Şarku’l Avsat’a konuşan İsveç'in Yemen Özel Elçisi Peter Semneby: Marib'e yönelik kanlı ve trajik saldırı durmalı

Stockholm Anlaşması, Hudeyde’yi insani bir felaketten kurtardı.

İsveç'in Yemen Özel Elçisi Peter Semneby (Fotoğraf: Abdurrahman es-Salim)
İsveç'in Yemen Özel Elçisi Peter Semneby (Fotoğraf: Abdurrahman es-Salim)
TT

Şarku’l Avsat’a konuşan İsveç'in Yemen Özel Elçisi Peter Semneby: Marib'e yönelik kanlı ve trajik saldırı durmalı

İsveç'in Yemen Özel Elçisi Peter Semneby (Fotoğraf: Abdurrahman es-Salim)
İsveç'in Yemen Özel Elçisi Peter Semneby (Fotoğraf: Abdurrahman es-Salim)

İsveç'in Yemen Özel Elçisi Peter Semneby ile yapılan bu röportajın geçtiğimiz hafta gerçekleştirilmesi planlanıyordu, ama Umman'ın başkenti Maskat'a yaptığı ziyaret nedeniyle görüşme bu haftaya erteledi. Semneby’nin Riyad’a dönmesinin ardından gerçekleşen röportaj’da İsveçli diplomat, Yemen'deki çatışmanın, ‘ülke genelinde ilan edilecek bir ateşkesle başlayacak olan kapsamlı bir siyasi süreçle çözülmesi gerektiğini’ vurguladı.
Semneby, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Yemenli taraflar arasında yapılan Stockholm Anlaşması’nın, Hudeyde şehrini o dönemde yaşabilecek olası bir insani felaketten kurtardığını söyledi. İsveçli diplomat, Husilerin Marib’e yönelik ‘kanlı ve trajik’ olarak nitelendirdiği saldırıyı durdurmaları için benzer bir anlaşma yapılması çağrısında bulundu.
İsveç’in Husilere nasıl baktığı ve onların aşırılık yanlısı bir örgüt mü, silahlı bir grup mu yoksa siyasi bir yapı mı olarak gördüğü şeklindeki bir soruyu yanıtlamaktan kaçınan İsveç'in Yemen Özel Elçisi, “Husileri veya savaşan herhangi bir tarafı herhangi bir kategoride sınıflandırmak istemiyorum. Nasıl görünecekleri ve neyi temsil edecekleri onlara kalmış” yanıtını verdi. Semneby röportaj sırasında, İran'ın Yemen'deki rolünün artmasından, Sana'daki Afrikalı göçmenlere yönelik katliamdan ve Yemen halkına yardım etmek için yapılan insani çabalardan bahsetti.
İsveç'in Yemen Özel Elçisi Peter Semneby ile yapılan röportajın tam metni:

- Husiler kısa bir süre önce, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan barış girişimini duyurmasından sadece birkaç gün sonra insansız hava araçları (İHA) ile başta Necran ve Cizan üniversiteleri ile Cizan bölgesindeki bir petrol tesisi başta olmak üzere Suudi Arabistan’daki sivil noktaları hedef alan saldırılar düzenledi. Bu eylem hakkında ne düşünüyorsunuz?
-  Sivillere yönelik saldırılar hiçbir zaman kabul edilemez. Birleşmiş Milletler (BM), İsveç ve diğer ülkeler bunun kabul edilemez olduğunu birçok kez açıkça ortaya koydular. Neyse ki Suudi Arabistan'a yönelik saldırılar, önemli kayıplara neden olmadı. Fakat bu saldırılar, büyük şehirleri ve Suudi Arabistan dışındaki önemli altyapı alanlarını hedef aldıkları için son derece tehlikeli ve pervasızca gerçekleşmeye devam ediyor. Dolayısıyla saldırılar, bölgenin istikrarını da tehlikeye atmaktadır.

- Husiler ile irtibat kuruyor musunuz? Eğer irtibat kurarsanız onlara hangi mesaj veya mesajları iletirsiniz?
Evet, Husiler ile 2018'deki Stockholm görüşmelerinin öncesinden beri iyi bir iletişimimiz var. Onlarla düzenli olarak görüşmeye devam ediyoruz. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve diğer bir takım engeller, bizi bundan alıkoymadığı zamanlarda onlarla görüşüyoruz. Yapılan görüşmelerin içeriği hakkında herhangi bir detay vermeden savaşan taraflara aynı mesajları verdiğimizi söyleyebilirim.
Yemen’in sorunları, ülke genelinde ilan edilecek bir ateşkesle başlayan, kapsamlı bir siyasi süreçle çözülmelidir. Ateşkes, insanların çektiği sıkıntıları ve acıları hafifletmek için atılacak en önemli adımdır. Çatışmaları azaltmak için taraflar arasında atılacak karşılıklı adımlarla ortaya koyulacak asgari düzeyde bir güvenin tesis edilmesi gerekiyor. Husilerin bunu en açık şekilde Marib çevre yapabilir. Nihayetinde Husiler de dahil olmak üzere Yemenliler, gücü adil ve eşit bir şekilde paylaşmadıkça ve Yemen'in komşularıyla dengeli ve karşılıklı çıkarlara dayalı bir ilişki kurmasının yolunu bulmadıkça asla refaha kavuşamayacaklar.

- İsveç, iki yıl önce, Yemen’de savaşan taraflar arasındaki barış görüşmelerine ev sahipliği yaptı ama Yemen halkı henüz bu görüşmeler sonuçlarına ulaşamadı. Sizce bunun sebebi nedir?
Barış görüşmelerinin ve Stockholm Anlaşması’nın hiçbir sonuç vermediği ifadesine katılmıyorum.  Anlaşma, Hudeyde’de insani bir felaketi önledi. Çatışmanın başlangıcından bu yana iki taraf arasındaki ilk önemli anlaşmaydı. Aynı zamanda çatışmak dışında bir alternatifin olduğunu da gösterdi. BM, bu anlaşma sayesinde Hudeyde’de çalışma imkanlarına yönelik ciddi kısıtlamalara rağmen istikrar sağlanmasında etkili bir barış gücü konuşlandırdı. Aynı zamanda Stockholm'de kısmi bir mahkum takası gerçekleşti. Ancak Stockholm'de üzerinde mutabık kalınan kararlardan biri olan gücün yeniden dağılımı kararının uygulanmadığı doğrudur. Çünkü sahadaki taraflar arasında güven oluşmadı. Fakat Hudeyde anlaşması, bugün benzer trajik bir durumla karşı karşıya olduğumuz Marib için hala bir örnek oluşturabilir. Nasıl Yemen hükümeti ve (Suudi Arabistan liderliğindeki) koalisyon güçleri, 2018 yılında Hudeyde’yi yönelik saldırıyı durdurmaya karar verdiğinde insani bir felaketten kaçındıysak, Marib'e yönelik trajik kanlı saldırı da aynı şekilde durdurulmalıdır. Temel çıkış noktası, önce hayat kurtarmak, sonra askeri mantıktan siyasi mantığa geçmektir.

- BM uzmanları, İran'ın Husilere silah ve askeri danışmanlık sağladığını doğruluyorlar. Ayrıca Sana'ya meşru olarak kabul edilmeyen bir büyükelçi atadı. İran'ın Yemen'deki rolüne nasıl bakıyorsunuz?
İran’ın Yemen'de bir nüfuzu vardı ve bu nüfus çatışma süresince daha da arttı. Ancak Husilerin İran'a tamamen güvenmek istediklerini sanmıyorum. Ama yine de İran'dan gelecek yardımı memnuniyetle karşılayacakları ortadadır. Nihayetinde Husiler dahil tüm Yemen halkının, başta Suudi Arabistan olmak üzere yakın komşuları ile barış içinde yaşamaları ve onların desteğini almaları refah ve güvenlik açısından önemli olacaktır. Yemen, İran için bir fırsat kapısıdır. Ama bu, ülkedeki riskleri artırmak ve gerginliği tırmandırmak bakımından olan fırsat değildir. İran’a göre bunun hayati bir öneme sahip olmadığı da bir gerçek. İran'ın Husiler üzerinde nüfuz sahibi olduğuna şüphe yok. Eğer bu nüfuzu yapıcı bir şekilde kullanırsa, barışa olan bağlılığını ve BM’nin siyasi çözüme yönelik çabalarını desteklediğini gösterir. Bu aynı zamanda dünya güçleri arasında İran'a güvenilmesine katkıda bulunacaktır. İran için büyük önem taşıyan diğer müzakereler için de yararlı olacaktır.

- Geçtiğimiz günlerde Sana’da Husilerin kontrolündeki bir gözaltı merkezinde çeşitli Afrika ülkelerinden yaklaşık 450 göçmen yanarak can verdi. İşlenen bu suçla ilgili haberleri nasıl karşıladınız?
Göçmen gözaltı merkezindeki yangın haberi, son haftalarda Yemen'den gelen en korkunç haberlerden biriydi. Göçmenler halihazırda ülkedeki en savunmasız insanlar arasındaydı. Aslında aynı zamanda evlerini terk etmeye ve savaşın yıktığı Yemen'de tehlikeli bir yolculuğa çıkmaya karar verdikleri için birçok çatışmanın kurbanıdırlar. Gözaltı merkezlerindeki koşullardan Sana'daki yetkililerin sorumlu olduğu açıktır. Kaza araştırılmalı. Göçmenlere yardım ve koruma sağlanmalıdır.

- İsveç’in, Yemen ile ilgili önümüzdeki süreçte başlaması muhtemel müzakerelere ev sahipliği yapmak için herhangi bir hazırlığı var mı?
- Tüm dünyada devam eden pandemi süreci, yüz yüze toplantıların yapılmasını gerçekten zorlaştırıyor. Şuan Yemen konulu müzakerelere ev sahipliği yapmak gibi bir planımız yok, ama yine de mümkün olduğunda katkıda bulunmaya hazırız. Aynı zamanda Yemen'deki, bölgedeki ve dünyadaki tüm kilit aktörlerle yakın iletişimi sürdürmeye kararlıyız.

- Yemen, bugün dünyanın en kötü insani felaketini yaşıyor. İsveç, Yemen halkına insani düzeyde yardım etmek için ne tür çabalarda bulunuyor?
- İsveç, Birleşmiş Milletler ve İsviçre ile ortaklaşa yapılan ve Yemen için insani yardım taahhütlerinde bulunulan dört ayrı konferansa ev sahipliği yaptı. Bunların en sonuncusu bu yılın Mart ayı başlarında gerçekleşti. Taahhüt edilen toplam yardım miktarı, (yaklaşık 1,7 milyar dolar) geçtiğimiz yıla kıyasla daha fazlaydı. Ancak yine de bu rakam BM'nin Yemen için ihtiyaç duyduğu 9,3 milyar doların çok gerisinde kalıyor. Bu, Yemen'de kıtlığın önüne geçilmesi için belirlenen hedefin çok altında bir miktar. Bu yüzden bağışçıların daha fazla fon sağlamaları için çabalarımızı sürdürüyoruz. Suudi Arabistan 430 milyon dolarla en büyük bağışçı oldu. İsveç de aynı şekilde büyük bir bağışçı. Ayrıca Yemen'de bulunan birçok BM insani yardım kuruluşunun temel bütçesine en büyük katkı sağlayanlardan biri olarak Yemen'e dolaylı yollardan yardım sağlıyoruz. İsveç, savaş sırasında özellikle risk altında olan kadınlara yönelik insani yardım programlarını desteklemeye özel önem veriyor.

- Husilerin Yemen'i yönetmenin kendilerine verilen ilahi bir görevi olduğunu düşündükleri biliniyor. İsveç, Husileri aşırılık yanlısı bir örgüt mü, silahlı bir grup mu yoksa siyasi bir yapı mı olarak görüyor?
- Ne Husileri ne de savaşan herhangi bir tarafı, herhangi bir kategoride sınıflandırmak istemiyorum. Ne istediklerini ve neyi savunduklarını göstermek, rakiplerinin onlarla müzakerelere girmeleri, nihayetinde bir anlaşmaya varmaları ve ortak olmaları için onlara yeterli güveni sağlamaları kendilerine kalmıştır. Bu, zor olsa da imkansız değil.



Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
TT

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

İsrail ve Hamas arasında iki yıldan uzun süredir devam eden kanlı savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek olmak için dün Paris'te binlerce kişi gösteri düzenledi.

Organizatörlerin yaklaşık 50 bin, Paris polisinin ise yaklaşık 8 bin 400 kişi olduğunu tahmin ettiği kalabalık, "Gazze, Gazze, Paris seninle" ve "Paris'ten Gazze'ye direniş!" gibi sloganlar atarak yürüdü. Filistin bayrakları ve "Filistin, sessiz kalmayacağız" ve "Soykırımı durdurun" yazılı pankartlar taşıdılar.

Yürüyüşe, başta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Mélenchon olmak üzere birçok sol görüşlü siyasi isim katıldı.

Fransa-Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Anne Tuyon, ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden yedi hafta sonra AFP'ye yaptığı açıklamada, "Henüz hiçbir şeyin yolunda olmadığını unutmamalıyız" dedi. Dernek, gösteriye çağrıda bulunan 80 STK, siyasi parti ve sendikadan biri.

frgt
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

"Ateşkes sadece bir sis perdesi... İsrail bunu her gün ihlal ediyor, Gazze'ye insani yardımların girmesini engellemeye devam ediyor ve Gazze'deki altyapıyı ve evleri yıkmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes ve soykırımın sona ermesini talep ediyoruz."

ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının şartları uyarınca, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden "sarı hat"ın gerisine çekildi ve bu hat, İsrail'e bölgenin yüzde 50'sinden fazlasının kontrolünü hâlâ sağlıyor.

Ancak, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasının ardından patlak veren savaşta ateşkes son derece kırılgan olmaya devam ediyor.

Anne Tuyon, "İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamanın tek yolu yaptırımlar uygulanmasıdır" diyerek, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşimci şiddetinin "eşi benzeri görülmemiş boyutlara" ulaştığı "yerleşim faaliyetlerindeki şaşırtıcı hızlanma"yı kınadı.

Tam adını vermek istemeyen 72 yaşındaki Saliha, Gazze'deki "soykırıma" karşı düzenlenen bir yürüyüşe katılmak için geldiğini söyledi.

"Tüm insanlık çaresizce izliyor. Bu tam bir dokunulmazlık," diyerek, "İnsanların bunu görüp de hiçbir şey yapamaması son derece şok edici. Yapabileceğimiz tek şey seferber olmak" ifadelerini kullandı.

İsminin açıklanmasını istemeyen 42 yaşındaki Bertrand ise perşembe günü işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin'de İsrail polisi ve ordusunun ortak operasyonunda öldürülen iki adamın videolarının da kanıtladığı gibi, "katliam ve soykırımın devam ettiğini" söyledi. Birleşmiş Milletler, "bir başka yargısız infaz gibi görünen" olayın soruşturulması çağrısında bulundu.

Protestocular, ekonomik ve mali yaptırımların olmaması nedeniyle, "Sokaklarda ve seçilmiş yetkililer aracılığıyla baskı yapmaya devam etmeliyiz" diye düşünüyor.


İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
TT

İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalya'nın Riyad Büyükelçisi Carlo Baldocci, ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ve bu hayati alanda yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedefleriyle tam uyum içinde olduğunu söyledi.

Büyükelçi Baldocci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu an çeşitli İtalyan şirketlerin Suudi ortaklarıyla deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve gelişmiş gözetleme teknolojileri dahil olmak üzere çok çeşitli sistemler üzerinde iş birliği yaptığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin geçtiğimiz yıl el-Ula'da gerçekleştirdiği görüşme ve stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma sektörlerinde iş birliğinin hızla genişlemesine yol açtığını açıkça ifade etti.

Büyükelçinin açıklamaları, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun salı günü başkent Riyad'da 500'den fazla İtalyan şirketin katılımıyla iki ülke arasında sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklar kurmak amacıyla başlamasına eşlik etti.

El-Ula toplantısının meyveleri

İtalya’nın Riyad Büyükelçisi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katılımıyla el-Ula'da imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının rekor sürede somut ilerlemeler sağladığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma alanlarında iş birliğinin hızla genişlediğini gördük. 10 milyar avronun üzerinde değere sahip anlaşmaların imzalanması, bu yeni aşamanın derinliğini ve ciddiyetini yansıtıyor. Daha da önemlisi, kurumlarımız arasındaki diyalog daha düzenli, yapılandırılmış ve ileriye dönük hale gelerek, uzun vadeli planlamaya imkan veren bir güven ortamı yarattı.”

cvf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İtalya Başbakanı'nı geçtiğimiz yıl el-Ula'da ağırladı (SPA)

Savunma iş birliğinin derinleştirilmesi

Ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini, yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedeflerine tam olarak uygun şekilde artırmaya hazır olduğunu vurgulayan İtalya Büyükelçisi Baldocci, İtalyan şirketlerinin, İtalya'nın uluslararası alanda tanınan uzmanlığa sahip olduğu çok çeşitli sistemlerde Suudi Arabistan’dan muadilleriyle ortaklık kurduğunu belirtti. Söz konusu sistemler arasında deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve ileri gözetleme teknolojileri yer alıyor.

Bu bağlamda, iki ülkenin savunma bakanlıklarının iş birliğiyle Riyad'da düzenlenen İtalyan Sanayi Günleri, İtalyan yeteneklerini sergilemek ve pratik iş birliği biçimlerini tartışmak için önemli bir platform sağlayan Büyükelçi Baldocci, “Bu etkinlik, İtalyan şirketlerinin Krallık'taki kurumlar ve endüstri ile doğrudan iletişim kurmasına ve yerelleştirme, ortak eğitim ve endüstriyel gelişme gibi alanlarda fırsatları keşfetmesine olanak tanıdı. Temeller sağlam ve her iki taraf da bu iş birliğini zaman içinde güçlendirmeye kararlı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu

İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesinde bir sonraki adımın bu iş birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Baldocci, her iki tarafın da şu anda bakanlıklar, kurumlar ve özel sektör arasındaki koordinasyonu güçlendirmek için çalıştığını ve böylece büyük projelerin net yol haritaları ve ortak öncelikler doğrultusunda ilerlemesini sağlamak için çaba gösterdiğini belirtti.

sdfgt
Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu, İtalya’dan 500'den fazla şirketin katılımıyla önümüzdeki salı günü başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalyan Büyükelçiye göre, Riyad'da 25 ve 26 Kasım tarihlerinde 500'den fazla İtalyan şirketini bir araya getirecek olan Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu, stratejik ortaklık hedefini sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklara, ortak yatırımlara ve daha derin kurumsal diyaloga dönüştürmeye yardımcı olacak önemli bir dönüm noktası olacak. Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun özel oturumlar ve doğrudan iş toplantıları aracılığıyla bu sektörlerin çoğuna odaklanarak somut ortaklıkları keşfetmek için benzeri görülmemiş bir platform sağlayacağını belirtti.

Vizyon 2030 fırsatları

Suudi Arabistan Vizyon 2030 projesinin İtalya’nın endüstriyel güçleriyle son derece uyumlu bir yatırım ortamı yarattığını belirten Büyükelçi Baldocci, altyapı ve mobilitenin en cazip sektörler arasında yer almaya devam ettiğini, İtalyan şirketlerinin şu anda büyük ölçekli kentsel gelişim projelerine, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine ve inşaat işlerine katkıda bulunduğunu ve Vizyon ile bağlantılı stratejik projelerde ek fırsatların ortaya çıkacağını ifade etti.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji sektöründe, İtalyan grupların yenilenebilir enerji, hidrojen, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliği teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi ile iş birliği hızla genişliyor. Bu alanlar, Suudi Arabistan’ın temiz enerji gündemini hızlandırması açısından öncelikli. Suudi Arabistan’ın yeşil hidrojen konusunda küresel bir merkez olma hedefi, özellikle Avrupa pazarlarına tedarik sağlamak açısından ortak yatırımlar için en umut verici alanlardan birini oluşturuyor.”

xscdfrg
Suudi Arabistan ve İtalya hükümetleri arasında Stratejik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasına ilişkin imza töreninden bir kare (SPA)

Suudi Arabistan’ın yapay zeka, siber güvenlik, yarı iletkenler, veri merkezleri ve akıllı şehir uygulamalarına yoğun yatırım yaptığı ileri teknolojilerden de bahseden İtalyan Büyükelçi, ülkesinin endüstriyel otomasyon, özel yazılım, ileri üretim ve dijital çözümler alanlarında bu öncelikleri tamamlayan rekabetçi yeteneklere sahip olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi

İki ülke arasındaki ticarette görülen güçlü artışın, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında geçirdiği dönüşüm ile İtalya’nın sanayisinin kapasiteleri arasındaki yapısal uyumu yansıttığını ifade eden Büyükelçi Baldocci, “İtalya'nın ihracatı, altyapı, enerji dönüşümü ve ileri teknolojiler alanındaki büyük yatırım döngüsünün etkisiyle, makine, ilaç, elektrikli ekipman ve özel endüstriyel bileşenler gibi neredeyse tüm başlıca kalemlerde büyüme kaydetti” dedi.

İtalyan Büyükelçi, ikinci faktörün İtalya'nın Ulusal İhracat Planı’nda Suudi Arabistan’ın öncelikli ülkeler arasında yer alması ve bu sayede İtalyan şirketlerinin Suudi pazarına daha verimli bir şekilde girmesine yardımcı olan tanıtım programları, kurumsal destek araçları ve ticari düzenlemeler başlatması olduğunu söyledi. Büyükelçi Baldocci, İtalyan ihracatının yüzde 28 gibi dikkat çekici bir artışla 6,2 milyar euroya ulaştığını hatırlattı.

Üçüncü faktörün ise iki ülke arasındaki iş ortamının iyileşmesi olduğunu ifade eden Büyükelçi Baldocci, “Kurumsal misyonların yoğunluğu, yatırımı kolaylaştırmak için yeni kanalların etkinleştirilmesi ve ekonomik kurumlar arasındaki yakın diyalog, engellerin azaltılmasına ve ticaret alışverişinin hızlanmasına katkıda bulundu” diye ekledi.


Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.