Koronavirüslerdeki ortak bir protein, tedavi için yeni bir hedef olabilir

Tunus’taki aşılama merkezlerinden biri (EPA)
Tunus’taki aşılama merkezlerinden biri (EPA)
TT

Koronavirüslerdeki ortak bir protein, tedavi için yeni bir hedef olabilir

Tunus’taki aşılama merkezlerinden biri (EPA)
Tunus’taki aşılama merkezlerinden biri (EPA)

ABD Pensilvanya Eyalet Üniversitesi’nden bir araştırma ekibine göre, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastalığına neden olan SARS-Cov-2 virüsünün küçük bir proteini gelecekteki tedaviler üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.
Bilim adamları yeni araçlar kullanarak, virüsteki nükleokapsid (N) proteininin ilk kez yapısının tamamını ve Kovid-19 hastalarından alınan antikorların bu proteinler ile nasıl etkileşim kurduğunu ortaya çıkardılar. Bilim adamları, bu proteinin yapısının SARS-Cov-2’nin yeni varyantları da dahil olmak üzere birçok koronovirüste benzer göründüğünü tespit ettiler. Bu durum söz konusu proteini, tedavi ve aşılar için hedef haline getirdi. Bilim adamlarının yürüttükleri araştırmanın bulguları Nanoscale dergisinin son sayısında yayınlandı.
Araştırmayı gerçekleştiren ekibin başındaki isim olan Pensilvanya Eyalet Üniversitesi biyomedikal mühendisliği bölümü profesörü Dep Kelly, üniversitenin internet sitesinde Cuma günü yayınlanan raporda şu ifadeleri kullandı:
“Şiddetli akut solunum sendromu (SARS) ve SARS-Cov-2’nin yeni varyantlarındaki nükleokapsid (N) proteinin yapısının değişmediği göz önüne alındığında, bu protein hedef alınarak tasarlanan tedaviler, bazı insanların sıkıntı çektiği daha şiddetli veya kalıcı semptomları ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.”
Kovid-19’a karşı geliştirilen tanı testlerinin ve mevcut aşıların çoğu, virüsün vücudu işgal sürecini başlatmak için SARS-CoV-2’nin insanların sağlıklı hücrelere bağlanan daha büyük spike proteine dayalı olarak tasarlandı.
Pfizer-BioNTech ve Moderna gibi aşılar da, alıcıların spike proteinine karşı koruma sağlayan antikorlar üretmesine yardımcı olmak için tasarlandı. Ancak spike proteinleri çok kolay bir şekilde mutasyona uğrayabilir bu da İngiltere, Güney Afrika, Brezilya ve ABD’de olduğu gibi yeni varyantların ortaya çıkmasına neden olabilir. N proteini virüsün yüzeyinde bulunan spike proteininin aksine, virüsün içerisinde bulunur, bu durum N proteinin, spike proteininin değişmesine neden olan çevresel baskılardan korunmasını sağlar. N proteini ayrıca, enfekte olan hücrelerden salındıktan sonra kanda serbestçe yüzmeye başlar ve serbest dolaşan N proteini, koruyucu antikorların üretilmesine yol açan güçlü bir bağışıklık tepkisinin oluşmasına neden olur.
Antikor testlerinin çoğu, kişinin daha önce enfekte olup olmadığını belirlemek için N proteinini ararken, kişinin halihazırda enfekte olup olmadığını tespit etmek için spike proteinlerini arar.
Raporun ortak yazarı Michael Casasanta şu ifadeleri kullandı:
“Herkes spike proteinini inceliyor, N proteini üzerine yapılan az sayıda çalışma bulunuyor. Bir boşluk vardı ve bunu, N proteinine yönelik daha fazla araştırma yapma için fırsat olarak gördük. Proteinin nasıl çalıştığını görmek için fikirlerimiz ve araçlarımız vardı.”
Başlangıçta, araştırmacılar insanların yanı sıra yarasalar, misk kedileri ve pangolinler gibi pandeminin olası kaynakları olduğu düşünülen farklı hayvanlardan alınan N protein dizilimlerini incelediler. Hepsinin birbirine benzediğini söyleyen Casasanta, şunları söyledi:
“Bu dizilimlerle N proteinin yapısı tahmin edilebilir, ancak tüm bilgilere tahminle ulaşamazsınız bu yüzden üç boyutlu yapıyı görmeniz gerekir. Yeni bir şeyi, yeni bir yöntemle görmek için teknolojiyi kullandık.”
Araştırmacılar Kovid-19 hastalarından alınan plazmayı kullanarak hem proteini hem de antikorların bağlandığı protein üzerindeki bölümü görüntülemek için bir elektron mikroskobu kullandılar. Protein yapısının üç boyutlu bir modelini geliştiren araştırmacılar, antikorların bağlanma bölümlerinin tüm örneklerde aynı kaldığını tespit ettiler. Bu durum, söz konusu proteinin, bilinen Kovid-19 varyantları ile enfekte olan kişilerin tedavisi için potansiyel bir hedef haline getirdi.
Kelly Kovid-19’un uzun süre devam eden semptomlarına maruz kalan kişiler ile ilgili olarak şunları söylüyor:
“N proteinin bağlandığı bölümü hedef alan bir tedavi geliştirilebilir ise, özellikle 6 hafta veya daha fazla uzun süreli vakalarda, iltihaplanmayı ve hastalığa karşı diğer kalıcı bağışıklık tepkilerini azaltmaya yardımcı olabilir.”



Prostat sağlığı için yararlı ve zararlı besinler

Prostat kanseri, erkekler arasında en yaygın kanser türlerinden biridir
Prostat kanseri, erkekler arasında en yaygın kanser türlerinden biridir
TT

Prostat sağlığı için yararlı ve zararlı besinler

Prostat kanseri, erkekler arasında en yaygın kanser türlerinden biridir
Prostat kanseri, erkekler arasında en yaygın kanser türlerinden biridir

Yaş ilerledikçe prostat bezinde, “iyi huylu prostat büyümesi” (BPH) olarak bilinen bir durum ortaya çıkabiliyor. Araştırmalar, beslenme ve yaşam tarzındaki değişikliklerin prostatın büyümesini yavaşlatabileceğini ve genel sağlığı destekleyebileceğini gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın Medical News Today’den aktardığı haber göre prostat büyümesi yaşayan kişiler için sağlıklı bir beslenme düzeni; meyve, sebze ve sağlıklı yağlar açısından zengin olmalı. Somon balığı, domates ve çeşitli meyveler gibi bazı besinlerin prostat sağlığına özellikle fayda sağlayabileceği belirtiliyor.

Beslenme ve prostat büyümesi

Prostat, erkek üreme sisteminin temel bir parçası olan küçük bir bez. Testosteron hormonunu, dihidrotestosteron (DHT) adı verilen başka bir hormona dönüştürüyor. DHT seviyelerinin yükselmesi, prostat hücrelerinin büyümesine yol açabiliyor.

defrt
Her yıl iki milyondan fazla erkek prostatit belirtileri nedeniyle doktora başvuruyor (Reuters)

Bazı yiyecek ve içeceklerin, testosteron ve diğer hormonlar üzerindeki etkileri nedeniyle prostat sağlığını doğrudan etkilediği biliniyor. Araştırmalar; meyve, sebze ve sağlıklı yağlar bakımından zengin bir diyetin prostat sağlığını iyileştirdiğini ve büyümeyi yavaşlattığını ortaya koyuyor.

Önerilen besinler

Akdeniz diyeti gibi, meyve-sebze ve sağlıklı yağlar açısından zengin beslenme modellerinin prostat sağlığına katkı sağladığı belirtiliyor. Çalışmalar, bu tür diyetlere uyumun prostat büyümesini yavaşlattığını, genel sağlığı iyileştirdiğini ve prostat kanseri riskini azalttığını gösteriyor.

Öne çıkan besinler şöyle sıralanıyor:

Somon balığı: Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan somon, vücuttaki iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı oluyor. Sardalya gibi soğuk su balıkları da benzer faydalar sağlıyor.

Domates: Güçlü bir antioksidan olan likopen açısından zengin. Domatesin pişirilmesi, likopenin vücut tarafından daha kolay emilmesini sağlıyor.

Meyveler (özellikle böğürtlen, yaban mersini, çilek): Serbest radikallerle savaşan antioksidanlar içeriyor.

Brokoli ve turpgiller: Brokoli, karnabahar, lahana ve benzeri sebzeler; prostat sağlığını desteklediği düşünülen sulforafan adlı bileşiği barındırıyor.

Kuruyemişler: Çinko açısından zengin. Çinko, prostatta yüksek yoğunlukta bulunuyor ve testosteron ile DHT dengesinde rol oynadığı düşünülüyor. Baklagiller ve istiridye de iyi çinko kaynakları arasında yer alıyor.

Turunçgiller: Portakal, limon ve greyfurt gibi meyveler, prostatı koruyucu etkisi olabileceği belirtilen C vitamini içeriyor.

Prostat sağlığı için en iyi içecek hangisi?

Antioksidanlar, vitaminler ve mineraller bakımından zengin içecekler sağlıklı bir diyetin parçası olabilir. Sınırlı sayıda çalışma, yeşil çayın alt idrar yolu sağlığını iyileştirebileceğini ve prostat kanserine karşı koruyucu etki gösterebileceğini öne sürüyor. Ancak bu bulguların kesinleşmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Kaçınılması veya sınırlandırılması gereken besinler

Prostat büyümesi için sağlıklı bir diyet, yalnızca faydalı besinleri tüketmekle sınırlı değil; bazı gıdalardan kaçınmayı da içeriyor. Uzmanlar şu besinlere dikkat çekiyor:

Kırmızı et: Doymuş yağ oranı yüksek olduğu için iltihabı artırabilir. Tüketimin azaltılması prostat sağlığına olumlu katkı sağlayabilir.

