Sputnik V aşısı, Rusya ve Slovakya arasında krize neden olduhttps://turkish.aawsat.com/home/article/2910856/sputnik-v-a%C5%9F%C4%B1s%C4%B1-rusya-ve-slovakya-aras%C4%B1nda-krize-neden-oldu
Sputnik V aşısı, Rusya ve Slovakya arasında krize neden oldu
Slovakya Maliye Bakanı Igor Matoviç dün Bratislava’da Sputnik V aşısıyla ilgili konuşurken (Reuters)
Bratislava/Şarku’l Avsat
TT
TT
Sputnik V aşısı, Rusya ve Slovakya arasında krize neden oldu
Slovakya Maliye Bakanı Igor Matoviç dün Bratislava’da Sputnik V aşısıyla ilgili konuşurken (Reuters)
Rusya, Slovakya’dan sözleşmelerde çok sayıda ihlal olduğu gerekçesiyle Sputnik V aşısının bir partisini iade etmesini istedi.
AP’nin haberine göre, Sputnik V’ye ait resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, Slovakya’nın, Sputnik V'yi test için Avrupa Birliği tarafından onaylanan ilaçların kontrol laboratuvarları ağının dışındaki bir laboratuvara göndererek aralarındaki anlaşmayı sabote ederek ihlal ettiği bildirildi.
Açıklamada, Slovakya Devlet İlaç Enstitüsü’nün (SUKL) iki ülke arasındaki mevcut anlaşmayı ihlal ettiği ve bununla ilgili provokatif eylemler gerçekleştirmeyi planladığı iddia edildi.
Bu bağlamda SUKL, AB tarafından akredite edilmiş resmi laboratuvar ağının, birlik içinde kayıtlı aşıların test edilmesiyle ilgili olduğunu ve Sputnik V aşısının bu kategoriye girmediğini açıkladı. Açıklamada SUKL’un gizlilik kapsamındaki belgeler olduğu gerekçesiyle Rusya ve Slovakya sözleşmesinin ayrıntıları hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığını kaydetti.
Rusya’nın açıklamaları, Slovakya’nın Sputnik V aşısının faydaları ve riskleri konusunda yeterli bilgi verilmediği duyurusundan saatler sonra yapıldı. SUKL, aşıyla ilgili klinik öncesi testler ve üretim gibi alanlarda yüzde 80 oranında veri eksikliği olduğunu duyurdu.
SUKL, Slovakya'ya verilen aşının % 91 etkili olduğu düşünülen "Sputnik V" aşısından farklı olduğunu ve The Lancet tıp dergisi tarafından yapılan deneylerde test edilen örneklerden farklı olduğunu iddia etti.
Sputnik V aşısı henüz AB’de halka açık kullanım için onay almadı. Ancak Avrupa İlaç Dairesi (EMA) geçtiğimiz ay Rus aşısı için kapsamlı inceleme başlattı ve Slovakya’ya gönderilen aşıyla ilgili verilerin Rusya’da kullanılandan farklı olduğunu rapor etti.
Rusya olayı yalan haber olarak nitelendirerek, Sputnik V aşısının tüm partileri aynı kalitede ve Gamaleya Merkezi'nde sıkı bir kalite kontrolünden geçtiğini kaydetti. Açıklamada Sputnik V aşısının kalitesinin 59 ülkenin düzenleyicileri tarafından doğrulandığı aktarıldı.
Slovakya’da siyasi durum Başbakan İgor Matoviç’in iki milyon doz aşı almak için Rusya ile gizli anlaşma imzalamasının ardından geçtiğimiz ay huzursuzluğa tanıklık etti. Geçtiğimiz Mart ayının başında Rusya’dan 200 bin doz aşı tedarik edilmesi, dört partili koalisyon hükümetini dağılmanın eşiğine getirdi.
Geçtiğimiz haftalarda Başbakanlık görevini Maliye Bakanı olarak değiştiren Matoviç, aşının geri kalanı konusunu tartışmak üzere önceki gün Moskova’ya ziyaret gerçekleştirdi. Rusya, Rus aşısının geliştirilmesi ve pazarlanmasında faaliyet gösteren Rus Doğrudan Yatırımlar Fonu'nun Başkanı Kiril Dimitriyev’in Slovakya Maliye Bakanı ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘verimli ve yapıcı’ olarak nitelendirdi. Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF), Slovakya'nın tedarik ettiği Sputnik V aşılarının AB tarafından akredite edilmiş bir laboratuvara gönderilmesini talep etti.
Matoviç Rusya ile imzalanan Sputnik V anlaşmasının muhaliflerine ithafen Facebook sayfasından yaptığı açıklamada, “Aptallar sizi tebrik ederim” şeklinde konuştu. Matoviç açıklamasında kolay pes etmediğini belirterek, yeni adımlar atmayı planladığını dile getirdi.
Ölen Rus askerleri yapay zeka aracılığıyla sevdiklerine veda ediyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5194373-%C3%B6len-rus-askerleri-yapay-zeka-arac%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1yla-sevdiklerine-veda-ediyor
Viral trendi başlatan Anna Korableva, eskiden yapay zekayla insanların çocukluk halleriyle kucaklaştığı görüntüler yarattığını Washington Post'a anlatıyor.
Bahar aylarında bir kadın, savaşta ölen kardeşine sarıldığı bir video isteyince Korableva bunu bedavaya yapmış. Kendi sayfasında da paylaştığı videonun viral olmasının ardından günde 500'e varan istek almaya başlamış.
Mayısta açtığı "Son Buluşma" adlı sosyal medya sayfasıyla bu videoları sattığını ve uzun bir kuyruk olduğunu vurguluyor.
Bir videoyu iki günde bitirdiğini belirtip yaptığı işi insanların acılarıyla başa çıkmasını sağlayan bir "terapi" diye niteliyor.
Bu trende katılanlardan Yelena Kirghizova, eşinin cesedinin geri gelmediğini belirterek "Ne cenaze töreni düzenleyebildik ne de veda etme fırsatımız oldu" diyor.
"Dijital diriltme" trendi nasıl yas tutulacağına dair tartışmalara yol açtı.
Ukraynalılar ise ülkelerinin topraklarını işgal eden Rus askerlerin cennete gittiği videoların görünürlük kazanmasına karşı çıkıyor.
Rusya'da erişimi yasaklanan Mediazona'ya göre Ukrayna'da öldürüldüğü teyit edilen Rus askerlerinin sayısı 130 bini geçti. Bunlara Donetsk ve Luhansk'ta ölenler dahil değil.
Ukrayna ordusu, Rusya'nın askeri zayiatının 1,1 milyonu aştığını öne sürüyor.
Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin Şubat 2025'te yaptığı açıklamaya göre Ukrayna'nın 46 binden fazla askeri savaş alanında öldü.
Moskova ise aynı dönemde Ukrayna'nın askeri zayiatının 1,1 milyona yaklaştığını, ölü sayısının da açıklanandan çok daha fazla olduğunu iddia etmişti.
Independent Türkçe, Washington Post, Kyiv Independent, RT
Ankete göre Jimmy Kimmel, Trump'tan popülerhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5194340-ankete-g%C3%B6re-jimmy-kimmel-trumptan-pop%C3%BCler
Geçen ay ABC, komedyenin MAGA yanlısı yorumcu Charlie Kirk'ün suikastına dair yaptığı açıklamalar nedeniyle Kimmel'ın şovunun "süresiz olarak" yayından kaldırıldığını duyurmuştu. Kimmel, bu yorumlarında Cumhuriyetçileri bu ölümü siyasi rant kazanmak için kullanmakla suçlamıştı (Disney)
Geçen ay ABC, komedyenin MAGA yanlısı yorumcu Charlie Kirk'ün suikastına dair yaptığı açıklamalar nedeniyle Kimmel'ın şovunun "süresiz olarak" yayından kaldırıldığını duyurmuştu. Kimmel, bu yorumlarında Cumhuriyetçileri bu ölümü siyasi rant kazanmak için kullanmakla suçlamıştı (Disney)
İki şahsiyet arasında yaşanan kamuoyu önündeki tartışma ve bunun akabinde talk şov sunucusunun kısa bir süreliğine ekrandan uzaklaştırılmasının ardından yapılan ankete göre, Jimmy Kimmel, Donald Trump'tan daha popüler.
YouGov tarafından yapılan ankette, katılımcılara bu iki kişi hakkında olumlu görüşleri olup olmadığı soruldu.
Kimmel sorulduğunda, katılımcıların yüzde 44'ü olumlu, yüzde 41'i olumsuz görüş bildirdi. Katılımcıların yüzde 15'i ise kararsız kalırken bu sonuçlar Kimmel'a +3 net olumlu görüş puanı kazandırdı.
Trump sorulduğundaysa katılımcıların yüzde 41'i olumlu görüş bildirirken, yüzde 54'ü olumsuz yanıt verdi ve yüzde 5'i kararsız kaldı. Bu da başkana -13 net popülarite oranı getirdi.
Böylelikle YouGov'un düzenlediği anketin sonuçlarında Kimmel 16 puanlık bir olumlu görüş farkı sağlamış oldu.
Kimmel'in, MAGA sözcülerinden Charlie Kirk'ün suikastıyla ilgili yaptığı yorumlar nedeniyle ABC'nin programı "süresiz olarak" yayından kaldırdığını duyurması Trump'ı çok memnun etmişti.
Başkanın atadığı FCC (Federal İletişim Kurulu, RTÜK'ün ABD'deki muadili -çn.) Başkanı Brendan Carr, Kimmel'in yorumlarını "gerçekten iğrenç" diye nitelendirdi ve ABC'nin lisansının bu nedenle tehlikeye girebileceğini de öne sürdü.
YouGov anketinde katılımcılara, bu yorumların programın askıya alınmasını gerektirecek kadar ciddi olup olmadığı da soruldu. Katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 55) hayır, yüzde 30'u ise evet yanıtını verdi.
Ancak kısa bir süre sonra, programın ana şirketi Disney, “zamanlaması yanlış” diye nitelendirdiği yorumlar hakkında Kimmel'la “hassasiyetleri dikkate alan görüşmeler” yaptığını açıkladıktan sonra sunucunun geri döneceği duyuruldu.
Yeni ankete göre Kimmel, Trump'tan daha popüler (AFP)
Trump, duyurunun ardından Truth Social'da öfkeyle “Yalan Haberci ABC'nin Jimmy Kimmel'a işini geri verdiğine inanamıyorum” diye yazdı.
ABC, Beyaz Saray'a şovunun iptal edildiğini bildirmişti! O zamandan bu yana bir şeyler oldu, çünkü izleyicileri GİTTİ ve onun ‘yeteneği’ zaten hiçbir zaman olmamıştı.
Kimmel'in yayına dönüşü 6,3 milyon izleyici tarafından yani talk şovun normal TV izleyici sayısının üç katından daha fazla izlendi. Geri dönüş monologu da viral oldu ve yayımlandıktan sonraki gün YouTube'da 14 milyondan fazla, Instagram'da ise 5,7 milyondan fazla izlenme sayısına ulaştı.
Monologda önceki hafta yayımlanan bölümdeki niyetini açıklarken boğazı düğümlenen Kimmel, gözle görülür şekilde duygulandı.
Kimmel, “Bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum çünkü bu benim için bir insan olarak önemli. Anlamanız gereken şey, bir gencin öldürülmesini hafife almak gibi bir niyetim asla olmadı” dedi.
Bunda komik bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Komedyen, izleyicilerine Kirk'ün ailesine sevgilerini ilettiğini ve şefkat gösterilmesini istediğini söyledi.
Independent Türkçe
İnsan ve zaman: Siyasi tarihte kişiliğin rolühttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5194261-i%CC%87nsan-ve-zaman-siyasi-tarihte-ki%C5%9Fili%C4%9Fin-rol%C3%BC
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
Remzi İzzettin Remzi
‘İnsan ve zaman’ meselesi, uluslararası siyasette her zaman düşünce odağı olurken, araştırmacıları ve genel kamuoyunu meraklandıran bazı soruları da gündeme getirmiştir.
Kişi ile yaşadığı dönem arasındaki ilişki nedir? İnsan kendi dönemini mi yaratır, yoksa dönem insanı mı yaratır? Tarih, ihtiyaç duyduğumuz liderleri üreten karşı konulamaz bir güç mü, yoksa tek bir kişinin iradesi ve vizyonunun netliği sayesinde tarihi kontrol altına alıp seyrini değiştirebileceği belirleyici anlar var mıdır?
Cevap basit olmamakla birlikte, bir tarafla da sınırlı değil. Daha ziyade ikisi arasında karmaşık, büyüleyici ve genellikle öngörülemez bir etkileşim bulunuyor. Bu, şahısların ve dönemlerin sürekli bir yeniden tanımlama sürecinde birbirlerini etkiledikleri ve şekillendirdikleri dinamik bir ilişkidir.
Cevaba yaklaşmak için bu hassas ilişkiyi kişiliğin siyasi tarihteki rolü açısından incelemeliyiz.
İnkar edilemez karakter gücü
Öncelikle, bireyin yadsınamaz gücünü kabul ederek başlayalım. Tarihin sayfaları, zaman ve mekan sınırlarını aşan, iradeleri, hırsları, vizyonları ve hatta ciddi hatalarıyla olayların gidişatını yeniden şekillendiren şahsiyetlerle dolu.
Eski firavunları ve imparatorları düşünün. Antik Mısır imparatorluğunun sınırlarını genişleten büyük savaşçı 2. Ramses, adını taşa kazıyarak ölümsüz kalan tanrı-kral ve saygıdeğer bir mimar. Geniş topraklara sahip bir imparatorluğu yöneten Büyük Darius.
Kişilik ne zaman belirleyici olur? Bazen belirleyici olsa da diğer zamanlarda kurumlar, sosyal normlar ve daha geniş ekonomik güçler bireyi ezip geçer.
Bir de fatihleri ve ulus kurucuları düşünün. Rubicon Nehri'ni geçen Julius Caesar, kıtalararası bir imparatorluk kuran Cengiz Han, Avrupa haritasını yeniden çizen Napolyon Bonapart, ABD’yi kuran ve koruyan George Washington ve Abraham Lincoln. Rus İmparatorluğu'nu kuran Büyük Petro ve Büyük Catherine.
Peki, ya büyük stratejistler? Diplomatik becerisiyle Almanya'yı birleştiren Otto von Bismarck ve tüm kıta için muhafazakar bir düzen kuran Klemens von Metternich.
Ardından şahsi inançları bütün ulusları özgürleştirmenin aracı haline gelen ahlaki liderler, Gandhi ve Mandela'yı düşünün.
Napolyon Bonapart'ın atlı heykelinin önünde kılıçlarını selamlama pozisyonunda tutan Saint-Cyr Askeri Uzmanlık Okulu öğrencileri, 19 Temmuz 2002 (AFP)
Bu kişilerden her biri, sadece kendi ülkelerinde değil, bölgelerinde ve çoğu durumda tüm dünyada silinmez izler bıraktı. Ancak önemli bir nokta olarak onların etkisi mutlak değildi. Tarihteki bir şahsiyetin ağırlığı sabit değil, değişkendir.
Kişiliğin değişken ağırlığı
Kişilik ne zaman belirleyici olur? Bazen belirleyici olsa da diğer zamanlarda kurumlar, sosyal normlar ve daha geniş ekonomik güçler bireyi ezip geçer.
Bugünü anlamak için geçmişe bakmalıyız. Yüzyıllar boyunca uluslararası diplomasi kralların kişisel alanıydı.
Kriz zamanlarında, savaşlar, devrimler ve sistemik çöküşler sırasında, eski düzen çöktüğünde boşluğu doldurmak ve halkı yönlendirmek için güçlü ve kararlı liderler ortaya çıkar. Ancak istikrarlı zamanlarda parlamentolar, mahkemeler ve bürokrasiler gibi kurumlar öne çıkarak sorumluluğu üstlenir. Sistemin düzenini korurlar, esneklik sağlarlar ve bireylerin aşırılıklarını sınırlarlar.
Ancak en ilginç ve belki de en tehlikeli dönemler, bugün yaşadığımız gibi, iki geçiş dönemi arasında kalan dönemlerdir. Bu değişken ve çalkantılı zamanlarda kişilik, çoğu zaman bağlamla orantısız bir şekilde büyük bir önem kazanır.
Dönüşüm çağı olarak 21. Yüzyıl
Bugünün dünyasını bir düşünelim. Eşi benzeri görülmemiş eşzamanlı devrimlerin yaşandığı bir çağda yaşıyoruz. Şaşırtıcı teknolojik dönüşümler ve derin jeopolitik değişimlere tanık oluyoruz. Derinleşen bir güven krizine tanık olmamız ise durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Kurumlarımıza hükümetlere, medyaya ve uluslararası kuruluşlara duyulan güven, artan eşitsizlik, dezenformasyon dalgaları ve küresel bir pandeminin yarattığı toplumsal travma nedeniyle zedelendi.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Japonya'ya karşı kazanılan zaferin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninin ardından Büyük Halk Salonu'nda düzenlenen resepsiyona katıldılar, 3 Eylül 2025 (AFP)
Bu iklim, şahıs odaklı siyasete güçlü dönüş için verimli bir zemin oluşturdu. Küresel sahnede, ulusların kaderi bir kez daha liderlerinin vizyonuna ve karizmasına, bazen de bireysel kaprislerine bağlı hale geldi. Bu durum, ‘Modern, dijital bir "krallar diplomasisi" biçimine dönüşe mi tanık oluyoruz? Daha da önemlisi, iklim değişikliğinden siber güvenliğe ve salgınlara kadar günümüzün varoluşsal zorlukları, yalnızca güçlü kişiliklere güvenerek çözülebilir mi?’ gibi acil yanıt bekleyen bazı soruların gündeme gelmesine neden oldu.
Krallıklardan kurumsallaşmalara geçildikten sonra tekrar geri mi dönüldü?
Bugünü anlamak için geçmişe bakmalıyız. Yüzyıllar boyunca uluslararası diplomasi kralların kişisel alanıydı. XIV. Louis'in “Ben devletim” sözü meşhurdur. Gerçekten de onun kişiliği Fransa'nın dış politikasını şekillendirmişti. Napolyon'dan sonra Avrupa haritasını yeniden çizen 1815 Viyana Kongresi, imparatorlar ve kralların (Çar I. Alexander, İmparator I. Francis ve Kral III. Frederick William) şahsi ilişkilerine ve aile çıkarlarına dayalı anlaşmalar yaptıkları bir toplantıydı. Kısacası devlet hükümdarın kişiliği idi.
Güçlü liderler bürokratik karmaşıklıkları aşabilir ve krizlerde hızlı hareket edebilir. Liderler arasındaki şahsi ilişkiler, kritik zirvelerde görüldüğü gibi, kurumların açamadığı kapıları açabilir.
Yirminci yüzyılda bu modelden kasıtlı ve zorlu bir şekilde uzaklaşıldı. İki dünya savaşı, kontrolsüz kişisel hırsların tehlikelerini ortaya çıkardı. Buna yanıt olarak, diplomasiyi profesyonel, kurumsallaşmış ve kurallara dayalı hale getirmek ve şahısları sisteme tabi kılmak için Birleşmiş Milletler (BM), Bretton Woods Sistemi ve bölgesel örgütler ağı gibi çok taraflı bir yapı ortaya çıktı.
Bugün, bu sistem çökmek üzere gibi görünüyor. Kurumlarımız uyum sağlamakta zorlanıyor, halk güvenini kaybediyor ve bu boşlukta liderler, hizmet etmeleri gereken kurumları yeniden domine etmeye başlıyor. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre tüm bunlar, geriye doğru bir dönüşe işaret ediyor.
“Güçlü adam” dönemi mi?
Bu eğilim, çeşitli şekillerde küresel olarak tekrarlanıyor. Popülist liderler, karizma ve milliyetçiliği kullanarak, yalnızca kendilerinin ‘halkın iradesini’ temsil ettikleri iddiasıyla kurumsal denetimden kurtuluyor. Sosyal medya, sembol isimleri güçlendirerek, soğukkanlı düşünmeyi bir kenara bırakarak ve siyasi dramayı teşvik ederek güçlü bir etki unsuru olarak işlev görüyor. Çin, Rusya ve ABD gibi büyük güçler arasında jeopolitik rekabetin yeniden canlandığı ve yeni ortaya çıkan orta güçlerin rolünün arttığı bir dönemde, uluslararası sahnede sağlam kararlar alabilen merkezi liderlik tercih ediliyor.
Uluslararası ilişkiler, giderek artan bir şekilde, liderler arasında, zirvelerde, ‘kralların diplomasisi’ formülünün çağdaş bir versiyonu olarak yürütülüyor.
Fırsatlar ve riskler
Ancak siyaset sahnesinde yeniden şahısların öne çıkması, iki ucu keskin bir bıçak. Olumlu tarafı, güçlü liderler bürokratik karmaşıklıkları ortadan kaldırabilir ve krizlerde hızlı hareket edebilirler. Ayrıca liderler arasındaki şahsi ilişkiler, kritik zirvelerde görüldüğü gibi, kurumların açamadığı kapıları açabilir. Ancak benim görüşüme göre bunun riskleri faydalarından daha ağır basıyor. Siyasetin aşırı kişiselleştirilmesi onu öngörülemez hale getirir ve tek bir tweet veya ruh hali değişikliği, yıllarca süren ölçülü politikaları bozabilir. Kurumlar bir kenara bırakılıp şahısların yüceltilmesi, yargıyı, basın özgürlüğünü ve seçim sistemlerini zayıflatarak, tartışmalı seçimlere ve iktidarın tek elde toplanmasına yol açar. Pandemilerden yapay zekanın (AI) yönetilmesine ve iklim değişikliğine kadar sınır ötesi zorluklar, güçlü iradeli bireylerin tek taraflı kararlarıyla değil, sürdürülebilir kolektif iş birliği ile aşılabilir.
Bir model olarak Mısır
Bu teoriyi somut olarak ortaya koymak için Mısır örneğini ele alalım. Modern Mısır, geçtiğimiz yüzyılda temelde birbirinden çok farklı iki önemli isim olan Cemal Abdunnasır ve Enver Sedat tarafından şekillendirildi.
Onların mirası hakkında nihai yargıda bulunmak istemiyorum, zira tarih bunu yapacaktır.
Vurgulamak istediğim, bu düşüncenin ana fikri olan ‘bu adamlar yaşadıkları dönemin etkisiyle şekillenirler, ancak yaptıkları seçimler tarihi yeniden şekillendirir’ düşüncesidir.
Her iki adam da oldukça benzer sosyal ortamlarda büyüdü. İlk olarak devlet okullarında, ardından askeri akademide aynı eğitimi aldılar. Siyasi görüşleri de aynı koşullar altında şekillendi. Aralarında on sekiz yıllık bir farkla iktidara geldiklerinde, her ikisi de büyük bir gücü kendi ellerinde toplamaya çalıştı.
Ancak kişilikleri, sezgileri ve Mısır'a dair vizyonları kökten farklıydı. Nasır'ın vizyonu Arap milliyetçiliğine, sosyalist reformlara ve Batı ile çatışmaya dayanıyordu; belirtmeliyim ki, bu çatışma onun tercihi olmaktan çok, kendisine dayatılan bir çatışmaydı.
Sedat ekonomik açıklık, Mısır dış politikasının yeniden şekillendirilmesi ve İsrail ile barış yapılmasına dayanan bir vizyon benimsedi.
Tarih, insan ve zamanın birbirinden ayrılamaz olduğunu defalarca kez kanıtladı. Her biri hem kendi döneminin bir ürünü hem de onun yapıcısıydı.
Burada aynı koşullardan çıkan aynı ülkenin, liderinin kişiliği nedeniyle tamamen farklı iki yol izlemiş olması dikkati çekiyor.
Bireysel tercihleri, Mısır'ın bölgedeki ve dünyadaki konumunu on yıllar boyunca değiştirdi.
Kişi ve an, birbirinden ayrılamaz bir şekilde bağlantılıydı.
Peki, bundan ne ders çıkardık? Siyasi tarihte bireylerin rolü sabit değil, aksine değişkendir ve zamanın koşullarına göre yükselip alçalır.
Bugün, çalkantılı geçiş dönemimizde, güçlü figürler manşetlere geri dönüyor ve jeopolitik kaderi şekillendiriyor.
Mısır Hür Subaylar Hareketi üyeleri ve Mısır’ın gelecekteki cumhurbaşkanları Cemal Abdunnasır (sağda) ve Enver Sedat (solda), 1952 yılının ağustos ayına ait bu fotoğrafta Kahire'de birlikte yemek yiyorlar (AFP)
Ama asıl zorluk bu isimleri sevmek ya da onlardan korkmak değil, dengeyi yakalamakta yatıyor.
Belirsizlik dönemlerinde güçlü liderlerin getirebileceği enerji ve kararlılığı kullanırken, kurumlarımızın esnekliğini, bilgeliğini ve hesap verebilirliğini şiddetle korumalıyız. Bireysel vizyonu sürdürülebilir kolektif ilerlemeye dönüştürebilecek kadar güçlü sistemler kurmalı ve kişisel kaprislerin hepimizi kolektif bir yıkıma sürüklemesini önlemeliyiz.
Tarih, insan ve zamanın birbirinden ayrılamaz olduğunu defalarca kez kanıtladı. Her biri hem kendi döneminin bir ürünü hem de onun yapıcısıydı. 21. Yüzyıla gelindiğinde, “Pasif gözlemciler olarak, çalkantılı zamanlarımızı sadece kişiliklerin yönlendirmesine mi izin vereceğiz, yoksa aktif mühendisler olarak geleceğimizin sadece büyük erkek ve kadınların hikayesi değil, herkes için istikrarlı, adil ve sürdürülebilir bir dünyanın hikayesi olmasını sağlayacak sistemler mi kuracağız?” sorusuyla karşı karşıya kalıyoruz.
Bu dengeyi sağlamak kadar acil ve önemli bir hedef daha yok.
* Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة