Aşı patentleri tekelinde olan şirketlere yönelik baskılar artıyor

İrlanda'nın başkenti Dublin'de bir doz Kovid-19 aşısı hazırlayan hemşire (Reuters)
İrlanda'nın başkenti Dublin'de bir doz Kovid-19 aşısı hazırlayan hemşire (Reuters)
TT

Aşı patentleri tekelinde olan şirketlere yönelik baskılar artıyor

İrlanda'nın başkenti Dublin'de bir doz Kovid-19 aşısı hazırlayan hemşire (Reuters)
İrlanda'nın başkenti Dublin'de bir doz Kovid-19 aşısı hazırlayan hemşire (Reuters)

Çoğu zengin ülkede devam eden Kovid-19’a karşı aşılama kampanyalarının yetersizliği ve bu kampanyaların fakir ülkelerde çok yavaş ilerlemesiyle birlikte, sağlık ve ilaç endüstrisindeki patentlerin geçici olarak iptali konusundaki tartışmalar da geri döndü.  Birçok cephede, aşı üretme ve dağıtma haklarını tekelleştiren bir grup ülkeye karşı protestolar arttı.
Sağlık ve insani yardım alanında faaliyet gösteren bir dizi sivil toplum örgütü dün (Pazartesi) yayınladıkları ortak açıklamada, salgın sona erene kadar Kovid-19’a karşı aşı üretimine yönelik patentlerden vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Bunun üretimi günde 12 milyon dozdan 60 milyon doza çıkaracağını ve bu şekilde on binlerce hayatı kurtaracağını belirttiler. Ancak ilaç üreten şirketler, etkili ilaç ve aşı geliştirmeye devam etmenin tek yolunun, şirketler arasındaki rekabeti ve bilimsel araştırmaların en üst düzeyde sürdürülmesini garanti ettiğini düşündükleri patent sistemini korumak olduğunda ısrar ediyorlar.
 İtalya, İspanya, Almanya ve Belçika'nın Avrupa bölgesel otoriteleri, geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi’nden sistemi üzerindeki çalışmayı geçici olarak askıya almak veya pandeminin sonuna kadar istisnai olarak aşı üretimi için zorunlu patentlerden vazgeçmeye karar veren şirketler için tazminat formülü oluşturmak amacıyla patent sisteminin gözden geçirilmesini talep etmişti. Ancak, zengin ülkelerde yüksek mali ve ekonomik etkiye sahip olan büyük ilaç firmaları bu eğilime karşı çıkarak, ilaç üreten firmaların mümkün olan en yüksek miktardaki dozları mümkün olan en kısa sürede dağıtma konusunda diğerlerinden daha fazla endişe duyduklarını belirttiler. Ayrıca, dünyada aşı üretebilecek teknik yeterliliğe sahip olan fabrika sayısının 12’yi geçmediğini ve bu firmalardan bir kısmının Hindistan ve Güney Afrika gibi bu yeteneklere sahip ülkelerle anlaşmalar imzaladığını vurguladılar. Avrupalı ​​ilaç şirketlerinden bir sözcü yaptığı açıklamada, AstraZeneca aşı dozlarının yüzde 30'unun, fakir ülkelere dağıtmak amacıyla Hint şirketi Serum tarafından üretileceğini ve Avrupa Birliği'nin şu anda bu şirketi üretiminin bir kısmının Avrupa'ya ihraç edilmesine izin vermek için incelemeye devam ettiğini kaydetti. Sözcü ayrıca, büyük şirketler patentlerden vazgeçerse bu aşıları üretebilecek fabrikaların olmayacağını vurguladı.

Kusurlu rekabet
Sınır Tanımayan Doktorlar, zengin ülkelerin aşıların çoğunu tekelleştirmeye devam ettiklerini ve ihtiyaçlarını aşan miktarlarda satın almak için birbirleriyle rekabet ettiklerini ifade etti. Bu ülkeler her on saniyede bir aşı dozu dağıtırken, fakir ülkelerde nüfusun sadece yüzde 10'u bu yıl aşı alabilecek. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) GAVI aşı ittifakı ve Salgın Hastalıklara Hazırlık Buluşları Koalisyonu (CEP) ile işbirliği içinde yürüttüğü COVAX stratejisinin fakir ülkelere aşı ulaştırılması konusunda yeterli olmayabileceği konusunda uyardı. Bu durumun pandemiyi ortadan kaldırmaya yönelik çabaları geciktireceğini ve salgının pek çok bölgede endemik olmasına katkıda bulunabileceğini belirten UNICEF, bunun Kovid-19’un etkilerinden çok daha kötü sağlık, sosyal ve ekonomik sorunlara yol açabileceğini vurguladı.
 Oxfam örgütü, laboratuvarların ve büyük ilaç şirketlerinin Kovid-19’a karşı aşılar geliştirmek için hükümetlerden 10 milyar doları aşan büyük mali yardım aldığına dikkati çekerek şu soruyu sordu: “Şirketlerin fikri mülkiyet haklarını hükümetlerle paylaşması mantıklı değil mi? Ya da bu haklardan geçici olarak vazgeçmesi?” Büyük ilaç şirketlerinin aşı geliştirme, üretme ve dağıtma kararlarında tek başına karar aldıklarını belirten Oxfam, hükümetlerin son zamanlarda istikrarlı bir artışa tanık olunan bu aşıların fiyatlarının belirlenmesini etkileyememesi konusunda uyardı. 
 İlaç firmaları, kendilerine yöneltilen suçlama ve eleştirilere, ileride yeni ilaçların geliştirilmesini sağlamak için patentlerin şart olduğunu söyleyerek yanıt verdi.
Geliştirilmesi ortalama on yıl süren ve maliyetinin en az 3 milyar dolar olduğu ilaç geliştirme yarışında firmaları, risk almaya iten şeyin fikri mülkiyet hakları olduğunu hatırlatan şirketler, 10 bin bileşik üzerinde test ve analizler yapıldıktan sonra bu ilaçlardan sadece birinin ilaç olarak neredeyse gelişme aşamasına gelebildiğine dikkati çektiler. Ancak salgın sırasında patent sistemini kaldırma kampanyasına liderlik eden Avrupa Parlamentosu üyesi Luigi Martina, ilaç şirketlerinin patentlerin yeni ilaçlar geliştirmek için araştırmaya yatırım yapmanın tek garantisi olduğu iddiasının bahaneden başka bir şey ve doğru olmadığını ifade etti. İlaç şirketlerinin antibiyotikler ve nüfusun düşük bir yüzdesini etkileyen hastalıklar gibi artık araştırma yapmakla ilgilenmediği birçok alan olduğunu hatırlatan Martina, onlar için etkili tedaviler geliştirilmesi amacıyla araştırma ve deneylere devam etmeleri için istisnai teşviklere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. 
 
