Gizemli hastalık ayıları ev köpeği gibi yaptı

Amerikan kara ayıları asgari endişe altındaki türler listesinde yer alıyor (AP)
Amerikan kara ayıları asgari endişe altındaki türler listesinde yer alıyor (AP)
TT

Gizemli hastalık ayıları ev köpeği gibi yaptı

Amerikan kara ayıları asgari endişe altındaki türler listesinde yer alıyor (AP)
Amerikan kara ayıları asgari endişe altındaki türler listesinde yer alıyor (AP)

Küçük Amerikan kara ayılarında görülen gizemli bir nörolojik hastalık, hayvanların evcil köpekler gibi davranmasına neden oluyor.
Ayıların insanlara arkadaşça yaklaşması kulağa sevimli gelse de bu anormal davranış, söz konusu hayvanların yaban hayatında hayatta kalma şansını önemli ölçüde azaltıyor.
Bu canlılar bir tür beyin iltihabından mustarip. Bu hastalığa virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitler yol açabiliyor. Ancak veterinerler ayılardaki beyin iltihabına neyin sebebiyet verdiği konusunda emin değil.
Hayvanlarda görülen semptomlar arasında kafanın eğilmesi, uyuşuk hareketler, titremeler, nöbet geçirme, daire çizerek yürüme, zayıf olma ve insanlara karşı korkusuzluk var.
Hasta ayıların kurtarma operasyonlarında yer alan Ann Bryant, şöyle konuştu:
"Enfekte ayılar insanlara barışçıl ve arkadaş canlısı şekilde yaklaştığı için dikkatimizi çekiyor. Davranışları bir ayıya değil köpeğe benziyor."

Korkusuz küçükler
Hastalık nadir meydana gelmesine rağmen ilginç semptomlar beyin iltihabından mustarip ayıları tespit etmeyi kolaylaştırıyor. Live Science'a konuşan Bryant, "Kurtardığım ilk ayıya Mart 2018'de beyin iltihabı teşhisi kondu. Hayvan bir okula gidip çocukların olduğu bir sınıfa girmiş ve arkadaş canlısı bir köpek gibi davranmıştı" dedi.
2019'da başka bir enfekte ayı, snowboard'a tırmanmaya çalışırken görüntülenmişti.

Söz konusu iki ayı, bir kurtarma merkezinde hayatını sürdürüyor. Zira beyin iltihabını kontrol altında tutmak için sürekli tıbbi bakım almaları gerekiyor. Ancak diğer ayılar bu kadar şanslı değil.
Örneğin en son şubat ayında bu hastalığa yakalanan bir ayı tespit edilmişti. Hayvan çok zayıftı, kenelerle kaplıydı ve kötü fiziksel durumu sebebiyle ötanazi uygulandı. Hasta ayıların çoğu da bu sonuçla karşı karşıya kaldı.

Hastalık artıyor mu?
Ayılarda bu hastalık ilk olarak 2014'te keşfedilmişti. Kaliforniya Balık ve Yaban Hayatı Teşkilatı(California Department of Fish and Wildlife - CDFW), o zamandan beri Kaliforniya'da 8 vaka kaydettiğini bildirdi. Ancak gerçek sayı daha fazla olabilir. Zira doğrulanan vakaların yarısı geçen sene kaydedildi. 
Bununla birlikte CDFW'ya göre, Kaliforniya'daki Amerikan kara ayısı sayısı 30 bin-40 bin arasında. Dolayısıyla veterinerler hastalığın genel popülasyon üzerindeki etkileri konusunda çok endişeli değil.
"Bence hastalık artmıyor" diyen Bryant, beyin iltihabının bulaşıcı olmadığını söyledi. Bu, ayıların geri kalanı için iyi bir haber. Ancak hastalığın bulaşıcı olmaması araştırmacıların kafasını karıştırdı. Zira Bryant şu ifadeleri kullandı:
"Ayılarımıza yönelik bu tehdidin en kötü yanı sebebini kesin olarak bilmememiz."

Bilinmeyen köken
CDFW'dan Brandon Munk, "Amerikan kara ayılarında 5 yeni virüs belirledik. Bunlardan bazıları beyin iltihabının muhtemel nedenleri olarak araştırılıyor. Ayrıca bir laboratuvarla, bir tür protozoa parazitinin hastalığa neden olup olmadığı konusunda daha fazla araştırma yapmak için çalışıyoruz" dedi. Munk, beyin iltihabına birden fazla patojenin yol açmasının da mümkün olduğunu söyledi.
 
Independent Türkçe, Live Science, Sacramento Bee



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news