Erdoğan'ın "ur" dediği Tel Rıfat, Türkiye için güvenlik problemi olmayı sürdürüyor… Rusya ve İran'ın karşı çıktığı operasyon için binlerce asker 3 yıldır hazır

Fotoğraf (AFP)
Fotoğraf (AFP)
TT

Erdoğan'ın "ur" dediği Tel Rıfat, Türkiye için güvenlik problemi olmayı sürdürüyor… Rusya ve İran'ın karşı çıktığı operasyon için binlerce asker 3 yıldır hazır

Fotoğraf (AFP)
Fotoğraf (AFP)

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin'deki Basselhaya Üssü, dün (7 Nisan) güdümlü füzelerin hedefi oldu.
2018'deki Zeytindalı Harekâtı'nın ardından Afrin ve çevresinin TSK'nın kontrolüne girmesinin ardından kurulan üslerden biri olan Basselhaya'da görevli iki asker daha Suriye'de şehit olanların listesine eklendi. 
Saldırı, PKK'nın Suriye yapılanması YPG tarafından iki güdümlü tanksavar ile yapıldı. Afrin'deki TSK üssüne saldıran YPG'lilerin bölgeye Tel Rıfat'tan sızdığı da gelen bilgiler arasında.
Bir süredir bölgeye sızmaya çalışan YPG'lilerle TSK ve Suriye Milli Ordusu mensupları arasında çatışmalar yaşanıyordu. 

2016'da YPG'nin kontrolüne girdi
Suriye iç savaşının ilk döneminde Özgür Suriye Ordusu'nun kontrolü altına giren Tel Rıfat, 2016 yılında o dönem bölgede etkin olan IŞİD, YPG ve Suriye hükümetine bağlı güçlerin kuşatması altında kalmıştı.
İlçede büyük bir krizin baş göstermesi üzerine ilçede yaşayan 100 binden fazla sivil ile ÖSO savaşçıları ilçeden çıkmış, Tel Rıfat ABD destekli YPG'nin kontrolüne girmişti. O siviller, tam 5 yıldır Azez'deki mülteci kamplarında kalıyor. 

100 bin mülteci...
O mültecilerden biri Mahmud Hilal. 
Tel Rıfat'taki evlerine, TSK tarafından kontrol edilmeye başlandıktan sonra Afrin'den kaçan bir ailenin yerleştiğini anlatıyor. O ise, mülteciyken evlendiği eşi ve hayata mülteci olarak gözünü açan iki çocuğuyla birlikte Azez'deki bu kampta yaşıyor. Zaman içinde kampta yaşadıkları çadır briket eve dönüştü, o ev yağmurlarda yıkıldı ama Mahmud Hilal briket taşları tekrar üst üste koydu. Tel Rıfat'taki bahçeli ve geniş evinin boş kalmamasına da seviniyor. Çünkü boş ev bakımsızlıktan harabe olabilir: "Ama içinde biri yaşarsa ve eve iyi bakarsa daha iyi olur." 
Mahmud'un bu sözleri, zorunlu göçteki halkının Tel Rıfat'a bir gün geri dönmeyi hayal ettiklerinin de bir işareti. 

2018'deki operasyon durduruldu, Rusya ve İran kaygılı
Aslında bu hayal 2018'de gerçeğe dönüşmek üzereydi. Zeytindalı Harekâtı'nın Tel Rıfat'a uzanacağına yönelik güçlü işaretler vardı. Hatta sosyal medyada, Tel Rıfat'ın YPG'den alındığına yönelik gerçek olmayan bilgiler bile yayılmıştı. Ama o operasyon Tel Rıfat'a hiçbir zaman ulaşmadı. 
Bunda, Rusya'nın Halep güvenliğine, İran'ın ise Şiilerce kutsal kabul edilen Nübul ve Zehra'nın tekrar kuşatmaya düşme tehlikesine yönelik duyduğu kaygıların rolü büyük. 
Hem Rusya hem de İran, stratejik açıdan önemli gördüğü Tel Rıfat'ın Suriyeli muhalifler tarafından kontrol edilmesini istemiyor. 

2018: ''Tel Rıfat'ı alacağız'' 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem 2018'de hem de 2020'de Tel Rıfat'ın ismini anarak bölgeye yönelik operasyonun sinyalini vermişti. 
Zeytindalı Harekâtı'yla Afrin kent merkezinin kontrol edildiği 18 Mart 2018'den bir hafta sonra partisinin bir programında konuşan Erdoğan, "Fırat Kalkanı Harekâtı ile ilk darbeyi vurduk. Ardından Zeytin Dalı Harekâtı ile terör koridorunu Akdeniz'e bağlama çabasını kestik. Kısa sürede Tel Rıfat'ı da kontrol altına alıp bu harekâtı amacına ulaştıracağız" demişti. 
8 Nisan 2019'da Moskova'daki Türk-Rus İş Dünyası Temsilcileri'ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile kameraların karşısına geçerek şu ifadeleri kullanmıştı: “YPG'nin Tel Rıfat'ta oluşturmaya çalıştığı terör eylemlerine fırsat vermeyeceğiz.”

2019: Türkiye'nin Soçi şartı Tel Rıfat
2019 yılındaki Barış Pınarı Harekâtı'nın ardından Türkiye ile Rusya arasında yapılan Soçi Mutabakatı'nda bir madde de Tel Rıfat'la ilgiliydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o maddeyi dünya kamuoyuna şu sözlerle duyurdu: ''Tel Rıfat ve Münbiç'teki tüm YPG'li teröristler silahlarıyla beraber bu bölgenin dışına çıkarılacaktır.''

2020: Tel Rıfat bir ur gibi duruyor
5 Şubat 2020'de TBMM grubuna hitap eden Erdoğan'ın gündeminde yine Tel Rıfat vardı. 
İdlib'de TSK'ya yönelik saldırılara ''aidiyetine bakılmaksızın'' ve ''ikaz edilmeksizin'' misliyle karşılık vereceğini söyleyen Erdoğan, Tel Rıfat için şunları söylemişti: ''Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde bir ur gibi duran Tel Rıfat, teröristlerden temizlenerek Suriye halkı yönetimine bırakılmalıdır.''

Binlerce asker var
Türkiye'nin öncelikli güvenlik sorunu olarak gördüğü Tel Rıfat için SMO içindeki güçler de hazır. SMO bileşenlerinden biri olan ve Tel Rıfatlıların oluşturduğu bir Fetih Tugayı isimli bir askeri yapılanma bulunuyor. Binlerce savaşçıya sahip Fetih Tugayı'nın dışında SMO'nun diğer bileşenlerinin de Tel Rıfat'a yönelik bir operasyon için harekete geçirilebileceği biliniyor. 
Afrin'deki TSK üssüne yapılan saldırının ardından bölge TSK tarafından yoğun bir ateş altına alındı. Tel Rıfat'ın dışında Minak Askeri Hava Üssü, Ayn Dakne, Maaranez Şeyh İsa, Deyr Cemal'daki YPG unsurları da hedef alındığı öğrenildi.

Kilis yine hedefte
19 Mart'ta Kilis'e atılan 2 füzenin de Tel Rıfat bölgesinden gönderildiği de ifade ediliyor. 
Kilis'e 25 kilometre mesafedeki bölge, füze menzili içinde. 
SMO kaynakları, Tel Rıfat'ta Rus askerlerinin de bulunduğunu, YPG'lilerin elinde ise çok sayıda güdümlü anti-tankların olduğunu söylüyor. 

Independent Türkçe



İsrail, Lübnan'ın diplomatik girişimlerine hava saldırılarıyla karşılık verdi

Lübnanlılar, dün Güney Lübnan'daki Cba köyünü hedef alan İsrail hava saldırısının ardından hayatta kalanları arama çalışmalarını izliyor (AFP)
Lübnanlılar, dün Güney Lübnan'daki Cba köyünü hedef alan İsrail hava saldırısının ardından hayatta kalanları arama çalışmalarını izliyor (AFP)
TT

İsrail, Lübnan'ın diplomatik girişimlerine hava saldırılarıyla karşılık verdi

Lübnanlılar, dün Güney Lübnan'daki Cba köyünü hedef alan İsrail hava saldırısının ardından hayatta kalanları arama çalışmalarını izliyor (AFP)
Lübnanlılar, dün Güney Lübnan'daki Cba köyünü hedef alan İsrail hava saldırısının ardından hayatta kalanları arama çalışmalarını izliyor (AFP)

İsrail dün, Lübnan ile sivil müzakerelerin sonucunda oluşan "olumlu atmosfer" hakkındaki yetkililerinin çelişkili pozisyonlarını çözüme kavuşturdu ve bunlarla askeri yoldan ayrı olarak ilgileneceğinin açık bir işaretini verdi. Ateşkes izleme komitesi toplantısından 24 saatten kısa bir süre sonra, Güney Lübnan'da dört evi hedef alan, bunlardan birinde Litani Nehri'nin kuzeyindeki bir eve yönelik saldırılar düzenledi.

İsrail'in bu gerilimi artırışı, Lübnan medyasının sızdırdığı bilgilere bir yanıt gibi görünüyor. Buna göre, İsrail ile müzakere heyetinin başkanı olan Büyükelçi Simon Karam'ın görevi, düşmanlıkların sona erdirilmesi, esirlerin iadesi, işgal altındaki topraklardan çekilme ve sadece Mavi Hat üzerindeki noktaların düzeltilmesi konularını görüşmekti. Yerel el Cedid kanalı ise Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın "Lübnan'ın normalleşmeye girmediğini ve bir barış anlaşması imzalamadığını vurguladığını" bildirdi.

Cumhurbaşkanı Avn, dün geceki hükümet toplantısında yaptığı konuşmada, "İlk oturumun çok verimli olmayacağı açık, ancak bu ayın 19'unda başlayacak olan sonraki oturumların önünü açtı" dedi ve "savaş dili yerine müzakere dilinin hakim olması gerektiğini" vurguladı.


İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


El Kaide Batı Afrika'daki nüfuzunu nasıl genişletti?

Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
TT

El Kaide Batı Afrika'daki nüfuzunu nasıl genişletti?

Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)

El Kaide, geçen ay Sahel ve Batı Afrika ülkelerinde 70’i aşkın saldırı gerçekleştirdiğini ve bu saldırılarda 139’dan fazla kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bölge, son yirmi yılın en kötü güvenlik tablosuyla karşı karşıya bulunuyor.

Örgüte bağlı Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin (CNIM), Mali, Nijer, Burkina Faso ve Benin’in yanı sıra, kasım ayında ilk kez saldırı düzenlediğini öne sürdüğü Nijerya’daki eylemlere ilişkin bir rapor yayımladı.

Grup, operasyonları sonucunda yaklaşık 40 askerî aracın ve 100’den fazla motosikletin imha edildiğini iddia etti.

dfrgt
El Kaide'nin Gao kenti yakınlarında imha ettiğini iddia ettiği Mali ordusuna ait bir araç (Sosyal medya)

Operasyonların niteliğine ilişkin açıklamada, örgüt 62’den fazla baskın, 27 el yapımı patlayıcı (EYP) saldırısı gerçekleştirdiğini, altıdan fazla pusu kurduğunu, iki topçu bombardımanı düzenlediğini ve 180’den fazla orta sınıf silah ele geçirdiğini iddia etti. Ayrıca yedi askeri esir aldığını öne sürdü, ancak bu askerlerin hangi ülkelere mensup olduğunu belirtmedi.

Bu rakamları bağımsız kaynaklardan doğrulamak mümkün değil; bölgede bağımsız teyit mekanizmaları bulunmuyor.

Nüfuz alanı genişliyor

Söz konusu bilanço hakkında değerlendirmede bulunan Sahel-Sahra bölgesi ve silahlı örgütler üzerine araştırmalar yapan uzman Muhammed Eyyub, saldırıların çoğunun Masina Kurtuluş Cephesi tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Eyyub, 2015’te Amadou Koufa tarafından kurulan bu cephenin, CNIM çatısındaki ‘en etkili güç’ olduğunu, bölgedeki örgüt militanlarının büyük bölümünün de bu cepheden geldiğini söyledi.

sfrgt
Güvenlik güçleri, El Kaide tarafından uygulanan boğucu kuşatma sırasında Mali'nin başkenti Bamako'daki varlığını güçlendiriyor. (AFP)

Eyyub, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Sahel ve Batı Afrika’da faaliyet gösteren El Kaide bağlantılı unsurların sayısının 18 bini aştığını söyledi. Araştırmacı, bu bilgiyi CNIM içinde yer aldığını belirttiği ‘güvenilir bir kaynağın’ verilerine dayandırdı. Eyyub, bu artışın örgütün bölgedeki operasyonlarını son aylara kıyasla yüzde 21 oranında yükselttiğini ifade etti.

Uzman, saldırıların artmasının nedenleri arasında Mali’nin başkenti Bamako’nun kuşatma altında olmasını ve burada yakıt tanklarını hedef alan saldırıları gösterdi. Ayrıca ilk kez saldırı düzenlenen Kuzey Nijerya gibi yeni bölgelerin de çatışma alanına dahil olmasının etkili olduğunu belirtti. Buna rağmen Eyyub, operasyonların sayısının yüksek olmasına karşın toplam etkinin ‘önceki aylara göre oldukça zayıf’ kaldığını vurguladı.

frgt
El Kaide militanları Mali ile Senegal'i birbirine bağlayan bir yolda yakıt tanklarını ateşe verdi. (Yerel medya)

Araştırmacı Eyyub, El Kaide’nin bölgedeki yayılmasının temel nedeninin Masina Kurtuluş Cephesi ve ona bağlı taburların artan nüfuzu olduğunu söyledi. Bu duruma örnek olarak, Nijer’de faaliyet gösteren Hanife Taburu’nu gösterdi. Eyyub, söz konusu birimin geçmişte küçük ve sıradan bir tabur olduğunu, ancak bugün ‘Nijer-Burkina Faso sınırına hâkim olan güçlü bir yapı’ haline geldiğini belirtti. Araştırmacıya göre bu tabura bağlı Müslim Taburu ise Burkina Faso’nun doğusunda faaliyet yürütüyor ve Benin’in kuzeyinde saldırılar düzenliyor.

