Mısır, Türkiye’yi siyasetten önce güvenlik konusunda sınıyor: ‘Kahire, Ankara ile anlaşmanın sürdürülmesi için iki koşul belirledi’

Mısır Çarşısı’nda dolaşan vatandaşlar (EPA)
Mısır Çarşısı’nda dolaşan vatandaşlar (EPA)
TT

Mısır, Türkiye’yi siyasetten önce güvenlik konusunda sınıyor: ‘Kahire, Ankara ile anlaşmanın sürdürülmesi için iki koşul belirledi’

Mısır Çarşısı’nda dolaşan vatandaşlar (EPA)
Mısır Çarşısı’nda dolaşan vatandaşlar (EPA)

Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin, D-8 Toplantısı dönem başkanlığı sırasında ortaya koyduğu çabalardan ötürü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etmesinin ardından, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri ile Ramazan ayını tebrik amacıyla bir görüşme gerçekleştirdi.
Bu gelişme, iki ülke arasındaki yakınlaşma işaretlerini güçlendirdi.
Kahire, geçtiğimiz Eylül ayından bu yana ortaya çıkmaya başlayan Türkiye’nin ‘yakınlaşma’ sinyalleri ile ilgili şimdiye dek net bir yorum yapmaktan kaçındı.
Şukri, geçtiğimiz ay konuya ilişkin açıklamasında “Sözler tek başına yeterli değil, eylem gerekli” şeklinde konuşmuştu. 
Şarku’l Avsat’a konuşan Mısırlı bir kaynak, ülkesinin bir başlangıç ​​noktası olarak, siyasete değil, önce müzakerelerdeki güvenlik dosyasına odaklandığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı;
“Kahire, Ankara ile anlaşmanın sürdürülmesi için iki koşul belirledi. Bunlardan ilki Kahire karşıtı medya platformlarının durdurulması veya söylemlerinin değiştirilmesi. İkincisi ise, görüşmelerin takvimi için yapılan düzenlemenin güvenlikten siyasete doğru başlaması. Mısır, müzakere vizyonu netleşene kadar güvenlik konusunda siyasete geçmeyeceğini vurguladı.”
Kahire Üniversitesi’nde Siyaset bilimi profesörü olan Dr. Tarık Fehmi ise, Kahire ve Ankara’nın üzerinde anlaşmaya çalıştığı ortak dosyaların niteliğine değinerek, “Doğu Akdeniz Gaz Forumu organizasyonu, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Libya ile deniz sınırlarının çizilmesi de dahil olmak üzere, Türkiye’nin Mısır ile yakınlaşma olduğunu düşünmeden önce yerine getirmesi gereken bir dizi prosedür var” dedi.
Al-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden araştırmacı Kerem Said de, bu görüşe katılarak, Mısır’ın Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi müttefikleriyle istişare veya fikir birliği olmadan, Doğu Akdeniz bölgesinde Kahire ile Ankara arasında yakınlaşma olmayacağını öne sürdü.
Said, “Çünkü bu üç taraf arasındaki dayanışma ve son gelişmeler, Ankara üzerinde büyük bir baskı kartı oluşturuyor” şeklinde konuştu.
Dr. Fehmi de, Kahire ile Ankara arasındaki yeni yaklaşımın eşitlik ve şeffaflığa dayanması gerektiğini dile getirerek, “İki taraf arasında bir tür ihtiyat var. Güvenlik dosyasını Müslüman Kardeşler ile sınırlamak zor” dedi.
Ancak Fehmi, Türkiye’nin önemli bir ülke olduğuna inanan Mısır’ın kapıyı kapatmadığına dikkat çekerek, zekice stratejik adımlar ve taktik yürüttüğünü söyledi.
Araştırmacı Said de, konuya dair, “Her iki ülkenin de ortak bir anlayış arzusu var ve ilişkileri şimdi normalleştirmek mümkün değilse bile, en azından aralarında sükûnet arayacaklar” yorumunda bulundu.



Meclis Başkanı'nın ‘Irak'ın kimliği’ konusundaki açıklamaları siyasi krize yol açtı

 Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
TT

Meclis Başkanı'nın ‘Irak'ın kimliği’ konusundaki açıklamaları siyasi krize yol açtı

 Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)

Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani'nin açıklamaları, yardımcısı Muhsin el-Mendelavi ile yaşadığı tartışmanın ardından siyasi krize yol açarak dün yapılması planlanan oturumun ertelenmesine neden oldu.

El-Meşhedani, ‘Irak'ın kimliği’ olarak tanımladığı şeyin anayasa metninde belirtildiği gibi ‘Arap Birliği'nin kurucu üyesi’ olmakla ilişkilendirilmesini kınamış ve açıklamasında ‘bu kimliğin binlerce yıl öncesine dayandığını’ belirtmişti.

Söz konusu kimliğin bu bağlantıyla nitelendirilmesine ilişkin bir soruya cevaben el-Meşhedani, bu bağlantıyı tamamen uygunsuz bularak ‘saçma’ kelimesini kullandı ve siyasi bir krize yol açtı.

Oturumun ertelenmesine, yapılmaması konusunda ısrar etmesine ve açıklamalarını geri çekmemesine rağmen el-Meşhedani bugün X platformunda “Gerçek bir sınav anında Sünni bloklar başkan etrafında kenetleniyor” diye yazdı ve meclis başkanına destek vermek için parlamento merkezinde toplanan Sünni milletvekillerine atıfta bulundu.

Irak'ın siyasi geleneğine göre meclis başkanlığı Sünni güçlerin elindeyken, Kürtler cumhurbaşkanlığı, Şiiler ise başbakanlık koltuğuna oturuyor.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin liderliğindeki İnşa ve Kalkınma Bloğu, yardımcısıyla patlak veren krizi kontrol altına almak amacıyla Sünni kampı dışından el-Meşhedani'ye desteğini açıklayan ilk siyasi bloklardan biri oldu.

İnşa ve Kalkınma Bloğu Sözcüsü Firas el-Meslemavi yaptığı basın açıklamasında, “Cabbar el-Kenani, Muhammed es-Sayhud, Kazım et-Tuki ve Murtaza es-Saadi'nin de aralarında bulunduğu 5 milletvekilinden oluşan blok liderliği, oturumu etkileyen sözlü tartışmalarla ilgili olarak parlamento içinde yaşananların koşullarını belirlemek üzere Temsilciler Meclisi Başkanlığı ile kapalı bir toplantı gerçekleştirdi” dedi.

El-Meslemavi, “Yaşananlar, meclis başkanlığının toplu olarak sorumlu olduğu bir emsal teşkil ediyor. Çünkü en yüksek yasama otoritesi olan yasama kurumunun başkanlığını ve üyelerini düzenleyen usul kuralları ve Temsilciler Meclisi yasası vardır. Bu nedenle bir blok olarak çözümlerle birlikteyiz ve oturumları düzenlemek ve önemli yasaları geçirmek için uygun yolları destekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Sudani liderliğindeki İnşa ve Kalkınma Bloğu’nun el-Meşhedani ve yardımcılarıyla görüşmesi, parlamentodaki Sünni blokların el-Meşhedani'yi destekleyici bir tutum sergilemek üzere bir araya gelmesinin ardından gerçekleşti.

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani arasında Bağdat'ta gerçekleşen bir görüşmeden (hükümet medyası)Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani arasında Bağdat'ta gerçekleşen bir görüşmeden (hükümet medyası)

Yanlış anlama

Sünni bir siyasetçiye göre, ‘el-Meşhedani'nin açıklamaları herhangi bir belirsizlik içermiyor, ancak Şii güçlerin yardımcısını bu yöne iten kasıtlı bir iradesi olduğu anlaşılıyor’.

Adının açıklanmaması kaydıyla Şarku'l Avsat'a konuşan Sünni siyasetçi, “El-Meşhedani ile pek çok konuda aynı fikirde olmasam da, Irak'ın kimliği ve anayasal olarak Arap Birliği üyeliğiyle ilişkilendirilmesi konusunda söyledikleri doğru. Hatalı olan Irak anayasasını hazırlayan taraftır” dedi.

Söz konusu tartışma, Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Muhsin el-Mendelavi’nin el-Meşhedani'yi telefonla arayarak “Irak'a hakaret ettin” demesiyle başladı.

Telefon görüşmesiyle yetinmeyen el-Mendelavi tartışmayı sürdürmek üzere el-Meşhedani'nin ofisine gitti ve ‘Irak'ın kimliği’ hakkındaki açıklamalarına itiraz etti. El-Meşhedani ise “Irak, Arap Birliği kurumundan daha büyüktür, 7 bin yıllıktır ve kimliğini onlarca yıllık bir kurumdan alması makul değildir” şeklinde yanıt verdi.

El-Meşhedani'nin Arap Birliği'ne ilişkin açıklamaları, meclis başkanlığı ile ilişkilerde bardağı taşıran son damla gibi görünse de el-Meşhedani televizyonda yaptığı açıklamalarda, Irak'ta önümüzdeki ay gösteriler düzenleneceğini ve bir güvenlik sorunu yaşanması halinde ‘acil durum hükümetine’ gidilebileceğini söylemek gibi başka önemli konuları da gündeme getirdi. ABD'nin Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) ile ilgili olarak tüm siyasi liderlere mesaj gönderdiğini de doğrulayan el-Meşhedani, ABD'nin yaklaşımının Halk Seferberlik Güçleri’ni yapılandırmak değil, güvenlik güçlerine entegre etmek olduğunu belirtti.

‘Boşluğu doldurmak’

Araştırmacı Yahya el-Kubeysi Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Devlet içindeki Sünni temsiliyeti sadece bir boşluğu dolduruyor, çünkü bu boşluğu Şii siyasi aktörler yönlendiriyor.”

El-Kubeysi'ye göre bu durum, Federal Yüksek Mahkeme'nin Irak Temsilciler Meclisi eski Başkanı Muhammed el-Halbusi'yi görevinden alma ve parlamentodan ihraç etme kararına kadar uzanıyor.

El-Kubeysi, “Bu karar anayasal ya da yasal bir argümana dayanmıyordu; daha ziyade siyasi bir karardı. Federal Yüksek Mahkeme de bu kararı almak için bir araçtı” ifadelerini kullandı.

Araştırmacı Seyf es-Saadi'ye göre ‘Temsilciler Meclisi'nin krizi 61. madde ve fıkralarında öngörülen yasama sürecinden sapması ve siyasi bloklar ile liderlerinin meclisin genel gidişatını kontrol etmesidir. Tüm sorumluluk meclis başkanlığına atfedilemez; aksine Temsilciler Meclisi Başkanı’nın sorumluluğu milletvekillerinin sorumluluğunu tamamlayıcı niteliktedir. Milletvekillerinin çoğu kendi bloklarının direktiflerini takip etmekte ve başkanlarının kararlarına uymamakta, bu da parlamento içinde tıkanıklığa yol açmaktadır.’

Es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘beşinci parlamento döneminin sona erdiğini ve halen yürütme makamının performansını denetleyecek anayasal bir dayanaktan yoksun olduğunu’ ifade etti.