Patent sistemi
Hindistan ve Güney Afrika geçen sonbaharda Dünya Ticaret Örgütü'ne (WTO) Kovid-19’a karşı tıbbi malzeme ve aşıların patent sistemine tabi tutulmamasını amaçlayan bir teklif sunmuştu. Ancak AB bu teklife karşı çıktı ve WTO’da yürürlükte olan çalışma kurallarına göre kararın alınmasına hazırlık olarak genel tartışmaya taşınmasını reddetti. WTO Direktörü Ngozi Okonjo, 90'dan fazla ülke tarafından kabul edilen bu öneriyle ilgili tartışmanın devam etmesini desteklediğini ifade ederken, ABD Temsilciler Meclisi Demokrat Başkanı Nancy Pelosi, Başkan Biden yönetiminin WTO’ya sunulan öneriyi destekleyeceği ve ilaç şirketlerini buna yanıt vermeye ikna etmek için müdahale edeceği bir yasa tasarısı sundu. 
 Ancak Kovid-19’a karşı aşı üreten üç Amerikan şirketi  Pfizer, Moderna ve Johnson&Johnson, Kongre'deki Cumhuriyetçi azınlığın da karşı çıktığı bu öneriyi kesin olarak reddettiklerini ifade ettiler. Gözlemciler, şirketleri aşı patentlerini terk etmeye zorlamanın çok zor olduğuna ve savaşın, aşı fiyatlarının düşürülmesi konusunda bir anlaşmayla ve belki de vaat edilen aşı miktarlarını sunamayan ülkelere bunları yerel olarak üretmelerine izin verilmesi ve gelişmekte olan ülkelere aşı üretme yeteneklerini geliştirmeleri için yardım sağlama yoluyla sona erebileceğine inanıyorlar. 
 İlaç alanında patentlerin uygulanmadığı tek zaman, eski Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula’nın Amerikan şirketleri tarafından üretilen AIDS'i tedavi etmek için anti-viral ilaçlar üretmeye karar vermesi oldu. Bu karar, Amerikan yönetimi ile çatışmaya yol açtı ve halen mahkemelerde şirketlerle yasal bir savaş olarak devam ediyor.



Esaretin Bedeli'nin yıldızı, filmin mantık hatasına 30 yıl sonra açıklık getirdi

IMDb'nin En İyi 250 Film listesinin zirvesindeki Esaretin Bedeli, Stephen King uyarlamaları arasında en başarılılardan biri kabul ediliyor (Castle Rock Entertainment)
IMDb'nin En İyi 250 Film listesinin zirvesindeki Esaretin Bedeli, Stephen King uyarlamaları arasında en başarılılardan biri kabul ediliyor (Castle Rock Entertainment)
TT

Esaretin Bedeli'nin yıldızı, filmin mantık hatasına 30 yıl sonra açıklık getirdi

IMDb'nin En İyi 250 Film listesinin zirvesindeki Esaretin Bedeli, Stephen King uyarlamaları arasında en başarılılardan biri kabul ediliyor (Castle Rock Entertainment)
IMDb'nin En İyi 250 Film listesinin zirvesindeki Esaretin Bedeli, Stephen King uyarlamaları arasında en başarılılardan biri kabul ediliyor (Castle Rock Entertainment)

Tüm zamanların en sevilen filmleri arasında başı çeken Esaretin Bedeli'nin (The Shawshank Redemption) yıldızı Tim Robbins, 30 yıl sonra filmin kötü şöhretli mantık hatasına değindi.

İkonik karakter Andy Dufresne'i canlandırdı

Stephen King'in 1982 tarihli öyküsünden uyarlanan ve Frank Darabont'un yönettiği Esaretin Bedeli'nde Robbins, eşiyle yasak aşkını öldürmekle haksız yere suçlandıktan sonra Shawshank Hapishanesi'nde müebbet hapis cezasına çarptırılan Andy Dufresne'i canlandırıyordu.

Mahkum Ellis "Red" Redding rolünde Morgan Freeman'ın da yer aldığı film, güçlü performansları ve mesajlarıyla büyük beğeni toplamıştı. Ancak filmin Raquel Welch posterini de içeren meşhur finali, uzun zamandır bir "mantık hatası" olarak görülüyordu.

Filmin 30. yıldönümünü kutlamak üzere Turner Klasik Filmler Festivali'nde yapılan son röportajda Freeman, Robbins'e Esaretin Bedeli'nin ikonik finaline yaklaşırken ortaya çıkan "mantık hatasını" sordu.

Sözkonusu mantık hatası, filmde destansı bir kaçışa imza atan Andy'nin, kazdığı tünelden sürünerek geçtikten sonra posteri duvardaki eski yerine sabitleyemeyeceği fikrine dayanıyor. 

"Bu çok kolay"

Ancak Robbins'e göre bunun çok net bir çözümü var. Sözlerine "Bu çok kolay" diye başlayan oyuncu, elleriyle posterin üst köşelerini işaret ederek şöyle dedi:

Buraya sabitle. Alt kısmını kaldır. Posterin altına gir ve ardından delikten içeri gir.

Andy'nin posterin sadece üst yarısını sabitlediğini ve ardından altından sürünerek geçtiğini anlatan Robbins'in cevabı, salondan büyük bir alkış aldı.

65 yaşındaki aktör, filmdeki performansıyla 1995'te En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ına aday gösterilmişti.

İlk gösterime girdiğinde gişede çakıldı

Esaretin Bedeli, gösterime girdiğinde hikayesi, Robbins ve Freeman'ın performansları, Darabont'un yönetmenliği ve Roger Deakins'in görüntü yönetmenliğiyle eleştirmenlerin beğenisini kazanırken, 25 milyon dolar bütçeli film ilk gösterime girdiğinde sadece 16 milyon dolar kazanarak gişede hayal kırıklığı yaratmıştı.

O dönemdeki başarısızlık için Ucuz Roman (Pulp Fiction) ve Forrest Gump'la rekabeti, hapishane filmlerinin genel olarak popüler olmaması ve kadın karakterlerin eksikliği gibi nedenler gösterilmişti. 

Toplam 7 Akademi Ödülü adaylığı da dahil olmak üzere çok sayıda adaylık elde eden filmin yeniden gösterime girmesi, gişe hasılatını 73,3 milyon dolara yükseltmişti.

Independent Türkçe, ScreenRant, CBR.com


Zombi serisinin merakla beklenen yeni filmine üç ünlü isim birden

Sadece 8 milyon dolar bütçeyle çekilen 28 Gün Sonra'da Cillian Murphy, komadan uyandığında insanları kana susamış saldırganlara dönüştüren bir virüsün kasıp kavurduğu Britanya'da yaşayan bir bisikletli kuryeyi canlandırmıştı (20th Century Studios)
Sadece 8 milyon dolar bütçeyle çekilen 28 Gün Sonra'da Cillian Murphy, komadan uyandığında insanları kana susamış saldırganlara dönüştüren bir virüsün kasıp kavurduğu Britanya'da yaşayan bir bisikletli kuryeyi canlandırmıştı (20th Century Studios)
TT

Zombi serisinin merakla beklenen yeni filmine üç ünlü isim birden

Sadece 8 milyon dolar bütçeyle çekilen 28 Gün Sonra'da Cillian Murphy, komadan uyandığında insanları kana susamış saldırganlara dönüştüren bir virüsün kasıp kavurduğu Britanya'da yaşayan bir bisikletli kuryeyi canlandırmıştı (20th Century Studios)
Sadece 8 milyon dolar bütçeyle çekilen 28 Gün Sonra'da Cillian Murphy, komadan uyandığında insanları kana susamış saldırganlara dönüştüren bir virüsün kasıp kavurduğu Britanya'da yaşayan bir bisikletli kuryeyi canlandırmıştı (20th Century Studios)

Danny Boyle'un heyecanla beklenen devam filmi 28 Yıl Sonra (28 Years Later), oyuncu kadrosuna üç ünlü ismi ekledi. 

Deadline'ın aktardığına göre 28 Gün Sonra (28 Days Later) serisinin devamı olan filmin oyuncu kadrosuna Jodie Comer, Aaron Taylor-Johnson ve Ralph Fiennes katıldı.

28 Gün Sonra, 2002'de gösterime girmiş ve o zamanlar pek tanınmayan Cillian Murphy'yi başrole taşımıştı. 

Filmin yönetmenliğini Boyle üstlenmiş, senaryosunuysa Alex Garland kaleme almıştı. Devam filmi 28 Hafta Sonra (28 Weeks Later) ise 2007'de gösterime girmişti.

Garland tarafından yazılan yeni senaryonun olay örgüsüne ilişkin ayrıntılar hâlâ gizli tutuluyor. Bu film, ikinci filmi yönetmek üzere Nia DaCosta'nın adının geçtiği üçlemenin parçası olacak.

Boyle ve Garland'ın yanı sıra ilk filmin prodüktörleri Andrew Macdonald ve Peter Rice da yapımcılığı üstleniyor. 

Cillian Murphy yapımcılar arasında

Oppenheimer'ın yıldızı Cillian Murphy de seriye yönetici yapımcı olarak geri dönüyor. Oscarlı aktörün filmde rol alıp almayacağı henüz açıklanmadı.

31 yaşındaki Jodie Comer sevilen dizi Killing Eve'deki Villanelle rolüyle Emmy kazanmıştı.

Gece Hayvanları'nın (Nocturnal Animals) yıldızı Aaron Taylor-Johnson'ın adıysa James Bond'la birlikte anılıyor. Aktörün bu yıl vizyona girecek üç filmi var: Dublör (The Fall Guy), Avcı Kraven (Kraven The Hunter) ve Nosferatu.

Fiennes ise en son Wes Anderson'ın Şeker Henry'nin İnanılmaz Öyküsü ve Diğerleri'nde (The Wonderful Story of Henry Sugar and Three More) rol almıştı.

Independent Türkçe, Variety, Deadline, Guardian


İki ünlü yıldız 14 yıl sonra Netflix dizisinde bir arada

Shawn Levy'nin yönettiği Çılgın Bir Gece, dünya çapında 153 milyon dolar hasılat yapmayı başarmıştı (20th Century Fox)
Shawn Levy'nin yönettiği Çılgın Bir Gece, dünya çapında 153 milyon dolar hasılat yapmayı başarmıştı (20th Century Fox)
TT

İki ünlü yıldız 14 yıl sonra Netflix dizisinde bir arada

Shawn Levy'nin yönettiği Çılgın Bir Gece, dünya çapında 153 milyon dolar hasılat yapmayı başarmıştı (20th Century Fox)
Shawn Levy'nin yönettiği Çılgın Bir Gece, dünya çapında 153 milyon dolar hasılat yapmayı başarmıştı (20th Century Fox)

Ünlü oyuncu Steve Carell, Netflix'in yeni komedi dizisi The Four Seasons'ta Tina Fey'le birlikte rol alacak.

Dizi, Alan Alda'nın yönettiği ve Carol Burnett, Rita Moreno, Sandy Dennis'le Len Cariou'nun oyuncu kadrosunda yer aldığı 1981 yapımı Dört Mevsim (The Four Seasons) filminden uyarlanıyor.

Prodüksiyon yıl sonunda başlıyor

Komedinin 8 bölümlük bir diziye uyarlanacağı ocakta duyurulmuştu. Netflix uyarlamasının prodüksiyona yılın sonlarında başlaması planlanıyor.

Filmde, üç evli çift her sezon birlikte tatile çıkıyor ancak erkeklerden biri eşini terk edip yanında daha genç bir kadın getirmeye başlayınca işler karışıyor. 

Film, daha önce CBS için 1984 yapımı bir televizyon dizisine uyarlanmıştı.

Carell ve Fey ekranda ilk kez birlikte çalışmıyor. İkili daha önce 2010 yapımı hit komedi filmi Çılgın Bir Gece'de (Date Night) evli bir çifti canlandırmıştı. 

Bu Carell'in ilk Netflix dizisi de değil. 61 yaşındaki aktör, daha önce yayın devinin Space Force adlı komedi dizisinde başrol oynamıştı. Carell'e John Malkovich ve Ben Schwartz gibi isimler eşlik etmişti.

Üst üste 6 Emmy adaylığı

Carell en çok NBC'nin hit komedisi The Office'le tanınıyor. Ünlü aktör bu diziyle En İyi Erkek oyuncu dalında üst üste 6 Emmy adaylığı elde etmişti. Amerikalı aktör dizideki başarılı performansıyla 2006'da bir de Altın Küre kazanmıştı.

Carell aynı zamanda 2014 yapımı Foxcatcher Takımı'ndaki (Foxcatcher) rolüyle En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a da aday gösterilmişti.

40 Yıllık Bekar (The 40 Year Old Virgin) ve Büyük Açık'la (The Big Short) da tanınan oyuncu, son dönemde FX'in mini dizisi The Patient'ta ve Apple TV+'ta ekranlara gelen The Morning Show'da rol alıyor.

Fey Netflix'in yeni dizisinde başrol oynamanın yanı sıra Lang Fisher ve Tracey Wigfield'la birlikte dizinin yaratıcılığını da üstlendi. Üçü daha önce NBC'nin sevilen sitcom'u 30 Rock'ta da birlikte çalışmıştı. 

Independent Türkçe, Variety, Deadline


Hit dizinin yıldızından Netflix izleyicilerine çağrı

Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
TT

Hit dizinin yıldızından Netflix izleyicilerine çağrı

Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)

Baby Reindeer'ın yıldızı Jessica Gunning, bazı izleyicilerin dizideki karakterlerin kimliklerini çözmeye çalışmasının "üzücü" olduğunu söyledi.

Dizinin yazarı ve yaratıcısı Richard Gadd da hayranlarından Netflix'in hit dizisindeki karakterlere ilham veren gerçek hayattaki insanlarla ilgili spekülasyon yapmayı bırakmalarını istedi.

Polise haber verdiler

Baby Reindeer, 38 yaşındaki Gunning tarafından canlandırılan ve İskoç komedyeni birkaç yıl boyunca taciz eden ısrarlı takipçinin gerçek hikayesini anlatıyor.

Daha önce Onur (Pride) filminde ve BBC dizisi The Outlaws'da rol alan Gunning, bazı hayranların "diziyi anlayamadığını" söyledi.

Bazıları ısrarlı takipçi Martha'nın gerçek kimliğinin yanı sıra dizide Gadd'ın canlandırdığı Donny'ye tecavüz edilen senaristin kimliği hakkında da spekülasyonlarda bulundu.

Kimlik tespitini önlemek için, karakterlerin isimleri için takma adlar kullanmak da dahil olmak üzere farklı adımlar atılmıştı.

Ancak bazı kişiler, izleyicilerin kendilerini programla ilişkilendirmesi üzerine polise haber verdi. 

"Dizinin amacı bu değil"

Gunning, BBC'ye yaptığı açıklamada dizide "kurban ve kötü adam" olmadığını, Martha'yla Gadd'ın "ortak noktasının yalnızlık olduğunu" söyledi.

Eğer diziyi seviyorsanız ve hayranıysanız, sizi birbirinize bağlayan Martha ve Donny'nin hikayesine sadık kalmalı, herhangi bir dedektiflik çalışması yapmaya ve gerçek kimlikleri bulmaya çalışmamalısınız. Bunun son derece üzücü olduğunu düşünüyorum ve onlara diziyi tekrar izlemelerini, dizinin amacının bu olmadığını görmelerini tavsiye ediyorum.

Gunning, Netflix'in ilgili kişilerin kimliklerini korumak için "büyük çaba" harcadığını da sözlerine ekledi:

Richard hikayeyi siyah-beyaz yapmama konusunda harika bir iş çıkardı, yani iyi ya da kötü, kötü ya da kurban diye bir şey yok. Onlar da tüm insanlar gibi karmaşık kişiler.

34 yaşındaki Gadd, daha önce sosyal medya üzerinden paylaştığı bir mesajla hayranlarına uyarıda bulunmuştu.

"Spekülasyon yapmayın"

Gadd, Instagram'daki paylaşımında şöyle demişti:

Lütfen gerçek hayattaki insanların kim olabileceği konusunda spekülasyon yapmayın. Dizimizin amacı bu değil. Sevgilerimle, Richard.

Gunning, "hayatımın rolü" diye tanımladığı Martha karakteriyle ilgili şöyle dedi:

Bunu asla bir sapık/kurban hikayesi olarak düşünmedim. Senaryoyu okuduğum andan itibaren ona bağlandım, onunla bağlantı kurdum ve bence bu Richard'ın onun ve Donny'nin karakterlerini ne kadar iyi yazdığına bağlı.

Independent Türkçe, BBC, Deadline, Daily Mail


Disney+'ın epik tarihi draması sona erdi: Peki devamı gelecek mi?

Shogun'ın başrollerinde Hiroyuki Sanada, Cosmo Jarvis, Anna Sawai ve Takehiro Hira uer alıyor (AP)
Shogun'ın başrollerinde Hiroyuki Sanada, Cosmo Jarvis, Anna Sawai ve Takehiro Hira uer alıyor (AP)
TT

Disney+'ın epik tarihi draması sona erdi: Peki devamı gelecek mi?

Shogun'ın başrollerinde Hiroyuki Sanada, Cosmo Jarvis, Anna Sawai ve Takehiro Hira uer alıyor (AP)
Shogun'ın başrollerinde Hiroyuki Sanada, Cosmo Jarvis, Anna Sawai ve Takehiro Hira uer alıyor (AP)

Disney+'ta gösterime giren ve izleyicilerin "yeni Game of Thrones" diye nitelendirdiği drama dizisi Shōgun'ın ardındaki beyinler Justin Marks ve Rachel Kondo, James Clavell'in 1300 sayfalık romanını baştan sona okudu. Ancak sosyal medyada diziyle ilgili yazılanları okumamayı tercih ediyorlar.

Hollywood Reporter'a konuşan Marks, şöyle diyor:

Hawaii'de Maui adasında 70 tavuk ve horozla birlikte yaşıyoruz. Ve bildiğimiz kadarıyla arazimizdeki tavukların hiçbiri Shōgun'ı izlemedi. Yani ortalık epey sessizdi.

Kondo "O kadar da sessiz değil" diye Marks'ı düzeltip ekliyor:

Ama Shōgun hakkında konuşmuyorlar.

17. yüzyıl feodal Japonya'sının vahşetini gözler önüne seren FX dizisi, 10. bölümünün de gösterime girmesinin ardından sona erdi. 

İzleyiciler tarafından "inanılmaz" diye nitelenen dizi tüm sezon boyunca, internetin de sevgilisi oldu. Sosyal medya kullanıcıları, dizi için internet mimleri hazırladı, övgü dolu yorumlar yağdırdı.

Mini dizi olarak gösterime sokulan Shōgun, en azından Clavell'in romanı söz konusu olduğunda tamamlandı ancak izleyiciler dizinin devam etmesini istiyor. İkinci sezonun gelip gelmeyeceği sorusuna Marks şu yanıtı veriyor:

Bence bir hikayemiz olsaydı, bir hikaye bulabilseydik, buna açık olurduk. Ama kimsenin bir yol haritası olmadan hareket etmek isteyeceğini sanmıyorum. Ayrıca mesele şu ki, insanlar daha fazlasını istiyor mu?

Marks, dizinin bu kadar sevilmesinin ardında kitabın olduğunu düşünüyor. "Benim için önemli olan kitap" diyen senarist sözlerini şöyle sürdürdü: 

Büyük hikayelerin zamansız olduğundan bahsederiz ve bence Shōgun bir kitap olarak bunun mükemmel bir örneği. Beni daha önce hiç gitmediğim bir yere götüren, gerçekten var olduklarını hissettiren ve şaşırtacak karakterler gösteren bir şey olduğunu hissetmek istiyorsunuz. James Clavell'in Shōgun'da yaptığı her şey bu. Biz de bu bayrağı düşürmemeye çalışıyorduk.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Daily Mail


Taylor Swift rekora doymuyor: Sadece 5 günde tarih yazdı

34 yaşındaki şarkıcı, Time dergisi tarafından 2023'te Yılın Kişisi seçilmişti (AP)
34 yaşındaki şarkıcı, Time dergisi tarafından 2023'te Yılın Kişisi seçilmişti (AP)
TT

Taylor Swift rekora doymuyor: Sadece 5 günde tarih yazdı

34 yaşındaki şarkıcı, Time dergisi tarafından 2023'te Yılın Kişisi seçilmişti (AP)
34 yaşındaki şarkıcı, Time dergisi tarafından 2023'te Yılın Kişisi seçilmişti (AP)

Taylor Swift yeni albümüyle bir rekora daha imza attı.

Şarkıcının 11. stüdyo albümü The Tortured Poets Department, yayımlanmasından sadece 5 gün sonra Spotify'ın tek bir haftada en çok dinlenen albümü oldu.

19 Nisan'da piyasaya sürülen albüm, çarşamba gününe kadar 1 milyardan fazla kez dinlendi.

"Tarih yazıldı"

Bu, Swift'in yeni albümünün kırdığı ilk rekor değil.

Albüm yayımlanır yayımlanmaz, Spotify tarihinde tek bir günde 300 milyondan fazla dinlenen ilk albüm olma rekorunu da kırdı. 

Spotify, "Tarih yazıldı!" diye tweet atarak albümün dinlenme sayısının 300 milyonu aştığını bildirdi.

Swift, The Tortured Poets Department'ın ardından Midnights ve 1989 (Taylor's Version) kayıtlarıyla Spotify'da bir günde en çok dinlenen üç albüme sahip.

Bununla birlikte yeni albümde Post Malone'un yer aldığı ilk tekli Fortnight, tek bir günde en çok dinlenen şarkı oldu. 

Albümün ilk single'ı olan Fortnigh da Adele'in 2021 tarihli Easy on Me'sini geçti ve platformun bir günde en çok dinlenen parçası olarak rekor kırdı.

Geri sayımı bile rekor kırdı

Yayımlanmasından bir gün önceyse The Tortured Poets Department, Spotify tarihinde en çok önceden kaydedilen albüm geri sayım sayfası oldu.

Albümün geçtiğimiz hafta yayımlanmasının ardından Swift, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda The Tortured Poets Department'ı "zamanın hem sansasyonel hem de kederli olan kısa ve kaderci bir anındaki olayları, fikirleri ve duyguları yansıtan yeni eserlerden oluşan bir antoloji" diye tanımlamıştı.

1,8 milyon sattı

31 şarkıdan oluşan albüm, veri takip firması Luminate'in 19-23 Nisan faaliyetlerini yansıtan ilk raporlarına göre, ABD'de 1,8 milyon adet sattı. 

14 Grammy ödüllü Swift, 2023'te Spotify'ın en çok dinlenen sanatçısı unvanını elde etmişti.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Billboard


Büyük beyaz köpekbalığının devasa atasının fosili bulundu

(Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences)
(Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences)
TT

Büyük beyaz köpekbalığının devasa atasının fosili bulundu

(Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences)
(Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences)

Büyük beyaz köpekbalıklarının atasına ait olağanüstü derecede iyi korunmuş dev bir fosil bulan bilim insanları dinozorlarla birlikte yaşamış bu tarih öncesi yırtıcıların soyunun nasıl tükendiğini ortaya çıkardı.

İlk kez 18. yüzyılda keşfedilen Ptychodus cinsi köpekbalıkları, çoğunlukla fosil diş örneklerine dayanılarak tanımlandı fakat vücutlarının gerçek şekli ve boyutu belirsizliğini korudu.

Keşifte yer alan bilim insanları şöyle diyor:

Örnekler çoğunlukla tek başına dişlerden ya da az çok tam haldeki dentisyonlardan oluşurken, kafatası ve kafatası dışındaki iskeletin parçaları çok nadir bulunuyor.

Öte yandan yeni ortaya çıkarılan fosiller arasında tüm vücudun hatlarını gösteren bir örnek de var. Fosil yaklaşık 100 milyon yıl önce başlayan, Meksika'daki Geç Kretase döneminin erken zamanlarına ait.

Bilim insanları "iyi korunmuş" fosilin Ptychodus'un anatomisi ve sistematik konumu hakkında kritik bilgileri açığa çıkardığını söylüyor.

Yaklaşık 10 metre uzunluğundaki fosil örneğini inceleyen araştırmacılar köpekbalığının atası ve onun şekli, nasıl hareket ettiği ve sudaki avlanma teknikleri hakkında bilgi edindi.

Bilim insanları bu büyük yırtıcının, büyük beyaz köpekbalıkları ve somon köpekbalıklarını içeren dik burunlular veya Lamniformes grubuna ait olduğunu ve günümüz köpekbalıklarında görülenlerden farklı olarak öğütücü dişlere sahip olduğunu buldu.

Araştırmacılar, bu köpekbalıklarının muhtemelen derin denizlerdeki omurgasızlardan ziyade büyük ölçüde ammonitler ve deniz kaplumbağaları gibi sert kabuklu avlarla beslendiğini söylüyor.

Araştırmacılar yüksek hızlarda seyahat ettiklerine işaret eden aerodinamik bir vücut şekline sahip, tarih öncesine ait bu köpekbalıklarının çok çeşitli olduğundan şüpheleniyor.

Bu köpekbalıkları Kretase deniz ekosistemlerinde "baskın bir gruba" işaret eden, "yırtıcılar arasında özel bir alanı" işgal etti.  

Dinozorları yok eden asteroit çarpmasından önce yok olmaları, bu tarih öncesi köpekbalıklarının yeni ortaya çıkan ve aynı avı hedefleyen dev deniz sürüngenleriyle rekabet nedeniyle yok olmuş olabileceğini gösteriyor.

Bilim insanları şöyle diyor:

Kampaniyen döneminde, Kretase sonundaki krizden çok önce yok olmaları, yeni ortaya çıkan küt dişli globidensini ve prognathodontin mosazorlarıyla rekabetle ilgili olabilir.

Independent Türkçe


Emma Stone Oscar töreninde Jimmy Kimmel'a hakaret ettiği iddialarını yanıtladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Emma Stone Oscar töreninde Jimmy Kimmel'a hakaret ettiği iddialarını yanıtladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Emma Stone, filmi Zavallılar (Poor Things) hakkında şaka yapmasının ardından Oscar sunucusu Jimmy Kimmel'a "hıyar" dediğini reddetti.

35 yaşındaki oyuncu, yönetmen Yorgos Lanthimos'un gerçeküstü komedi filmindeki Bella Baxter rolüyle bu yılki Akademi Ödülleri'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştı.

Gecenin başında Kimmel filmden kısa bir video derlemesi gösterdikten sonra filmde sıkça yer alan cinsel tasvirlere atıfta bulunarak şu espriyi yapmıştı: 

Bunlar Zavallılar'ın televizyonda göstermemize izin verilen kısımlarının hepsiydi.

Görüntülerde Stone'un kocası Dave McCary'ye bir şeyler söylemek için döndüğü görülürken, hayranları daha sonra Stone'un "hıyar" kelimesini mırıldandığını tahmin etmişti.

The Hollywood Reporter'ın o anla ilgili sorusu üzerine Stone şunları söyledi:

Hayır! Ona hıyar demedim. Ne demişim? Ona hıyar demedim. Ona hiç kızgın değildim. Buna bakmam gerekecek.

Stone'un kara komedi dizisi The Curse'teki rol arkadaşı Nathan Fielder, Stone'un Kimmel'ın sözlerine olumsuz tepki vermesinin pek mümkün olmadığını çünkü onun "her zaman şakaya açık" olduğunu ekledi.

Stone kendisini "neredeyse rahatsız edilemez" diye tanımladı.

Fielder, Stone'un durumundaki çoğu oyuncunun kendilerine şu soruyu soracağını belirtti: 

Kendimi bu duruma sokmak istiyor muyum? Bunu yapmak istiyor muyum?

Fielder, aksine Stone'un içgüdülerini takip edip onlara güvendiğini söyledi.

Aktör, "Komik bir şey duyduğunda hemen 'Evet' diyor" dedi. 

Danışmıyor. Analiz yapmıyor. Kendisine neyin mantıklı geldiğini bilir. Ben bazı şeyleri kafama takıyorum, aşırı analiz ediyorum. Oysa kendinden çok emin bir şekilde 'Evet, kulağa komik geliyor. Hadi yapalım' diyor.

Şubatta Stone, Zavallılar'ın "cinsiyetçi" ve "sömürücü" olduğu ve seks sahnelerinin "rahatsız edici" rıza sorunları içerdiği yönündeki suçlamalara yanıt vermişti.

Filmde, kafasının içine doğmamış bir bebeğin beyni yerleştirilen Bella, çıktığı cinsel keşif yolculuğunda yetişkin bedeninden zevk alıyor ve ilk orgazmını yaşıyor.

Filmin temaları sert tepkilere yol açmış, bazıları erkek bir yönetmene ve dolayısıyla erkek bakışına sahip olmasının filmi cinsiyetçi yaptığını iddia etmişti. Ayrıca çıplaklığın sömürücü olduğu ve Bella'nın bir çocuğun beynine sahip olması nedeniyle rıza sorunları olduğu yönünde suçlamalar da vardı.

Bu eleştiriler üzerine The Times'a konuşan Stone, "Eğer yardımı olacaksa, filmi oynayan ve yapımcılığını üstlenen kişi olarak, o sahnelerin hiçbirinde onu çocuk olarak görmedim" demişti.

Stone daha sonra Zavallılar'ın eleştirilmesinin insanların bugünlerde filmleri tüketme ve sosyal medyada yargılama biçimlerinin bir sonucu olduğunu savunmuştu. 

Annemin bir sözü vardır, bir ilişkinin başlangıcında 'O kadar aşığız ki birbirimizin cümlelerini bitiriyoruz' dersiniz. Sonra zaman geçtikçe, 'Sen hep benim sözümü kesiyorsun'a dönüşür. Filmle olan bir ilişkide de bu olabilir, özellikle de cevap vermekten çok soru soran böyle bir filmde.

 

Independent Türkçe


Bilim insanları yakınlardaki bir yıldızda devasa bir patlama gördü

Bir sanatçının magnetar tasviri (ESA)
Bir sanatçının magnetar tasviri (ESA)
TT

Bilim insanları yakınlardaki bir yıldızda devasa bir patlama gördü

Bir sanatçının magnetar tasviri (ESA)
Bir sanatçının magnetar tasviri (ESA)

Bilim insanları yakın bir galaksideki nadir bir nesneden gelen ani bir patlama gördü.

Araştırmacılar, bu patlamanın magnetardan magnetar adı verilen bir tür nötron yıldızından püsküren dev bir parlama olduğuna inanıyor. Bu patlama, inanılmaz derecede nadir bir olayı inceleme fırsatı sunarken evrendeki diğer sıradışı aktivitelerin açıklanmasını da sağlayabilir. 

Bu tür devasa patlamalar o kadar olağandışı ki son 50 yılda galaksimizde ve yakındaki Büyük Macellan Bulutu'nda bunların gerçekleştiğini sadece üç kere gördük. Onları daha uzak mesafelerden gözlemlemek zor olabilir çünkü geldikleri yeri bilmek kolay değil.

Bu devasa patlamalar inanılmaz derecede güçlü olabiliyor. 2004'te bir tanesi bize 30 bin ışık yılı uzaklıktan ulaşmış ama yine de Dünya'nın atmosferini etkileyebilmişti.

Geçen yılın sonlarında Avrupa Uzay Ajansı'nın INTEGRAL uydusu gökyüzünün bir bölgesinde patlama gibi görünen bir olay tespit etmişti. Saniyenin sadece onda biri kadar bir süre boyunca gökyüzü, enerjili gama ışınlarının patlamasıyla aydınlanmıştı.

Dünyanın dört bir yanındaki gökbilimcilere olayla ilgili acil bir uyarı gönderildi ve bu olay sadece 13 saniye sonra gerçekleşti. Bu da patlamanın 12 milyon ışık yılı uzaklıktaki nispeten yakın M82 galaksisinden geldiğini gösterdi.

İtalya'daki Ulusal Astrofizik Enstitüsü'nden (INAF-IASF) Sandro Mereghetti, yönettiği çalışma hakkında, "Bunun özel bir uyarı olduğunu hemen fark ettik. Gama ışını patlamaları çok uzaklardan ve gökyüzünün herhangi bir yerinden gelebilir ancak bu patlama yakındaki parlak bir galaksiden geldi" dedi.

Araştırmacılar, genellikle iki nötron yıldızı çarpıştığında geriye kalan kütleçekimsel dalgalar, X-ışınları ve ışık parıltılarını görebilmeyi umarak patlamanın konumunu hızla incelemeye koyuldu.

Ancak bilim insanları sadece sıcak gaz ve yıldızları görebildi. Görülebilecek X-ışınları, ışık sinyalleri ya da kütleçekimsel dalgalar yoktu.

Bu da araştırmacıların, sinyalin özellikle güçlü bir manyetik alana sahip bir tür nötron yıldızından yani bir magnetardan geldiğini düşünmelerine yol açtı. Magnetarlar, nadiren ama muazzam şiddetli parlamalar saçar.

Bu, kendi Samanyolu galaksimizin dışından gelen böyle bir magnetar parlamasını kesin olarak doğrulayan ilk olay. Bu parlama, çalkantılı bir süreçle yıldızlar oluşturan parlak M82 galaksisinden geldi. Buradaki yıldızlar doğduktan sonra hızlı ve şiddetli bir yaşam sürerek nötron yıldızına dönüşüp ölüyor.
Independent Türkçe


Dünya genelinde 2022'de sıtma nedeniyle 608 bin kişi öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Dünya genelinde 2022'de sıtma nedeniyle 608 bin kişi öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dünyada 2022'de 249 milyon sıtma vakası tespit edildi ve hastalık nedeniyle 608 bin kişi yaşamını yitirdi.

AA muhabiri, 25 Nisan Dünya Sıtma Günü için Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) güncel verilerini derledi.

Dişi anofel cinsi sivrisineklerin sokmasıyla aktarılan bir parazitin neden olduğu sıtma, DSÖ tarafından "tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalık" olarak tanımlanıyor.

"Malarya" olarak da adlandırılan hastalığın belirtileri arasında ateş, titreme, baş ağrısı, yorgunluk, gözler ve deride sararma, nöbetler ve nefes almada zorluk sıralanabilir.

Dünya Sıtma Günü'nün bu yılki teması "Daha adil bir dünya için sıtmaya karşı mücadelenin hızlandırılması" olarak belirlendi.

DSÖ'nün geçen yıl kasımda yayımladığı "2023 Dünya Sıtma Raporu"na göre, 2022'de dünyada 249 milyon sıtma vakası tespit edildi ve hastalık nedeniyle 608 bin kişi hayatını kaybetti.

Hastalığa karşı en savunmasız grup olan 5 yaş altı çocuklar, dünya çapındaki sıtma ölümlerinin yüzde 76'sını oluşturdu.

- Sıtmanın bölgelerde dağılımı

Küresel ölçekte tüm vakaların yaklaşık yüzde 94'ünü oluşturan Afrika'da 2022'de 233 milyon kişiye sıtma teşhisi konulurken, dünyadaki vakaların yüzde 50'den fazlası salgının en şiddetli yaşandığı Nijerya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC), Uganda ve Mozambik'te kaydedildi.

Kıtadaki yüksek bulaşma riski bulunan 33 ülkede gebelerin üçte birinin sıtmaya yakalandığı saptandı. Sıtma nedeniyle düşük ağırlıkta bebek doğumlarının yaklaşık yüzde 58'i, gebelere özel müdahalelerle önlendi.

ffrvbfr

Dünya genelindeki sıtma vakalarının yaklaşık yüzde 2'si Güneydoğu Asya'da kaydedilirken bölgedeki teşhislerin yüzde 66'sı Hindistan'da yapıldı.

Doğu Akdeniz'deki sıtma vakalarında 2021-2022 döneminde yüzde 25'lik artış gözlemlenmesi, Pakistan'da 30 milyon insanı etkileyen sel baskınlarının ardından 2,1 milyon kişinin sıtmaya yakalanmasıyla açıklandı.

Amerika kıtalarındaki yaklaşık 600 bin vakanın yüzde 73'ü Venezuela, Brezilya ve Kolombiya'da tespit edildi.

Avrupa'da 2015'ten bu yana sıtma teşhisi konulmazken 2023'te sıtmadan arındırılmış ülkeler listesine Azerbaycan, Tacikistan ve Orta Amerika ülkesi Belize eklendi.

- Önlem ve tedavi

DSÖ, sıtma bulaşma riski yüksek bölgelerde parazit taşıyıcı sivrisineklerden korunmak amacıyla ilaçlı cibinliklerin kullanılmasını, sıtma şüphesi durumunda sağlık kuruluşlarına başvurulmasını ve tedavi sürecinde sıtma aşılarının kullanılmasını tavsiye ediyor.

Sıtma salgını görülen ülkelerde 2019'dan beri DSÖ'nün öncülüğünde Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı (GAVİ), AIDS, Tüberküloz ve Sıtma ile Mücadele Küresel Fonu (Küresel Fon) ve Unitaid'in sağladığı finansmanla aşı uygulamaları yapılıyor.

Bunun yanın sıra, 2022'de sıtma salgını görülen ülkelerde ilaçlı cibinlik dağıtıldı.

Salgından etkilenen ülkelerle yürütülen söz konusu girişimler sayesinde 2000-2022 döneminde 2,1 milyar sıtma vakasının önlendiği tahmin ediliyor.

DSÖ'nün 2016-2030 dönemi için hazırladığı "Sıtma için Küresel Teknik Strateji"de belirlediği hedeflere ulaşmak için 2025 yılında sıtma araştırmalarına 9,3 milyar dolar yatırım yapılması gerektiği belirlendi.

Türkiye'de, Sağlık Bakanlığının çalışmalarıyla yerli sıtma enfeksiyonu sona erdirildi ve 2010'dan bu yana sadece yurt dışı kaynaklı vakalar tespit ediliyor.