Ürdün basını: Darbe girişiminin ardında eski Mossad ajanı var

Kral Abdullah, Prens Hamza'nın Veliaht unvanını 2004'te elinden almıştı (AFP)
Kral Abdullah, Prens Hamza'nın Veliaht unvanını 2004'te elinden almıştı (AFP)
TT

Ürdün basını: Darbe girişiminin ardında eski Mossad ajanı var

Kral Abdullah, Prens Hamza'nın Veliaht unvanını 2004'te elinden almıştı (AFP)
Kral Abdullah, Prens Hamza'nın Veliaht unvanını 2004'te elinden almıştı (AFP)

İsrail dış istihbarat servisi Mossad’dan eski bir ajanın, Ürdün’de darbe girişimi düzenlediği iddiasıyla gözaltına alınan Prens Hamza bin Hüseyin’e ülkeden kaçması için yardım etmeyi önerdiği öne sürüldü.
Jerusalem Post’un Ürdün basınına dayanarak aktardığı iddiaya göre, eski Mossad ajanı olduğu iddia edilen Roy Shaposhnik, telefonla aradığı Prens Hamza’nın eşine Ürdün’den kaçmaları için bir uçak göndermeyi önerdi.
Times of Israel gazetesiyse, İsrail haber sitesi Walla’ya açıklama gönderen Shaposhnik’in yardım teklifinde bulunduğunu doğruladığını ancak bunu Prens’le dostluk ilişkisi nedeniyle yaptığını savunduğunu belirtti. Mossad için çalışmadığını da kaydeden Shaposhnik, "Avrupa’da yaşayan bir İsrailliyim. Asla İsrail istihbarat servislerinde görev yapmadım. Prens Hamza’nın yakın bir arkadaşıyım. Kendisi bana Ürdün’de olanları anlattı, ben de eşi ve çocuklarıyla evimde kalmasını teklif ettim" ifadelerini kullandı.
Ürdün Kralı Abdullah’ın üvey kardeşi olan eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin ve bazı üst düzey isimler, hafta sonunda darbe girişimi iddiasıyla gözaltına alınmıştı.
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen el Safedi, Prens Bin Hüseyin'in dış güçlerle birlikte ülkenin güvenliğini hedef alan faaliyetlere karıştığının ortaya çıktığını söylemişti. Ürdünlü bakan, yabancı bir istihbarat kurumunun Prens ve ailesini uçakla ülkeden çıkarmak için Prens’in eşiyle irtibat kurduğunu belirtmişti.
Ev hapsine alındığını söyleyen Prens Hamza ise, BBC’ye ulaştırdığı video mesajında ülke liderlerini yolsuzluk ve beceriksizlikle suçlamıştı.
Independent Türkçe, Jerusalem Post, Times of Israel

 


İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times