Kafein: İdrar söktürücü etkisi nedeniyle idrar miktarını ve tuvalete çıkma sıklığını artırabilir.

Sodyum (tuz): Aşırı tuz tüketimi, prostat büyümesine bağlı idrar yolu şikâyetlerini ağırlaştırabilir. Bu nedenle işlenmiş gıdalardan kaçınılması ve tuzun sınırlandırılması öneriliyor.

Yaşam tarzı önerileri

Beslenme değişiklikleri, iyi huylu prostat büyümesinin bazı belirtilerini yönetmede etkili olabilir. Ayrıca stresin azaltılması, sigaranın bırakılması, akşam saatlerinde sıvı tüketiminin kısıtlanması, mesanenin tamamen boşaltılması, pelvik taban egzersizleri yapılması ve bazı ilaçlardan (antihistaminikler, diüretikler, burun açıcılar) mümkün olduğunca kaçınılması öneriliyor.

Bu önlemler yeterli olmazsa, doktorlar ilaç tedavisi ya da cerrahi müdahale önerebiliyor.

İyi huylu prostat büyümesinin belirtileri

Sık idrara çıkma, ani idrar yapma ihtiyacı, idrara başlamada zorlanma, zayıf ya da kesintili idrar akışı, gece sık idrara kalkma, idrar kaçırma, boşalma sonrası veya idrar yaparken ağrı ve idrar yapamama gibi şikâyetler görülebiliyor.

Bu belirtiler, büyüyen prostat bezinin idrar kanalını sıkıştırması sonucu ortaya çıkıyor. Tedavi, belirtilerin şiddetine göre değişiyor ve bazı durumlarda yalnızca yaşam tarzı değişiklikleri yeterli olabiliyor. Daha ileri vakalarda ise ilaçlar veya cerrahi yöntemlerle prostatın küçültülmesi ya da belirtilerin hafifletilmesi mümkün oluyor.


Bilim insanları: Dünya'nın çekirdeği soğana benziyor

Dünya'nın iç çekirdeği, homojen demir yerine, birbirinden farklı kimyasal katmanlara sahip olabilir (Wikimedia Commons)
Dünya'nın iç çekirdeği, homojen demir yerine, birbirinden farklı kimyasal katmanlara sahip olabilir (Wikimedia Commons)
TT

Bilim insanları: Dünya'nın çekirdeği soğana benziyor

Dünya'nın iç çekirdeği, homojen demir yerine, birbirinden farklı kimyasal katmanlara sahip olabilir (Wikimedia Commons)
Dünya'nın iç çekirdeği, homojen demir yerine, birbirinden farklı kimyasal katmanlara sahip olabilir (Wikimedia Commons)

Bilim insanları Dünya'nın çekirdeğinin soğan gibi katmanlı bir yapıya sahip olabileceğini tespit etti.

Dünya'nın çekirdeği büyük ölçüde demirden oluşuyor. Ancak silisyum, karbon ve oksijen gibi daha hafif elementlerin de demir alaşımları oluşturduğu düşünülüyor. Dış çekirdek sıvı haldeyken, bu demir alaşımlarını barındırdığı düşünülen iç çekirdek katı formda. 

Deprem dalgaları iç çekirdekten geçerken, yayılma yönüne bağlı olarak farklı hızlara ulaşıyor. Anizotropi denen bu duruma neyin yol açtığı uzun zamandır bilim insanlarının kafasını kurcalıyor. 

Dahası, iç çekirdeğin dış katmanlarında anizotropi daha zayıfken, merkeze doğru belirgin biçimde güçleniyor.

Almanya'daki Münster Üniversitesi'nden araştırmacılar, laboratuvarda iç çekirdek koşullarını yeniden oluşturarak bu soruya bir cevap bulmuş olabilir.

Sözkonusu anomalinin olası açıklamalından biri kafes tercihli yönlenme (lattice-preferred orientation LPO) adı verilen bir olguydu. LPO, alaşımlardaki kristallerin, ısı ve deformasyon koşulları altında belirli bir yönde hizalanmasını ifade ediyor.

Bilim insanlarının, demir-silisyum-karbon alaşımlarında LPO’nun nasıl oluştuğuna dair verisi sınırlıydı. LPO, ses dalgalarının demir gibi metallerden nasıl iletildiğini etkileyebildiği için bu bilgi önem taşıyor.

Yeni çalışmayı yürüten ekip, bu elementlerin aşırı basınç ve sıcaklıklarda nasıl etkileşime girdiğini test ederek çekirdektekine benzer bir ortam yaratmaya çalıştı. 

Araştırmacılar demir-karbon-silisyum alaşımını önce sıkıştırdı, ardından 820 derece gibi yüksek bir sıcaklığa getirdi. Daha sonra atmosfer basıncının yaklaşık bir milyon katı kadar daha sıkıştırıldı.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan çalışmaya göre saf demire kıyasla, elementin silisyum ve karbon alaşımı LPO sergiledi. 

 Ayrıca saf demirde, sismik dalgaların bir yönde diğerine göre yüzde 6-7 daha hızlı ilerlediği görüldü. Demir-silisyum-karbon alaşımındaysa bu oran yüzde 2'ydi.

Bulgular, çekirdekle ilgili gözlemlerle uyuşuyor: İç çekirdeğin dış kısmı yaklaşık yüzde 2, merkez bölgeyse yüzde 4 ila 6 anizotropi gösteriyor.

Eğer silisyum ve karbon oranları dışarıya doğru artıyorsa, sismik gözlemler laboratuvar bulgularıyla örtüşüyor demektir.

Bilim insanları bu nedenle çekirdeğin homojenden ziyade, soğan gibi katmanlı bir yapıda olduğunu düşünüyor.

Yine de çalışmada uygulanan sıcaklık ve basıncın, çekirdekteki seviyede olmaması nedeniyle bulguları desteklemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Study Finds, Nature Communications


Meta, Çinlilerin kurduğu yapay zeka girişimini satın aldı

Bir "rüya takım" kurmayı hedefleyen Meta CEO'su Mark Zuckerberg, yapay zeka sektöründe dikkat çeken pek çok kişiyi bu sene transfer etti (AP)
Bir "rüya takım" kurmayı hedefleyen Meta CEO'su Mark Zuckerberg, yapay zeka sektöründe dikkat çeken pek çok kişiyi bu sene transfer etti (AP)
TT

Meta, Çinlilerin kurduğu yapay zeka girişimini satın aldı

Bir "rüya takım" kurmayı hedefleyen Meta CEO'su Mark Zuckerberg, yapay zeka sektöründe dikkat çeken pek çok kişiyi bu sene transfer etti (AP)
Bir "rüya takım" kurmayı hedefleyen Meta CEO'su Mark Zuckerberg, yapay zeka sektöründe dikkat çeken pek çok kişiyi bu sene transfer etti (AP)

Instagram, WhatsApp ve Facebook gibi pek çok uygulamanın sahibi olan Meta, Singapur merkezli yapay zeka girişimi Manus'u satın alacağını açıkladı. 

Wall Street Journal (WSJ), kaynaklarına göre Meta'nın 2 milyar dolar civarında bir ödeme yapacağını bildiriyor. 

Reuters ise anlaşmanın bedelinin 3 milyar doları dahi bulabileceğini aktarıyor.

Çoğu Singapur'da yüz civarında çalışanı olan Manus'un baş yöneticisi ve kurucusu olan "kızıl" lakaplı Xiao Hong'un, Meta'nın Operasyonel İşler Müdürü Javier Olivan'a bağlı olacağı da Amerikan gazetesinin haberinde öne sürüldü. 

WSJ, ABD'nin teknoloji devlerinden birinin Asya'daki girişim ekosisteminde büyüyen bir şirketi satın almasının pek sık görülmediğini işaret ediyor. 

Müşterileri için derin araştırma gibi görevler yapan şirketin kurucuları Çinli. Manus, Alibaba'yla stratejik ortaklığa sahip.

Milyonlarca kullanıcıya sahip olan Manus, martta görücüye sunduğu yapay zeka ajanıyla dikkat çekmişti. 

Bu ajanın detaylı araştırma sonuçlarına ulaşabilmesi ve internet sitesi yapabilme kabiliyeti beğeni toplamıştı. 

Google, Microsoft ve OpenAI gibi devlerle rekabet etmeye çalışan Meta son dönemde yapay zekaya yaptığı agresif yatırımlarla gündem oluyor. 

Yeni anlaşmanın sosyal medya devinin, kendi platformlarında sunduğu hizmetlere büyük katkı sağlaması bekleniyor.

Zuckerberg, şirketinin en yeni yapay zeka sistemlerinin kendi kendini geliştirme konusunda ilk emareleri gösterdiğini temmuzda iddia etmişti.

Kendi kendini geliştiren bir sistemin kontrolden çıkabileceği korkusu, akademisyenler ve sektördekiler tarafından sıklıkla dile getiriliyor.

Zuckerberg bu endişelere değinmese de gelişmiş yapay zekanın ciddi riskler taşıdığı uyarısında bulunmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Reuters