Irak ve ABD arasındaki stratejik diyalog başlangıç noktasına mı dönüyor?

Kürdistan Bölgesel Yönetimi Heyeti Başkanı Fevzi Hariri Şarku’l Avsat’a konuştu: Biden yönetiminin eğilimlerini bilmiyoruz.

Irak ve ABD arasındaki stratejik diyalog başlangıç noktasına mı dönüyor?
TT

Irak ve ABD arasındaki stratejik diyalog başlangıç noktasına mı dönüyor?

Irak ve ABD arasındaki stratejik diyalog başlangıç noktasına mı dönüyor?

ABD ile stratejik diyalog görüşmelerine katılan Irak müzakere ekibindeki Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Heyeti Başkanı Fevzi Hariri, bölgesel yönetim temsilcisinin de dahil olduğu Irak heyetinin eski ABD Başkanı Donald Trump dönemindeki turlarda ABD güçlerini Irak’tan çıkarılmasını talep etmediğini ifade etti. Hariri, aksine bilimsel, askeri ve güvenlik verilerine göre bu güçlerin mevcudiyetine ve desteklenmesine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. ABD ve Irak arasındaki stratejik diyalog kapsamında çarşamba günü de yeni bir turun düzenlenmesi bekleniyor. Yönetim heyeti başkanı, mevcut verilerin ABD kuvvetlerinin silahlanma ve hava korumasına ek olarak bilgi ve lojistik destek ihtiyacına işaret ettiğini vurguladı.
IKBY heyeti başkanı Fevzi Hariri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Yeni diyalog turu, çarşamba günü kapalı bir televizyon dairesinde yapılacak ve bölge, bir önceki tura katılan aynı heyet tarafından temsil edilecek” dedi. Özellikle ABD yönetiminin değişmesinden ve Demokrat Başkan Joe Biden’in gelişinden sonra diyaloğun başlangıç noktasına dönmesinin beklendiğini belirten Hariri, “Bu yönetimin, Irak hususundaki yönelimlerini öğrenmek için çalışıyoruz” dedi.
Bölgesel yönetim heyetinin müzakerelerdeki rolü hakkında ise Hariri şu ifadeleri kullandı: “Bölge heyeti, bölge ve ilgili hususlarda Irak ekibinde bölgenin taleplerini temsil etmeye çalışmaktadır. Bu talep, özellikle bu müzakerelerin iki ülke arasında resmi olması ve Irak’ın bir parçası olarak bölgenin Irak ekibinin kapsamında bulunması nedeniyledir.”
Özellikle de Irak’taki ABD güçleri hususunda bölgenin taleplerinin Bağdat ekibinin talepleriyle ne düzeyde tutarlı olduğuna dair Hariri, “ ABD güçlerinin ırak'ta kalmasını isteyen bazı siyasi tarafların karşısında bazı taraflar da bu güçlerin geri çekilmesini istemektedir. Ancak Irak müzakere heyeti, tüm üyeleriyle birlikte ABD kuvvetlerinin Irak’tan çıkarılmasını onaylamadı” dedi. Fevzi Hariri, “Ekip askeri, güvenlik ve siyasi uzmanlardan oluşuyor. Irak’taki koşulları inceleyerek, bu güçlerin hayatta kalma ihtiyacını bilimsel verilere göre değerlendirmek için çalışıyor. Tüm veriler, Irak kuvvetlerinin hava korumasının yanı sıra bilgi ve lojistik yollarla ABD güçlerine destek verilmesi gerektiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı. Hariri, “Bölgenin terör saldırılarıyla mücadelede bu güçlerin desteğine hala ihtiyaç duyduğuna inandığımız için bölge heyeti bu yaklaşıma katılıyor. Zira kuvvetlerimiz tek başına maruz kalabileceğimiz risklerle baş edemez” dedi.
Irak Temsilciler Meclisi’nde Güvenlik ve Savunma Komitesi üyesi Harim Kemal Ağa, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bu tur, güvenlik, ekonomi, enerji, eğitim ve kültürle ilgili diğer eksenlerin yanı sıra başta Irak’taki ABD askeri varlığı olmak üzere birçok ekseni tamamlıyor” ifadelerini kullandı. Kemal Ağa, bu turun, önceki meseleleri tamamlamak ve iki ülke arasında özellikle ABD yönetiminin değişmesinden sonra gerçek bir iş birliği stratejisi geliştirmek için tarafların karşılıklı istekleri doğrultusunda geliştiğini ifade etti.
Harim Kemal Ağa, “Irak’taki ABD güçlerinin varlığı meselesi de dahil olmak üzere stratejik diyaloğun önemi, başta ABD büyükelçiliği ve diplomatik karargahının hedeflenmesi, ardından Irak parlamentosunun yabancı güçleri Irak’tan çıkarma gerekliliğine karar vermesi gibi bir dizi koşul ve değişkenden kaynaklanmaktadır. DEAŞ faaliyetlerinin ortaya çıkması; Irak kuvvetlerini lojistik destek ve hava koruması yoluyla desteklemeye devam etmek için, ABD güçleri de dahil uluslararası koalisyon güçleriyle birlikte askeri ve güvenlik koordinasyonunu sürdürmeyi gerekli kılacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
IKBY heyeti üyesi Luke Ahmed ise “Stratejik diyaloğun amacı, iki ülke arasındaki ilişkiyi tamamen güvenlik ilişkisinden enerji, eğitim ve sağlık alanlarını kapsayan sürdürülebilir bir kalkınma ilişkisine taşımaktır. Bu diyalog turları, herkese hizmet eden böyle bir anlaşma üzerinde çalışmak için bir platform ve olumlu bir atmosfer sağlar” ifadelerini kullandı.
Bu stratejik diyaloğun etkileri üzerine makaleler yazan siyasi analist Saman Nuh, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bir sonraki müzakere turu, önceki turları tamamlayıcı nitelikte olmakla birlikte, aynı zamanda yeni ABD yönetimi altında bir sonraki aşamanın yollarını da ana hatlarıyla belirleyecektir” ifadelerini kullandı. Nuh, “Bu turların, Irak’taki ABD varlığı ve iki ülke arasındaki gelecekteki iş birliği hakkında kesin ayrıntılarla sonuçlanması beklenmiyor” dedi. Müzakerelerdeki Kürt temsiline dair ise “Bu müzakerelerdeki Kürt temsili, Kürtlerin ABD’nin Irak’tan tam olarak çekilmesini reddetmesiyle ilgili hususlar da dahil, Kürdistan için bazı temel noktaları belirlemek açısından çok önemlidir. Bölgenin DEAŞ gibi bir tehlikeye maruz kalması durumunda, koordinasyon, iş birliği, eğitim ve güçlü müdahale fırsatlarının sürdürülmesinin yanı sıra Kürdistan bölgesinde etkili bir ABD varlığını sürdürmenin önemini vurgulamaktadır” açıklamasında bulundu.
Saman Nuh, “Kürt güçlerin müzakere yolunda doğrudan güçlü bir etkiye sahip olması mümkün değildir. Çünkü bunlar federal hükümet tarafından, geniş ve karışık temsille yürütülen resmi müzakerelerdir ve bu nedenle aralarında hassas dengelere tabidirler. Özellikle de Ayn-ul Esad üssünde ABD varlığının devam etmesini isteyen Sünni güçlerin yanı sıra Şii güçlerin çoğunluğunun taleplerine gelince, en azından ABD askeri varlığının sona ermesini istiyorlar. Bu varlığın gelişmesi, gelecekte Sünni güçlerin bölgelerini daha iyi yönetebilmelerine olanak sağlayabilecek” dedi.
Nuh, “Nihayetinde iktidardaki Şii güçlerin, ilişkinin niteliği ve ABD varlığının ayrıntıları ile ilgili talep ve vizyonlarında gerçekçi olması bekleniyor. Görüşmeler, en azından Kürdistan bölgesindeki Harir üssünde ABD varlığının devam edeceğini ve ABD’nin kendisi istemedikçe bu varlığı sona erdirebilecek hiçbir Irak gücünün olmadığını açıkça gösteren koşulları hesaba katmalıdır. Ayrıca ülkenin batısında, özellikle de Ayn-ul Esad üssündeki bu varlık, önümüzdeki yıllarda üstesinden gelinmesi zor olacak bir durumdur” açıklamasında bulundu.



Rus ordusu Harkiv’de çocukları vuruyor

Kharkiv Çocuk Hastanesi’nin bombalanması sonucu yaralanan oğluna bakan bir baba (AFP)
Kharkiv Çocuk Hastanesi’nin bombalanması sonucu yaralanan oğluna bakan bir baba (AFP)
TT

Rus ordusu Harkiv’de çocukları vuruyor

Kharkiv Çocuk Hastanesi’nin bombalanması sonucu yaralanan oğluna bakan bir baba (AFP)
Kharkiv Çocuk Hastanesi’nin bombalanması sonucu yaralanan oğluna bakan bir baba (AFP)

Ukrayna’nın Harkiv (Harkov) kentinde bir Rus füzesi sekiz yaşındaki Dima Kasyanov’un evini yıktı. Füzeden saçılan bir şarapnel parçasının isabet ettiği küçük kız, bir hastane yatağında baygın şekilde yatıyor.
Harkiv Pediatrik Beyin Cerrahisi Merkezi müdürü Oleksandr Dukhovsky, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Çocuk, bombalama sırasında, şehrin kuzeydoğusundaki Saltivka yerleşim bölgesinde on katlı bir binadaki dairesindeydi” ifadelerini kullandı.
Rus kuvvetleri Rus nüfusun ağırlıkta olduğu ve Ukrayna’nın en büyük ikinci şehri Harkiv’i bombalamaya devam ederken 7 Mart’ta, Rus sınırından yaklaşık 40 kilometre uzakta, bir Rus füzesi Sovyet döneminden kalma binayı vurdu ve Dima’nın dairesini yerle bir etti.
Patlamada yaralanan 52 yaşındaki bir adamı ameliyat eden Dukhovsky, şarapnelin, “kafatasının tabanı ile omurları arasında” durmadan önce çocuk Dima’nın “üst çenesini deldiğini” açıkladı. Doktor açıklamalarına şöyle devam etti: “İki gün boyunca midesindeki külleri çıkardık. Ciğerlerinde hala kül var. Dima’nın durumu stabil. Tedavide yavaş yavaş yol alıyoruz.
Verkhovna Rada’nın insan haklarından sorumlu yetkilisi Ludmila Denisova cuma günü yaptığı açıklamada, “Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal girişiminin başlamasından bu yana en az 78 çocuğun öldüğünü ve yüzden fazla kişinin yaralandığını” söyledi.
UNICEF kısa süre önce “Ukrayna’daki savaşın ülkedeki 7,5 milyon çocuğun yaşamı ve refahı için doğrudan ve artan bir tehdit oluşturduğunu” ve “bir milyondan fazla çocuğun komşu ülkelere kaçtığını” belirtti.
Dima’nın yatağının yanında, bir hemşire durumunu kontrol ederken bir monitör hayati belirtilerini gösteriyor.
Dima’nın tedavi gördüğü yoğun bakım ünitesinin girişinde bekleyen ailesi Sergey ve Olena, ülkede ender bulunan bir meta haline gelen ilaçları temin etti.
Annesi Olena, “Hastanede yaşıyoruz. Dairemiz artık yok. Dima’yı ne zaman taşıyabileceğimizi öğrenmek için doktorla konuşmak istiyoruz. Gönüllüler, tedaviye devam etmesi için onu Almanya’ya götürmeyi teklif etti” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın saldırısı, Krasnodarska Caddesi’nde bulunan aynı binadaki birkaç daireyi yerle bir etti.
Dima’nın dairesinde, zeminin bir kısmı çökmüş durumda, geri kalanı ise moloz haline gelmiş.
Aynı hastanede 26 Şubat’ta kafasından vurulan Vova (7 yaşında) adlı bir çocuk da yoğun bakım ünitesinden normal odaya alındı.
Bir ebeveyn, başı bandajlı olan çocuğuna şırıngayla içecek bir şeyler vermek için eğiliyor.
Adam alçak sesle, “Arabamız bir kontrol noktasından ateş altına alındı. Karım öldürüldü ve oğlum (büyüğü) yaralandı. Üç yaşındaki çocuğum ise iyi ve burada. Harkiv’in bombalanması durmuyor” dedi.
Dukhovsky, “Vova’nın açık bir beyin hasarı vardı ve hemen ameliyat edildi. İlk başta çok ciddi bir durumdaydı, ancak daha sonra konuşmaya ve yemek yemeye başladı ve yavaş yavaş iyileşti” dedi.