İsrail: Güney Afrika varyantı Pfizer/BioNTech aşısına nüfuz edebiliyorhttps://turkish.aawsat.com/home/article/2912301/i%CC%87srail-g%C3%BCney-afrika-varyant%C4%B1-pfizerbiontech-a%C5%9F%C4%B1s%C4%B1na-n%C3%BCfuz-edebiliyor
İsrail: Güney Afrika varyantı Pfizer/BioNTech aşısına nüfuz edebiliyor
Londra/Şarku’l Avsat
TT
TT
İsrail: Güney Afrika varyantı Pfizer/BioNTech aşısına nüfuz edebiliyor
İsrail tarafından yapılan bir araştırma, Güney Afrika’da ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) mutant varyantının, Pfizer/BioNTech tarafından üretilen aşıya bir dereceye kadar ‘nüfuz edebildiğini’ ortaya çıkardı.
Sonuçları dün yayınlanan çalışmada, koronavirüse yakalanan yaklaşık 400 kişi, bir veya iki doz aşı aldıktan 14 veya daha fazla gün sonra, hastalığa aşılanmamış aynı sayıda hasta ile karşılaştırıldı.
Tel Aviv Üniversitesi’nin, İsrail’in en büyük sağlık kurumu Clalit ile işbirliği içerisinde yürüttüğü çalışmada, Güney Afrika varyantı incelenen tüm vakaların yaklaşık yüzde birinde tespit edildi.
İki doz aşı alan hastalar arasında varyantın yaygınlığının, aşılanmamış hastalara göre sekiz kat daha yüksek olduğu görüldü.
Araştırmacılara göre bu durum, aşının orijinal koronavirüs ve İngiltere varyantına kıyasla Güney Afrika varyantına karşı daha az etkili olduğunu gösterdi.
Tel Aviv Üniversitesi’nden Adi Stern, “Aşılanmamış kişilere kıyasla, ikinci aşı dozunu alan enfekte kişiler arasında Güney Afrika varyantının orantısız bir şekilde daha yüksek olduğunu keşfettik. Bu, Güney Afrika varyantının aşı korumasına bir dereceye kadar nüfuz edebileceği anlamına geliyor” dedi.
Ancak araştırmacılar, İsrail’de Güney Afrika varyantının nadir görülmesi nedeniyle çalışmanın küçük bir grup üzerinde yürütüldüğü konusunda uyardı.
Çin, Esed'in ziyaretini ilişkileri ‘yeni bir seviyeye’ taşımak için fırsat olarak görüyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559926-%C3%A7in-esedin-ziyaretini-ili%C5%9Fkileri-%E2%80%98yeni-bir-seviyeye%E2%80%99-ta%C5%9F%C4%B1mak-i%C3%A7in-f%C4%B1rsat-olarak
Çin, Esed'in ziyaretini ilişkileri ‘yeni bir seviyeye’ taşımak için fırsat olarak görüyor
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve eşi Pekin havaalanına vardıkları sırada (AFP)
Çin, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in bugün başladığı ziyaretin Şam ile Pekin arasındaki ilişkileri ‘yeni bir seviyeye’ taşımak için fırsat teşkil ettiğini açıkladı.
AFP’nin haberine göre Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, Esed’in ziyaretinin iki ülke arasında karşılıklı siyasi güveni ve çeşitli alanlardaki iş birliğini derinleştireceğine, ikili ilişkileri yeni bir seviyeye taşıyacağına inandıklarını ifade etti.
Suriye Devlet Başkanı günün erken saatlerinde Asya Oyunları'nın açılışına katılmak üzere Çin'in doğusundaki Hangzhou şehrine gitti.
Bu, Suriye Devlet Başkanı'nın 2004'teki ilk ziyaretinin ardından Çin'e yaptığı ikinci ziyaret.
Ning, Çin ve Suriye’nin derin ve geleneksel bir dostluğu olduğuna değinerek, Şam’ın Pekin'le diplomatik ilişkiler kuran ilk Arap ülkelerinden biri olduğunu aktardı.
Sözcü, 67 yıl önce diplomatik ilişkilerin kurulmasıyla Çin- Suriye ilişkilerinin her zaman sağlıklı bir şekilde geliştiğini aktardı.
Ning, Esed’in iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine önem verdiğini aktardı.
Ayrıca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer Çinli yetkililerin, ikili ilişkiler ve ortak endişeler düzeyinde derinlemesine görüş alışverişinde bulunmak üzere Esed'le buluşacağını aktardı.
İranlı çevik kuvvet polisi, taraf değiştirerek göstericilere katıldıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559891-i%CC%87ranl%C4%B1-%C3%A7evik-kuvvet-polisi-taraf-de%C4%9Fi%C5%9Ftirerek-g%C3%B6stericilere-kat%C4%B1ld%C4%B1
İranlı çevik kuvvet polisi, taraf değiştirerek göstericilere katıldı
Mahsa Amini gösterilerinden en az 550 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor (Reuters)
İran'da sokak gösterilerini bastırmakla görevli Özel Görev Gücü'nün bir parçası olan ancak görevden ayrılıktan sonra taraf değiştirerek Mahsa Amini protestolarına katılan polis memuru Omid Muradi BBC'nin Farsça servisine konuştu.
Gösterilerin ardından İran'ı terk ederek Almanya'ya yerleşen Muradi, burada Birleşik Krallık kamu yayımcısı BBC'nin Farsça servisinden Jiyar Gol'e bir röportaj verdi.
8 yıl önce 21 yaşındayken İran çevik kuvvet ekiplerine katıldığını belirten Muradi, "Fiziken zinde olduğum için Özel Görev Gücü'ne seçildim. Askeri ve dini eğitimlerimiz oldu. Bu eğitimlerde muhaliflere karşı nasıl şiddet uygulayabileceğimizi ve vücutlarının hassas bölgelerini nasıl hedef alabileceğimizi öğrendim" diye konuştu.
Eğitimini tamamladıktan sonra 2016'da yapılan ilk atamasında Tahran'a gönderildiğini söyleyen Muradi, ilk olarak maaşlarına yapılan zamdan memnun olmayan emeklilerin eylemine müdahale ettiğini anlattı.
Muradi, "20 motorsikletli polisten oluşan bir ekiptik. Her araçta iki silahlı polis memuru bulunuyordu. İşimiz insanları korkutmak ve dağıtmaktı" diye konuştu.
Birçok kez üstlerinden gelen göstericilere saldırma emirlerine direndiğini belirten Muradi, birkaç kınama cezasının ardından 4 yıl önce görevden uzaklaştırılmış.
Omid Muradi, Almanya'ya yaptığı sığınma başvurusunun sonuçlanmasını bekliyor
Eski meslektaşlarından birçoğunun kendisi gibi hissettiğini belirten Muradi, "İran emniyetinin birçok mensubu ahlaki ve etik bir ikilemle boğuşuyor. Rejimi sürdürmek için bir baskı aracı olarak kullanılmaktan yoruldular" dedi.
Güvenlik güçlerinin şiddet eylemleri nedeniyle çoğu kez yargılanmadığının hatırlatılması üzerine Muradi, "Bir polis şefi memurlarının vahşi eylemlerini desteklerse, zarar verme ve hatta öldürme gibi olaylarda etkili bir dokunulmazlık kazanır" şeklinde konuştu.
İran'a yönelik ekonomik yaptırımların, polisler de dahil olmak üzere memurlara yapılan maaş ödemelerini zorlaştırdığını belirten Muradi, bu durumun yolsuzluğu yaygınlaştırdığını öne sürdü.
Muradi konuyla ilgili şunları söyledi:
Benim gibi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan polis memurları da vardı. Aynı görevi aynı sorumluluk düzeyinde yapan ama süslü arabalara ve Tahran'ın havalı mahallerinde evlere sahip olan polisler de vardı. Peki bunu nasıl karşıladılar? Birkaç kez uyuşturucu satıcılarını ve hırsızları yakaladılar. Ardından, polis memurlarına yüzde 20 ila 50 oranında komisyon vererek çalışabileceklerini söylediler.
Geçen yıl ülkede gerçekleşen Mahsa Amini protestolarına katıldığını ve bir kadının gözaltına alınmasını engellemeye çalışırken kendisinin yakalandığını belirten Muradi, tutulduğu hücrede fiziksel ve psikolojik işkenceye uğradığını belirtti.
Muradi gözaltındayken yaşandıklarını şu sözlerle özetledi:
Polis annemle iletişime geçerek, ona idam edilmenin eşiğinde olduğumu söyledi. Bu sırada annemin ağlamalarını da kaydetmişler. Bu kaydı hücredeyken bana defalarca kez dinlettiler. O sırada dünyam başıma yıkıldı.
Eski bir polis memuru olan babasının rüşvet ödeyerek kendisini gözaltından kurtardığını belirten Muradi, serbest kaldıktan sonra kaçakçıların kullandığı rotaları kullanarak ülkeden kaçtığını anlattı.
ABD ve İran tutuklu takası sonrası nükleer anlaşmaya yönelik bir adım atacaklar mı?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559821-abd-ve-i%CC%87ran-tutuklu-takas%C4%B1-sonras%C4%B1-n%C3%BCkleer-anla%C5%9Fmaya-y%C3%B6nelik-bir-ad%C4%B1m-atacaklar-m%C4%B1
İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda hitap etmek üzere kürsüye yürürken (DPA)
TT
TT
ABD ve İran tutuklu takası sonrası nükleer anlaşmaya yönelik bir adım atacaklar mı?
İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda hitap etmek üzere kürsüye yürürken (DPA)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları eleştirdi. Bir yandan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu oturum aralarında iki taraf arasında geçtiğimiz yıldan bu yana ilerleme kaydedilemeyen nükleer müzakerelerdeki çıkmaza son vermeye yönelik diplomatik çabalar devam ederken, İran Cumhurbaşkanı, Washington'ı 2015 tarihli nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için ‘iyi niyetli ve kararlı’ olduğunu göstermeye çağırdı.
Reisi, salı günü akşam saatlerinde BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
ABD, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’dan (KOEP) çekilerek anlaşmayı ihlal etmiştir. ABD, iyi niyetini ve taahhütlerini yerine getirme ve süreci tamamlama konusundaki samimiyetini göstermek için güven inşa etmelidir.
BM Genel Kurulu'nda endişeye neden olan konuların başında gelen Rusya-Ukrayna savaşının yanında İran'ın nükleer çalışmaları da Ortadoğu'da güvenlik istikrarının üzerine gölge düşürmesi Batı'da endişe yaratıyor. Tahran, kesintisiz olarak yüksek seviyelerde uranyum zenginleştiriyor ve Rusya’ya askeri kullanıma uygun insansız hava araçları (İHA) sağlayarak arasını iyi tutuyor.
Bu dosyalar, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında yaptıkları görüşmenin başlıca gündem maddeleri idi. Borrell ve Abdullahiyan, görüşmede başta nükleer anlaşmaya ilişkin son gelişmeler olmak üzere, AB ile İran arasındaki ikili ilişkileri etkileyen öncelikli konuları ele aldılar.
Abdullahiyan, BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell ve yardımcısı Enrique Mora ile görüştü (İran Dışişleri Bakanlığı)
Borrell, nükleer anlaşma müzakerelerinin koordinatörü sıfatıyla taraflar arasındaki gerilimi azaltma yönünde ilerlemenin önemini vurgularken, İran’ı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) deneyimli müfettişlerine verdiği resmi iznini geri çekme kararını yeniden gözden geçirmeye ve UAEA ile iş birliğini geliştirmeye çağırdı.
Borrell, İran’a Ukrayna’da devam eden savaşta Rusya ile askeri iş birliğini durdurma çağrısında bulundu.
Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) aktardığına göre AB tarafından yapılan açıklamada, Borrell Abdullahiyan'a, AB’nin, aralarında İran asıllıların da olduğu AB ülkeleri vatandaşlarının keyfi olarak tutuklanmasını güçlü bir şekilde kınadıklarını söylediği bildirildi.
Tökezleyen nükleer anlaşma müzakereleri
ABD eski Başkanı Donald Trump, 2018 yılında nükleer anlaşmanın İran'a çok cömert davrandığını, ülkeye balistik füze geliştirebilmesi için hareket alanı sağlayıp Orta Doğu'ya karışmasını kolaylaştırdığını söyleyerek, ülkesinin tek taraflı olarak resmi adıyla KOEP’ten çekildiğini belirtti. Trump ayrıca ABD'nin, İran'a yönelik kapsamlı ekonomik yaptırımlarını yeniden uygulamaya başladığını duyurmuştu. Bunun üzerine Tahran, nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerini ihlal etmeye başladı.
ABD Başkanı Joe Biden, 2021 yılının ocak ayında göreve başladıktan sonra ABD, AB ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından İran’a uygulanan yaptırımların hafifletilmesi karşılığında Tahran’ın nükleer programını yavaşlatmasını öngören KOEP’in yeniden canlandırılması için İran’la pazarlık yapmaya çalıştı.
Ancak aylar süren müzakereler, tarafların birbirini aşırı tavizler istemekle suçlamasıyla geçtiğimiz eylül ayında askıya alındı.
ABD’li ve Avrupalı yetkililer, bir yıl önce çöken diplomatik sürecin ardından Tahran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlamak için başka yollar aramaya devam ediyor.
Tahran ve Washington, geçtiğimiz pazartesi günü İran asıllı ABD vatandaşı beş tutuklunun Tahran'ın Güney Kore'deki 6 milyar dolarına konan blokajın kaldırılması karşılığında serbest bırakılmasıyla sonuçlanan bir anlaşmaya vardılar.
Geçtiğimiz pazartesi serbest bırakıldıktan sonra Doha Uluslararası Havalimanı’na ulaşan Siamak Namazi (ortada), Murad Tahbaz ve İmad Şarki (AP)
İran basını dün (Salı), kimliklerinin gizli tutulmasını isteyen İran asıllı ABD vatandaşlarından ikisinin kimliklerini açıkladı. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Tesnim Haber Ajansı, Siamak Namazi, Murad Tahbaz ve İmad Şarki’nin yanı sıra Rıza Behruzi ve Fahir Sedat Moini'nin de serbest bırakıldıklarını bildirdi.
Katar’ın arabuluculuk çabaları
Reuters kaynaklarına dayandırdığı haberinde, tutuklu takası arabuluculuk yapan Katar’ın iki ezeli düşman arasında daha zorlu bir konu olan İran’ın nükleer programıyla ilgili anlaşmazlığa ilişkin ortak bir zemin bulmak için bu son gelişmeden yararlanmak istediğini aktardı.
ABD’de 2024 yılında yapılması planlanan başkanlık seçimleri, Trump'ın ülkesinin nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini duyurmasından beş yıl sonra nükleer anlaşmanın canlandırılmasına yönelik beklentilerin üzerine gölge düşürecek. Zira ABD Başkanı Joe Biden, İran'ın Güney Kore’de dondurulan 6 milyar dolarının üzerindeki blokajı tutuklu takası anlaşmasıyla kaldırması nedeniyle Cumhuriyetçiler tarafından yoğun bir şekilde eleştiriliyor.
Reuters’ın bölgeden üç kaynaktan aktardığına göre Katar, New York'taki BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında hem ABD hem de İran tarafları ile görüştü ve bazı anlaşmalara vardı.
Kaynaklar, söz konusu anlaşmaların ABD tarafından İran'ın petrol ihracatına uygulanan yaptırımlarından bazı muafiyetler verilmesi karşılığında, Tahran’daki uranyum zenginleştirme sürecini yavaşlatmayı, UAEA’nın İran’daki nükleer tesislerdeki denetimlerini artırmayı, İran yanlısı milislerin bölgedeki faaliyetlerini sınırlamayı ve İran'ın İHA ihracatını durdurmayı amaçladığını söylediler.
Doha’dan bir kaynak, görüşmelerde uranyum zenginleştirme ve İran üretimi İHA’ların müzakere edileceğini söyledi. Kaynak, Doha'nın, başkent Doha'daki iki farklı otelde kalan İranlı ve ABD’li müzakereciler arasında mekik diplomasisiyle tutuklu takası anlaşması taslağının hazırlanmasına yardımcı olmasının ardından, ilerleme olması durumunda Tahran ile Washington arasındaki dolaylı müzakerelere de ev sahipliği yapmayı istediğini belirtti.
İranlı yetkililer, son haftalarda, nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması amacıyla müzakere masasına dönmeyi istediklerini dile getirmişlerdi.
Gerilimi azaltma
Batılı ve İranlı yetkililer, ABD Kongresi’nin gözden geçirmesi gereken nükleer anlaşma yerine, gerilimi azaltmaya yönelik bir uzlaşıya varılması fikrinin daha önce de gündeme getirildiğini söylediler. Ancak ABD'li yetkililer böyle bir yaklaşımı hiçbir zaman kabul etmediler.
ABD, Tahran’ın nükleer silah yapmak için gerekli olan teknolojiyi elde etmeyi istediğinden şüphelenirken İran, kesinlikle nükleer silah elde etme gibi bir çabası olmadığı konusunda ısrar ediyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, son anlaşmanın ardından yaptığı bir açıklamada, ‘belki de bir numaralı endişe kaynağı’ olarak tanımladığı nükleer meselesinin ele alınması için diplomasiye kapıyı açık bıraksa da yakın bir gelecekte bu konuda herhangi bir gelişme beklemediğini de sözlerine ekledi.
Blinken, New York'ta gazetecilerin kendisine yönelttikleri, İran’la dolaylı müzakerelerin yakında yapılıp yapılamayacağıyla ilgili soruya, “Şu an bu konuyu ele almadık, ancak gelecekte konuyu ele almak için fırsatlar olup olmadığını göreceğiz” yanıtını verdi.
Reuters’a konuşan iki kaynak, New York'ta ABD’li ve İranlı yetkililer arasında nükleer anlaşmaya ilişkin görüşmelerin yapılmasının önünü açabilecek dolaylı toplantılar yapılacağını açıkladılar. Kaynaklar, İran'ın nükleer anlaşmayla ilgili diplomasi kapısını hiçbir zaman kapatmadığının da altını çizdiler.
Şu ana kadar Katar arabuluculuğunda yürütülen görüşmeleri yakından takip eden İranlı bir başka kaynak ise ABD’de başkanlık seçimlerinin yaklaştığı dikkate alındığında, iki taraf arasında İran'ın şu an için yaptırımlar kapsamında yasak olan petrol ihracatını özgürce yapmasına ve başka ülkelerde dondurulan fonlarını uluslararası bankacılık sistemi üzerinden geri almasına olanak sağlayan muafiyetlerin yer aldığı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olduğunu söyledi.
ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili geçtiğimiz pazar günü yaptığı bir açıklamada, “Bu hafta planlanmış herhangi bir görüşme olup olmadığını soruyorsanız, kesinlikle olmadığını söyleyebilirim” dedi.
Yetkilinin dolaylı görüşmelerin mi olmayacağını, yoksa kasıtlı olarak mı şüphelere kapıyı açık mı bıraktığı netleştirilemedi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ise bu konuyla ilgili sorulan sorulara yanıt verilmedi.
Uzlaşı
ABD’nin Tahran Büyükelçiliği binasına 1979 yılında düzenlenen baskında 52 ABD’linin 444 gün boyunca rehin tutulması olayı halen Washington ile Tahran ilişkilerine gölge düşürdüğünden, İran'la herhangi bir anlaşmayla ilgili görüşmeler yapılması ABD içinde hassas bir mesele olmaya devam ediyor.
Daha önce Reuters'a konuşan kaynaklar, Katar’da yapılan ve tutuklu takasıyla sonuçlanan dolaylı görüşmelerin, İran’ın nükleer programıyla ilgili daha geniş kapsamlı görüşmelerin tökezlemesinin ardından yapıldığını, daha sonra Tahran’ın olası yeni bir anlaşmanın tekrar feshedilmeyeceğine dair garanti talep ettiğini açıklamışlardı. İranlı bir kaynak, bu talebin reddedildiğini belirtti.
Bölgeden üç kaynak, İranlı yetkililerin görüşmeler sırasında, ABD tarafından İran’a uygulanan ve ülke ekonomisini felç eden yaptırımların hafifletilmesi durumunda taviz vermeye hazır olduklarını gösterdiklerini ifade etti.
Aynı kaynaklar, Tahran’ın halihazırda uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60'a, yani nükleer silah elde etmek için gereken yüzde 90 oranının altına düşürmeye söz verdiğini ve nükleer çalışmalarını denetleyen UAEA ile iş birliğini sürdürmeye hazır olduğunu ifade ettiğini aktardılar.
Reuters'ın UAEA tarafından bu ay yayınlanan raporlardan aktardığına göre İran, uranyum zenginleştirme oranını şimdiden yüzde 60'a düşürdü. Fakat zenginleştirilmiş uranyum stokları büyümeye devam ediyor. İran’ın şu an 121 kilogram yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumu var. Bu stok, eğer İran uranyum zenginleştirme oranını yüzde 90'a çıkarırsa, neredeyse üç atom bombası üretmeye yeter.
Bölgeden diplomatlar, İran’ın vekillerinin son aylarda ABD'nin ya da bölgedeki müttefiklerinin çıkarlarına yönelik büyük saldırılar düzenlememelerini de bir diğer ‘olumlu gösterge’ olarak gördüler. Son olarak geçtiğimiz mart ayında Suriye’de ABD askerleri hedef alınmış, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) olaydan Tahran destekli milisleri sorumlu tutmuştu.
Öte yandan birçok konu, Demokrat Partili Başkan Biden'ın şu an Cumhuriyetçi Parti'nin adaylık yarışında önde olan Trump'la yeniden yarışacağı gelecek yıl yapılması planlanan ABD seçimlerine bağlı olabilir.
Diplomatlardan biri, “Washington'ın seçimlerden önce Tahran’ı ayartmasının, özellikle de Cumhuriyetçilerin ABD’nin çıkarlarına zarar veren her türlü anlaşmaya saldıracakları kıyasıya bir yarışta ne gibi bir faydası olabilir?” değerlendirmesinde bulundu.
Ancak Tahran’ın nükleer faaliyetleri Batı ülkelerini endişelendirmeye devam ediyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı uzmanlar, Trump'ın ‘şimdiye kadarki en kötü anlaşma’ olarak tanımladığı 2015 tarihli nükleer anlaşmanın İran'ı nükleer bomba yapmak için gereken teknolojiden sadece bir yıl kadar uzaklaştırabildiği söylediler.
Diplomatlardan bir diğeri ise kimsenin kriz istemediğini belirterek, şu andan ABD seçimlerine kadarki süreci müzakerelerin yapılabileceği ‘en uygun zaman’ olarak niteledi.
Belçika Başbakanı: Ukrayna’ya F-16 tedarik etme konusunu düşünüyoruzhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559791-bel%C3%A7ika-ba%C5%9Fbakan%C4%B1-ukrayna%E2%80%99ya-f-16-tedarik-etme-konusunu-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCn%C3%BCyoruz
Belçika Başbakanı: Ukrayna’ya F-16 tedarik etme konusunu düşünüyoruz
Belçika Başbakanı Alexander De Croo (DPA)
Belçika Başbakanı Alexander De Croo, ülkesinin Ukrayna’ya F-16 savaş uçağı tedarik etme konusunu düşündüğünü söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Belçika, F-16 uçaklarını, F-35 savaş uçaklarıyla değiştiriyor.
Savunma Bakanlığı, daha önce F-16’ların Ukrayna’nın savaşta kullanamayacağı kadar eski olduğunu bildirmişti. Ancak De Croo, bunların örneğin pilotların eğitiminde kullanılabileceğini söyledi.
New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısının oturum aralarında, dün Belçika merkezli yayın kuruluşu VRT’ye konuşan De Croo, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;
“Savunma Bakanlığı’ndan, F-16 uçaklarımızın Ukrayna’da ne işe yarayabileceğini incelemesini istedim. Tüm seçenekleri değerlendirmeliyiz.”
Norveç, Danimarka ve Hollanda, geçtiğimiz aylarda, Hava Kuvvetleri kullanıma hazır olduğunda, Ukrayna’ya F-16 tedarik edeceklerini açıklamıştı.
Macron’dan Londra’ya Brexit’e rağmen dayanışma mesajıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559781-macron%E2%80%99dan-londra%E2%80%99ya-brexit%E2%80%99e-ra%C4%9Fmen-dayan%C4%B1%C5%9Fma-mesaj%C4%B1
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün (çarşamba) Paris'teki Versay Sarayı'nda düzenlenen resmi akşam yemeğinin ardından bir konuşma gerçekleştirdi. (AFP)
Macron’dan Londra’ya Brexit’e rağmen dayanışma mesajı
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün (çarşamba) Paris'teki Versay Sarayı'nda düzenlenen resmi akşam yemeğinin ardından bir konuşma gerçekleştirdi. (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kral 3. Charles onuruna Versay Sarayı’nda resmi akşam yemeği verdi. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Macron Kral’ı ağırladığı yemekte yaptığı konuşmada, Birleşik Krallık ve Fransa’nın, Londra’nın Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmasından (Brexit) kaynaklanan gerilimlere rağmen, modern dünyanın yarattığı zorluklara göğüs gereceklerini ifade etti.
Macron konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Birleşik Krallık’ın AB'den ayrılmasına rağmen, biliyorum ki Majesteleri, zorluklarla yüzleşmek ve ortak sorunlarımıza hizmet etmek için kıtamızın geleceğinin bir kısmını birlikte yazmaya devam edeceğiz.”
Macron, Kral 3. Charles'ın ziyaretini “geçmişe bir övgü ve gelecek için bir garanti” olarak nitelendirdi. Kral 3. Charles ise Fransa’daki iş çevreleri ve siyasileri Birleşik Krallık ve Fransa'yı ilişkilerini güçlendirmeye çağırdı.
Tayland Kralı'nın oğlu Vacharaesorn, monarşiyi tartışmaya açtıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559741-tayland-kral%C4%B1n%C4%B1n-o%C4%9Flu-vacharaesorn-monar%C5%9Fiyi-tart%C4%B1%C5%9Fmaya-a%C3%A7t%C4%B1
Tayland Kralı'nın oğlu Vacharaesorn, monarşiyi tartışmaya açtı
Vacharaesorn Vivacharawongse, ülkesine yaptığı ziyarette Budist tapınakta dua etmişti (AP)
Tayland Kralı Maha Vajiralongkorn'un oğlu Vacharaesorn Vivacharawongse, monarşinin tartışılmasına izin verilmesi gerektiğini söyledi.
Vacharaesorn, New York'ta düzenlenen ve Tayland'daki "krala ihanet yasası" kapsamında haklarında hukuki işlem başlatılanların fotoğraflarının yer aldığı bir sergiye katıldıktan sonra Facebook hesabından açıklama yaptı.
Kralın ikinci oğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Monarşiyi seviyor ve ona değer veriyorum. Fakat bilgi sahibi olmanın, hiçbir şey bilmemekten daha iyi olduğuna inanıyorum. Herkesin kendi deneyimlerine dayanan şahsi görüşleri vardır. Onları dinlememek, görüşlerini ya da fikirlerini ortadan kaldırmaz. Onlarla aynı fikirde olup olmamanız başka bir mesele. Fakat herkes birbiriyle makul şekilde konuşabilmeli.
Tayland'daki "krala ihanet yasası" kapsamında suçlu bulunanlar 15 yıla kadar hapis cezası alabiliyor.
2020'de ülkede binlerce demokrasi yanlısı protestosu, siyaset ve toplum üzerindeki monarşi ve ordu vesayetine karşı sokaklara dökülmüştü.
İnsan Hakları İçin Taylandlı Avukatlar adlı hak örgütünün verilerine göre Kasım 2020'den beri açılan 278 davada en az 257 kişi hakkında krala ihanet suçundan hukuki işlem başlatıldı. Bu kişilerden en az 20'siyse 18 yaşından küçük.
Birleşmiş Milletler de ifade özgürlüğünü bastırmak için kullanıldığını savunarak bu yasanın kaldırılmasını talep etmişti.
71 yaşındaki kralın ikinci eşi Sujarinee Vivacharawongse'den olan oğlu Vacharaesorn, New York'taki bir hukuk firmasında çalışıyor.
42 yaşındaki Vacharaesorn, ağustosta 27 yıl aradan sonra tekrar Tayland'a dönerek gündem olmuştu. Kralın ikinci oğlu, başkent Bangkok'taki Wat Yannawa adlı Budist tapınağını ziyaret etmişti. Vacharaesorn, ayrılmadan önce yaptığı açıklamada Tayland'ın "umut dolu bir ülke olmasını dilediğini" söylemişti.
4 kez evlenen ve 7 çocuğu olan Kral Vajiralongkorn henüz resmi bir varis belirlemedi.
Independent Türkçe, Guardian, AP
Fransa-Mısır operasyonunu yazdığı için gözaltına alınan gazeteci Lavrilleux, serbest bırakıldıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559681-fransa-m%C4%B1s%C4%B1r-operasyonunu-yazd%C4%B1%C4%9F%C4%B1-i%C3%A7in-g%C3%B6zalt%C4%B1na-al%C4%B1nan-gazeteci-lavrilleux-serbest
Fransa-Mısır operasyonunu yazdığı için gözaltına alınan gazeteci Lavrilleux, serbest bırakıldı
Ariane Lavrilleux'nün avukatı, müvekkili hakkında henüz iddianame hazırlanmadığını söyledi (Twitter / @Disclose_ngo)
Fransız istihbaratıyla Mısır'da düzenlenen operasyonlardaki şüpheli sivil ölümlerinin aydınlatılmasına katkı sağladıktan sonra gözaltına alınan gazeteci Ariane Lavrilleux, serbest bırakıldı.
Fransa'nın istihbarat teşkilatı İç Güvenlik Genel Müdürlüğü (DGSI), salı günü gazetecinin evine baskın düzenleyerek Lavrilleux'yü gözaltına aldı.
DGSI tarafından ifadesi alınan gazeteci, bir gece gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Lavrilleux, Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Özgürüm, desteğiniz için teşekkürler" ifadelerini kullandı.
Lavrilleux'nün avukatı Virginie Marquet, gazetecinin hakkında geçen yıl başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığını belirtti.
Öte yandan gazetecinin operasyonla gözaltına alınması hak savunucularından da tepki topladı.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, gözaltı kararını eleştirerek, şunları söyledi:
Fransa'nın Mısır'da yüzlerce kişinin öldürülmesinde suç ortağı olduğunun ortaya çıkmasından neredeyse iki yıl sonra, sorumlulardan ziyade bu vahşeti ifşa eden gazetecinin hedef alınması son derece ürpertici.
Sınır Tanımayan Gazeteciler'den yapılan açıklamadaysa operasyonda kaynakların gizliliğinin zedelenebileceğine dikkat çekilmişti.
Lavrilleux, Fransız araştırmacı habercilik sitesi Disclose üzerinden Kasım 2021'de yayımladığı yazılarda, Mısır ordusunun Fransız istihbaratının sağladığı bilgileri kullanarak "Sirli" adında bir operasyon düzenlediğini belirtimşti.
Buna göre Mısır ordusunun, istihbarat bilgilerinden hareketle 2016-2018'de Libya sınırında kaçakçılara karşı düzenlediği operasyonlarda sivilleri bombaladığı öne sürülmüştü.
Haberde, operasyonla ilgili süreçten eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve ülkenin mevcut lideri Emmanuel Macron'un da bilgisi olduğu ifade edilmişti. Buna ek olarak hükümet içinden operasyona itirazlar geldiği fakat bunların gözardı edildiğine de dikkat çekilmişti.
Haberlerin yayımlanmasının ardından Fransa Savunma Bakanlığı, ulusal sırları ifşa ettiği gerekçesiyle gazeteciye geçen yıl temmuzda dava açmıştı.
Independent Türkçe
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Kadirov: Yaşıyorum ve iyiyimhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559631-%C3%A7e%C3%A7enistan-cumhurba%C5%9Fkan%C4%B1-kadirov-ya%C5%9F%C4%B1yorum-ve-iyiyim
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Kadirov: Yaşıyorum ve iyiyim
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov. (Reuters)
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov’un resmi sosyal medya hesabında dün kendisinin yer aldığı bir video yayınlandı. Kadirov videoda, sosyal medyada sağlığının kötüleştiğine dair yer alan haberleri yalanladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakın bir müttefiki olan 46 yaşındaki Kadirov’a Kremlin tarafından bu hafta bir Moskova hastanesinde tedavi gördüğü yönündeki haberler sorulduğunda, konuyla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını söyledi.
Ancak Kadirov’un Telegram’da yayınladığı bir videoda kendisinin Magomed Abdulhamidoviç Kadirov olduğu söylenen bir adam, Kadirov’un yatağının kenarına oturarak elini başını öperken görüldü. Videonun ne zaman çekildiği ise açıklanmadı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kadirov’un kendisi tarafından yazıldığı iddia edilen bir yazısında, “Allah’a şükür yaşıyorum ve iyiyim. Hasta olduğumda neden bu kadar gürültü koptu kesinlikle anlamıyorum” dedi.
Kadirov’un sözcüleri ise Çeçen liderin hastalığıyla ilgili açıklama taleplerine yanıt vermedi.
Karabağ'daki çatışmalarda yüzlerce ölü ve yaralı kaydedildihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559611-karaba%C4%9Fdaki-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmalarda-y%C3%BCzlerce-%C3%B6l%C3%BC-ve-yaral%C4%B1-kaydedildi
Karabağ'daki çatışmalarda yüzlerce ölü ve yaralı kaydedildi
Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)
Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesine başlattığı operasyonda en az 200 kişinin öldüğü bildirildi. AFP'nin haberine göre, Dağlık Karabağ bölgesindeki ayrılıkçı bir yetkili dün yaptığı açıklamada yüzlerce kişinin de yaralandığı aktardı. Bölgenin İnsan Hakları Ombudsmanı Gegham Stepanyan, önceki gün başlayan ve dün ayrılıkçıların teslim olmasının ardından ateşkes anlaşmasının imzalanmasıyla sona eren operasyonda “En az 200 ölü, 400'den fazla yaralı var" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Azerbaycan ile Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermeni ayrılıkçılar arasında bugün düzenlenmesi planlanan görüşmelerde Moskova barış güçlerinin arabuluculuk yapacağını duyurdu.
Kremlin, yaptığı açıklamada, Putin'in, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek ‘müzakerelerin bölgede konuşlu Rus barışı koruma taburunun arabuluculuğuyla yürütüleceğini’ bildirdiğini belirtti. Görüşmeler, Bakü güçlerinin önceki gün başlattığı ve dün ayrılıkçıların teslim olmasının ardından ateşkes anlaşmasıyla sonuçlanan askeri operasyonun ardından geldi.
Erivan'daki gösteriler
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre binlerce Ermeni, Dağlık Karabağ bölgesindeki krizi protesto etmek için Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Erivan'daki karargahı önünde gösteri yaptı. Göstericilerle polis arasında çatışmalar çıktı. Ermeni muhalif siyasetçiler Paşinyan'ı, ayrılıkçıların Azerbaycan güçlerine teslim olmasının ardından Dağlık Karabağ'daki Ermeni çoğunluğunu terk etmekle suçladı. Paşinyan'ın yargılanması çağrısında bulunuldu.
Gana Cumhurbaşkanı Akufo-Addo'dan Afrika'da darbeler ve terörizmle mücadele için destek çağrısıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559496-gana-cumhurba%C5%9Fkan%C4%B1-akufo-addodan-afrikada-darbeler-ve-ter%C3%B6rizmle-m%C3%BCcadele-i%C3%A7in-destek
Gana Cumhurbaşkanı Akufo-Addo'dan Afrika'da darbeler ve terörizmle mücadele için destek çağrısı
Nana Akufo-Addo (AA)
Akufo-Addo, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Sahel'deki istikrarsızlığın Batı Afrika ülkelerini ciddi bir siyasi baskı ve ekonomik gerilim altına soktuğunu belirtti.
Uluslararası topluma Sahel'deki terörizm ve kıta genelinde yaygınlaşan darbelerle mücadelede Afrika'ya destek olma çağrısında bulunan Akufo-Addo, kıtadaki birçok ülkenin, teröristler yüzünden geniş topraklar kaybettiğini, bazılarının da darbelerle karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Akufo-Addo, Batı Afrika'da, karşılaştıkları çok zor koşullar altında, terörizmle başa çıkmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını kaydederek, uluslararası toplumun, bu sorunlarla başa çıkma çabalarını baltalamak yerine desteklemesi halinde çatışmaların daha tatmin edici bir şekilde çözüleceğine inandıklarını ifade etti.
Afrikalıların İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa ve müttefiklerini savunmak için savaştıklarına işaret eden Akufo-Addo, dünyanın, ihtiyaç duydukları anda karşılık verme zamanının kesinlikle geldiğini söyledi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة