Lübnan bakan sayısı hakkında tam bir uzlaşıya varılamıyor

Rai, iç anlaşmazlıklar ve dış projeler hakkında konuştu.

Avn ve Rai geçen cumartesi günü Bkerki’de bir araya geldi (NNA)
Avn ve Rai geçen cumartesi günü Bkerki’de bir araya geldi (NNA)
TT

Lübnan bakan sayısı hakkında tam bir uzlaşıya varılamıyor

Avn ve Rai geçen cumartesi günü Bkerki’de bir araya geldi (NNA)
Avn ve Rai geçen cumartesi günü Bkerki’de bir araya geldi (NNA)

Maruni Patriği Beşara Butro er-Rai’nin temasları ve yaptığı çağrılar, aylardır askıda bekleyen Lübnan hükümetinin oluşumu meselesinde sadece küçük bir ilerleme kaydedilmesini sağladı. Bu durumun, hiçbir partinin bakanların üçte birini elde etmekte ısrar etmeyeceği bir hükümette varılan yarı uzlaşıdan kaynaklandığı belirtiliyor. Diğer düğümler ise halen çözülebilmiş değil.
Lübnan’da hükümet kurulması meselesi, hükümeti kurmakla görevli yetkili Saad Hariri ve Cumhurbaşkanı Mişel Avn arasındaki siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle halen sorunlarla karşı karşıya. Hariri, herhangi bir tarafın bakanlıkların üçte birini elde etmemesinde ısrar ederken bu tavır, Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve İlerici Sosyalist Parti Velid Canbolad tarafından da destekleniyor. Avn ise Hariri’nin geçen aralık ayında kendisine sunduğu kadroda adı geçen Hıristiyan isimlerin pozisyonlarına karşı çıkıyor.
Hariri’nin geçen ekim ayında göreve atanmasından bu yana hükümet kurma çağrıları devam ediyor. Maruni Patriği de hükümetin bir an önce kurulması çağrılarını yineliyor. Rai son olarak 4 Nisan’da, hükümetin kurulmasını engelleyen iç anlaşmazlıklara ve dış projelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Rai, söz konusu açıklamasında “Lübnanlıların iç anlaşmazlıklar ve dış projeler uğruna tüm fedakarlıklarını ve şehitlerini yok saymaları mümkün müdür?” diye sordu. Beşara Butros er-Rai, tüm Lübnanlılara da ‘Lübnan’ı nihai vatanları olarak tanımalarını yineleme, Lübnan’a, bu bağımsız, meşru ve özgür devlete mutlak sadakatlerini ifade etme’ çağrısı yaptı.
İyi yönetimin olmamasının yol açtığı zorluklara dikkat çeken Rai, Paskalya Bayramı münasebetiyle yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Biz, ülke tarihi, varlığı ve özgürlüğü boyunca yeterince kendini feda etmiş bir halkız. İyi niyetli insanlara, gelecek vaat eden nesillere, yaşayan güçlere, yetkinlik, yaratıcılık ve başarıya sahip insanların enerjilerine güveniyoruz. Lübnanlıların özgür ve güçlü bir devlette birlikte yaşamak istediğine inanıyoruz.”
Milletvekili Ferid Heykel el-Hazen de 4 Nisan’da Rai ile yaptığı görüşme sonrasında, herhangi bir taraf bakanların üçte birini elde etmekte ısrar etmeksizin, hükümetin bakanlık sayısı konusunda yarı uzlaşı sağlandığını söyledi. Milletvekili açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Diğer düğümler halen askıda. İyimser olmak zorundayız. Rai, hükümetin oluşumunun hızlanması için baskı yapıyor ve Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile bu meseleyi görüşüyor.”
İçişleri ve adalet bakanlıklarına ilişkin anlaşmazlık halen devam ediyor. Öyle ki Avn, içişleri bakanlığını talep ederken Hariri ise iki bakanlığı da kendisi belirlemek istiyor.
Diğer yandan Beyrut Rum Ortodoks Metropoliti Başpiskopos İlyas Avde de duruma dair şu açıklamada bulundu:
“Yetkili kişi, başkan ve yardımcı bakanın unvanının değeri yok. Aksine bunlar çalışıp ürettikçe tarih de onların başarılarından bahsedecek, unvanından değil. Sahipleri arkalarında hiçbir şey bırakmadıktan sonra unvanların ne faydası var? Ülke çökerse bazılarının talep ettiği yetkilerin ne yararı bulunuyor? Ülkeyi kaybedersek bazılarının bağlı olduğu kotaların ne yararı olacak? Zaferinizi devletin yıkıntıları üzerine mi inşa ediyorsunuz? Engelleyiciler, ülkenin çöküşünün sonuçlarını üstlenecek mi? Mevcut dönem, tehlikeli değilse bile karanlık, belirsiz ve karmaşıktır. Cesaret, kurtarma çözümleri icat etmede, kahramanlık ise ego pahasına üretimde bulunmakta yatmaktadır. Yetkililer, kaçarak ve kazanç elde ederek dikkat dağıtmak yerine ülkeyi ve açlık tehdidi altındaki vatandaşını kurtaracak çözümler aramalıdır. Satın alma gücü düştü ve işsizlik arttı. Ülkenin serveti çöktü. Yaşama imkânı ortadan kalktı. Petrol servetleri çalınıyor. Kendisini tehdit eden koşulları gözeten etkili bir yürütme otoritesi bulunmuyor.”
Yetkililerin elektrik sorunu da dahil hiçbir meseleye henüz bir çözüm bulamadığını vurgulayan İlyas Avde, yetkililer arasında büyük bir uçurum olduğunu belirttiği açıklamasının devamında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şu ana kadar bir araya gelme, birleştiren şeyler inşa etme ve birl-birlerinden ayıran durumları ortadan kaldırma olasılığına yönelik ciddi bir niyet görmedik. Uluslararası uyarılar ve suçlamalar tekrarlanıyor. Ancak tıpkı insanların acılarına karşı sessiz kalmaları gibi kulakları da sağır. Niyetler temiz olursa ve Lübnan’ın çıkarları tüm diğer çıkarların üstüne koyulursa kendilerini tüm dış sorunlardan uzak tutacak, vicdanlarını rahatlatacak ve haklarını sağlayacak bir çözüme de ulaşılacaktır. Çökmekte olan bir vatanın kurtarılmasına katkıda bulundukları için Allah tarafından da ödüllendirileceklerdir.bir ödülle karşılaşacaklardır.”



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz