Şam ve Brüksel arasında normalleşme şartlarına ilişkin dolaylı diyalog

Suriye Dışişleri Bakanı, Avrupalı bakanlara ‘yeni yaptırımlar uygulanmasını önlemek’ için bir mektup gönderdi

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 30 Mart’ta düzenlenen Suriye konulu Brüksel Konferansı’nda (Reuters)
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 30 Mart’ta düzenlenen Suriye konulu Brüksel Konferansı’nda (Reuters)
TT

Şam ve Brüksel arasında normalleşme şartlarına ilişkin dolaylı diyalog

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 30 Mart’ta düzenlenen Suriye konulu Brüksel Konferansı’nda (Reuters)
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 30 Mart’ta düzenlenen Suriye konulu Brüksel Konferansı’nda (Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanlarına, Şam ile ‘açık diyalog’ yürütülmesi ve ‘Avrupa Birliği (AB) tarafından yeni yaptırımların uygulanmasını engelleme’ talebi içeren bir mektup gönderdi. Ancak Avrupalı bakanlar Mikdad’ın mektubuna henüz yanıt vermedi.
Ancak Mikdad’ın mektubuna yanıt, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından “Suriye hükümeti doğru yönde doğru adımlar atarsa, hepimiz karşılık veririz” şeklindeki açıklamasıyla dolaylı olarak geldi. Borrell, “Ekonomik yaptırımlardan vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir seviyede normalleşme olmayacak. Suriye’de siyasi geçiş sürecinin başladığını görene kadar yeniden yapılanma çabalarını asla desteklemeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Borrell’in bu ‘net yanıtı’ ve Avrupa ülkelerinin ortak tutumu, Mikdad’ın Avrupalılardan diyalog yolunu açma talebinde bulunmasının ve Avrupa duvarında çatlaklar açma çabalarına devam etmesinin gecikmesine katkıda bulundu.

“Terörizm ortak bir düşmandır”
Suriye Dışişleri Mikdad geçtiğimiz Mart ayı ortalarında, Şarku’l Avsat’ın bir kopyasına ulaştığı Avusturya, Romanya, İtalya ve Yunanistan dahil olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanlarına bir mektup gönderdi. Geçtiğimiz Kasım ayında eski Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim'den görevi devralan Mikdat’ın, geçmiş yıllardaki duruma yönelik genel bir okumanın yer aldığı mektupta, “Bazı ülkelerde kaos ve istikrarsızlık hüküm sürdü. Buna yol açan nedenlerin başında, Suriye'de ülkenin karanlık bir döneminde terörün ortaya çıkması ve ardından Avrupa’daki ve dünyadaki diğer birçok ülkeye yayılması gelmektedir. Terörizm, birçok masum insanın hayatını kaybetmesine neden oldu” ifadelerine yer verdi. Mektubunda bir takım risklere dikkati çeken Mikdad, “Gerek doğrudan askeri yolla gerek basında bilinen adıyla ‘yumuşak güç’ yoluyla olsun diğer ülkelerin iç işlerine yönelik müdahaleler, dar ve muhtemelen acil çıkarlar elde edilmesini sağlarken belirli siyasi gündemleri de empoze etmeyi hedefler. Bu müdahaleler aynı zamanda ulusal egemenliğin, uluslararası hukuk ilkelerinin ve Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın açıkça ihlal eder ve halkların çıkarlarından ve özlemlerinden çok uzaktadır” dedi.
Daha sonra Suriye’nin durumuna değinen Mikdad mektubunda, “Suriye, bölgede özellikle dış güçlerin doğrudan desteğiyle gerçekleşen şiddetli terör eylemleri başta olmak üzere yukarıda belirtilen etkileşim ve müdahalelerden en çok etkilenen ülkeler arasında yer aldı. Bu kısa mektubun satırları, Suriye halkının çektiği acıların, sıkıntıların ve trajedilerin boyutlarını ve bunun sonucunda ülkemizi etkileyen korkunç yıkımı tam olarak açıklayamaz” yazdı.
Mikdad ayrıca Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanlarına hitaben, ‘bazı bilinen hükümetler tarafından benimsenen yanlış politikaların gelecekte de devam etmesine izin vermemek için zorlu geçen yıllardan ders çıkarılması’ gerektiğini ifade etti.
Suriyeli bakan, ‘karşılıklı saygı, ortak çıkarlar ve terörizmle mücadele temelinde, ortak özlemlere ulaşılmasına katkıda bulunabilecek şekilde taraflar arasındaki diyalog ve anlayış dilinin güçlendirilmesi ve ardından, herkes için istenen güvenlik ve istikrar seviyesine ulaşılması gerektiği’ çağrısında bulundu. Mikdad son dönemde bazı AB kurumları tarafından yapılan açıklamaların hiçbir şekilde ortak çıkarlara hizmet etmeyeceğine ve Suriye'deki krizin uzamasına katkı sağlayacağına dikkati çekerek yaptığı çağrı dışındaki bir tutumun, ‘Suriye halkına tek taraflı boğucu yaptırımlar uygularken iç işlerine açıkça müdahaleyi sürdürmeyi hedefleyen hükümetlerin politikalarından uzak’ olduğunun altını çizdi.
AB, şuana kadar yaklaşık 350 Suriyeli kişi ve kuruluşa yaptırım uyguladı. AB, Suriye'nin yeniden inşasına katkıda bulunmayı BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararı çerçevesindeki siyasi bir süreçte önemli bir ilerleme kaydedilmesiyle ilişkilendiren AB Bakanlar Konseyi'nin kararına bağlılığını sürdürürken, önümüzdeki Mayıs ayında Şam'a uygulanan dönemsel yaptırımların süresinin uzatılması bekleniyor.
Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Romanya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve İtalya gibi ‘arabulucu’ ülkeleri, AB tarafından Suriye’ye yeni yaptırımların uygulanmasını önlemeye çağırdı. ABD yaptırımlarını, uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler Antlaşması’na ve uluslararası insancıl hukuka tam saygı çerçevesinde ‘arzu edilen diyalogun ve mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde geri dönüşünün önünde bir engel teşkil ettiğini’ öne süren Mikdad, “Suriye hükümeti, Suriye krizine halkın ulusal egemenliğine tam saygı çerçevesinde özlemlerini gerçekleştirecek bir çözüm bulmak için elinden gelen çabayı gösterdi ve göstermeye devam ediyor” dedi.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, 30 Mart’ta Brüksel’de düzenlenen Suriye'ye bağış konferansının sonuç bildirisinde, Avrupa’nın Suriye Anayasa Komitesi'nin çalışmalarında ilerleme kaydedilememesinden Şam'ın sorumlu tutulması önerisini reddetmişti.
Suriye Dışişleri Bakanı Mikdad, Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanlarına yönelik mektubunu Brüksel konferansı öncesinde yazdı. Şarku’l Avsat’a konuşan Avrupalı bir diplomat, “Mikdad, durumun bütünlüğünü test etmek için Avrupa ülkeleri arasında bir nabız yoklaması yapmak istedi. Muhtemelen mektubuna bir yanıt verilmesini de beklemiyordu” ifadelerini kullandı.

Avrupa’nın üç hayrı
Öte yandan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell, Mikdad’ın mektubuna cevaben kaleme aldığı bir makalede şunları yazdı:
“Hepimiz, Suriye'nin yaşadığı yıkımın ve Suriye halkının katlandığı, on yıldır her gün devam eden acıların boyutunun farkındayız. Suriye’nin adı ölüm, yıkım ve felaketle eş anlamlı hale gelmesinin yanı sıra yirmi birinci yüzyılda şu ana kadar görülen en büyük insani göç hareketinin başlangıç noktası oldu. Ölenlerin sayısına ilişkin bazıları 400 binlere kadar çıkan tahminler yapılırken 100 bin kişiden halen haber alınamıyor. Suriye ekonomisinin de büyük ve hızlı bir çöküş içinde olduğunu çok iyi biliyoruz. Suriye vatandaşlarının yüzde 90'ından fazlası aşırı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Şu an 13 milyondan fazla Suriyeli (toplam nüfusun yaklaşık yüzde 60'ı ve yarısı çocuk), acil insani yardıma duyulan ihtiyaç nedeniyle ciddi gıda güvensizliği ile karşı karşıyadır. Aynı zamanda 12 milyondan fazla Suriyeli ülkelerinden kaçtı ve binlercesi ülkenin kuzeyindeki açık kamplarda zor şartlarda yaşıyor.”
AB’nin Suriye krizinin başlangıcından bu yana Suriye’ye yaptığı 25 milyar euroluk bağış çerçevesinde geçtiğimiz yıl yapılan bağış konferansında Suriye için taahhüt ettiği miktarla aynı olan 560 milyon euro hibede bulunduğunu belirten Borrell, “55'ten fazla ülkeden 85'ten fazla delege ve temsilciyi ve 25'ten fazla uluslararası örgütü bir araya getiren bu konferans sayesinde, toplam 5,3 milyar euroluk yeni mali bağış taahhüt edilmesini sağladık” dedi.
Avrupalılar olarak isteklerinin basit ve Suriye vatandaşlarının istekleriyle tutarlı olduğunu söyleyen Borrell, “Suriye'nin güvenli bir yer olarak ayağa kalkmasını istiyoruz. Uluslararası toplum ve Suriye kriziyle ilgili diğer taraflar, BMGK’nın 2254 sayılı kararı uyarınca ve BM gözetiminde özgür ve adil seçimler yapılarak, ülke için yeni bir anayasa taslağı hazırlamanın gerekliliği konusunda hemfikirler. Suriye’deki mevcut gidişat değişmeli. İktidardaki Suriye rejiminin, BMGK’nın 2254 sayılı kararında öngörülen önemli adımlar atması için büyük bir sorumluluğu var. Suriye hükümeti doğru yönde doğru adımlar atarsa ​​biz de buna hep birlikte karşılık vereceğiz. Ancak bu adımlar atılana kadar her düzeyde baskı uygulamaya devam edeceğiz. Suriye'de siyasi geçiş sürecinin başladığını görene kadar ekonomik yaptırımları uygulamaktan vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir düzeyde normalleşme olmayacak ve yeniden yapılanma çabalarını asla desteklemeyeceğiz” şeklinde konuştu. Avrupalı bir diplomat bu şartları ‘Avrupa’nın üç hayırı’ olarak isimlendirdi.
Suriye Dışişleri Bakanlığı, Brüksel konferansı açıklamasına, konferansı ‘yasadışı’ olarak nitelendirerek yanıt verdi. Bakanlık, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne ve BMGK Başkanı'na gönderilen bir mektupla, Suriye hükümeti davet edilmeden beşinci kez yapılan konferansı kınadı.
Burada Rusya'nın da konferansa katıldığı ve aynı eleştirinin hedefi olduğu belirtilmeli.



