ABD’den Çin ve Rusya'ya çifte uyarı

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, ülkesinin Tayvan'ın güvenliğine bağlı olduğunu vurguladı

Blinken, getiğimiz hafta Dışişleri Bakanlığı'nda gazetecilere açıklamalarda bulundu (AFP)
Blinken, getiğimiz hafta Dışişleri Bakanlığı'nda gazetecilere açıklamalarda bulundu (AFP)
TT

ABD’den Çin ve Rusya'ya çifte uyarı

Blinken, getiğimiz hafta Dışişleri Bakanlığı'nda gazetecilere açıklamalarda bulundu (AFP)
Blinken, getiğimiz hafta Dışişleri Bakanlığı'nda gazetecilere açıklamalarda bulundu (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken Rusya ve İran’a uyarıda bulundu. Uyarılarının ilki Rusya'ya yönelikti. Blinken, Rusya’nın Kırım'daki ve Ukrayna'nın doğusundaki askeri adımlarının bir ‘bedeli ve sonucu’ olacağı uyarısında bulundu. İkinci uyarısı ise Çin’i hedef alıyordu. Blinken, Çin’i Tayvan'a saldırırsa ‘büyük bir hata’ yapacağı şeklinde uyardı.
Çin, Tayvan’ı kendi topraklarının bir parçası olarak görüyor. Rusya ise Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Ukrayna'nın bağımsız bir ülke haline geldiği gerçeğini görmezden geliyor.
ABD’li Bakan, İngiliz mevkidaşı Dominic Raab, Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian ve Alman mevkidaşı Heiko Maas ile son iki gün boyunca yoğun temaslarda bulundu. Temaslar sırasında Rusya'nın adımlarının yanı sıra özellikle Kırım ve Ukrayna sınırındaki askeri yığınak ele alındı. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Blinken ve Raab’ın, ülkelerinin ‘Rusya’nın provokasyonları’ karşısında Ukrayna'ya olan desteğini bir kez daha teyit ettikleri ve Moskova'dan ‘askeri yığılmayı ve kışkırtıcı söylemleri derhal durdurmasını’ talep ettikleri belirtildi. Blinken ve Le Drian görüşmesinde ise Rusya'ya ‘tehlikeli ve sorumsuz söylemini, işgal altındaki Kırım’da ve Ukrayna sınırları boyunca askeri yığınak yapmayı ve Ukrayna'nın doğusundaki cephe hattındaki tek taraflı provokasyonlarını durdurması’ çağrısında bulunuldu. Aynı tutumlar, Blinken-Maas görüşmesinde de -tekrarlandı.
Blinken, ABD’de yayın yapan NBC kanalına verdiği demeçte, “Rusya'nın Ukrayna sınırındaki adımlarına dair ciddi endişelerim var. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiği 2014 yılından bu yana bu sınırda her zamankinden daha fazla askeri bir yığınak oldu. Avrupa'daki müttefiklerimiz ve ortaklarımızla yakın iş birliği içinde çok yakın temas halindeyiz” ifadelerini kullandı. Blinken ayrıca ABD Başkanı Joe Biden'ın, Rusya'nın saldırgan ya da pervasız şekilde hareket etmesi halinde bunun bir bedeli ve sonucu olacağını söylediğini hatırlattı.
ABD’nin NATO’daki başlıca müttefikleri ile Çin arasındaki ilişkiye değinen Blinken'e Çin'in ‘Tayvan'a yönelik saldırgan tavrı’ soruldu. Blinken soruyu, “Tayvan’la İlişkiler Yasası uyarınca Tayvan'a karşı bir sorumluluğumuz var. Tayvan'ın kendisini savunmasına yönelik önemli bir taahhüdümüz mevcut. Batı Pasifik’te barış ve güvenliğin sağlanmasında önemli bir taahhüdümüz daha var. Tüm bu taahhütlerimizin arkasındayız. Mevcut durumu zorla değiştirmeye çalışanlar için bu ölümcül bir hata olur” şeklinde yanıtladı.
ABD'nin, Çin'in insan hakları siciline ilişkin kaygılar nedeniyle Pekin'de yapılması planlanan 2022 Olimpiyatları’nı boykot etmeyi ‘henüz’ düşünmediğini belirten Blinken, Çin'in Müslüman Uygur Türklerine yönelik kötü muamelesinin ‘soykırıma teşebbüs anlamına geldiğine’ inandığını bir kez daha yineledi. Blinken, “Yaşananları ve yaşanmaya devam edenleri kınamak için dünyayı tek bir ağızdan konuşmaları için bir araya getirebilmeliyiz. Örneğin, ortaklarımızdan hiçbirinin Çin'e Uygur Türkleri de dahil olmak üzere azınlıklar üzerinde baskı kurmak için kullanabileceği imkanlar sağlamadığından emin olmak için somut önlemler almalıyız” şeklinde konuştu.
Çin'in yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla başa çıkma şekline de değinen Blinken, “Çin, Kovid 19 salgının ilk aşamalarında yapması gereken yapmadığını biliyor. Yani gerçek şeffaflık adına bilgi paylaşmak için uluslararası uzmanlara gerçek zamanlı erişim sağlamalıydı. Bu başarısızlığın sonuçlarından biri, virüsün daha hızlı kontrolden çıkmasıydı” dedi. Blinken, gelecekteki olası salgınları önlemek veya şiddetlerini hafifletmek için ‘daha güçlü bir küresel sağlık güvenliği sisteminin’ kurulmasını sağlayacak ‘küresel bir yaklaşım’ çağrısında bulundu.



Arakçi: Nükleer silah peşinde değiliz ve İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemeli

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

Arakçi: Nükleer silah peşinde değiliz ve İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemeli

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün yaptığı açıklamada ABD’nin İran'la müzakerelerdeki amacının İran'ı ‘nükleer haklarından’ mahrum bırakmak olması halinde Tahran'ın bu haklarından asla vazgeçmeyeceğini söyledi.

Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen Arap-İran Diyalog Forumu'nda konuşan Arakçi, ülkesinin nükleer silah sahibi olmayı bir tabu olarak gördüğünü, ancak uranyumu barışçıl yollarla zenginleştirme hakkı konusunda ısrarcı olduğunu belirtti. Aynı zamanda İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan İranlı Bakan, ülkesinin diyalog ilkesine inandığını ve bölge ülkeleri arasında diyalog çağrısında bulunduğunu vurguladı. İran'ın bölgesel diyalogda daha üst bir aşamaya geçtiğini belirten Arakçi, “bölge ülkeleriyle ilk konferansı gerçekleştirmeyi başardık” dedi.

İran’ın resmi haber ajanslarının aktardığına göre İran ve ABD arasında Umman’da yapılması planlanan yeni müzakere turunun başlamasına bir gün kala yaptığı açıklamada Arakçi, İran'ın ABD ile görüşmelerini ‘iyi niyetle’ sürdürdüğünü söyledi.

İran Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak müzakerelerin amacının İran'ı nükleer haklarından mahrum bırakmaksa, İran'ın hiçbir hakkından vazgeçmeyeceğini açıkça vurguluyorum.”

İran defalarca kez uranyum zenginleştirme hakkının müzakere edilemez olduğunu ileri sürerek bazı ABD’li yetkililer tarafından dile getirilen ‘sıfır uranyum zenginleştirme’ talebini reddetti.

Fakat ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff cuma günü verdiği bir röportajda, ABD ile yapılacak herhangi bir anlaşma kapsamında İran'ın uranyum zenginleştirme tesislerinin lağvedilebileceğini belirtti.

rfgthyju
Arakçi ve Witkoff (AP)

Trump, İran'ın nükleer programına ilişkin uzun süredir devam eden anlaşmazlığı çözecek yeni bir anlaşmaya varılmaması halinde İran'ı bombalamakla tehdit etti. Göreve geldiği ilk dönemde Trump, ülkesinin Tahran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında imzalanan ve İran'ın nükleer faaliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini açıklamıştı.

Batılı ülkeler, ABD'nin 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından Tahran'ın hız verdiği nükleer programının nükleer silah üretmeye yönelik olduğunu söylerken, İran bu çalışmaların sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

Arakçi, sözlerini şöyle noktaladı:

“İran, ABD ile yaptığı dolaylı müzakerelerde nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması hakkını vurguluyor ve nükleer silah edinmenin peşinde olmadığını açıkça ifade ediyor. İran müzakereleri iyi niyetle sürdürüyor. Eğer bu görüşmelerin amacı nükleerleşmemeyi sağlamaksa bir anlaşmaya varılabilir. Eğer amaç İran'ın nükleer haklarını kısıtlamaksa, İran bu haklarından asla vazgeçmeyecektir.”