Helena Bonham Carter'dan Tim Burton itirafı: "Evlilik yerine rol teklif etti"

İkili 2014'te ayrıldıklarını açıklamıştı (AFP)
İkili 2014'te ayrıldıklarını açıklamıştı (AFP)
TT

Helena Bonham Carter'dan Tim Burton itirafı: "Evlilik yerine rol teklif etti"

İkili 2014'te ayrıldıklarını açıklamıştı (AFP)
İkili 2014'te ayrıldıklarını açıklamıştı (AFP)

Britanyalı ünlü oyuncu Helena Bonham Carter, eski sevgilisi Tim Burton'ın 2010 yapımı Alis Harikalar Diyarında (Alice in Wonderland) filmine dair "evlilik teklifinden daha iyiydi" ifadelerini kullandı. 
Daily Mail'in haberine göre 54 yaşındaki oyuncu ve 62 yaşındaki yönetmen 2014'te ayrıldıklarını açıklamıştı. 
Harper's Bazaar dergisinin Birleşik Krallık edisyonu için kaleme aldığı yazıda Carter, Burton'la ilişkilerinden bahsetti. Oyuncu ayrıca Alis Harikalar Diyarı'na ve yazarı Lewis Carroll'a duyduğu hayranlıktan da söz etti. 
Carter, 2008'de Burton'ın "çok önemli" bir şey sormak için görüşme ayarladığını ve bu yüzden yönetmenin kendisine evlenme teklif edeceğini düşündüğünü söyledi. Oyuncu bunun yerine Burton'ın Alis Harikalar Diyarında uyarlamasında Kızıl Kraliçe'yi canlandırıp canlandıramayacağını sorduğunu belirtti. 
Carter, Burton'ın teklifine dair şu ifadeleri kullandı:
"Açıkçası bu evlilik teklifinden daha iyiydi."
Vizyona girdiğinde önemli bir gişe başarısı elde eden filmde Carter'ın yanı sıra Johnny Depp, Anne Hathaway, Mia Wasikowska, Eleanor Tomlinson gibi isimler de yer almıştı. 
Oyuncu yazısında ayrıca şu ifadelere yer verdi:
"2008'de eski sevgilim Tim Burton benimle ofisinde bir toplantı yapmak istedi. Bu alışılmadık bir durumdu çünkü o zamanlar onunla ve iki çocuğumuzla yolun karşı tarafında bir evi paylaşıyordum."
Carter ve Burton'ın Billy (17) ve Nell (13) isimli iki çocukları var. 
 
Independent Türkçe, Daily Mail



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe