Lübnan siyasetindeki kriz, Şukri’nin Beyrut ziyareti öncesinde sürüyor

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve Samih Şukri. (EPA)
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve Samih Şukri. (EPA)
TT

Lübnan siyasetindeki kriz, Şukri’nin Beyrut ziyareti öncesinde sürüyor

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve Samih Şukri. (EPA)
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve Samih Şukri. (EPA)

Uluslararası siyaset arenasında gözler, Beyrut Limanı’nı hedef alan patlama sonrasında Lübnan’a ikinci kez gidecek olan Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin gerçekleştireceği görüşmelerin sonuçlarına çevrilmiş duruma. Söz konusu bekleyiş, özellikle Mısır’ın Fransız girişimine destek vermesinden kaynaklanıyor. Girişim, bir yol haritasıyla hükümetin normal şekilde kurulmasını güvence altına alacak bir bakanlık kadrosunu tek başına krizden kurtarabileceğine dair bahis olarak görülüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından ortaya koyulan bu yol haritası, Lübnan’ı kurtarma ve çöküşe doğru kaymasını önleme amacı taşıyor.
Yapılan değerlendirmeler Mısırlı Bakan’ın Beyrut ziyaretinde Fransız girişimi konusunda rekabete girmeyeceği yönünde. Şukri, Macron tarafından belirlenmiş şartnameler uyarınca önemli bir hükümet kurma konusunda halen çekince taşıyanlara, ‘hükümetin oluşturulmasını kolaylaştırmak için bu endişeleri bir kenara bırakma ve koşulları iyileştirmek için zaman faktörü üzerine’ bahis oynama çağrısı yaptı. Krizlerin biriktiğine ve çözüme ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti.
Şukri’nin ziyareti, Fransa’nın ‘hükümeti kurmakla görevli yetkili Saad Hariri’ ve Özgür Yurtsever Hareket Başkanı Milletvekili Cibran Basil’i Paris’te bir araya getirme girişiminin ardından geldi. Paris toplantısı,  Cumhurbaşkanı Mişel Avn adına hükümetin oluşumunu müzakere etmek ve böylece Beyrut’ta bir araya gelmelerine kapı aralamak olarak nitelendiriliyor.
Siyasi çevreler, Şukri’nin hükümetin kurulmasında yer alan başıca aktörlerle toplantılarının sonuçlarına ilişkin tahminlerde bulunmaya başladılar. Halen gündemde olan Fransız girişiminin uluslararası, Avrupa, Arap ve Vatikan desteği ile güçlendirilmesine yönelik fikirler taşıyıp taşımadığı da bu tahminler arasında yer alıyor. Söz konusu çevreler, Samih Şukri’nin bir yandan Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin rolünü ve Fransız girişimine bağlılık temelinde hükümetin kurulmasını hızlandırmak için başlattığı girişimi takdir etmesi, diğer yandan da bakanlıkların üçte birinin tek bir tarafça üstlenilmesini reddetmesi üzerinde durdu. Şarku’l Avsat’ın siyasi kaynaklardan edindiği bilgilere göre Şukri, ‘başlattığı girişimin halen geçerli olduğuna, Fransız girişiminin genel çerçevesine yoğun ilgi gösterdiğine ve Lübnan’ı kurtarmak için girişimi yok sayma ve içeriğini boşaltma çabalarını reddettiğine inanması’ dolayısıyla Berri’ye takdirlerini iletti. Kaynaklar, Berri’nin girişiminin halen masada olduğunu ve geri adım atma kararı vermediğini aktardılar. Kaynaklar ayrıca girişimin, Hariri ile Meclis Başkanı’nın Beytul Vasat’taki (Beyrut'taki Hükümet Sarayı) temsilcisi ve siyasi yardımcısı Ali Hasan Halil arasındaki istişarelere konu olduğunu bildirdiler.
Kaynaklar, Berri’nin Hariri’ye doğru yönelişinin Milletvekili Halil’in Hizbullah liderliğiyle temaslarıyla aynı zamana denk geldiğine dikkat çektiler. Hizbullah, Avn ve Basil’i bu konudaki çekincelerinden geri adım atıp bu yolda ilerleme gerekliliğine ikna etmek için eylemlerini yeniden canlandırmış durumda. Aynı kaynaklar, Berri’nin girişiminden geri çekilmediğini söylerken Şukri’nin Berri’nin rolüne yönelik övgüsünün boş yere olmadığını vurguladılar. Kaynaklar, bu övgünün Hariri’den, Maruni Patriği Beşara er-Rai’den, İlerici Sosyalist Parti Başkanı Velid Canbolad’dan ve Hizbullah liderliğinden’ destek alan eylemine yönelik takdirinden kaynaklandığını aktardılar. Şukri’nin ikinci ziyaretinde yeni fikirler ortaya koymadığını belirten  kaynaklar, bunun sebebini de ‘hükümetin kurulmasına dair aceleci davranmamalarını’ haklı çıkarmak için bahane verme endişesine bağladı. Kaynaklar aksi takdirde Şukri’nin Mısır’ın Fransız girişimine koşulsuz desteğine ve her alanda Paris ile kalıcı koordinasyona değinemeyeceğini aktardılar.
Kaynaklar, Şukri’nin Hariri’nin tavrına, partizan olmayan uzmanlardan ve bağımsızlardan oluşan hükümet kurma talebine ve herhangi bir tarafın bakanlıkların üçte birini almamasına destek verdiğini söylediler. Şukri’nin tavrının, devletin anayasal kurumları arasındaki ilişkileri düzenleyen yasal dayanak olduğu için anayasanın uygulanmasından ve Taif Anlaşması’na bağlılıktan yana olduğunu vurgulayan kaynaklar açıklamalarında şu ifadeleri kullandılar:
“Cumhurbaşkanı Avn ile görüşmelerin ardından Şukri’nin Baabda Sarayı’ndan bu husustaki tavrını açıklaması, Avn'ın danışmanı olan eski bakan Selim Cerisati’nin ‘bazı anayasa değişikliklerinin yapılması’ önerisine dolaylı bir yanıt olarak geldi.”
Şukri, Paris’in Hariri’yi Basil ile bir araya getirme girişiminin üzerinde çok durmasa ve açıklamasından istenen hedeflere ulaşamaması dolayısıyla kendisinden uzaklaştığı anlaşılsa da birçok bağlantısı olan bir diplomatik kaynak, istişareleri Cumhurbaşkanı Avn ile sınırlandıran Hariri’nin tavrının anlaşıldığını dile getirdi. Şarku’l Avsat’ın söz konusu kaynaktan edindiği bilgilere göre Hariri’nin Basil ile görüşmesi fikri, gecen cumartesi günü gündeme geldi. Ancak bu, hükümeti kurmakla görevli yetkili tarafından kabul edilmedi.



Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.


İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
TT

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi artıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken, Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin’in işgalinin ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek, ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin, bağımsız devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somali'nin bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “İsrail'in Somaliland'ı tanıyarak bölgedeki çatışmada yeni bir cephe açmak ve uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nden başka yöne çekmek istediğini” düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ve Mısır'ın ulusal güvenliğini korumak anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını, ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, "anayasanın (Somaliland'ın) bunu yapmasına izin vermediğini" kaydetti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.