemlerini "savaş suçları" olarak nitelendirdi (AFP)

Yıllardır silahlı grupların saldırılarına maruz kalan Nijer’de darbe girişimi yaşanmasından iki gün sonra, Nijer'in yeni Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum, dün bir dizi Afrikalı devlet başkanının huzurunda yemin ederek görevine başladı. Bu liderler arasında, silahlı gruplarla mücadelesinde Nijer'e yardımcı olmak için yakın zamanda ülkeye bin 200 asker gönderen Çad Devlet Başkanı İris Debi de yer alıyor. Görevi sona eren Cumhurbaşkanı Muhammed Yusuf’a çok yakın bir isim olan Nijer’in yeni Cumhurbaşkanı Bazoum, yemin töreninde yaptığı konuşmasında ‘terörist’ grupların yaptıklarını ‘savaş suçu’ olarak niteledi. Yemin töreninde Fransa’yı Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian temsil etti.
Bazoum törende yaptığı konuşmada, “Nijer, barbarlığı tüm sınırları aşan terörist grupların varlığıyla karşı karşıya. Masum sivillere yönelik büyük çapta katliamlar gerçekleştirildi ve bazen gerçek savaş suçları işleniyor. Bu terörist grupların liderleri birtakım ülkelerin kontrolü altındadır” dedi.
Muhammed Bazoum, ülkenin batısında El-Kaide ve DEAŞ'a bağlı grupların gerçekleştirdiği düzenli saldırıların zorluklarıyla karşı karşıya. Ülkenin doğusunda ise Boko Haram terör örgütü bulunuyor.
Yeni cumhurbaşkanı DEAŞ’ın Batı Sahra’daki etkinliği hakkında, “Liderleri Mağrip vatandaşlarıdır. Mali’deki Menaka ve Gao’da üsleri vardır. Onlarla mücadele, Mali devleti bu alanlar üzerinde tam egemenlik sağlamadığı sürece çok zor olacak" ifadelerini kullandı.
AFP’nin aktardığına göre Bazoum konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mali'deki mevcut durum, ülkemizin iç güvenliğini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle diplomatik gündemimiz Mali'ye odaklanacak.”
Yusuf ile Bazoum arasındaki iktidar değişimi, geçmişi darbelerle dolu bir ülkede demokratik olarak seçilmiş iki cumhurbaşkanı arasındaki ilk değişim.
61 yaşındaki Bazoum, 21 Şubat'ta yapılan ve eski Cumhurbaşkanı Mahamane Osman'a karşı yarıştığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda yüzde 55 oy alarak ipi göğüsledi. Osman, yenilgiyi kabul etmedi ve destekçilerine barışçıl gösteriler düzenlemeleri için çağrıda bulundu. Hükümet, Niamey'deki yemin töreninin "darbe girişiminden" kısa bir süre sonra gerçekleştiğini açıkladı. Salıyı Çarşambaya bağlayan gece silahlı bir grup asker, Niamey'deki Cumhurbaşkanlığı karargahı ve ofislerine baskın düzenledi. Ancak, Cumhurbaşkanlığı Muhafızları, özellikle ağır silahlarla girilen karşılıklı çatışmanın ardından onları geri püskürtmeyi başardı. Hükümetten yapılan açıklamada, darbe girişimiyle bağlantılı olarak birçok kişinin tutuklandığı ve olayda parmağı olanların ise arandığı ifade edildi.
Sahel bölgesinde yer alan, dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan ve çok sayıda ölümle sonuçlanan silahlı saldırılara tanıklık eden Nijer'in tarihi askeri darbelerle doludur. Eski Fransız kolonisi olan Nijer’in 1960'ta bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana ülkede dört darbe meydana geldi. Bunlardan ilki 1974'te Başkan Hamani Diori'ye karşı gerçekleştirilirken sonuncusu 2010'da Başkan Muhammadu Tanca'yı hedef aldı. Bunların yanı sıra ülke birkaç darbe girişimine de tanıklık etti.
Ülkenin batısındaki Mali sınırındaki köy ve kamplara yönelik gerçekleştirilen üç saldırı dalgasında 300'den fazla kişinin öldürüldüğü Nijer'de yıl başından bu yana sivillere yönelik saldırılar arttı. Bu büyük saldırıların sonuncusu 21 Mart’ta Tahoua bölgesinde meydana geldi ve bu saldırıda üç Tuareg köyünde ve köylere yakın kamplarda 141 kişi öldürüldü. Nijer’in çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Bazoum, Radio France Internationale ve France 24’e yakın zamanda yaptığı açıklamalarda, “Militanlarla herhangi bir şekilde diyalog olmayacak. Nijer’deki durum Mali'deki durumdan farklı. Topraklarımızda tek bir Nijerli militan lider veya tek bir silahlı üs olmadığı için herhangi bir diyalog hayal edemiyoruz” dedi



Şi ve Putin "çok kutuplu dünya düzeni" vizyonunu paylaşıyorlar

Dün Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinin açılışında Çin ve Rusya cumhurbaşkanları ile Hindistan başbakanı (EPA)
Dün Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinin açılışında Çin ve Rusya cumhurbaşkanları ile Hindistan başbakanı (EPA)
TT

Şi ve Putin "çok kutuplu dünya düzeni" vizyonunu paylaşıyorlar

Dün Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinin açılışında Çin ve Rusya cumhurbaşkanları ile Hindistan başbakanı (EPA)
Dün Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinin açılışında Çin ve Rusya cumhurbaşkanları ile Hindistan başbakanı (EPA)

Çin'in kuzeyindeki Tianjin'de dün düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinin açılışında, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yeni çok kutuplu dünya düzeninin inşasına yönelik ortak bir vizyon ortaya koydu.

Şi, "II. Dünya Savaşı'nın tarihsel perspektifini güçlendirmenin, Soğuk Savaş zihniyetine karşı çıkmanın ve başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin izlediği blok ve sindirme politikalarına karşı koymanın" önemini vurguladı. "Eşit ve düzenli bir çok kutuplu dünya, kapsayıcı ekonomik küreselleşme ve daha adil ve eşitlikçi bir küresel yönetişim sisteminin inşasını teşvik etmenin" önemini vurguladı.

Putin ise zirvenin, karşılıklı anlaşmalarda ulusal para birimlerinin kullanımının artmasıyla birlikte, "gerçek çok taraflılığı" yeniden canlandırdığını kaydetti.

Açılış törenine Hindistan Başbakanı Narendra Modi de katıldı. Modi, Rusya ve Çin cumhurbaşkanlarıyla el sıkışarak poz verdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre gözlemciler bunu, Hindistan'ın “düşmanca” olarak nitelendirdiği gümrük politikaları yoluyla ABD Başkanı Donald Trump'ın uyguladığı yaptırımların ardından Yeni Delhi'nin tutumunda olumsuz bir değişikliğin yansıması olarak değerlendirdiler.


UAEA, Suriye'de 2007 yılında İsrail tarafından bombalanan bölgede uranyum izleri buldu

İsrail'in Şam'a daha önce düzenlediği bir bombardıman sırasında çekilen fotoğraf (Arşiv - Reuters)
İsrail'in Şam'a daha önce düzenlediği bir bombardıman sırasında çekilen fotoğraf (Arşiv - Reuters)
TT

UAEA, Suriye'de 2007 yılında İsrail tarafından bombalanan bölgede uranyum izleri buldu

İsrail'in Şam'a daha önce düzenlediği bir bombardıman sırasında çekilen fotoğraf (Arşiv - Reuters)
İsrail'in Şam'a daha önce düzenlediği bir bombardıman sırasında çekilen fotoğraf (Arşiv - Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) dün üye ülkelere sunduğu raporda, 2007 yılında İsrail tarafından yıkılan ve UAEA’nın uzun süredir beyan edilmemiş bir nükleer reaktör olabileceğine inandığı bir binayı incelediği sırada Suriye'de uranyum izleri bulduğunu açıkladı.

Eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in hükümeti, binanın bulunduğu Deyrizor bölgesinin sıradan bir askeri üs olduğunu açıklamıştı.

UAEA 2011 yılında binanın ‘büyük olasılıkla’ gizlice inşa edilmiş bir nükleer reaktör olduğu ve Şam'ın bunu beyan etmesi gerektiği sonucuna vardı.

Reuters'ın bir kopyasına ulaştığı gizli raporda, UAEA’nın o tarihten beri nihai bir sonuca varmaya çalıştığı ve geçtiğimiz yıl yenilenen kampanya çerçevesinde Deyrizor ile ‘işlevsel olarak bağlantılı olduğu iddia edilen’ üç isimsiz bölgeden çevre örnekleri almayı başardığı belirtildi.

UAEA, üç bölgeden birinde alınan numunelerde çok sayıda doğal uranyum parçacığı buldu. Bu parçacıkların analizi, uranyumun insan kaynaklı olduğunu, yani kimyasal işlem sonucunda üretildiğini gösterdi.

“Doğal” terimi, uranyumun zenginleştirilmediğini belirtir. Rapor, bulunan izlerin ne anlama gelebileceği konusunda bir sonuca varamadı.

Raporda şöyle deniyor:

“Mevcut Suriyeli yetkililer, uranyum parçacıklarının varlığını açıklayabilecek hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti.”

Raporda ayrıca, yeni hükümetin UAEA’nın bu yıl haziran ayında bölgeye geri dönerek daha fazla çevre numunesi almasına izin verdiği de belirtildi.

Rapora göre aynı ay içinde UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında yapılan toplantıda, Şam, Suriye'nin geçmişteki nükleer faaliyetlerini ele almak için kurumla tam şeffaflık içinde iş birliği yapmayı kabul etti.

Toplantı sırasında Grossi, daha ayrıntılı analizler yapmak, ilgili belgelere erişmek ve Suriye'nin önceki nükleer faaliyetlerine katılanlarla görüşmek amacıyla önümüzdeki aylarda yeniden Deyrizor'a gitmek için Suriye hükümetinden yardım talebinde bulundu.


Güney Kore'de 18 aydır süren doktor grevi sonlanıyor

Geçen sene düzenlenen yürüyüşlerde yüksek katılımcı rakamlarına ulaşılmıştı (Reuters)
Geçen sene düzenlenen yürüyüşlerde yüksek katılımcı rakamlarına ulaşılmıştı (Reuters)
TT

Güney Kore'de 18 aydır süren doktor grevi sonlanıyor

Geçen sene düzenlenen yürüyüşlerde yüksek katılımcı rakamlarına ulaşılmıştı (Reuters)
Geçen sene düzenlenen yürüyüşlerde yüksek katılımcı rakamlarına ulaşılmıştı (Reuters)

10 bini aşkın genç doktorun Şubat 2024'te greve başladığı Güney Kore'de bugün (1 Eylül) itibarıyla eylemler sonlandırılıyor. 

İki meslek örgütü, stajyer doktorların üniversite ve özel hastanelerdeki görevlerine dönmeye başladığını açıkladı. 

Stajyer doktorlar, hükümetin doktor sayısını artırma planını açıklaması üzerine greve başlamıştı. Binlerce tıp öğrencisi de derslere girmeyi durdurmuştu. 

Dönemin Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, tıp fakültelerindeki kontenjanı 5 yıl içinde yüzde 65 artırma kararı almıştı. 

Büyük ekonomiler içinde hasta başına en az doktorun düştüğü yerlerden biri olan Asya ülkesindeki doktorlar, bu adımla hem mevcut sorunların çözülmeyeceğini hem de sağlık hizmetlerinin kalitesinin düşeceğini savunarak greve çıkmıştı. 

Sonrasında görevden azledilen Yoon Suk Yeol, işe dönme emrini dinlemeyen doktorlara lisanslarını iptal etme tehdidi savurmuştu. 

Ülkedeki grev nedeniyle bazı ameliyatlar iptal edildi ve kanser tedavilerinde ertelemeler yaşandı. 

Halkın Gücü Partisi yönetimi, askeri doktorları sivil hastanelere sevk ederek çözüm bulmaya çalıştı. 

Halksa hem eski hükümete hem de doktorlara hastaların hayatını riske attıkları gerekçesiyle tepkili. 

3 Aralık 2024'teki sıkıyönetim ilanı anayasaya aykırı bulunan Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un nisanda görevden alınmasının ardından tıp fakültelerinin kontenjanları eski haline getirilerek 3 binle sınırlı tutuldu. 

Ancak bu rakamın yeni hükümetin müzakereleriyle artırılması bekleniyor. 

Yeni Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae Myung daha yumuşak bir tutum sergiliyor. Demokratik Parti'nin lideri, greve çıkan doktorların herhangi bir yaptırımla karşılaşmadan görevlerine dönebileceğini geçen ay söylemişti. 

Güney Kore'de sağlık sistemi ağırlıklı olarak özel sektör tarafından işletiliyor ve hastanelerin sadece yüzde 10'u devlete ait.

OECD verilerine göre dünyanın en çok kazanan doktorları arasında yer alan Güney Koreli hekimler, yılda ortalama 200 bin dolar kazanç elde ediyor.

Ancak ülkede bin kişi başına 2,5 doktor düşüyor. Bu rakam, OECD ülkeleri içinde Güney Kore'yi Meksika'dan sonra en düşük orana sahip ülke yapıyor.

Seul Üniversitesi'nden kamu sağlığı uzmanı Kwon Soon-man, grevle ilgili, "Daha fazla doktor daha fazla rekabet ve daha az maaş anlamına geliyor. Bu nedenle doktor sayısının artmasına karşı çıkıyorlar" demişti.

Anketler Güney Kore hükümetinin doktor sayısını artırma planının, hastanelerdeki uzun kuyruklardan şikayetçi olan halkın geniş kesimlerinden destek gördüğünü ortaya koymuştu. 

Independent Türkçe, New York Times, BBC