Sudan kabinesi, İsrail’i Boykot Yasası’nı iptal etme kararı aldı

Başbakan Abdullah Hamduk
Başbakan Abdullah Hamduk
TT

Sudan kabinesi, İsrail’i Boykot Yasası’nı iptal etme kararı aldı

Başbakan Abdullah Hamduk
Başbakan Abdullah Hamduk

Sudan Bakanlar Kurulu, 1958 yılında çıkarılan İsrail'i Boykot Yasası’nın iptal edilmesini öngören bir yasa tasarısını kabul etti. Kabine aynı zamanda Genetik Kaynaklara Erişim Hakkı Yasası ve cıva kullanımına ilişkin Minamata Sözleşmesi ile ilgili yasaya ilişkin yasa tasarılarını onayladı.
Bakanlar Kurulu, dün Başbakan Abdullah Hamduk'un başkanlık ettiği toplantı sonrası, 1958 yılından bu yana yürürlükte olan İsrail’i Boykot Yasası’nı kaldıran bir yasa tasarısı da dahil olmak üzere birkaç yasa tasarısını onayladığını duyurdu. Açıklamada, Sudan'ın ‘iki devletli çözüme’ dayanan Filistin sorununun çözümüne ilişkin sağlam duruşunu sürdürdüğü vurgulandı.
İsrail'i Boykot Yasası, Sudanlıların İsraillilerle veya İsrail'de ikamet edenlerle gerek bireyler gerekse kuruluşlar düzeyinde olsun herhangi bir anlaşma yapmasını yasaklıyor. İsrail’de çıkarları, şubeleri veya kamu kurumları olan yerli ve yabancı şirket ve kuruluşlarla çalışılmasını suç olarak görür. Ayrıca İsrail menşeli malların her türlü ticaretini de yasaklar. Sudan pasaportlarında yakın bir tarihe kadar, İsrail dışında dünyanın tüm ülkelerine seyahat edilmesine izin veren bir bandrol bulunuyordu.
Sudan, geçtiğimiz yıl İsrail ile eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin girişimiyle yapılan bölgesel uzlaşı anlaşmalarına katıldı. Ardından İsrailli yetkililer Sudan'ı ziyaret etti. İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen, Sudan kabinesinin aldığı karardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Reuters tarafından aktarılan açıklamasında Cohen, “Bu, iki ülke arasında bir barış anlaşması imzalama yolunda atılan önemli ve gerekli bir adımdır” ifadelerini kullandı.
Açıklamada barış anlaşmasının imzalanabileceği bir tarih belirtilmedi. Sudan Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararın, Egemenlik Konseyi ve geçici hükümetin bakanları arasında yapılancak ortak oturumda onaylanması gerekiyor.
Bakanlar Kurulu aynı zamanda, 2021 tarihli genetik kaynaklara erişim ve kullanımlarından doğan yararların paylaşımına ilişkin yasa tasarısını ve yine 2021 tarihli cıva kullanımına ilişkin Minamata Sözleşmesi'ni onaylayan yasa tasarsısını onayladı. Üç yasa tasarısının, yürürlüğe girmesi için önce nihai olarak onaylanması amacıyla Geçici Yasama Konseyi'ni temsil eden Egemenlik Konseyi ve Bakanlar Kurulunun ortak oturumunda sunulması bekleniyor.
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin ekinde yer alan ‘genetik kaynaklara erişim ve bunların kullanımından doğan faydaların adil ve eşit bir şekilde paylaşılması’ hakkına ilişkin Nagoya Protokolü, genetik kaynakları adil ve eşit bir şekilde paylaşmayı ve kullanmayı amaçlayan uluslararası bir anlaşmadır. Anlaşma, Japonya’nın Nagoya şehrinde 29 Ekim 2010 tarihinde kabul edildi. Minamata Sözleşmesi ise cıva kullanımları ve emisyonlarının insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkileri ile ilgili uluslararası bir anlaşmadır. Sözleşme, Sudan ile ilgili olarak Japonya'nın Kumamoto kentinde 19 Ocak 2013 tarihinde imzalanmıştı. Altını çıkarmak için cıva kullanılması çevreye, doğaya ve insanlara zarar vermektedir.
Basın açıklamasına göre, Bakanlar Kurulu İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf, kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun ülkedeki güvenlik durumunu uzun uzun tartıştığını söyledi. Yusuf, Bakanlar Kurulu’nun İçişleri Bakanı İzzeddin Şeyh’in raporuna dayanarak ülkedeki suç oranları, güvenlik durumu ve güvenliği etkileyen bir dizi suç vakalarını ele aldığını belirtti. Bakanın açıklamasına göre Batı Darfur Eyaleti’nin el-Cenine, Saraf Umre ve Beni Hüseyin gibi bazı bölgelerinde yaşanan büyük ve olumsuz etkisi olduğu düşünülen çatışmalar ön planda yer aldı.
Açıklamada hem vatandaşlardan hem de güvenlik güçlerinden çok sayıda kişinin ölmesine ve yaralanmasına neden olan el-Cenine olaylarının ardından bölgede göreceli bir sakinliğin hakim olduğu belirtildi. Sudan Doktorları Merkez Komitesi tarafından dün yapılan açıklamaya göre günlerdir aşiretler arası şiddetli çatışmalara sahne olan Batı Darfur Eyaleti’nin el-Cenine kentinde meydana gelen sivil şiddet olaylarında ölenlerin sayısı 50'ye yaralananların sayısı ise 132’ye yükseldi.
Bu arada Batı Darfur eyaleti Valisi Muhammed Abdullah ed-Duma’nın yapması beklenen basın toplantısı ani bir kararla ertelendi. Pazartesi günü Vali Duma’nın bir basın toplantısı düzenleyeceği duyurulmuş, ancak daha fazla detay verilmemişti. Basında Vali Duma tarafından yapıldığı belirtilen bir açıklamada, silahlı milislerin düzenli kuvvetlerin güvenliği sağlama çabalarını engellemek için şehre birkaç koldan saldırdıkları bildirildi.
Bakanlar Kurulu, el-Cenine’de özel bir konferans düzenlemek için Federal Yönetim Bakanlığı ile iş birliği yapılması talimatı verirken İçişleri Bakanı'nın güvenlik yetkililerinden oluşan bir heyetin başında durumu yerinde incelemek üzere el-Cenine’yi ziyaret ettiği duyuruldu.
Bakanlar Kurulu İşleri Bakanı Yusuf, kabine toplantısında zorlu hayat şartlarının ele alındığını, tüp, yakıt, buğday ve un gibi ürünlerin miktarı ve fiyatının gözden geçirildiğini açıkladı. Yusuf, Maliye, Enerji ve Sanayi bakanlıklarının raporlarına göre ülkede yeterli miktarda buğday ve unun olduğu belirtilerek toplantıda ilaç temini ve vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tedbirlerin alınması için talimat verildiğini kaydetti.
Sudan’da hayat şartlarında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Sudan’ın kur rejimi değişikliğine gitmesi ve döviz kıtlığı nedeniyle emtia fiyatlarında fahiş artışın yanı sıra Sudan, başta buğday olmak üzere tüp, yakıt ve elektrik gibi temel ihtiyaçlar konusunda bir kıtlıkla karşı karşıya.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.