Britanyalı müzikolog, Mozart'ın yarım kalan bestelerini tamamladı

Mozart, 17 yaşındayken Salzburg sarayında müzisyen olarak görev yapmaya başlamıştı (Wikimedia)
Mozart, 17 yaşındayken Salzburg sarayında müzisyen olarak görev yapmaya başlamıştı (Wikimedia)
TT

Britanyalı müzikolog, Mozart'ın yarım kalan bestelerini tamamladı

Mozart, 17 yaşındayken Salzburg sarayında müzisyen olarak görev yapmaya başlamıştı (Wikimedia)
Mozart, 17 yaşındayken Salzburg sarayında müzisyen olarak görev yapmaya başlamıştı (Wikimedia)

Londra Kraliyet Müzik Akademisi'nde profesör Timothy Jones, Wolfgang Amadeus Mozart'ın yarım kalan kompozisyonlarını tamamladı.
Mozart uzmanı Jones, ünlü besteci hakkında bir kitap yazarken kompozisyonlar üzerine çalışmaya başladığını ve tüm projenin aslında 10 yıl önce başladığını söyledi.
Jones, çalışmanın ortaya çıkış serüvenini şöyle anlattı:
"Mozart'ın müziğinin nasıl dinamik ve ifade kabiliyeti yüksek olduğunu ele aldığım epey sıkıcı teknik detaylarla dolu bir kitap üzerinde çalışıyordum. Bu süreçte hem tamamladığı hem de yarım kalan parçalarından neler öğrenebileceğimi merak etmeye başladım. Bu tamamlanmamış kompozisyonlarla ilgili bilmek istediklerim hakkında kelimelerden ziyade notalarla muhtemelen daha fazla şey söyleyebileceğimi fark ettim."
New York Times'in klasik müzik editörü Zachary Woolfe, Jones'un çalışmasını "kendi maceranı seç yaklaşımıyla" bestelediğini belirtti.
Her yarım kalmış parçayı birden fazla şekilde tamamlayarak kompozisyonlara bir yorum ve dinleme özgürlüğü getiren Britanyalı müzikolog, Woolfe'un tanımlamasına katıldığını belirtti.
Uzun süredir Mozart üzerine araştırmalar yapan Jones, besteleri kaydederken ünlü müzisyenin yarım kalan parçalarının tarihsel bağlamlarını da araştırarak çalıştı.
Kompozisyonları aynı Mozart gibi "çok hızlı" yazdığını belirten Jones, "Bestelerin çoğunu Londra merkezine giderken 30 dakika süren toplu taşıma yolculuklarımda tamamladım" diye ekledi.
Peki Mozart kompozisyonlarını başkasının tamamlamasını ister miydi?
Jones, bu soruyu çalışma sırasında kendine sorduğunu belirterek "Eminim benim tamamlamış olmam hoşuna gitmezdi. Ben de aslında zamanında kendisinin tamamlamış olmasını dilerdim" ifadelerini kullandı.

Independent Türkçe, New York Times, CBC



Arizona'da tarihi keşif: 200 milyon yıllık uçan sürüngen fosili bulundu

Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
TT

Arizona'da tarihi keşif: 200 milyon yıllık uçan sürüngen fosili bulundu

Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)

Araştırmacılar 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti.

Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden bilim insanları 2011'de, fosilleşmiş çene kemiğini ortaya çıkardıkları bu canlının, artık Kuzey Amerika'da bilinen en eski teruzor türü olduğunu belirledi.

Arizona'daki Taşlaşmış Orman Milli Parkı'ndaki ücra bir kemik yatağında keşfedilen bu canlının çene kemiği 209 milyon yıl önce volkanik kül içinde korunmuş.

Yeni türün, bir insanın omzuna rahatça tüneyebilecek kadar küçük olduğu düşünülüyor.

Bu olağanüstü fosili, müzenin FossiLab bölümünde 18 yıldır gönüllü olarak çalışan Suzanne McIntire keşfetti.

McIntire şöyle diyor:

Bu örneği ortaya çıkarmanın heyecan verici tarafı, dişlerin hâlâ kemiğin içinde olmasıydı, bu yüzden hayvanı tanımlamanın çok daha kolay olacağını biliyordum.

Ekip, diş uçlarının aşınmış olmasından yola çıkarak teruzorun, çoğu zırh benzeri pullarla kaplı balıklarla beslendiği sonucuna vardı.

Ekip yeni teruzor türüne Eotephradactylus mcintireae adını verdi. "Kül kanatlı şafak tanrıçası" anlamına gelen bu isim, fosilin bulunduğu alandaki volkanik küle atıf yapıyor.

Arizona'nın kuzeydoğusundaki bu bölge, 209 milyon yıl önce Pangaea'nın ortasında ve ekvatorun hemen üzerinde yer alıyordu.

Küçük nehir kanallarının kesiştiği bölge muhtemelen mevsimsel sellere maruz kalıyordu; bu seller kanallara tortu ve volkanik kül taşıyarak muhtemelen kemik yatağında muhafaza edilen canlıları gömdü.

Ekip toplamda kemikler, dişler, balık pulları ve koprolitler yani fosilleşmiş dışkılar da dahil 1200'den fazla fosil ortaya çıkardı.

Araştırmacılar ayrıca sivri uçlu zırhı ve ayakkabı kutusuna sığabilecek kabuğuyla, eski bir kaplumbağanın fosillerini de tanımladı. Kara kaplumbağası benzeri bu hayvan, fosilleri daha önce Almanya'da keşfedilen, bilinen en eski kaplumbağayla aynı zamanlarda yaşamıştı.

Kligman, "Bu, kaplumbağaların Pangea genelinde hızla yayıldığını gösteriyor ki bu çok büyük olmayan ve muhtemelen yavaş bir tempoda yürüyen bir hayvan için şaşırtıcı" diyor.

Independent Türkçe