Riyal'in değer kaybı Tahran çarşısında protestolara yol açtı

Tahran'da ekonomik koşulları protesto ederek sokaklara çıkan göstericileri dağıtmak için çevik kuvvet polisi göz yaşartıcı gaz kullandı (EPA)
Tahran'da ekonomik koşulları protesto ederek sokaklara çıkan göstericileri dağıtmak için çevik kuvvet polisi göz yaşartıcı gaz kullandı (EPA)
TT

Riyal'in değer kaybı Tahran çarşısında protestolara yol açtı

Tahran'da ekonomik koşulları protesto ederek sokaklara çıkan göstericileri dağıtmak için çevik kuvvet polisi göz yaşartıcı gaz kullandı (EPA)
Tahran'da ekonomik koşulları protesto ederek sokaklara çıkan göstericileri dağıtmak için çevik kuvvet polisi göz yaşartıcı gaz kullandı (EPA)

İran'ın başkenti Tahran'da, İran riyali'nin dolara karşı tarihi değer kaybını protesto eden tüccarlar ve dükkan sahipleri önderliğinde dün ikinci gün üst üste gösteriler düzenlendi.

Sosyal medyada dolaşan videolarda, Tahran çarşısının çeşitli yerlerinde toplanan kalabalıklar görülüyor. Polis, rejim karşıtı sloganlar atan protestocuları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı.

Protestolar, riyal'in serbest piyasada dolar karşısında yaklaşık 1,39 milyon riyal seviyesine gerilemesinin ardından geldi; riyal bir önceki gün yaklaşık 1,42 milyon riyal seviyesine düşmüş, ardından hafif bir toparlanma göstermişti.

Yargı başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, "döviz piyasası tekelcilerini" uyararak, onlarla "kararlı ve yasal bir şekilde" mücadele edileceğini vurguladı.

Resmi raporlarda, Merkez Bankası Başkanı Muhammed Rıza Farzin'in istifa ettiği ve eski Ekonomi Bakanı Abdulnasır Hemmati'nin yeni Merkez Bankası Başkanı olarak atandığı belirtildi.


Trump: Batı Şeria konusunda Netanyahu ile tamamen aynı fikirde değilim

Trump'ın Florida'daki Mar-a-Lago tatil köyünde Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısından bir kare (AFP)
Trump'ın Florida'daki Mar-a-Lago tatil köyünde Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısından bir kare (AFP)
TT

Trump: Batı Şeria konusunda Netanyahu ile tamamen aynı fikirde değilim

Trump'ın Florida'daki Mar-a-Lago tatil köyünde Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısından bir kare (AFP)
Trump'ın Florida'daki Mar-a-Lago tatil köyünde Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısından bir kare (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump pazartesi günü yaptığı açıklamada, kendisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun İsrail’in işgali altındaki Batı Şeria konusunda tamamen aynı fikirde olmadıklarını söyledi, ancak anlaşmazlığın niteliği hakkında ayrıntılı bilgi vermedi.

Trump'ın Florida'daki Mar-a-Lago tatil köyünde Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, ABD Başkanı’na Batı Şeria konusunda Netanyahu'ya bir mesajı olup olmadığı ve buradaki yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerinin barışı tehlikeye atabileceğinden endişe duyup duymadığı soruldu. Trump gazetecilere verdiği yanıtta “Batı Şeria konusunda uzun ve yoğun bir tartışma yaptık. Bu konuda yüzde 100 aynı fikirde olduğumuzu söyleyemem, ancak bir anlaşmaya varacağız” dedi.

Trump, Netanyahu ile olan anlaşmazlıklarının niteliği hakkındaki bir soruya ise “Bu konuya girmek istemiyorum. Uygun zamanda açıklanacak” yanıtı verdi. Trump, Netanyahu'nun ‘doğru olanı yapacağını’ da sözlerine ekledi.

ABD merkezli haber sitesi Axios, Trump ve üst düzey danışmanlarının, İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptıkları görüşmede, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria'da uyguladığı politikaları değiştirmesini istediklerini bildirdi. Reuters bu haberi henüz doğrulayamadı.

İsrail, uluslararası tarafların 2,7 milyon Filistinlinin yaşadığı ve gelecekte kurulması beklenen Filistin devleti planlarının önemli bir parçası olan Batı Şeria’da yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik saldırılarını durdurması için artan baskısıyla karşı karşıya. Birleşmiş Milletler (BM), Filistinliler ve çoğu ülke, yerleşimlerin uluslararası hukuka göre yasadışı olduğunu düşünüyor. İsrail ise bu görüşe, bu topraklara olan İncil'deki bağları ve güvenlik endişelerini gerekçe göstererek itiraz ediyor. Batı Şeria'da yaklaşık yarım milyon İsrailli yerleşimci yaşıyor.

Geçen yıl, Birleşmiş Milletler'in en yüksek mahkemesi, İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin ve bu topraklardaki yerleşimlerinin yasadışı olduğuna ve mümkün olan en kısa sürede sona erdirilmesi gerektiğine hükmetti. BM, Ekim 2023 ile Ekim 2025 tarihleri arasında Batı Şeria'da binden fazla Filistinlinin öldürüldüğünü, bunların çoğunun güvenlik güçleri tarafından yürütülen operasyonlarda, bazılarının ise yerleşimcilerin şiddet eylemleri sonucunda öldüğünü açıkladı. Aynı dönemde, Filistinlilerin saldırılarında 57 İsrailli öldürüldü.


Lavrov: Rusya-ABD ilişkileri Ukrayna meselesine indirgenmemeli

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (DPA)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (DPA)
TT

Lavrov: Rusya-ABD ilişkileri Ukrayna meselesine indirgenmemeli

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (DPA)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (DPA)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün yaptığı açıklamada, Rusya-ABD ilişkilerinin Ukrayna meselesine indirgenmemesi gerektiğini söyledi. Lavrov, ilişkilerin normalleşmesi konusunda Washington ile şubat ayından bu yana temasların sürdüğünü belirtti.

Rusya merkezli haber sitesi Novosti'nin aktardığı açıklamalarda, Rusya ve ABD dışişleri bakanlıklarının müzakere ekiplerinin diplomatik misyonların çalışmalarını yeniden başlatmayı hedeflediğini belirten Lavrov, ABD ile diyaloğun hava trafiğinin yeniden başlatılması ve diplomatik mülklerin iadesi konularına kaydırılması gerektiğini vurguladı.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Batı'nın Ukrayna'daki stratejik inisiyatifin tamamen Rusya ordusunun elinde olduğunu fark ettiğini ve ABD Başkanı Donald Trump'ın her gün Ukrayna'daki çatışmayı çözmeye ve Kiev ve Avrupa'nın baskısına direnmeye çalıştığını söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin görev süresinin sona ermesi nedeniyle Ukrayna'da seçimlerin yapılması gerektiğini vurgulayan Lavrov, Moskova'nın bu konuda Trump yönetiminin de aynı görüşte olduğunu düşündüğünü belirtti.

Ukrayna'daki savaşın temel nedenlerini ortadan kaldırmak için yasal olarak bağlayıcı garantiler oluşturulması gerektiğinin altını çizen Lavrov, “Ukrayna'daki seçimler, ateşkes ve Ukrayna ordusunun yeniden silahlandırılması için bir bahane olamaz. Ukrayna ve Batı, 2014 ve 2022'den sonra yeni bölgesel gerçekliği kabul etmeli.”

ABD ile ilişkiler konusunda, Rusya'nın stratejik istikrar alanında ABD'nin hamlelerini yakından izlediğini söyleyen Rus yetkili, Moskova'nın ABD'nin Başkan Vladimir Putin'in stratejik saldırı silahlarının sınırlandırılmasına ilişkin girişimini incelemesini tamamlamasını beklediğini kaydetti.

Lavrov, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birçok ülke, Rusya'nın yeni START anlaşması önerisine ABD'nin net bir yanıt vermesini bekliyor.”

Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler hakkındaki bir soruya yanıt veren Lavrov, Moskova'nın Ruslara Schengen vizesi vermeyi yasaklayan AB kararına karşılık vermek için hazırlık yaptığını söyledi.