Eyyub, Masina Kurtuluş Cephesi’ne bağlı taburların etkisinin Burkina Faso’da genişleyerek Fildişi Sahili sınırına, Mali’de ise Moritanya ve Senegal sınırlarına kadar ulaştığını ifade etti.

dfrgt
Mali ordusuna bağlı askerler, bir ormanda El Kaide militanlarını yakalamak için düzenlenen operasyon sırasında (Yerel medya)

Eyyub, tüm bu genişlemeye rağmen örgütün duyurduğu bilançonun ‘son derece sıradan’ olduğunu söyledi. Uzman, bunun hem operasyonların toplam etkisi hem de Nijer, Mali ve Burkina Faso ordularının karargâhlarından ele geçirilen silah ve teçhizat miktarı açısından geçerli olduğunu belirtti.

Sızma operasyonları

Eyyub’a göre örgütün raporunda dikkat çeken bir diğer nokta ise ‘sızma’ olarak adlandırılan operasyonların bulunmaması. Uzman, örgütün bu tür operasyonları, bir komando timinin çıkış planı olmaksızın kritik bir noktaya saldırması şeklinde tanımladığını belirtti. Eyyub, örnek olarak Eylül 2024’te Bamako Havalimanı’nı hedef alan saldırıyı hatırlattı ve bunun raporda yer almamasının ‘dikkat çekici bir eksiklik’ olduğunu ifade etti.

sdfr
El Kaide'nin 2025 yılının Ekim ayında Mali'nin kuzeyindeki Gao kentinde düzenlediği saldırıda imha ettiğini söylediği askeri aracın kalıntıları (Sosyal medya)

Eyyub, sızma operasyonlarının intihar eylemlerine yakın bir tür olduğunu ve El Kaide literatüründe ‘zorunlu silah’ olarak adlandırıldığını belirtti. Uzman, örgütün son dönemde bu tür saldırılara başvurmamasının, ‘bölge üzerindeki kontrolünün güçlendiği’ anlamına geldiğini söyledi. Eyyub’a göre, örgüt artık ikmal yollarını kontrol ettiği için böyle operasyonlara ihtiyaç duymuyor.

Eyyub, “Bu kontrol, El Kaide’nin sızma ve intihar saldırılarını terk ederek kuşatma, baskın ve motosikletli saldırılarla yetinmesine yol açtı” dedi.

Medya kaosu

Araştırmacı ayrıca CNIM bünyesinde şu anda bir tür ‘medya kaosu’ bulunduğunu dile getirdi. Eyyub, örgütün medya kolları arasında belirgin bir ‘eşgüdüm eksikliği’ olduğunu ifade etti.

Uzman, örgütün geçmişte tamamen ‘el-Endülüs Medya Merkezi’ üzerinden açıklamalarını yayımladığını ve propagandasını yürüttüğünü, ancak daha sonra Batı Afrika ve Sahel’de aynı rolü üstlenen ez-Zelaka Medya Merkezi’nin ortaya çıktığını söyledi.

sdfrg
El Kaide Sözcüsü’nün Bamako kuşatmasını duyuran video kaydından alınan ekran görüntüsü (Yerel medya)

Eyyub, örgütün medya yapısındaki karmaşanın bir başka göstergesinin de el-Fetih adlı yeni bir kanalın ortaya çıkması olduğunu belirtti. Bu kanalın örgütün haberlerini ve operasyon görüntülerini yayımladığını, buna ek olarak sahadaki militanların da cep telefonlarıyla çektikleri görüntüleri doğrudan sosyal medya platformlarında paylaşmaya başladığını söyledi.

Uzman, bu durumun örgüt içinde rahatsızlık yarattığını aktararak, örgütün kadısı ve resmi sözcüsü Mahmud Bari’nin militanlara ‘video paylaşımını azaltmaları’ çağrısı yaptığını ifade etti. Eyyub, bu gelişmenin ‘CNIM içinde ciddi bir medya karmaşası yaşandığını ve yapının artık El Kaide’nin geleneksel merkezî kontrolünün dışında hareket ettiğini’ gösterdiğini söyledi.